moderncopcatan

Sibel Şengül, 2009’da eş bulma ve ilişki danışmanlık servisi Mymacchiato’yu kuruldu. O günden bu yana yüzlerce kişiyle yüz yüze görüştü, isteklerini, beklentilerini öğrendi. Onlara bu konuda yol gösterilip “doğru” kişiyle tanışmalarını sağlandı. Kendisi verdikleri hizmeti A’dan Z’ye ilişki danışmanlığı olarak tanımlıyor. Bir anlamda “modern çöpçatanlık” yapıyor. Şengül bir de bunun kitabını yazdı; “Neden Hala Bekarsın?” Biz de ona işin sırrını sorduk. 



Elele Dergisi’nin Mayıs 2013 sayısında yayınlanmıştır. Telif hakları DBR’ye aittir.  

Bu işi yapmaya nasıl karar verdiniz?
Kurumsalda çalışırken insanların yalnızlığı problem olarak karşımıza çıkıyordu,  yurtdışında bu iş yapılıyordu, Türkiye’de neden olmasın diye düşündüm. 2009 yılından beri devam ediyoruz. Sosyal çevrem çok geniş, birçok insan benden bunu zaten talep ediyordu. İnsanlar sürekli bir arayış içinde, yeni birileri ile tanışmak istiyor, “yeni restoran açılmış, yemeğini tadalım diye değil, ortam oradadır” diye gidiyor.
Ortada bir flört enerjisi vardı yani…

Aynen! Mesela arkadaşımın doğum günü var, çok alakasız bir başkası “ben de geleyim” diyor, sizin referansınızla biriyle tanışsın istiyor. İlla biri aracı olacak “siz iyi anlaşırsınız, görüşsenize” diye ısrar edecek, o da “istemiyorum, yan cebime koy”  diyecek.

Neden böyleyiz?

Kötü bir öğrenilmişlik var. Aldığımız tavsiyeler bugüne hitap etmiyor. Ebeveynler “Sokakta gezme, derslerinle uğraş, karşı cinsten uzak dur!” diye tembihlerken, üniversite biterken de ilk iş “Eeee kiminle evleniyorsun?” diye soruyor. Kimseyle görüşme, çıkma, flört etme ama evlen, çocuk yap! Biz insanlara sosyalleşmeyi de öğretiyoruz. Nerede bir erkekle tanışırsınız, neyi yaparsanız doğru  olur gibi tavsiyeler veriyoruz. Birini etkilemek de bir “skill!”, kendini doğru ifade etmek, karşındakine elde etmek istediğin sonuca yönelik doğru sinyalleri vermek… Kafanıza birini koymuşsunuzdur ama yaklaşamıyorsunuzdur, bunun için de danışmanlık veriyoruz.



Bunu nasıl yapıyorsunuz?

İnsanları analiz ediyor, ona göre yönlendiriyoruz. Bu işi yapmaya başladıktan sonra gördük ki ulaşılamayacak kadın ya da erkek yok. Yakışıklı, eğitimli, kültürlü, kurumsal, İtalyan takımların içinde biri geliyor, öyle bir kadın tarifi yapıyor ki hiç beklemezsiniz. “Taksim’de mini müzikhol severim, indie rock’tan hoşlanan birini isterim” diyor. Ona da, “Verdiğin izlenimle insanların sana farklı yaklaşmasına zemin hazırlıyorsun” diyoruz. Amerika’da da yüzünü piercing ve dövme ile kaplatan ama sadece süt içen tipler var. İlk izlenim ve görsellik önyargılara zemin hazırlıyor, herkese kendini değiştir demiyoruz tabii ancak bu yansımanın bilincinde olup ona göre hareket etmek lazım. Günümüzde kabuğunun kırılmasını ve birilerinin senin gerçek kimliğini keşfetmesini beklemek gerçekçi değil, kimsede böyle bir bilmece çözeyim, çelişkileri göreyim, vakit harcayayım modu yok.

O zaman tipolojisi, tarzı, tavrı ne olursa olsun önyargısız tanımaya çalışmak mı gerekiyor? 
Evet ama planlı olmalı bu, yoksa eli boş dönersiniz.

Doğru tavır kendini ortaya koymak mı, yoksa politik davranmak mı?

Aslında akıllı olmak. Bence “random” hareket diye bir şey yok, önce bunu bilmek lazım. Her şey ölçülü ve hesaplı. Mıç mıç olma dönemine kadar karşı taraf her hareketinde, tavrında seni notluyor. Bir kadın her zaman ağırlığını korumalı, hareketleri ile karşı tarafın davranışlarına yön vermeli. Beyefendi kapıyı açmadıysa durup beklemelisin ki açsın. Kendini nereye konumlandırırsan karşındaki de seni o şekilde değerlendirir.

Görüştüreceğiniz insanları nasıl seçiyorsunuz?

Üniversite mezunu, aktif çalışma hayatında olan, aynı masa başında yemek yemeyi isteyebileceğiniz kişileri seçiyoruz. Çok ticari yaklaşmadığımız için, “bizim için anlamlı biri mi?” diye bakıyoruz. Bir de karşımızdaki kişiye “bir ilişkiye açık mısınız?” diye soruyoruz. Başvuran kişinin özel hayatını önceliğine koymuş olması gerekiyor. Mesela biri “çok işim var, randevuyu son dakika iptal edebilirim” diyor. Biz “hayır, bunu önceliğine almalısın” diyoruz. Kendin özel hayatına öncelik vermezsen, işyerindekiler tabii ki “Mesaiye kal” derler, onlar sevgilin varmış, yokmuş umursamaz ki! Bir insan bekarsa, ailesi olandan daha fazla zamana ihtiyaç duyar. Evi temizleyecek, özel işlerine koşturacak… Bizde ise toplantıya, mesaiye bekarlar kalır. Evlilerde ise kayınvalidesine bilmem ne olur ve o kaçar.

 

sevgililer

 

Hangi yaş grupları, hangi meslekler sizi tercih ediyor?
Erkeklerde 35’in üstünde. Bayanlarda 27-28 üzeri geliyor. Sağlık, hızlı tüketim malları, turizm, danışmanlık şirketleri çalışanlar… Bir de akademisyen müşterimiz çok. Aslında hepsi sosyal ama hep aynı kişilerle görüşüyorlar. Yıllardır aynı spor salonuna gidiyor, okuldan arkadaşlarıyla görüşüyor. Genel kanı, 35 yaş üzeri kadınların ya sevgilisi vardır ya da evlidir, bayanlarda da aynı sıkıntı var. VIP olduğunu düşündüğünüz insanlar da aynı dertten muzdarip, gelip sizinle konuşabiliyor.
Tüik’in araştırmasına göre internette oyun oynamıyoruz, porno izlemiyoruz, çöpçatan sitelerine girmiyoruz ama çöpçatan sitelerinde milyonlarca kişi var. Niye gizliyoruz?

Cem Yılmaz diyor ya “Viagra’nın prospektüsünde bile ‘arkadaşına söyle’ yazıyor” o hesap. İnsanlarda “İstemem yan cebime koy” var. Bu doğru bir davranış kalıbı değil. İnsan kendine böyle işkence etmemeli. Siz “Ben böyle iyiyim, kimseyi aradığım yok, yalnızlık benim için normal” dedikçe kimse zaten umursamıyor.
Size gelen erkekler, sizin kanalınızla bulduğu kadınlara ne kadar değer veriyor?

Erkekler para ve emek harcadığı için görüşmeye de heyecanlı, özenli, şıkır şıkır gidiyor. Kaç kadın ilk akşam yemeğinde Vogue’a, Papermoon’a götürülür?

Fiyatlarınız o yüzden mi yüksek?
Bedel ödenince kimse gecikmiyor. Öbür türlü ‘olsa da olur, olmasa da olur’ denilebilirdi.

Bu sistemler çok eşliliğe yönlendirmiyor mu?
Facebook, instagram, linkedin, pinterest gibi siteler için haklısınız, altta yatan beklenti aynı, yeni birileri ile tanışmak. İnsanlar hali hazırdaki düzenini devam ettirip, onun yanında kendi oluşturduğu gerçeklikte farklı eş alternatifleri geliştiriyor. Üyelerimiz ise dışarıdan biriyle tanışınca söylüyor mesela…Çünkü her yeni tanışma sonrasında ne iyiydi, ne kötüydü, neden devam etti ya da etmedi masaya yatırıyoruz.


Sosyal medya ilişkileri nasıl etkiledi?

İletişim araçları çoğaldıkça bir araya gelme azalıyor. Biri dürtmüş, Instagram’dan like yapmış, bunlar çabasız işler. Buluşmak ise giyim, makyaj, efor gerektiriyor. Öte yandan Linkedin’de özgeçmişini görüyorsun, Facebook’ta profilini inceliyorsun, nerelere takıldığını anlıyorsun, hepsi referans.  O yüzden herkes profilini “en iyi keki ben yaparım” diye güncelliyor ya…

En sık yapılan hatalar neler? 

Her şeyde hızlı gidiyoruz. Bazen ilk buluşmada 3-4 mekana gidiliyor. Görüşün, iletişim bilgilerinizi verin. Sonra 1-2 defa arasın, farklı ortamlarda ve zamanlarda buluşun. İnsanlar bir anda kanka olduk, bir anda nefret ettik modunda… Tanımak için biraz pay bırakmalı. Bir haftada 50 kere çıkarsanız hızlı tüketirsiniz. Bugün tanışıp “yarın görüşelim” diyen “hayır” cevabı alınca problem yapıyor. Halbuki sen dün yoktun. O insanın da bir hayatı var.

İlişkilerinde neyi yönetemedikleri için size geliyorlar?

Kültürü, aile yapısı uyuşmadığı halde birlikte olan insanlar bir süre sonra ayrılıyor. Kadınlar “çocuk istemiyordu, değiştiririm zannettim” diyor, 6-7 seneyi birlikte geçiriyorlar. Siz sebat ettikçe, o da durumu kanıksıyor. İstemiyorsa altı sene sonra da istemeyebilir. “Ben evlenmeyi düşünmüyorum” diyor erkekler. Bu bence “Ben seninle evlenmeyi düşünmüyorum” demek. Bunu kaba şekilde aktaramadıklarından böyle söylüyorlar. Yoksa 5-10 yıl birlikte olup, sonrasında iki ayda başka biriyle evlenenler var. Niye? Çünkü seninle evlenmek istemiyordu.

Erkekler nasıl kadınları istiyor? 

Saçını süpürge etsin, anaç olsun, anlayışlı olsun demiyorlar. Onların istediği “hayatıma saygılı olsun.” Çünkü belli bir yaşa onsuz gelmişim, beni didik didik sorgulamasın, pozitif olsun, hayattan keyif alsın diyor. Kendi başına da bir şeyler yapabilen, karşı tarafa huzur veren birileri aranıyor. Tabii herkes spor yapsın, kendi görünüşüne dikkat etsin istiyor.

Seksi olsun diyen var mı?

O zorunlu zaten! Erkekler kadın onu bir yerden yakalasın istiyor, hiçbir erkek cinsel anlamda onu çekmeyen biri ile ikinci defa görüşmek istemez. Ama bir de şöyle bir durum var: Kadında giyim kuşam, vücut şahane ama o kadar alkış bekliyor ki erkekler “ben istemiyorum” diyor. Çünkü ürkütücü. Adam 40 yaşına geldikten sonra biraz da kendine iltifat edilsin istiyor. Sürekli “Sen ne güzelsin” diye erkeğin bunu dile getirmesi, kadının tüm kaprislerini karşılaması diye bir şey yok. Siz iyi, bakımlı ve mütevazı olacaksınız. Bu dengeyi doğru kuramadığınızda erkek “bana ne” deyip senden daha az güzel ama kendini iyi hissettiren kadınla birlikte oluyor.

Kadınlar nasıl erkekler istiyor? 


Erkeklerden fikir olarak bağımsız olmasını ve anneci olmamasını istiyorlar. Bir de program yapsın. “Ne yapalım, nereye gidelim?” sorusunu erkek sormamalı! Erkekler maalesef hata yapmamak için sürpriz de yapmıyor, durduk yerde başımıza iş almayalım hesabı… Erkek için güvenilir, iyi niyetli olsun deniyor. Maddi durumunun iyi olması da erkeklerin zorunlu maddesi! Parası olsun, harcayabilsin. Bir Kahraman’a gidiyorsun, bilmem kaç lira hesap geliyor. Hesabı kafaya takıyorsa baştan eleniyor.

Cinsellik yaşandığında erkekler kadını merak edip keşfetmek istemiyor diyorlar, doğru mu?
Bu beklentiye bağlı… Altı ay yatmazsınız, yattığınızın ertesi günü de terk edilebilirsiniz. İlk günden cinsellik tavsiye etmiyoruz çünkü bir sonraki gün pişman olabilirsiniz. Orada gördüğünüzü beğeniyorsunuz ama o tamamı değil. Etrafınızdaki kişilerden ona dair ne öğrenebiliyorsanız öğrenin, belki başka biriyle ilişki yaşıyor, belki çok atıp tutan biri, kavgacı biri, belki eski sevgilisi sizin hiç hoşlanmadığınız biriydi, kontrol etmek gerek.


Aile olma bilinci nasıl? Kadınlar “evlenmek ve çocuk sahibi olmak” istiyorum diyor ama buna kafa yormuyor mu?


Kadınlar mutluluğunu başkası üzerine değil, kendi üzerine kurgulamalı. Evlilikle, çocukla mutlu olacağım dediğinde bu onları üzebilir. Bir kadın “Erkek kardeşim de evlenmedi, bize su getirecek insan yok” diye çocuk sahibi olmak istiyor. Bazıları ise “Yelken yapıyorum, çocuğuma da öğretmek istiyorum” diyor. Keyif aldığı şeyi yaşatmak için aile kurmak isteyenleri takdir ediyorum.

Çocuğa yaklaşım nasıl? Üvey annelik ve babalık durumu…

Herkes kendi çocuğunu seviyor, “benden olursa daha iyi olur” diyor. İnsanların kendine tahammülü yok, başkasının çocuğuna da tahammül sınırlı tabii.


Bazı erkekler modern görünümlü muhafazakar, sizin gözleminiz ne?

Kadın-erkek ayırmadan büyük çoğunluk böyle. Hemen hepimiz geleneksel insanlar tarafından yetiştirildik. Kadınlar bahsettikleri kadar modern olsa, oğullarını da o öyle yetiştirirlerdi.


İlişkilerde birey olmayı başarabilmiş miyiz? Erkeklerin “kendine bakan” kadın arayışı, kadınların “kazanan” erkek beklentisi…

Kurumsalda çalışan çoğu insan mutsuz ama kimse işinden ayrılmıyor, niye? Çünkü sorumluluğu başkasına atmak ve inisiyatif almamak en güzel kaçış yolu. Şu halde birey olmaktan çok sürüde olmanın verdiği güven daha ağır basıyor diyebilirim.


Bir de bu işin kitabını yazdınız!

Evet, üstelik “kendin yap/do it yourself” modeli bir kitap oldu. Adı “Neden hala bekarsınız?” Birkaç saatinizi ayırarak kendinize dair yeni ufuklar açabilirsiniz.

Sizde durum nasıl? Bunu iş olarak yaparken, kimse karşınıza çıkmadı mı? 


Hala bekar olduğumu söylemeliyim, başvuranları kendim için değerlendirmek iş ve profesyonellik ahlakına aykırı olur, hiç bu şekilde bir yaklaşımım olmadı.

 

Gerçek kör randevu

Adını Karanlıkta Yemek’le duyuran Karanlık İşler radyo tiyatroları, tanıtım filmleri, müzecilik çalışmalarının yanında yılda bir kez kör randevu düzenliyor. Nuri Kaya projesini şöyle anlatıyor: “13 Şubat’ta Sevgililer Günü öncesinde yaptığımız programa 21 kadın ve 21 erkek katılabiliyor. Seçilirseniz, görevli sizi bir yerden alıyor. Karanlığa girmeden önce kameraya kendinizi tanıtıyor, cep telefonunuzu teslim ediyor ve içeri giriyorsunuz. Garson sıcak şarap veriyor. Seslerin geldiği yere gidiyorsunuz. O andan sonra bir partner bulup oturmaya çalışıyorsunuz. Aydınlıkta ne kadar samimiyseniz, karanlıkta da o kadar samimi oluyorsunuz. Önlem olarak karanlıkta gören gece kameralarımız var. Aydınlıkta olsa en güzel beye ya da hanıma yönelirsiniz. Bu yöntemle görünümü ikinci plana atıyor, ne dediğini anlamaya çalışıyorsunuz. Bu arada körler müzik yapıyor, dans ediliyor. Programın sonunda herkes ayrı ayrı çıkıyor. Gece size seçtiğiniz kişinin videosunu gönderiyorum. Taraflardan biri devam etmek isterse bu talebi karşı tarafa iletiyoruz. İyi ses daima sükse yapıyor, o yüzden tiyatrocuları ve dublaj sanatçılarını almıyoruz.” Kaya böyle bir organizasyonun yılda bir kez, sadece değişik bir deneyim yaşatmak için yapıldığının altını çiziyor. “Birden fazla olursa başka algı oluşur, biz mevlit de yapıyoruz, tiyatro da yapıyoruz. Esas amaç farkındalığı arttırmak” diyor.

Online çöpçatan eÇift 


eÇift, online çöpçatanlık sitelerinden biri. Türk insanının kültürel özellikleri göz önünde bulundurularak, psikologlar tarafından geliştirilmiş kişilik analizleriyle üyelerin özel arama kriterlerini de göz önünde bulundurarak uyumlu üyeleri birbirine öneriyorlar. 23 kişilik analizi sorusu ve 23 kişisel bilgi sorusuyla profil oluşturuluyor. Her üye profili eÇift müşteri temsilcileri tarafından tek tek kontrol ediliyor, sitenin kriterlerine uygun profiller yayınlanıyor. Üye fotoğrafları, üyelerin belirlediği kişilerce görüntülenebiliyor. Arama kısmı olmadığından, yalnızca sistem tarafından önerilen üyelerle tanışabiliyorsunuz. Kişisel bilgiler profilde ve ilk mesajda paylaşılmıyor. Gerçek isimler de… Online üye görüntüleme, chat de yok. Üyelerinin çoğunluğu 25 yaş üstü ve ağırlıklı olarak üniversite mezunu. eÇift bu yapısıyla ilginç bilgilere de ulaşıyor. İşte ilginç bir kaç anekdot:

* Amerika ve Avrupa’da arkadaşlık sitelerini kullananların sayısı artıyor. Gelecekte sekiz kişiden biri  aradığı eşi internetten bulacak.

* İnsanlar en büyük sorunu yeni insanlarla tanışacak zamanlarının olmamasında görüyorlar. Sabit bir çevresi olanlar ve yoğun çalışanlar yalnız kalıyor. Birçoğu da çevrelerinde kendilerine göre birilerinin olmadığından şikâyetçi.

* eÇift araştırmalarına göre erkekler yalnız kalmak istemiyor, kadınlar ise ısrarla büyük aşk arıyor.
* Mevsim değişiklikleri burada da gözleniyor. Aşk arayışı sonbahar ve ilkbaharda artıyor.

* eÇift’in 3041 üyesine göre sevgilinin en yakın arkadaşına aşk olmak yasak! Erkeklerin yüzde 85’i, kadınların yüzde 71’i “asla olmaz” diyor.

* 1953 erkeğin yalnızca yüzde beşi eşinin/sevgilisine aşık olduğunu ve yasak aşk yaşadıklarını belirtirken, kadınlarda bu oran yüzde 11.

* 1088 kadının yüzde 14’ü “Aşık oldum ama kendime sakladım” derken erkelerde aynı cevabı verenlerin oranı yüzde dokuz.

* eÇift.com anketine göre duygularını itiraf edip karşılık bulamadıklarını ifade eden kadınlar yüzde dört, erkekler ise yüzde iki.

* Erkeklerin yüzde 17’si eşinin/sevgilisinin sosyal paylaşım siteleri şifrelerini bilmek istiyor, kadınların yüzde 28’i ise sosyal paylaşım sitelerinde eş ya da sevgililerinin kadın arkadaş sayısının fazlalığından rahatsız.

* eÇift’in üyeleri eş ya da sevgililerinin kendilerinden fazla kazanmasından rahatsız olmuyor. 2268 erkeğin yüzde 47’si eşlerinin daha çok para kazanmasının önemsemiyor, yüzde 43’ü bununla gurur duyuyor. Eşlerinin kendilerinden fazla kazanmasını kabul edemeyeceğini söyleyenler ise yüzde 10.

Bay doğruyu bulmak için… 


Dünyanın en çok tanınan çöpçatanı Patti Stanger, yıllar içinde erkeklere ve kadınlara dair biriktirdiği tüm sırlarını, özel ipuçlarını ve özel bilgileri “Kendi Çöpçatanın Ol” kitabında toplamış. Lisa Johnson Mandel ile birlikte kaleme aldığı kitap Kahve Yayınları tarafından basıldı. Kitapta sekiz adımda nasıl doğru kişiyi bulacağınız anlatılıyor. Kitap tavsiyelere uyduğunuzda en fazla bir yıl içerisinde Bay Kusursuz ile tanışacağınızı iddia ediyor. Randevu detoksu, kendi eş haritanı hazırlama, aşkın ilk günleri, ilişkinin gerçeğe uygunluğu ve yüzük pazarlığı kitabın başlıkları arasında…

Bir yanıt yazın

Kasaba.works Digital Agency