Hayranları ona ‘The Voice’ (Ses) adını takmıştı. Sinatra, Grammy ödüllü müziği ve Oscar ödüllü oyunculuğuyla tam bir efsaneydi. Kazandığı paraları; endüstriden emlakçılığa, kumardan at yarışlarına dek çeşitli kanallarda harcadı. Yeraltı dünyasının karanlık isimleriyle ilişkisi olduğu gibi Ford, Nixon, Carter ve Regan ile de dosttu.

Ölümü tüm dünyada üzüntüyle karşılanmıştı. Onun en büyük hayranlarından biri olduğunu belirten ABD Başkanı Bili Clinton, Sinatra’nın ‘I Did it My Way’ şarkısını hatırlatarak: “Her Amerikalının gülümseyerek, onun gerçekten kendi yolunu seçtiğini söyleyeceğini düşünüyorum” dedi.

12 Aralık 1915’te, Hoboken N.J.’de doğdu Sinatra. Babası İtalyan göçmeni bir itfaiyeciydi. Ailesinin ekonomik durumu iyi olmadığından liseyi bile bitiremeden, yerel bir gazetede getir götür işleri yapmaya başladı. 1934 yılında sahnede Bing Crosby ‘yi dinlediği zaman şarkıcı olmaya karar verdi.

“Hoboken Dörtlüsü” adı altında bir müzik topluluğu kurdu. Radyodaki, Majör Bowes Amatör Saatinde gerçekleştirilen bir yarışmada birincilik ödülü kazandı. Bunun üzerine radyoya çıktı; gece kulüplerinde iş buldu ve sonunda Harry James ve Tommy Dorsey gruplarında vokalist olarak işe alındı. 1939 yılında çocukluk aşkı Nancy Barbato ile evlendi. Nancy, Frank ve Tina adında üç çocukları oldu.

1940’lı yıllarda solo çalışmalarına başladı ve Amerika çapında adını duyurdu. Bariton sesi, vahşi bakışları, ufak tefek çelimsiz vücudu, rahat tavırlarıyla kendine özgü bir şarkıcı olan Sinatra’ya hayranları “The Voice” (Ses) adını takmıştı. Bir dönem, radyonun, tiyatronun, gece kulüplerinin ve hafif müzikallerin en çok aranan ismi oldu.

Kendi tarzını oluşturdu

Ancak 1952 yılında ses tellerinin zedelenmesi üzerine, üyesi olduğu büyük sanatçı ajansı MCA’nın listesinden silindi. Şarkıcılık hayatı artık bitmiş gibiydi. Ancak Sinatra yılmadı. “From Here to Eternity” (İnsanlar Yaşadıkça) filminde “Maggio” rolünü oynayabilmek için Columbia şirketine yalvardı; rolü sekiz bin dolar gibi komik bir ücrete oynamayı da kabul etti. Bu rolüyle en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar’ını kazandı.

1955 yılında, “The Man With the Golden Arm” (Altın Kollu Adam) filminde canlandırdığı uyuşturucu bağımlısı rolüyle Oscar’a aday gösterildi. Böylece, söndü gibi görünen yıldızı yeniden parladı. Çok geçmeden film, TV ve müzik dünyasının en çok aranan yıldızları arasına girdi.

Sinatra, kazandığı paraları endüstriden emlakçılığa, kumardan at yarışlarına dek çeşitli kanallarda harcadı. Sanat dünyasının en zengin isimlerinden biri olan Frank Sinatra, vakıflara ve kişilere yaptığı yardımlarla cömert bir insan olarak tanınıyordu. 1971 yılında Oscar ödüllerinde yaptığı bağışlardan dolayı ‘Jean Hersholt Humanitarian Award’ başlıklı yardımseverlik ödülünü kazandı.

Herkesle arkadaş

Hakkında, yeraltı dünyasının karanlık isimleriyle ilişkisi olduğu yönünde söylentiler çıktı. Politikacılarla olan yakın ilişkisi de tepki topladı. 60’larda demokratların destekçisiyken, 70’lerde muhafazakar kanada geçti. ABD’nin dört devlet başkanı Ford, Nixon, Carter ve Regan ile sıkı dosttu.

Frank Sinatra; Nacy Barbato (1939), Ava Gardner (1951), Mia Farrow (1966) ve Barbara Marx’la (1976) olmak üzere toplam dört kez evlendi. Onun yüreğini inciten tek kadın Ava Gardner oldu. 1949 yılında başlayan olaylı ilişki ve çok kısa süren evlilik, inişli çıkışlı bir süreç izleyerek Sinatra’nın intihar girişimiyle noktalanmıştı.

Frank Sinatra müzik yaşamı boyunca 200 yapıta imza attı. Bunlardan 5l’i listelerde ilk sıraya yükseldi. Bu Amerikan müzik piyasasında bugüne kadar kırılamayan bir rekordu. 1800 kayıt gerçekleştiren, 60 film çeken, dokuz Grammy, bir de Oscar kazanan Sinatra; 1971 yılında artık gösteri dünyasından elini eteğini çekeceğini açıkladı. Fakat sahne ışıklarından uzak kalmayı başaramadı. Ancak 1994’teki Tokyo konserinden sonra bir daha sahneye çıkmadı.

Yarım yüzyılı aşkın bir süre gerek oyunculuğu gerek şarkıcılığıyla eğlence dünyasında hep bir numarada kalmayı başaran Frank Sinatra, son nefesini tüm arzusuna karşın sahne yerine hastanede verdi.

Kasaba.works Digital Agency