O, Amerika’da yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre yüzyılın en iyi yazarı. Yaşamı boyunca büyük acılar çekerek çareyi intihar etmekte bulan Woolf’a, en iyi yazar payesini kazandıran kitabı ise “Kendine Ait Bir Oda” (A Room of One’s Own)

İnce yüzü ve soyadından mütevellit erkeklerde hep “hain kurt” çağrışımı yapan Virginia Woolf, pek çok erkeğin “Who is afraid Virginia Woolf” demesine neden oldu. Oldu da bu deyişin ardında elbette ince bir kadın korkusu vardı. Woolf gerek kişiliği gerekse güçlü kalemiyle, erkekleri korkutmayı başaran bir kadındı.

Eğitimini babası eleştirmen Sir Leslie Stephen’dan aldı Virginia. 1904 yılında babası ölünce, doğduğu kent olan Londra’da Gordon Meydanı’nda bir eve taşındı. Bu ev, sonraları Bloomsbury Grubu adını alarak; birçok yazar ve sanatçıyı bir araya getiren bir edebiyat ve sanat çevresi oluşturdu. 1912’de 30 yaşına geldiğinde Leonard Woolf ile evlendi ve 1917’de birlikte Hogarth Press’i kurdular.

Verimli bir evliliği olan Woolf 1915’te Dışarıya Yolculuk (The Voyage Out), ve 1919’da da Gece ve Gündüz (Night and Day) adlı romanlarını yayınladı. Bu romanlarından sonra da deneysel çalışmalara yöneldi. Jacob’un Odası’ndan (Jacob’s Room) başlayarak şimdiki zaman ile geçmekte olan zamanın kişisel yaşantıdaki izlerini ve kişilerinin tarihsel zaman bilincini yansıtmaya çalıştı.

1925’te yazdığı Mrs Dalloway ve 1927 yılında kaleme aldığı Deniz Feneri (To the Lighthouse) teknik ustalığını daha da geliştirdi. Tarihsel bir fantezi olan Orlando ise, I. Elizabeth döneminden 1928’e değin İngiltere’nin edebiyat yaşamını konu alıyordu.

Kendisine ün kazandıran ve herkesin takdirini toplayan Kendine Ait Bir Oda (A Room of One’s Own-1929) adlı uzun denemesinde kadın yazarların erkeklere ait bir dünyada karşılaştığı zorlukları kaleme aldı.

Woolf, Dalgalar’da (The Waves-1931) romana dönerek bilinç akışı tekniği üzerinde yoğunlaştı. Dalgalar’ı daha geleneksel bir yapısı olan Yıllar (The Years-1937) izledi. Perde Arkası’nda ise (Between the Acts-1941) olaylar Mr. Dalloway’de olduğu gibi bir günde geçiyor; ama İngiliz tarihine ilişkin geniş bir zaman dilimini yansıtıyordu. Perde Arkası’nı bitirdikten sonra ruhsal bir bunalıma giren Woolf, kendini evinin yakınındaki ırmağa atarak intihar etti.

Woolf’un bu eserleri dışında günlükleri kocası tarafından yayınlandı, eleştiri yazıları da kitaplaştırıldı. Yeğeni Quentin Bell’in yazdığı iki ciltlik yaşam öyküsü Virginia Woolf’un yaşam öyküsünü anlatan en kapsamlı çalışma oldu.

 

Kasaba.works Digital Agency