O, 1917 devriminin babasıydı. Ömür boyu “Lenalı adam” anlamına gelen takma adı Lenin’le anıldı. Öldüğünde dünyada kurulmuş ilk sosyalist devletin lideriydi. 1924 yılında resmi kayıtlara göre arterio skleroze’dan öldü. Bütün doktorlar da aynı gerçeği tekrarladı. Ancak ölümünün ardında bir esrar perdesi vardı. Cesedin bakımını yapan kimyager İlya Zbarski hastalığın seyrine ve tedavi yöntemlerine bakınca bunun frengi olabileceğini söyledi. Bu gerçek ancak gizli belgelerin açıklanması ile ortaya çıkabilecek.

Lenin’in cenaze alayına binlerce insan katıldı. Moskova’nın soğuğuna rağmen  bir alay insan, saatlerce Lenin’in tabutunu Kızıl Meydan’da taşıdı. Herkes onunla vedalaşmaya çalışıyordu ama Rus halkın ondan ayrılmaya pek niyeti yoktu.

Ölümünden sonra Lenin mumyalandı. Her 18 ayda bir sirkeli suyla yıkanıp küflenen yerleri temizleniyor. Derinin kurumaması için de balzam enjekte ediliyor. Lenin’in karısı Nadejda Krupskaya Lenin’in mumyalanmasına karşıydı; ama aradan birkaç yıl geçip kocasının mezarını ziyaret ettiğinde ziyaretten memnun kaldı ve Lenin’in kendisinden daha genç göründüğünü söyledi.

Lenin’in beyni de bir deha olduğu düşünüldüğü için incelenmek üzere çıkarıldı. Lenin’in beyni hala Moskova Bilimler Akademisi’nin raflarından birinde duruyor. 31 bin parçaya bölünmüş beynin her bir parçası metal muhafalarda alarm sistemiyle korunuyor ve dehasını çözmek için yeni tekniklerin geliştirilmesini bekliyor.

Censiz Candar pek çok kişinin düşündüğü gerçeği söyle dile getiriyordu: “Leninist-Komiinizm’in bir “Sovyet dini” ve Mozolemin (Lenin’in mezarı) o dinin mecburi tapınağı olduğunu düşündüm. Lenin, o dinin peygamberiydi ve mumyalanmasıyla tapınak oluşmuştu.”

Aradan yüz yıl bile geçmedi ama Rusya değişti. Komünizmin çöküşüyle ekonomik krize giren ülkede, pek çok insan ekmeğini Lenin veya Çar kılığında turistlere poz vererek kazanabiliyor. Lenin’e benzemek bir ekmek kapısı yaratıyor Ruslar için.

Son dönemlerde ekonomi Rusları o kadar zorluyor ki; “Lenin gömülmeli mi, özelleştirilmeli mi” tartışmaları yaşanıyor. Sovyet Devlet Başkanı Boris Yeltsin: “Ölü bir insanın toprağın üzerinde durması Hristiyanlığa aykırıdır. Lenin’de diğer ölüler gibi, toprağın altına gömülmelidir. Bu şekilde Kızıl Meydan’ı da mezarlık statüsünden kurtarabiliriz.” diyor ve ölümünden 72 yıl sonra Lenin’i vaftiz ettirip hristiyanlaştırıyor. Böylece “Sovyet dini” Lenin’le birlikte mezara gömülmeyi bekliyor.

Beklentiler arasında müteşebbis bir Amerikalının Lenin’in mumyasını satın alıp, Las Vegas’ta yapacağı Kızıl Meydan’a yerleştirmesi var. Hatta Amerika’nın ilginç iş habereleri ile tanınan Forbes dergisi 1991 Kasım ayında Rusya’nın Lenin’in naaşını satışa çıkardığını açıkladı. Bu haberin ardından da Rusya İçgüvenlik Bakanlığı’nın başı belaya girdi. ABD’li pek çok girişimci bin dolardan başlayıp 27 milyon dolara kadar çıkan fiyat tekliflerini içeren mektupları bakanlığın koridorlarına yığıldı. Dönemin Rus bakanı Viktor Baranikov ise naaşı satmak gibi bir niyetleri olmadığını açıkladı.

Rus Halkının aklı karışık

Halkın Lenin konusunda aklı karışık. Her fırsatta 1924 yılında ölen Lenin’i anan, ekonomik krizde “Lenin olsa” gibi yorumlar yapan Ruslar bir yandan da Lenin’in unutulması gerektiğine inanıyor. Kızıl meydandaki mozolede yatan mumya Lenin’in artık bir yere gömülmesini isteyen Rusların sayısında artış var. Artık halkın yüzde 57’si Lenin’in gömülmesinden yana. Bu oran 1990’larda yüzde 42 idi.

Öte yandan Polonya’da SSCB’ne olan bağlılığı göstermek için dikilen Lenin heykelinin yerinden söküp depoya kaldırıldı ve bu haber dünya basınında bir sembol olarak yer aldı.

Kasaba.works Digital Agency