Bağımsız Hindistan’ın ilk başbakanı Cevahirlal Nehru’nun kızı olan Indira Gandhi, 1966-77 ve 1980-84 yılları arasında başbakanlık yaptı. Gandhi ailesine Hindistan Ulusal Kongresi üyesi Feroze Gandhi ile evlenerek katılan İndira Gandhi; 31 Ekim 1984’te iki Sih militanının açtığı yaylım ateşiyle evinin önünde öldürüldü.

Indira Gandhi, Allahabad’da 1917’de doğdu. Batı Bengal’deki Visva-Bharati Üniversitesi ile Oxford Üniversitesinde öğrenim gördü. Babası Cevahirlal Nehru, bağımsız Hindistan’ın ilk başbakanıydı ve Indira’nın da siyasetten uzak kalması pek mümkün görünmüyordu. 1955’ten sonra iktidardaki Kongre Partisi’nin yürütme komitesinde yer aldı. 1959’da parti başkanlığına seçildi. 1964’te Nehru’nun yerine geçen Lal Bahadur Shastri’nin hükümetinde, Enformasyon ve Yayın Bakanı oldu.

Sağın ve solun ortak başbakan adayı

Shastri’nin ani ölümü Indira Gandhi’nin yaşamını değiştiriverdi. Kongre Partisi’nin sağ ve sol kanatlarının vardığı uzlaşma sonucunda başbakanlığı üstlendi. Ama başbakanlığı sırasında, eski bakanlardan Morarci Desai’nin önderliğindeki sağ kanadın sürekli muhalefetiyle karşılaştı. 1967 seçimlerinde mutlak çoğunluğu sağlayamayınca; Desai’yi başbakan yardımcılığına getirmek zorunda kaldı. 1971 seçimlerinde tutucu partilerin oluşturduğu koalisyona karşı ezici bir zafer kazandı.

Kongre Partisi’nin ikiye ayrılması ile Mart 1972’de yapılan genel seçimlerde, Gandhi’nin önderliğindeki “Yeni Kongre Partisi” ezici bir zafer kazandı. Yenilgiye uğrayan sosyalist muhalefet, Gandhi’yi seçim yasalarını çiğnemekle suçlayarak mahkemeye verdi. Allahabad Yüksek Mahkemesi’nin Haziran 1975’te aleyhinde karar vermesi üzerine Parlamento’daki koltuğunu yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Gandhi, olağanüstü durum ilan ederek siyasi muhaliflerini tutuklattı ve kişisel özgürlükleri kısıtlayan bir dizi yasa çıkardı.

1978 başlarında Kongre Partisi’nden ayrılarak Hindistan Ulusal Kongresi adıyla yeni bir parti kurdu. Başbakanlığı sırasında görevini kötüye kullanmakla suçlanarak hakkında dava açılmasına karşın, Kasım 1978’de milletvekili seçilmeyi başardı. Ama bir ay sonra, milletvekillerinin kararıyla Parlamento’dan uzaklaştırıldı ve bir hafta hapiste tutuldu.

İktidardaki Canata Partisi içinde baş gösteren çekişmeler, Ağustos 1979’da hükümetin düşmesine yol açtı. Ocak 1980’de yapılan Lok Sabha (Halk Meclisi) seçimlerinde, Gandhi’nin yeni partisi sandalyelerin üçte ikisini kazandı. Yıl boyunca güçlü bir kampanya yürütmüş olan Gandhi’nin de meclise girmesi sağlandı. 14 Ocak’ta yemin ederek başbakanlık görevine başlamasından sonra, kendisinin ve oğlunun aleyhine açılmış bütün davalar düştü.

Oğlu Sancay Gandhi’nin, Haziran 1980’de bir uçak kazasında ölmesinden sonra ortaya çıkan siyasal tartışmalara karşın hükümet üzerindeki denetimini sürdüren Gandhi, Hindistan’ın Üçüncü Dünya’daki önderlik konumunu güçlendirmeye çalıştı.

Aynı dönemde, Hindistan’ın siyasi bütünlüğüne yönelik ayaklanmalar ve şiddet eylemleriyle karşı karşıya kaldı. Bazı eyaletler merkezi yönetim karşısında yetkilerini arttırmaya çalışırken, başta Sihler olmak üzere çeşitli gruplar da özerklik elde etme amacıyla şiddete başvurmaya başladı.

Hindistan birliklerinin Haziran 1984’te, Sihlilerin kutsal tapınağı olan Amritsar’daki Altın Tapınak’a (Harimandir) saldırmasıyla karışıklıklar doruğa çıktı. Bu saldırı sırasında 500’e yakın Sih yaşamını yitirdi. Gandhi, bu olaydan beş ay sonra iki Sih militanının açtığı yaylım ateşiyle evinin hemen önünde vurularak öldürüldü.

Kasaba.works Digital Agency