Fakir bir ailenin çocuğuydu, hem kabadayılık yapıyor hem de kendi kendine hukuk çalışıyordu. Kasaba avukatlığından ABD başkanlığına yükseldi. ABD’nin 16. başkanı olan Lincoln; 1 Ocak 1863 günü imzaladığı “Özgürlük Bildirgesi” ile dört milyon insanın köleliğine son verdi ve tarihe adını altın harflerle yazdırdı.

Abraham Lincoln Kentucky eyaletinin Nolin Creek bölgesinde, fakir bir çiftçi ailesinin tahta kulübesinde 12 Şubat 1809’da dünyaya gözlerini açtı. Ancak burada uzun süre kalamadı. Ailesi fakirliği yüzünden toprakları daha verimli olan Knob Creek bölgesine taşındı. Abraham, yedi yaşına ulaştığında ise Indiana’ya göç ettiler.

Buradaki zorlu yaşam Lincoln’un annesinin ölümüne neden oldu. Babası bir yıl sonra tekrar evlendi. “Sally” adıyla anılan üvey annesi elinden geldiğince Abraham’a iyi bir eğitim vermeye çalıştı. Babası ise Abraham’ın tarlada çalışmasını istiyordu. Abraham bu yüzden babasından nefret etmeye başladı. Kanunlara göre 21 yaşını doldurunca kendi parasını kazanabilirdi ve 21. yaşını doldurur doldurmaz evden ayrıldı.

Kabadayıların yeni lideri Lincoln

New Salem adlı bir kasabaya yerleşen Lincoln, buradaki kabadayılarla kapıştı ve onların lideri oldu. Öte yandan da kasabadaki eğitimli birkaç kişinin oluşturduğu bir tartışma grubuna girdi. Bu grupta doğal bir konuşmacı olarak takdir kazandı ve 23 yaşında politikaya atıldı. 1832’de Illionis eyalet meclisi için adaylığını koydu, kazanamadı ama hırslandı. Bu arada Kral III. George’un yazdığı Bağımsızlık Bildirgesinden çok etkilendi. Bildirgede tüm insanların eşit yaratıldığı yazıyordu.

Lincoln’ün hırsı onu bulabildiği tüm hukuk kitaplarını okumaya yöneltti; 28 yaşında tam yetkili bir avukat oldu. Lincoln New Salem’den ayrılarak daha gelişkin bir yer olan Springfield’a şansını aramaya gitti.

Profesyonel bir avukat olarak kendini kısa sürede ispat eden Lincoln; varlıklı bir bankerin kızına aşık oldu ve Mary Ann Todd’la 4 Ekim 1842 yılında evlendi. Lincoln başarıdan başarıya koşuyor ve 1846 yılında, bölgedeki insanların üçte ikisi, Amerika Birleşik Devletleri Meclisi’nde temsilcileri olarak Abraham Lincoln’ı seçiyordu.

Kuzey ile Güney’in savaşı

Amerika 1770’li yıllarda, on üç sömürgenin sınırlarının dışına taşarak batıya doğru yayılmaya başladı. Bağımsızlığını yeni kazanmış bu ülkede paraya ihtiyaç vardı. Para kazanmanın yolu da pamuktan geçiyordu. Çünkü Avrupalılar dayanıklı ve ucuz giysi istiyorlardı. Hızla gelişen “Pamuk Krallığı” ABD’yi, tarlalarında ağır koşullara maruz kalan üç milyon insanın köle olarak kullanıldığı bir ülke durumuna getirdi. Bunlar Afrika’dan Amerika’ya satılmış siyahlardı. Kuzeyde köleliğe karşı insanlar varken, güneyde kölelik zenginliğin temeliydi.

1850’li yıllarda “Tom Amca’nın Kulübesi” adlı bir kitap yayınlandı. Bu kitap kölelerin ağızından köleliği anlatıyor ve yaşadıkları hayatın zorluklarından bahsediyordu. Kitap milyonlarca sattı ve kölelik karşıtlarının sayısı arttı. Lincoln başından beri köleliğe karşıydı; bu problem yüzünden birliğin bölünmesinden korkuyordu.

Köleliğe karşı çıkanlar o tarihe kadar birçok gruba bölünmüşü. Cumhuriyetçiler bu dönemde köleliği bulunduğu sınırlar içinde tutmak ve “Birlik”i korumak için yeni bir parti kurdular. Ilımlı ve mantıklı bir başkan arıyorlardı; en uygun kişi de Abraham Lincoln’dü.

Lincoln rakibi, Stephen A. Douglas karşısında büyük bir başarı kazandı ve Mayıs 1860’ta kuzey eyaletlerinin biri hariç hepsinden oy alarak ABD’nin 16. Başkanı seçildi.

Yeni başkanı zor günler bekliyor

Fakat Lincoln daha Beyaz Saray’a yerleşmeden, Güney Carolina eyaleti bağımsızlığını ilan etti. Güneyliler zenginlik kaynaklarının elden gideceğinden korkuyorlardı. Başkan yemin edene kadar altı eyalet daha birlikten ayrıldı. Oysa Lincoln birlik fikrine hayrandı ve bunu korumak için Amerikan İç Savaşı ’nı başlatmaktan çekinmedi.

Bu savaşta yarım milyon insan öldü, yarım milyonu da sakatlandı. Sonunda Müttefiklerin sayısı on bir eyalete ulaştı. Bu eyaletler arasında hala köle eyaleti olanlar da vardı. Lincoln, Kuzeylilerin başta savaşta zorlanması üzerine bir çare düşündü. Bu da köleliğin tüm eyaletlerde yasaklanmasıydı. Bu belki kendilerine bağlı köle eyaletlerini kızdırabilirdi ama köleleri olmayan güneyliler güçsüz kalırdı.

Tam bu arada Lincoln iki oğlunu kaybetti. Bunlardan biri Eddie diğeri ise Willie idi. Gene de savaşı kazanmak için var gücüyle çalışmaya devam etti ve kararını verdi; asiler 1 Ocak 1863 tarihine kadar barışa yanaşmazlarsa köleler özgür bırakılacaktı. Güney pes etmeyince 1 Ocak’ta bildirgeyi imzaladı.

Lincoln’ün bu kararı çok kişinin desteğini yitirmesine neden oldu. Kuzeyliler siyahlardan korkuyor; köleleri değil, Birlik’i kurtarmak istiyorlardı. Gettysburg, Trafalgar ve Waterloo savaşlarında pek çok insan öldü. Ancak başlardaki güneylilerin üstünlüğü durumu değişiyordu. Siyahlar kuzey ordularına katılmaya başladı. Sonunda seçimlerin yaklaştığı ve iyice desteğini yitirdiği bir anda Kuzey savaşı kazandı. Lincoln artık ülkeyi yeniden yapılandırmak için çalışacaktı.

ABD tarihinde ilk başkan suikastı; Lincoln öldürülüyor

Lincoln, 14 Nisan Cuma günü karısı Mary ile Washington’da arabayla bir gezintiye çıktı. Ardından Fords Tiyatrosu’nda “Amerikalı Kuzenimiz” adlı tiyatro oyunun görmeye gittiler.

Oyunda herkesin sahneye yoğunlaştığı sırada ateş edildi, bir anlık sessizlikten sonra locadan çığlıklar geldi. Abraham Lincoln, suikastçının açtığı ateş sonucu beyine giren kurşun yüzünden ölmek üzereydi. Seyirciler panik içinde kaçışıyorken bir doktor Lincoln’ı yaşama döndürmeye çalıştı. Lincoln’ı tiyatronun karşısındaki eve taşıdılar. Eve gelen diğer doktorların müdahaleleri de durumu değiştiremedi ve Lincoln 15 Nisan 1965 sabahı öldü. O Amerika tarihinde öldürülen ilk başkandı. Lincoln’ü öldüren kişi Güney’den yana olan aktör John Wilkes Booth idi.

Lincoln öldürülmesiydi planları arasında zencilere seçim hakkı vermek vardı. Siyahlar da beyazlar gibi okullara gidecek ve beyazlarla aynı haklara sahip olacaklardı. Ne yazık ki aradan yüzyıl geçtikten sonra, Martin Luther King başkanlığında gösteri yapan siyahlar “1863’te verilen özgürlüğü arıyoruz” diyorlardı.

Kasaba.works Digital Agency