20.yüzyılın en önemli suikastına kurban giden John Kennedy, hakkında kitaplar yazılan, filmler çekilen, her geçen gün yeni bir fotoğrafıyla karşımızı çıkan ve özellikle hep aynı imaji taşıyan bir lider; Genç, yakışıklı, zengin, kültürlü, dinamik ve hırslı, 1960’ların Amerikasını siyasi hayatıyla kısa, kişiliğiye uzun süre etkilemiş bir devlet adamı.
Amerikan halkı Kennedy’nin, kendinden emin ve içtenlikli tavırlarından çok hoşlanıyordu. Bu yüzden günümüzde hala sözü edilen Kennedy tarzının baş mimarı oldu. Modacıların “Yeni kuşağın iktidara geldiği havasını taşıyordu” tanımını kullandıkları Kennedy modası, birçok ABD’li yönetici tarafından taklit edildi. Clinton’ın Kennedy ile yürüyüşünden giyimine kadar olan tüm benzerlikleri ise ABD basınında eski fotoğraflarla sürekli anımsatılıyor.
Kennedy, 1964 seçimlerindeki rakibinin Arizona’nın Cumhuriyetçi senatörü Barry Goldvvater olacağına ve onu ezici bir yenilgiye uğratırsa istediği reform yasalarını Kongre’den geçirecek gücü elde edeceğine inanıyordu. Bu planını gerçekleştirmesini engelleyecek en önemli sorun yardımcısı Johnson’ın eyaleti Texas’ta her ikisi de Demokrat olan Vali John B. Connally ile Senatör Ralph Yarborough arasında süren çekişmeydi. Kennedy seçmenlere karşı bir birlik görünümü yaratmak amacıyla iki politikacıyı yanına alarak eyalette bir gezi düzenlemeyi kararlaştırdı.
22 Kasım 1963 günü karısıyla birlikte açık bir araba içinde Dallas’ta bir konvoyun arasında yavaş biçimde ilerliyor ve halka el sallıyordu. Ateş açıldı. Ensesinden ve başından iki kurşun alan Kennedy, kanlar içinde limuzinin içindeki karısının kucağına yuvarlandı. Derhal Parkland Hastanesi’ne götürülen Kennedy saat 13.00’da son nefesini verdi.
Vali Connally, ağır yaralanmasına karşın kurtarıldı. Başkan Yardımcısı Johnson aynı gün yemin ederek başkanlığı üstlendi. Cinayetin sorumlusu olarak yakalanan 24 yaşındaki Dallaslı Lee Harvey Oswald, iki gün sonra bir gece klübünün sahibi olan Jack Ruby tarafından, Dallas polis müdürünün önünde öldürüldü. Suikastı soruşturmakla görevlendirilen Başyargıç Earl Warren başkanlığındaki bir komisyon daha sonra Oswald’ın ve Ruby’nin herhangi bir komplonun parçası olmadıklarını Oswald’ın cinayeti tek başına planladığını açıkladı.
Kennedy efsanesi John’un ölümünden sonra da varlığını sürdürdü. Jacqueline Kennedy iki çocuğu ile birlikte Beyaz Saray’dan gene Washington. D.C.’ye, Georgetown’daki bir eve taşındı. Ama ziyarete gelen kalabalıkların sürüp gitmesi yüzünden 1964 yazında New York kentine taşınmak zorunda kaldı. Halkın bu ilgisi 20 Ekim 1968’de Yunanlı zengin işadamı Aristotle Onassis ile evlenmesine değin sürdü.