Dr. Ender Saraç, Uzman Diyetisyen Zeynep Köse ve Şef Başak Sanaç Tanrıverdi ile birlikte “Çocuğunu Doğru Besle” kitabını çıkardı. Saraç çocukların ve bebeklerin doğru beslenmesi ile ilgili birçok ipucunu bizimle paylaşırken çocuk sağlığının anne-babadan başladığına da dikkat çekiyor.
Bebeğimle Elele Nisan/Mayıs 2015 sayısında yayınlanmıştır. Telif hakları DBR’ye aittir.
Çocuklarımızı doğru mu besliyoruz? Birçok anne baba bu konuda ne kadar dikkatli olursa olsun yine de yaptıklarından emin olamıyor. Sağlıklı besleme çocuklara sürekli haşlanmış ot, brokoli çorbası, tavuk haşlama gibi lezzetsiz şeyler yedirmek mi? Yoksa onları sağlıklı beslerken farklı tariflerle lezzeti, bir o kadar da sağlıklı yemekler yapabilir miyiz? Üç çocuğundan biri bir yaşında, biri dört yaşında olan ve “Çocuğunu Doğru Besle” kitabını yazan Dr. Ender Saraç, bu soruya şöyle yanıt veriyor; “Çocukların dilinde altı tane tat reseptörü var, tatlı, ekşi, tuzlu, acı, buruk ve kekremsi. Biz toplum olarak buruk ve kekremsiyi sevmiyoruz, acıyı bazılarımız seviyor bazılarımız sevmiyor, tuzlu, ekşi ve tatlıyı tercih ediyoruz. Çocuklar neden kereviz, pırasa, ıspanak sevmez de büyüyünce bu sebzeleri yemeğe başlar? Çünkü zamanla dildeki tat reseptörleri değişebiliyor. Bunun bilinciyle bu kitapta hem lezzetli hem sağlıklı yemekler pişirme fikrinden yola çıktık.”
Kitaptaki tarifler Uzman Diyetisyen Zeynep Köse ve Şef Başak Sanaç Tanrıverdi ile birlikte oluşturulmuş, yemekler önce çocuklara tattırılmış ve onlar tarafından beğenilenler kitaba alınmış. Kitapta boy uzatan salata, kabızlığa karşı kek, sivilcelere iyi gelen çorba, kemikleri güçlendiren, kas yapan yemekler var fakat bebeğin beslenmesi bundan çok daha önce hatta anne babanın bebeğe karar vermesiyle başlıyor.
Daha bebek olmadan…
Anne adaylarının bebeğin gelişiminde etkisi bariz, peki ya babalar? Dr. Ender Saraç babaların beslenmesinin de çocuk için çok önemli olduğunu söylüyor, “Bebek sağlığı spermin yumurtayı döllemesinden iki ay önce başlıyor. Baba olmak çocuğunu özel okullara göndermek, iyi doktorlara götürmek, üstüne marka kıyafetler almaktan da önce ona kaliteli sperm vermekle olur. Erkek baba olmayı planlıyorsa alkolü, sigarayı kesmeli, göbeği varsa eritmeli, kimyasal ilaç zorunlu değilse kullanmamalı, egzersiz yapmalı, E vitamini, çinko, kırmızı ginseng mate çayı içerek sperm kalitesini arttırmalı, ağır metalleri vücudundan temizlemeye gayret etmeli. Mümkünse detoks veya hacamat gibi yöntemlerle toksin atmalı. Pozitif olmalı! Ondan sonra tohumunu vermeli. Erkekler her 72 saatte bir sperm yenilemesi yapıyor. Erkek neyse spermi de onun küçük modeli.”
Kadınlarda ise hamile kalmadan önceki üç ay önemi. Saraç, “Kadınlar kilosuna, yediklerine-içtiklerine ve ruh haline çok dikkat etmeli, kaliteli ve sağlıklı bir sperm mutlu bir kadının tohumuyla buluştuğu zaman çocukla ilgili olumlu adım atılmış oluyor. İşin en temeli döllenme anı, yani milyarlarca özelliğin formatının atıldığı yazılım programı burada oluşuyor. İkinci aşamada erkek spermi verince fiziksel olarak işi bitiyor, bundan sonra iş yüzde doksan kadının beslenmesi, kilo kontrolü, kontrollerini yapması, eksik maddeler varsa tamamlanması gibi aşamalar… Erkek kadına bu süreçte en çok sevgi, huzur ve şefkat vermeli. Üçüncü aşama ise çocuk doğduktan sonraki kısmı. Baba bozuk sperm verirse, anne hamileyken tatlıları yiyip fazla kilo alırsa çocukta obezite, alerji gibi sorunlar oluşabilir” diyor.
Sağlıklı beslenme parametreleri…
Saraç’a göre sağlıklı beslenmenin birçok parametresi var ve çocuk beslenmesinde bunların hepsi göz önünde bulundurulmalı. “Bir çocuğun obez olmamasının, sindirim sorunları yaşamamasının en büyük artısı ana rahminde başlıyor. Anne adayı çok şekerli, unlu, glisemik indeksi yüksek kızartmalar, mayonezler, tatlı ketçaplar, pilavlar, makarnalar, pizzalar, börekler tüketiyorsa çocuk maça 3-0 yenik başlıyor. Anne adayı fazla miktarda hızlı rafine karbonhidrat ile beslenmemeli ve yeterince protein almalı. İkinci aşamada çocuğun 0-2 yaşı önemli çünkü yağ hücrelerinin sayısı bu dönemde belirleniyor, sonra mevcut yağ hücreleri büyüyor. Çocuğunuza bir yaşından sonra konuşmaya, biraz yürümeye başladı, dişleri çıktı diye çikolata, gofret, şekerli meşrubatlar, katkı maddeli gıdalar, hazır sanayi ürünlerini verirseniz yağ hücrelerini arttırırsınız.”
Saraç sağlıklı beslenme için kalori hesabı yapmayı çok da doğru bulmuyor. “Kalori hesabına ben çok inanmıyorum. Bir elma 60 kaloridir. Peki hangi elma? Organik elma mı, dalından koparılmış taze elma mı, bir ay önce buzhaneden çıkmış olan elma mı? Küçük mü? Büyük mü? Neyle beraber yendi? Tok karınla mı yendi? Gülerek mi yendi yoksa def-i bela kabilinden sağlıklı diye mi yenildi? Yani o kadar çok faktör var ki sadece kalori hesabına bakarsanız yanılırsınız!”
Saraç’a göre çevresel faktörler de beslenme kadar etkili, “GDO’lu ürünler, elektro manyetik kirlenme, kirli hava, hormon bozuklukları, stres gibi şeyler çocuklarda erken yaşlarda birçok hastalığa sebep oluyor. Kalp krizi, göğüs kanseri gibi rahatsızlıklar daha genç yaşlarda ortaya çıkmaya başladı” diyor.
Beslenmede hissiyatı göz ardı etmeyin!
Saraç olumlu düşünmenin ve mutlu olmanın da beslenmeyi etkilediğini söylüyor. “Çocuğa kavgayla, zorla, buz gibi bir ortamda dünyanın en sağlıklı brokoli çorbasını, somonunu üstüne mandalinayı yedirseniz o çocuk yine de sağlıklı beslenmez. Pozitif enerji beslenmeyi de pozitif kılar. Onun yerine çocuk belki ayranla lahmacun yer ama kahkaha atarak, temiz bir ortamda ve mutlu bir şekilde… O lahmacun ve ayran ona şifa olur. Bir elma 60 kaloridir doğru, şifa kaynağıdır o da doğru ama çocuğun bunu yediği yerdeki gürültüden, yerken başka bir şeyle ilgilenmesine kadar tüm parametreler beslenmesini etkiler. Öte yandan bir tabak kocaman şuruplu bir hamur tatlısı yemiş olabilir ancak bunu futbol oynayarak yakabilir. Düşük kalorili bir şey yiyip tüm gün hareket etmeden oturabilir.
Yani çocuklar çabuk üzülürler, çabuk sevinirler, çabuk uykudan uyanır, çabuk kırılır, çabuk mutlu olurlar. Çocukları farklı bir seviyede görmek şart! Bu kitap da çocukların mantığına göre yazıldı.”
Yanlış beslenme neler doğuruyor?
Son dönemlerde yanlış beslenmeden kaynaklı oluşan rahatsızlıkların başında gluten enteropatisi yani çölyak hastalığı geliyor. Saraç, “Gluten intoleransı olup haberi olmayan birçok insan var. Bunun da nedeni hamur toplumu olmamız… Hata sabah kahvaltısından başlıyor. Çocuğa az şeker, az hamur işi vermek ve bol proteinle beslemek gerek. Sabah bütün çocukların elinde simit, poğaça, çatal, börek, tost, ekmek, hazır kekler, kurabiyeler… Bir de yanında şekerli meyve suyu verince siz o çocuğu öldürdünüz. Çocukların 2-3 saat sonra kan şekeri düşüyor, sinirli, solgun oluyorlar. Bunun da nedeni kan şekerini fırlatacak hamurlu gıdalarla beslenmeleri…”
Doğru öğünler nasıl olmalı?
Saraç kahvaltılarda çocukların proteinle beslenmesini ve gıdalarının çeşitlendirilmesini tavsiye ediyor.
“Bir gün çocuğa yoğurtla veya kaliteli sütle yapılan sevebileceği sağlıklı bir müsli verilebilir. Üzerine bol badem, ceviz, tarçın eklenebilir. Bir gün iki ince dilim tam çavdarlı veya karabuğday veya tam tahıllı bir ekmeğin içine az yağlı peynir, yeşilliklerle yapılmış sağlıklı bir tost verebilirsiniz. Yanında ayranla, mevsimine göre sebzelerle… Bir gün peynirli bir omlet yaparsınız. Omlet protein deposudur. Yanına da ince bir dilim ekmek. Çocuğa karbonhidrat verilir ancak önceliği proteine verin, karbonhidrat verirken de kompleks karbonhidratları vermeye özen gösterin.”
Peki çocukların beslenme çantasına ne girmeli? Saraç öğle öğününün de proteinli olması gerektiğini söylüyor. “Beslenme çantasına bir gün organik tavuk, bir gün organik yumurta, bir gün ev yapımı ızgara köfte bir gün soğuk et, bir gün ton balığı koyabilirsiniz. Bunların yanına mutlaka mevsimine göre roka, tere, domates, salatalık, sivri biber, havuç gibi yeşillikler konmalı. Ara öğün için de ceviz, badem, fındık, Antep fıstığı gibi kuru yemişlerle yanına kuru kayısı, elma kurusu, armut kurusu, kuru incir, kuru üzüm bazen de mevsime göre taze meyveler konmalı.” Saraç meyve şekerinin en sağlıklı şeker olduğunu ve her gün ara öğünde meyve yemenin çocuk beslenmesi açısından sağlıklı bir seçim olduğuna da vurgu yapıyor. “Çocuklara tahin pekmezi, balı belli ölçülerde öneririm. Glisemik indeksi risk oluşturan hamur ve unlu tatlıları önermiyorum. Tabii çocuklar baklava da yer kek de… Önemli olan miktarı az tutmak. Çocukların hayatı zindan haline getirmemek için ara sıra her şeyden tattırın ama aşırı tuzlu cipsler, mayonezli, katkı maddeli soslardan, mevsimi dışında yiyeceklerden, aşırı ağır kızartmalardan, donmuş yağlı gıdalardan ve en önemlisi de beyaz un, beyaz şekerli içeceklerden uzak tutun!”
Her çocuğun ayrı formatı var
Kitabın en ilginç yanlarından biri de tıp hekimliğinin yanında Türkiye’nin ilk sertifikalı astrologlarından biri olan Dr. Ender Saraç’ın çocukları burçlarına göre sınıflandırması olmuş. “Anne ve babaların çocuklarını daha iyi anlaması için kitaba hangi burcun neyi tercih ettiğini de yazdık. Her çocuğun bir formatı var. Her çocuğun huyu, tarzı, vücut ısısı, asidi farklı. Mesela boğa burcu çocuğunun sabah uyanır uyanmaz afyonu patlamaz, hemen yemez, iştahı sonradan açılır, hamur işleri ve tatlıya düşkündür. Çünkü dilde tat reseptörleri gelişmiştir, doğuştan gurmedir. Boğa çocuğuna sabah hadi hadi dememelisiniz. Oğlak çocuklarının küçükken kemikleri zayıf olabilir, onu mutlaka keçi sütü ve kalsiyum, D vitamini ile besleyin. Mesela koç burcu hemen atılır, meydan okumayı sever, başı daha sıcaktır. Koç erkeğinin saçı daha erken dökülür. Terazi kabalıktan hoşlanmaz, onu zorla yemek yedirirseniz depresyona sokarsınız. Ona zarif bir şekilde, tatlı dille yemek yedirilebilir. Ortamda teknolojik alet bulundurmayın derken kova burcunu bunun dışına çıkarın, ona ipad ile oyalarken yemek yedirin. Yay burcunun doğa içerisinde iştahı açılır. Başakların bağırsakları hassastır gibi… Bunu yaparken annelere ‘her çocuk aynı değil, komşunun çocuğu terazi seninki ikizlerse ona göre davranmalısınız’ demek istedik. Kiminin kan şekeri çabuk düşer, kimi hoş ortam sever, pis koku oldu mu yemek yiyemez, kimisinin uykusunu alması gerekir ki yemek yiyebilsin.”
Çiğnemeyi öğretin!
Ender Saraç’ın dikkat çektiği noktalardan biri de çiğneme. Pek çok ebeveynin, bebekleri çiğnemeyip lokmayı ağzından çıkardığı zaman her şeyi blendır’dan geçirmeyi vermeyi alışkanlık edindiğini söylüyor. “Oysa çocukları blendırdan geçirilmiş yemeklere alıştırmak yemekten tat ve haz alması, çiğneme kaslarının gelişmesi, diş yapısı için olumlu. Çocuğun yemekten zevk alması için çiğneme kaslarını ve fonksiyonlarını geliştirmesi şart. Gıdayı sulandırmak, çocuğa mama gibi vermek yanlış.”
Kitabın farkı ne?
Bu kitapta çocukların damak zevki ve görsellik ön plana tutulmuş. “Çocukların sağlıklı besinleri yemeleri için balık köftesi gibi oyunlar yaptık. Çocuklardaki kemik zayıflıklarını gidermek için kelle paça çorbaları, onlara renginden dolayı cazip görünecek antioksidan mor çorbalar, protein deposu bezelye çorbası gibi tarifler verdik. Bir de ev yapımı turşular, tarhana çorbası, sağlıklı dondurmalar, buzlu çaylar gibi klasik tatlar koyduk. Tabii bunu yaparken hiç beyaz şeker, kızartma ve mevsim dışı sebze ve meyve kullanmadık.” Saraç yazın çocukların sıkça tüketmeyi sevdiği asidik, şekerli, katkı maddeli içecekler yerinde son derece düşük maliyetli, sağlıklı hurma şurubuyla yapılmış ve iştah açan buzlu çay tariflerine de yer verdiklerini söylüyor. Mışıl mışıl uyku çayı, sınav öncesi heyecan giderici çaylar, zihin açıcı çaylar, domuz gribinden koruyacak kadar güçlü bağışıklık güçlendirici çaylar da kitaptaki tarifler arasında yer almış. Besin değeri çok yüksek olan ama unutulan çılbır gibi yemekler de kitaba girmiş. Saraç, “Çılbırı beyaz manda yoğurdu ve bıldırcın yumurtasından yaptık, çocuklar minik minik yumurtalara bayılıyor, çılbır müthiş bir protein kaynağı, boyu uzatıp kemikleri geliştiriyor.” diyor.
Saraç son olarak, “Çocuğun en şifalı gıdası kalp kalbe karşı gelecek şekilde sevgiyle sarılmak ve uyurlarken onları sevgiyle seyredip, pozitif enerji vermek ve Hayır duası okumaktır. Allah herkesin çocuğunu bağışlasın ve mutlu bir Türkiye’de büyüsünler” diyor.
Mor Dünya Çorbası
Antioksidan deposu, hastalıklara karşı koruyor.
Malzemeler
1 adet pancar
1 adet kırmızı lahana
1 adet büyük boy patates
1 adet büyük boy kuru soğan
Sarımsak
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı tavuk suyu
Doğal kaya tuzu
Yapılışı
Pancarı yıkayıp, soyup rendeleyin. Soğanı yemeklik doğrayın. Kırmızı lahanayı ince doğrayın. Patatesi soyup küp doğrayın. Soğanı, sarımsakla beraber kavurun. Sebzeleri ilave edip birkaç dakika yağda çevirin. Suyunu ilave edin ve sebzeler yumuşayana kadar pişirin. Baharatlarını ilave edip tavuk suyunu ekleyin. Blenderdan geçirin ve süt ile kıvamını ayarlayın.
1 porsiyon mor dünya çorbasında
Enerji: 60,6 kkal
Protein: 3,5 gr.
Yağ: 2,1 gr.
Karbonhidrat: 7,1 gr.
Karnabahar Tabanlı Süper Pizza
Sağlıklı, besleyici, şişmanlatmayan unsuz pizza.
Malzemeler
1 orta boy karnabahar
150 gr ceviz içi
3 yumurta
Doğal kaya tuzu
Közlenmiş kırmızı biber sosu (s. 80) veya avokadolu, kuru domatesli
Ezme sos
200 gr beyaz peynir
100 gr kaşar peynir
¼ demet maydanoz
Yapılışı
Karnabaharı mutfak robotunda parçalayın. Ceviz içini fırında 3 dakika kadar ısıtıp mutfak robotunda toz hale getirin. Yumurtaları elde hafif çırpın. Karnabaharlara toz cevizi ilave edin. Tuzunu koyup çırpılmış yumurtaları ilave edin. Elinizle yoğurun ve hafif yumuşak bir hamur elde edin. Fırın tepsisine yağlı kâğıt serin ve hamuru elinizle ince açın. 180-200 derecede ısıtılmış fırında pizza tabanını yaklaşık 25 dakika kadar pişirin. Fırından çıkarın, tercih ettiğiniz taban sosunu sürün, rendelenmiş kaşar ve elinizle parçalayacağınız beyaz peyniri ilave edin. Tekrar fırına alıp 5-10 dakika kadar pişirin. Fırından çıkınca üzerine kıyılmış maydanoz veya çocuğunuzun tercih edeceği bir taze ot ile servis edin.
1 porsiyon karnabahar tabanlı süper pizzada
Enerji: 374 kkal
Yağ: 36,3 gr.
Karbonhidrat: 5,9 gr.
Güllaç Yufkasından Börek
Buğday alerjisi olanlara…
Malzemeler (12 adet için)
6 yaprak güllaç yufkası
1 şişe maden suyu
200 gr yoğurt
1 yumurta
1 kahve fincanı zeytinyağı
200 gr lor peyniri
1 demet maydanoz
1 demet ıspanak
250 gr. taze kaşar (rendelenmiş)
Yapılışı
Ispanağı elinizle ufak parçalara bölün ve tuz ile ovun. Maydanoz ve dereotunu incecik kıyıp ilave edin. Peyniri de ot karışımınıza ekleyin ve iyice karıştırın. Fırını 180 derecede ısıtın. Yoğurdu çatalla iyice çırpın, yumurta ve zeytinyağını ilave edin. Sulandırmak için azıcık soda ekleyin. Fırına dayanıklı bir kabı iyice yağlayın. Güllaç yapraklarını elinizle parçalayarak tabana ilk katı dizin. Sostan kaşık yardımıyla dökerek yufkaları ıslatın. Tekrar yufka koyun ve tekrar sos ilave edin. Taban katmanı belirginleşip her taraftan yaklaşık 2 parmak kalınlığında bir tabaka olduğunda sodanın yarısını yufkaların üzerine boşaltın. Ispanaklı peynirli harcı eşit bir şekilde yayın. Tekrar üzerine güllaç yufkalarını parçalayarak dizin. Aralara sos dökerek kalan yaprakları ilave edin. En üste, kalan sodanın yarısını boşaltın. 15 dakika dinlendirip fırına alın. Çıkarıp üzerine rendelenmiş kaşar peyniri koyun. Tekrar fırına alın ve 5-6 dakika kadar daha peynir eriyene kadar pişirin ve servis edin.
1 adet güllaç yufkasından börekte
Enerji: 211 kkal
Protein: 8,55 gr.
Yağ: 12,5 gr.
Karbonhidrat: 16 gr.