Avrupa’da din savaşlarının sonuncusu olan Otuz Yıl Savaşları, 1618-48 yılları arasında yapıldı. Savaş özellikle Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu topraklarında büyük bir yıkıma yol açtı.

17.yüzyıla gelindiğinde savaşlar, çoğunlukla profesyonel olarak nitelenen paralı askerlerden oluşan ordularla yürütülüyordu. Askerlerin giderleri ele geçerilen yerlerden karşılanıyordu. Orduların geçtiği kasaba ve kentler yağmalandığı için bu savaşların sonunda; 15 bin kasaba ve köyün bütünüyle yıkıma uğradığı, Almanya’nın nüfusunun yaklaşık yarısını, Bohemya’nın ise üçte ikisini yitirdiği tahmin ediliyor.

O yıllarda Almanya, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’na bağlı küçük prensliklerden oluşuyordu. İmparatorluğun geniş toprakları üzerinde eskiden beri süregelen dinsel uyuşmazlıklar, 17. yüzyılda daha da keskinleşti ve Protestan soylular ile Katolik Birliği arasında amansız bir mücadeleye dönüştü.

1618’de Bohemyalı Protestan soylular, ülkenin yönetimini Katoliklerin desteklediği Habsburg hanedanından Ferdinand (sonradan Kutsal Roma- Germen İmparatoru) yerine, bir Protestan olan Pfalz Elektörü Friedrich’e vermek istediler.

Friedrich’in bu öneriyi kabul etmesi üzerine Ferdinand ona savaş açtı. Bavyera Kralı Maximilian’ın ve Kont Johann von Tilly’nin de desteğini alan Ferdinand, Friedrich’e ve Protestanlar’a boyun eğdi. Kont Tilly komutasındaki Katolik Birliği ordusu, Bohemyalı soyluları yenerek çoğunu öldürdü. O sırada kendi topraklarını genişletmeyi amaçlayan Danimarka Kralı IV. Christian, ordusuyla Protestanlar’a katıldı. Ne var ki Katoliklerden yana olan Dük Alberecht von Wallenstein Danimarka kralını yendi ve Magdeburg dışında tüm Protestan kentlerini ele geçirdi. 1629’da imzalanan Lübeck Barışı, üstünlüğün bütünüyle Katoliklere geçmesini sağladı.

Lübeck Barış Antlaşması’nın sonuçlarından çekinen Fransız devlet adamı Kardinal Richelieu, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun iki güçlü üyesi olan Avusturya ile İspanya’nın birleşmesini engellemek amacıyla; Protestan olan İsveç Kralı Gustaf Adolf’un yeniden Katolikler ile savaşmasından yanaydı. Fransa’nın Katolik bir ülke olmasına karşın Richelieu, Gustaf Adolf’a savaşı yeniden başlatması içen parasal destek sağladı.

1631’de Kont Tilly’nin ordusu Magdeburg kentini yakıp yıkınca Gustaf Adolf, Tilly’ye karşı savaş ilan etti. Tilly’nin komutasındaki Katolik Birliği ordusu ağır bir yenilgiye uğradı; Tilly yaralandı. Bunun üzerine Katolik Birliği’nin başına Dük Albrecht von Wallenstein’ın ordusunu yenmeyi başardıysa da kendisi savaşta öldü.

Gustaf Adolf’un ölümü Katolik Birliği’ne Protestanlar karşısında üstünlük kazandırdı. İspanyolların da desteğiyle İsveçliler’i yenilgiye uğrattılar. 1635’te Prag Antlaşması imzalandı.

Richelieu yeniden Protestanların yardımına koştu. Ne var ki, tüm sınırlarda savaşmakta olan Fransız orduları dağınık bir durumdaydı. Bunu fırsat bilen İspanya ve imparatorluk güçleri Fransa’yı istila etti. Öte yandan ilerlemeyi sürdüren İsveçliler güneye doğru inerek Avusturya ordularının Tuna Irmağı’nı geçmesini engellediler. Fransız orduları 1645’te Allersheim’da, Katolikleri yenilgiye uğrattı. İmparatorun çevresinde Bavyera’dan başka müttefiki kalmadı. Fransızlar Bavyera’yı barışa zorladı.

30 yıl süren bu savaşlar sırasında çok fazla kayıp veren taraflar, sonunda barış yapmaya razı oldu. 1648’de Vestfalya Barış Antlaşması imzalandı. Savaş İspanya’nın Avrupa’daki üstünlüğünü yitirmesi; Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun siyasal açıdan parçalanması, Katolik bir Avrupa kurma düşüncesinden vazgeçmesi, milyonlarca insanın yaşamını yitirmesi, hayatta kalanlarınsa salgın hastalıklarla, açlık ve yıkımla yüz yüze gelmesiyle sonuçlandı.

Kasaba.works Digital Agency