23 Ekim’de Budapeşte’de öğrencilerin yetkililere bir dilekçe sunmak üzere düzenlediği yürüyüş halktan da geniş bir destek gördü. Gero’nun sert demeci üzerine, polisin kalabalığa ateş açmasıyla barışçı gösteriler bir anda ayaklanmaya dönüştü. Ordu birliklerinin de ayaklanmacılara katılmasıyla halk silahlanmaya başladı.
Moskova’ya bağlılığı ile tanınan ve 1952’de parti sekreterliğinin yanı sıra başbakanlığı da üstlenen Rakosi, Stalin’in ölümünden kısa bir süre sonra Temmuz 1953‘te bu görevini Imre Nagy’ve bıraktı. Siyasal baskıları yumuşatarak bazı ekonomik reformlara girişen Nagy. Moskova’nın desteğini yitirince 1955 ilkbaharında görevden alınarak partiden atıldı. Rakosi eski konumunu elde ederek reformcu gelişmeyi durdurduysa da, Temmuz 1956’da bu kez bütün görevlerinden uzaklaştırıldı.
Sovyet lideri Nikita Kuruşçev’in bu tutumunun temelinde daha önce Rakosi’yle sürtüşen Yugoslavya Cumhurbaşkanı Tito’yla ilişkileri düzeltme amacı yatıyordu. Rakosi’nin yerini alan Erno Gero, ilk iş olarak reformcu çizgiden ödün vermeyeceğini açıkladı. Ama Nagy döneminde atılan adımlar, SSCB’de Stalin’e karşı başlatılan kampanya ve Polonya’daki gelişmeler Macarlar arasında değişim isteğini güçlendirmişti.
23 Ekim’de Budapeşte’de öğrencilerin yetkililere bir dilekçe sunmak üzere düzenlediği yürüyüş halktan da geniş bir destek gördü. Gero’nun sert demeci üzerine polisin kalabalığa ateş açmasıyla barışçı gösteriler bir anda ayaklanmaya dönüştü. Ordu birliklerinin de ayaklanmacılara katılmasıyla halk silahlanmaya başladı. Ülkenin hemen her kentinde yerel konseyler ortaya çıktı. Köylüler kamulaştırılmış arazileri işgal ediyor, bürokrasi ve kolluk kuvvetleri hızla dağılıyordu. Yeniden iktidara gelen Nagy’nin üst üste verdiği ödünler, geçmişteki siyasal partilerin canlanarak neredeyse iktidara ortak olmasına yol açtı. Kilise de eski gücüne kavuştu.
Sovyet birliklerinin Macaristan’dan çekildiği sırada Nagy, 1 Kasım’da Varşova Paktı’ndan ayrılma kararını açıklayarak Birleşmiş Milletler aracılığıyla büyük devletlerin korumasını istedi. Bu gelişme üzerine takviye edilerek geri döndürülen Sovyet Birlikleri Budapeşte’yi işgal etti. Nagy Yugoslavya’nın Budapeşte’deki büyükelçiliğine sığınırken, reformcu önderlerin çoğu tutuklandı. Bu sırada Nagy hükümetinde görev almış olan Janos Kadar karşıdevrimin bastırılmasından sonra reformlara gidilmesini öngören bir programla yeni bir hükümetin kurulduğunu açıkladı. Sovyet birliklerine karşı silahlı direniş bir gecede kırıldı. İşçilerin başlattığı genel grevin sona erdirilmesi ise birkaç haftayı aldı. Düzenin sağlanmasından sonra geniş çaplı tutuklamalara girişildi. Bu arada çoğu aydınlardan oluşan 150 bin kadar Macar yurtdışına kaçtı.