Kralların, prenslerin, devlet başkanlarının yan yana görünmek için can attıkları Rahibe Teresa; 1979’da yoksullara yaptığı yardımlardan dolayı Nobel Barış Ödülü’nü almaya hak kazandı. Ödül 190 bin dolardan fazlaydı. Paranın hepsini yine yoksullar için bağışladığı gibi kendisi için verilecek ziyafet parasının, on beş bin insanı doyuracağını söyleyerek fakirlere verilmesini istedi. Teresa misyonundan hiçbir koşulda vazgeçmedi.

Rahibe Teresa, 1910’da Osmanlı İmparatorluğu topraklarında olan Arnavutluk’ta Üsküp’te doğdu. Zengin bir ailenin çocuğu sayılabilecek olan Terasa’nın babası Nicolas Bojaxhiu müteahhitlik yapıyordu. Teresa, Müslümanların yaşadığı bu kentte Katolik ve dindar bir ailede yetişti. Ailesinin aşırı duyarlılığından dolayı kendisine Gonca (Gonxha) adı verildi.

Dinle iç içe geçen çocukluğun etkisiyle misyonerliğe ilgi duymaya başladı. 18 yaşına geldiğinde Loreto Kardeşler Misyonerliği Tarikatı’na girerek, 1928’de Kalküta’daki manastıra gönderildi.

Kalighat Ölmekte Olanlar Evi

Kalküta o yıllarda, İngiliz İmparatorluğu’nun Londra’dan sonra en büyük kentiydi. Rahibe Teresa yıllarca zengin İngiliz ve Bengalli kız çocuklarına öğretmenlik yaptı; ama gönlünde yatan yoksullara yardım etmekti. Vatikan’dan izin alarak 1947’de başrahibe olduğu manastırdan, sonraki yıllarda kendi tarikatının simgesi olacak kenarı mavi çizgili beyaz bir sariye (Hint kadınlarının giydiği çok renkli giysiler) ayrıldı ve Hayat Misyonerliğini (Missionaries of Charitiy) kurdu.

Rahibe Teresa bir gün Kalküta sokaklarında dolaşırken, yüzünün yarısı fareler ve karıncalar tarafından yenilmiş yarı baygın bir kadın buldu. Kadını kucaklayıp hastaneye götürdü ama hastaneler kadını öleceği için kabul etmiyordu. Kadın Teresa’nın kucağında öldü. Teresa ertesi gün belediye başkanının kapısını aşındırmaya başladı; dileği ölmekte olan düşkünlerin son nefeslerini sevgi dolu bir ortamda verebileceği bir yerdi. Kalküta’daki Kali tapınağının hemen bitişiğindeki Kalighat Ölmekte Olanlar Evi böylelikle kuruldu ve bu ev, dev bir organizasyona dönüştü. Kurum tüm dünyada en çok bağış alan kurumlardan biri oldu.

Sadece sokakta yaşayan ve en düşkün insanların ölmek için gittikleri bu evde binlerce rahibe ve gönüllü, insanlara güler yüzle hizmet ediyor. Rahibe Teresa amaçlarını şöyle açıklıyor: “Biz övgü ya da para için çalışmıyoruz. Kendimizi Tanrı’ya adayıp, Tanrı aşkı için çalışıyoruz. Her şey İsa için. “

Rahibe Teresa’nın ölümü

Rahibe Teresa 86 yaşında öldü. Cenazesinin ardından yas tutan binlerce kişi eşliğinde, Kalküta’da kendi kurduğu Hayırsever Misyonerleri Genel Merkezi’nden alınarak Saint Thomas Kilisesi’ne taşındı. Halk, cenazeyi törenin yapılacağı 13 Eylül 1997’ye kadar ziyaret etti. Hindistan hükümeti Teresa için devlet töreni düzenlerken, Arnavutluk’ta üç günlük yas ilan etti.

1997 yılı iki ünlü ve yardımsever kadının kısa aralıklarla ölümüne tanık oldu. Prenses Di ve Teresa. İkisinin birlikte el ele çekilmiş fotoğrafı ise belleklerde kaldı. Tabii gönüllerde de…

Kasaba.works Digital Agency