63756044 – happy attractive young woman holding laptop and showing peace sign

“Ne iş yapıyorsunuz?” sorusuna genellikle, “Editörüm” diye cevap veriyorum. İkinci soru, “Yani tam olarak ne yapıyorsunuz?” diye geliyor. Türk Dil Kurumu (TDK) da ‘tam olarak’ açıklamadığı için işimden azıcık bahsedeyim.

Editörün ne olduğu konusunda az da olsa fikri olanlar yazılardaki imla hatalarını düzelttiğimizi (bu redaktörün işidir ama redaktör yoksa biz yaparız) sanır. Bazıları da yazı yazdığımızı düşünür ki yazarız da… Tabii hepsi bu değil!

TDK editörün birinci anlamını yayımcı olarak vermiş. İkinci anlamı için, “Yazıları yeniden düzenleyerek yayıma hazırlayan kimse” demiş. Bu tanımlardan anladığım tek şey, tanımı yapıp konuyu kapatanın bu işten pek anlamadığı…

Gizem yaratmayı başardıysam konuya gireyim. (‘girmeye başlayayım’ cümlesini sildim) Bir dakika…
“Gizem yarattıysam konuya gireyim” daha iyi mi durur? Yok, ‘başardıysam’ kelimesi kalsın! (Her bir kelimenin metni nasıl değiştirdiğinin, dönüştürdüğünün bilincinde olmak editörlüğün vazgeçilmez zevklerinden biri!)

Bu yazıyı yazmaya karar verdiğimde önce hangi mecra için yazacağımı düşünürken yakaladım kendimi… Malum ben ‘başta’ bir dergi editörüyüm. Dergi editörü demek, bir makale yazılacaksa çarpıcı başlıklar düşün, başlıklar beş kelimeyi geçmesin. Spot üç satır olsun, üç satırda hem okuru meraklandırsın hem de konuyu özetlesin. Yazı da en az iki en fazla altı sayfa olsun demektir!

Yok eğer Medium için olacaksa, hikayelerle süsle, bol fotoğraf koy, link kullan, gündelik dil şahane olur demektir. Bir kitap için yazılacaksa samimi ama biraz daha resmi bir dil seçebilirim, devreye metodoloji hatta kronoloji girebilir. Sonuçta böyle bir konu bir kitabın ancak ilk makalesi olur.

Editör bir fikrin, haberin, düşüncenin, sanat eserinin internet haberi, dergi, kitap, video gibi bir materyale dönüşene kadarki tüm süreçlerini yöneten ve işleyen kişidir. Bir heykeltıraş taştaki fazlalıkları atıp ortaya nasıl bir heykel çıkartıyorsa, editör de metin için neredeyse bunu yapar.

Editör işe gündemi takip etmekle başlar. Nasıl bir içeriğe ihtiyaç olduğunu fark eder, bu içeriği yazacak ya da anlatacak doğru kişiyi veya kişileri bulur. Bu kişinin/kişilerin bilgi birikimini konunun ihtiyacı oranında alır. İçeriği değerlendireceği mecraya göre bu bilgiyi bir formata sokar. Bu formatı oluşturmak için fotoğrafın bulunmasından sayfanın tasarlanmasına, bir prodüksiyon gerekiyorsa onun organizasyonundan baskı aşamasına kadar tüm süreçleri yönetir. Buna konunun nasıl işleneceğinden, okura yani hedef kitleye neyin ne şekilde, hangi duygu ile verilmesi gerektiğine kadar her şey dahildir.

Editör bir metni okurken sıradan okur gibi davranamaz. Aklı sürekli sorularla doludur ve aynı anda metni değişik açılardan ele alır. Hem formatı hem dili hem akışı gözlemlerken verilen bilgilerin doğruluğunu da teyit etmekle yükümlüdür. Mesela kurgu hatası var mı? Cümlelerin sıralaması doğru mu? Metinde gereksiz kelimeler var mı? Her bir cümle metin için gerekli mi yoksa fazla mı? Seçilen fotoğraf, sayfa tasarımı konuyu iyi anlatıyor mu yoksa başka bir mesaj mı veriyor? Kavramlar okurun anlayacağı şekilde açıklanmış mı? Hedef kitleye göre açıklanmalı mı açıklanmamalı mı? Yazar anlatmak istediği şeyi tam olarak metne aktarmış mı? Yoksa arada bilgi boşlukları mı oluşmuş?

Editör sadece süreç yönetmez aynı zamanda vizyoner olmak zorundadır. Hangi içeriğe ihtiyaç duyulduğunu ancak bu şekilde belirleyebilir. Öte yandan iyi bir iletişimci olmalıdır. Yazarın, tasarımcının, fotoğrafçının egosuna zarar vermeden metin için doğru olanı anlatabilmeli, okuru ile de iyi bir diyalog içinde olmalıdır.

Editörlük öyle bir meslektir ki görünür olduğunuzda ortada bir hata var demektir. Dolayısıyla tamamen renksiz, kokusuz, görünmez olursanız makbuldür.

İnternetteki editör ilanlarına bakarsanız birçoğu kopyala-yapıştır yapacak birini arıyor. Editörlüğün iş tanımında bu da var. Bazen sadece bir metni farklı bir dille yazmanız gerekir (bir doktora tezini akıcı bir kitaba dönüştürmek mesela) bazen yıllarca biriktirilmiş anılarla dolu kağıt parçalarından bir biyografi çıkarmanız… Bazen başlık ve spot yazmanız yeterli olur, bazen de her şeyi sıfırdan yapmanız.

Bir derleme yapıyorsanız, aynı konudaki yazılardan anlamlı bir bütün oluşturur ve bir kitap yaparsınız. Yani yazarsız da kitap çıkar ama editörsüz kitap çıkmaz. Çünkü editör kitabın, derginin, yayının kısacası tüm içeriklerin orkestra şefidir.

Eğer editörlük mesleği sizin için ilgi çekiciyse “Nasıl ve neden editör oldum?” ve “Editörlük geleceğin mesleği” yazılarımı da yakında yayınlayacağım ve onları da okumanızı öneririm.

Kasaba.works Digital Agency