bike-polo

2012 yılında tanışan bir grup bike polo sever Türkiye’nin ilk “Bike Polo” grubunu kurdu. Her Pazar Bostancı sahilinde buluşuyor, gece yarılarına kadar bike polo oynuyor, yetmiyor yur dışındaki turnuvalarda da ülkemizi temsil ediyorlar! Hedefleri bu sporu Türkiye’de yaygınlaştırmak!

“Pedal dergisinde yayınlanmıştır. Telif hakları DBR’ye aittir.”

Pazar günü saat 15.00 suları… Bostancı’da İDO iskelesinin yanındaki basket sahalarının önünden geçiyorum. Bisikletle bir topun peşinden koşan gençler dikkatimi çekiyor. Tellere biraz daha yaklaşıp seyretmeye başlıyorum. Önce kalelere geçiyorlar, sahanın ortasında top onları bekliyor, sonra topa vurup kaleye gol atmaya çalışırken bisikletlerle tüm hünerlerini sergiliyorlar… Seyretmesi de oynaması da çok zevkli! ‘Bike Polo’ ekiple tanışıyorum; James Mckay, Sonay Eruz, Elif Kalan, Ufuk Aydın ve misafirler arasında bir Finlandiyalı, bir İspanyol var.  Amerikalı James Mckay 2006 yılında Florida’da Bike Polo oynamaya başlamış. 2012’de Türkiye’ye gelmeye karar verdiğinde önce internetten Türkiye’de bu oyunun olup olmadığını araştırmış; “Facebook sayfalarına, Türkiye’deki Critical Mass* organizasyonuna, bike polo ligi olup olmadığına baktım, hiçbir şey bulamadım. Yine de sopamı ve malzemelerimi getirdim” diyor. Bulamamasına da çok şaşırmamış doğrusu, “Bu spor Amerika’da da pek yaygın değil.  2006’da bütün güney Doğu ABD bölgesinde bir tek Tallahassee şehrinde oynuyorduk, oysa şimdi her eyalette onlarca bisiklet polo kulübü var” diyor ve ekliyor, “Bike polo dünyada son beş senede popüler oldu. Dünya şampiyonlukları ve Avrupa ligi de henüz çok yeni.”

Bike polo da nereden çıktı?
Dünyada popülerleşmesi yeni ama bu spor o kadar da yeni değil. 1891 yılında İrlandalı eski bisiklet şampiyonlarından Richard J.Mecredy tarafından İrlanda’da başlatılmış. İlk maç İrlanda’da County Wicklow’da Rathclaren Rovers takımı ile Ohne Hast Cycling Club arasında yapılmış. Bike polonun iki versiyonu var; Çimde ve Hardcourt Bike Polo denen sert zeminde oynananı… Oyunun uluslararası resmi kuralları ise North American Hardcourt Bike Polo Association (Kuzey Amerika Sert Zemin Bisiklet Polo Derneği) tarafından konulmuş. İngiltere, Fransa, Hindistan, Romanya ve ABD bu spora en çok ilgi gösteren ülkeler… İlk dünya şampiyonasının yapılması ise 1996 yılına tarihleniyor. Mckay, “Biz de Türkiye olarak Avrupa ligine müracaat ettik ve Romanya’da Türkiye’yi temsil ettik” diyor.

Oyun nasıl oynanıyor?
Mckay’e at yerine neden bisikleti tercih ettiğini soruyorum; “At üzerinde hiç oynamadım. Kural açısından ikisi çok farklı. At üstünde daha geniş bir alana ihtiyaç var. Atlar polo oynanırken risk altında, bu ise daha güvenli” diyor. Bike polo buz hokeyi gibi oynanıyor ve kaleye gol atılıyor. Takımlar üçer kişilik. Beş gol atan kazanıyor. Maçlar genellikle 10 dakika sürüyor. Özel bike polo sahası olmadığında otoparklar, tenis kortları, hokey hatta futbol sahaları kullanılabiliyor. Resmi saha ölçüleri ise 47.25 x 25 metre ile 37 x 18 metre arasında değişkenlik gösteriyor. Türkiye’de özel saha olmadığından maçlar basket sahasında yapılıyor. Yere ayak basmak yasak, eğer basarsanız faul, kortun  kenarındaki direklere gidip sopanızla vurup tekrar oyuna giriyorsunuz. Bu sürede topa müdahale edemiyorsunuz. Çarpmak yasak ama vücut vücuda, bisiklet bisiklete, sopa sopaya değebiliyor. Hakem ise sadece turnuvalarda kullanılıyor.

polobikeTanıştık ve başladık!
James Mckay Türkiye’ye gelince Critical Mass’in Gezi Parkı’ndaki çadırına gidip bu sporla ilgilenen birileri olup olmadığını araştırmaya başlamış. Ufuk Aydın tanışmalarını şöyle anlatıyor; “Gezi olayları olmadan önce Critical Mass Taksim etkinliğine gidiyorduk. Daha sonra olaylar patlak verince bisikletliler olarak çadır kurduk. Çadırın önündeki bisikletim ilgisini çekmiş olacak ki James gelip çadırını bizimkinin yanına kurdu. Bizim çadıra gelenlerle  tanışmasıyla birlikte bike polo yayılmaya başladı.” Sonay Eruz’un bike polo macerası ise Almanya’da başlamış, “Erasmus için Almanya’ya gitmiştim, oturduğum yerdeki parkta bike polo oynuyorlardı. Bayağı keyifli geldi. Türkiye’ye dönerken sopamı getirdim ama bir yıl boyunca oynayacak kimseyi bulamadım. James ile tanışınca hızla ilerledik. 5-10 kişi toplamayı başardık.” 2012 yılındaki bu tanışma ve kaynaşma her pazar bike polo oynamaya dönüşmüş. Eruz, “Hava güzelse mutlaka oynuyoruz. Yazın öğlen üç gibi gelip gece yarısına kadar takıldığımız oluyor” diyor. James Mckay, Murat Erinç, Elif Kalan ve Can Özalp’ten oluşan bike polo ekibi Romanya’da yapılan turnuvalara da katılmışlar. Mckay, “Elif Romanyalı arkadaşlarla oynadı. Can da Fransa’da dünya şampiyonasına katıldı, Romanya ve Fransız takımlarında oynuyor” diyor. Ekibin en hoş anısı da bike polo oynamak için bir arabayı bile yerinden sökmeleri olmuş. Sonay Eruz, “Her yıl Bisiklet Film Festivali oluyor ve bu festivalde bazı etkinlikler  düzenleniyor. Ekim 2014’te İTÜ kampüsünde bike polo için bir otopark ayarlanmıştı. Otoparka gittiğimizde sahanın ortasında bir araba gördük, sahibini bulamayınca arabayı kaldırıp kenara çektik. Oyun bitince de arabayı geri yerine koyduk tabii. Bu kadar da azimliyiz!”

Hedef büyük!
Polo ekibinin gerçekleştirmek istediği birçok hedef var. Tabii birinci hedef bu sporu daha çok kişiye duyurmak ve yaygınlaşmasını sağlamak. James Mckay, “Şu anda düzenli oynayan 10-15 kişi var, düzensiz katılımcımız ise çok. Yurt dışından gelen, işi yoğun olduğu için ya da evi uzak olduğu için sürekli gelemeyenler var. O yüzden sürekli oynayan sayısını arttırmak istiyoruz. Türkiye’de de turnuva düzenlemek, buradaki bisiklet severleri bu sporla tanıştırmak istiyoruz. Sonra da yurtdışında daha çok turnuvalara katılmak niyetindeyiz. Turnuvalar için büyük  firmalar sponsor oluyor. Biz özellikle saha konusunda bizi destekleyecek bir sponsora ihtiyaç duyuyoruz.”

Ufuk Aydın; “Yeteneğinizi çok geliştiriyor!”-KUTU
“Bu oyun bisiklet kullanma yeteneğini bayağı geliştiriyor. Bence caddede sürmek daha tehlikeli ama insanları bu sporu yapmak korkutuyor. Halbuki çok yararı var. Günlük hayatta bisiklete binmeyi profesyonelleştiriyor, ekstra özellikler kazandırıyor, mesela güvenli sürüş… Yoldaki tehlikelere karşı daha uyanık olmanızı sağlıyor, refleksleriniz gelişiyor. Sadece bir oyun değil aynı zamanda insanın kişisel gelişimini de destekleyen bir uğraş. Bisiklete binmekten daha çok efor sarf ettiğiniz kondisyon yaptırıyor. Biz yeni gelenlere gün boyu nasıl oynayabileceklerini anlatıyoruz. Başlangıç seviyesindekiler birbirleri ile maç yapıyor. İnsanlar aynı anda bisiklet sürerken nasıl topa vuracağım diye düşünüyor fakat yavaş oynanıyor ve kimse ciddi bir yaralanma geçirmedi. Sürat artmıyor, sadece etrafta  dönüyorsunuz. Başlangıçta ufak düşmeler ve yaralarınız olabilir, onlar da size nişan kazandırır.”

Sonay Eruz, “Çok malzeme gerektirmiyor!”
“Polo oynamak için gündelik bisikletinizi kullanabilirsiniz, hatta hangi bisikletle rahat ediyorsanız onunla oynayın. Bir tane polo sopası gerek. Eskiden insanlar nalburdan gaz borusu yada HDPE borusu alıp, kayak sopası ile birleştirip kendi polo sopasını yapıyordu. Ben de çok sopa yaptım. Sırf polo amacıyla yapılan sopaları alırsanız daha dayanıklı oluyor ama Türkiye’de henüz satışı yok. Yurt dışından getirtmeniz lazım, o da pahalı olabilir. Sopa  haricinde dizlik, kask, yüz koruyucular gibi güvenlik ekipmanlarına ihtiyaç var. Özel polo bisikletleri de üretiliyor ama o daha profesyoneller için… Yani bisiklete biniyorsanız ekstra ekipman olarak bir tek sopaya ihtiyacınız var!”

Elif Kalan, “Güzel insanlarla tanışıyoruz”
“İngiltere’deyken bisiklete çok biniyordum ve bayağı hayatımın içindeydi. Bisikletle toplu yapılan etkinlikleri sevmiyorum, daha bireysel ve farklı şeyler ilgimi çekiyor. Bike polo ekibinden birini tanıyordum, bir gün beni buraya davet etti, geldim ve kendimi oynarken buldum. Sopamı ilk başta Sonay yaptı. Biz yumuşak oynuyoruz fakat turnuvalarda oyunlar sertleşiyor. Bu sporu yaparken farklı insanların, değişik becerilerini görebiliyoruz. Yurt  dışından turist olarak gelen ya da Erasmus programı ile gelenler mutlaka buraya gelip bizimle tanışıyor. Bugün iki kişi geldi mesela… Yurt dışına gitsem ben de direkt nerede oynanıyor diye bakıyorum. Bayağı keyifli oluyor.”

* Critical mass: Türkçe’de ‘yeterli çoğunluk’ anlamına gelen etkinlik çevreci ve küreselleşme karşıtı hareketlerle bağlantılı. Dünyanın 300’den fazla şehrinde, genellikle her ayın son cuma günü düzenleniyor. İstanbul’da ise her ayın son cumartesi günü bir grup bisikletçi farkındalık yaratmak için hem Anadolu hem de Avrupa yakasında toplanıyor ve birlikte bisiklet sürüyorlar.

YARARLI LİNKLER?
https://www.facebook.com/IstanbulBikePolo

The Foundation of Istanbul Bike Polo


https://leagueofbikepolo.com/

https://leagueofbikepolo.com/

Bir cevap yazın

Kasaba.works Digital Agency