Okulların erken kayıt dönemini erken tarihlere çekmesiyle birlikte önceki yıllarda Mayıs-Haziran aylarında yoğunlaşan okul arayışları artık Kasım-Nisan ayına kadar olan döneme kayıyor. Hatta pek çok veli bir yıl sonraki kayıtlar için bu tarihlerde okul ziyaretlerine başlıyor. Peki, erken kayıt sürecine velileri neler bekliyor?
İstanbul Life dergisinde yayınlanmıştır. Telif hakları DBR’ye aittir.
“Çocuğum için en iyi okul hangisi?”, “Çocuğuma okul seçerken hangi kriterlere dikkat etmeliyim?”, “İyi okullara gidebilmesi için ne yapmalıyım?” Okulların başlattığı ‘erken kayıt’ sistemi pek çok velinin bu soruları çocuğu daha okula başlamadan bir yıl önce sormasına vesile oluyor. Okul seçme yarışında geride kalma kaygısı, okul seçiminde hata yapma yada kayıtlara geç kalma korkusu velileri yeni arayışlara yöneltiyor. Eğitim Danışmanı Ali Koç, “Bu denli yüksek kaygı düzeyi ve seçme yapma şanslarındaki artış velilerin hata yapma riskini artırıyor. Çok fazla okul ziyareti ve kıyaslama bir süre sonra değerlendirmenin sağlıklı olma şansını ortadan kaldırıyor çünkü ‘seçme yorgunluğu’, ‘seç kurtul’ duygusuna yol açabiliyor. Okulların erken kayıtta sunduğu ekonomik avantajlar, belli tarihten sonra kontenjan sorunu yaşama kaygısı seçimin sağlıklı yapılmasına engelleyebilir. Erken kayıt avantajlarının yanlış karar vermeye yol açan çeldirici olmaması için velilerin soğukkanlı düşünmesi ve sadece ekonomik avantaja bakarak karar vermemesi önemli” diyor.

Peki, çocuğumuzun hayatı için çok önemli olan okul kararını sağlıklı verebilmek için ne yapılması gerek? Koç, “Veliler nitelikli eğitim verme iddiasındaki özel okulların ucuz olamayacağının farkında olmalı” diyor ve ekliyor; “Ticari işletme olan okulların gelir-gider dengesi içerisinde fiyat belirlemeleri gerek. Bir okulun en önemli gider kalemi öğretmen olduğu için düşük fiyatlı özel okulların öncelikle nitelikli öğretmenlerle çalışma olanakları düşer. Eğitim ücretleri düşük olan bazı özel okulların, eğitim dışı hizmetlerden elde edeceği gelirlerle bütçe açığını gidereceğinin farkında olarak eğitim ücreti dışında başlangıçta ve eğitim süresi boyunca oluşacak ek giderlerle ilgili olarak detaylı bilgi alınmasında yarar var. 10 bin lira ücret ödeyeceğinizi düşündüğünüz okula KDV, servis, yemek, forma, kitap, kırtasiye, okul gezileri ve diğer masrafları da eklediğinizde 20 bin lira ödemek durumunda kalabilirsiniz. Bütçenizi toplam ödemenize göre yapmalısınız.”
Okullardan beklentiler
Aynı özel okulla ilgili olarak farklı velilerden ‘mükemmel bir okul’ ya da ‘asla çocuğunuzu göndermeyin o okula’ gibi yorumlar duyan velilerin kafası iyice karışıyor. “Veliler bu tür yorumlar karşısında seçimi nasıl yapmalı?” sorumuza Koç şöyle yanıt veriyor, “Bu fark okulun iyi ya da kötü yönlerinden kaynaklandığı kadar velilerin farklı beklentilerinin sonucu. Sizin ve çocuğunuzun beklenti ve ihtiyaçlarına uygun okul seçmediğiniz takdirde okuldan memnun olma şansınız yok. Her okul bazı özellikleriyle öne çıkar; akademik hedefleri yüksek okulda sanat etkinliklerinin azlığını sorgulamak ya da yabancı dille öne çıkmış okulda sınav hazırlığına yeterince zaman ayrılmadığını söylemek haksızlık olur. Düşük fiyatı nedeniyle tercih ettiğiniz okuldan yüksek fiyatlı okul hizmetleri beklemek de doğru olmaz. Okul seçerken beklentilerinizi karşılayabilme ihtimalini ve neden o okulu seçtiğinizi aklınızda tutmalısınız. Hiçbir okul bütün beklentilerinizi karşılayamaz; beklentilerinizi normalleştirin.”
Okula yeni başlayacak veliler
Kaygı düzeyi en yüksek grup ilk kez seçim yapan birinci sınıf velileri… Koç, “Hata yapma ihtimali en yüksek olan grup da yüksek kaygı nedeniyle bu grup” diyor; “Öncelikle okul seçiminin çocuğunuzun kaderi olduğunu düşünmeyin. Hiçbir okula kayıt yaptırmanız çocuğunuzun bütün öğrenim hayatını o okulda geçireceği anlamına gelmez. Çocuğunuzun mutlu olmadığı okuldan kaydını her zaman alabilirsiniz, çocuklar değişikliklere yetişkinlerden daha hızlı adapte olur. Bu nedenle bir karar vereceğim ve çocuğumun bütün hayatı buna bağlı olacak diye düşünmeyin.”
Koç, velilerin kendi çocukluk travmalarını ve eğitim hayatında yaşadığı olumsuzları çocuklarının eğitim hayatını belirlemede kriter haline getirmemeleri konusunda da uyarıda bulunuyor; “O başka bir birey ve sizden sonra eğitim dünyası çok değişti. Okul seçerken ana ilke ‘yakından uzağa’ ilkesidir, öncelikle en yakınınızdaki çözümlere odaklanın. Çocuğunuzun her gün üç saatini yollarda geçirmesine değecek bir okul yoktur. Okulun çocuğunuza sunmayı vaat ettiklerine değil öğretmenlerine bakın, size en çok öğretmenler ipucu verir. İlkokulda kurum kadar, hatta daha da fazla öğretmen önemli. Çocuğunuz eğitimle ilgili ilk deneyimini öğretmeniyle yaşayacak. Dünyanın en büyük kampüsünde de okusa 1. Sınıf öğrencisinin hayatı çoğunlukla sınıfında ve öğretmeniyle geçer. İyi bir öğretmenle başlamış eğitim hayatı, çocuğunuza sonraki yıllardaki olumsuzlukları telafi edecek başlangıcı sağlar.”
Alternatif okullar gerçekten alternatif mi?
Özel ve devlet okullarının yanında velilerin ve öğretim üyelerinin gönüllülüğü ile oluşan alternatif okullar bütün dünyada yükselen bir trend. Koç, “Ciddi pedagojik yaklaşıma sahip olmayan alternatif okul her an disütopyaya dönüşme riski taşır” diyor; “Çocukların teknolojiye olan ilgisi nedeniyle teknolojiden kaçan okullar olduğu gibi teknolojiyi sonuna kadar kullanan ve bütün öğrenme süreçlerini dijitalleştiren okullar da var. Eğitim her şeyden önce denge işi. Teknolojinin dengeli kullanımı öğretmen ve öğrencilere çok olanak sağlayabilir. Teknolojiyi yaşamından çıkarmayan ailenin çocuğunun eğitim hayatında teknolojinin hiç kullanılmamasını savunması çocuğun sahicilik duygusunu zedeleyebilir. Okul hayata dair her şeyi içerisine aldığı sürece hayata hazırlama iddiasını yerine getirebilir.”
Psikolojik Danışman Simge Boyacıoğlu Le Bris;
“Eğitim hayatına pozitif duygularla başlasın”
Anne-babaların çocukları için en iyi ve en doğru kararı vermek istediklerini ve günümüzde seçenekler arttığı için kaygı düzeyinin arttığını söyleyen Psikolojik Danışman Simge Boyacıoğlu Le Bris, “Oysa yapılması gereken onlara imkanlarımız dahilinde iyi bir okul, onu kapsayan, kendini ifade edebileceği ve içinde iyi hissedebileceği bir kurum bulmak. Çocuğun görüldüğü ve kapsandığı bir kurumda eğitim hayatına başlaması, okulunu, öğretmenini sevmesi, eğitim hayatına pozitif duygulanımla yönelmesini sağlar” diyor.
Hangi okul hangi çocuğa uygun?
Le Bris, “En uygun okula karar verme sürecinde ilk adım ebeveynlerin okuldan beklentilerini ve çocuğunun ihtiyaçlarını doğru belirlemesi. Çocuğunuzu iyi tanımanız, anne baba olarak kendi ihtiyaçlarınızın çocuğun ihtiyaçlarının önüne geçmediğinden emin olmanız gerekir. Her okulun vizyonu farklıdır. Bazı okullar öğrencilerinin akademik başarısını bazıları karakter gelişimini ve sosyal aktivitelerin akademik hayata adaptasyonunu öne çıkarır. Okulun özellikleri çocuğun özellikleriyle ve ailenin nasıl çocuk yetiştirmek istediği, nasıl bir gelecek planladığıyla paralel olmalı” diyor.

Ders ve sosyal aktivite dengesi
Le Bris’e göre sosyal aktiviteler dersler kadar önemli, “Sadece akademik başarısına odaklanılan çocuk bir süre sonra o başarıyı gösteremeyince kendini değersiz ve başarısız hissediyor. Her çocuk akademik olarak başarılı olamayabilir ama her çocuğun iyi olduğu, kendini ortaya koyabildiği bir alan vardır. Bunu keşfetmek, desteklemek aile ve okulun görevi. Çocuk hiçbir zaman kendisini akademik başarıları üzerinden değerlendirmemeli. Bazı anne-babalar çocuklarını akademik performanslarını olumsuz etkileyeceği nedeniyle yoğun antrenman gerektiren spor aktivitelerine yönlendirmekten çekinir. Ancak çoğu sporcu öğrenci sporun kattığı disiplinle zaman planlamayı öğrenir, akademik başarılarında düşüş olmaz. Çocuğun ders dışında keyif aldığı, rahatlayabileceği alanlar bulması çocuğun ruhsal gelişimine olumlu katkı sağlar.”
Evdeki dengeleri nasıl değişiyor?
Okul ile birlikte evdeki ailenin de düzeni değişiyor. Bu süreci anne-babaların iyi yönetmesi gerek, Le Bris; “Okuma yazma öğrenmek çocuğun okul hayatında karşılaşacağı önemli süreçlerden biri. Hem bir başlangıç hem de okulun temeli olduğundan zor bir basamak olabilir. Kimi daha çabuk, kimi daha yavaş ama bütün çocuklar okumayı öğrenir. Bu süreçte anne babanın öğrenme sürecini zorunluluklar bütünü olarak değil de keyifli bir süreç olarak çocuğuna algılatması çocuğu rahatlatır. 1. sınıf öğrencisinin okula dair sorumluluklarını bilerek, ebeveynleri hatırlatmadan yapması zordur. Ödev her ne kadar çocuk ve öğretmen arasında bir alışveriş olsa da çocuk okula başladığı yıl, anne babanın hatırlatmasına ve takibine ihtiyaç duyar. Yine de çocuğun ileriki yıllarda kazanmasını beklediğimiz sorumluluk bilinci için ödevin onun sorumluluğu olduğu kendisine hatırlatılmalı.”
Erken kayıt için…
Psikolojik Danışman Simge Boyacıoğlu Le Bris erken kayıt yaptıracak velilere şunlara dikkat etmelerini öneriyor;
* Velilerin karşısına pek çok farklı yaklaşım, yöntem izleyen okullar çıkacak. Ebeveynler okuldan beklentilerini ve çocuğunun ihtiyaçlarını doğru belirledikten sonra araştırdıkları okulun kendilerine bunları sunup sunamayacağına bakmalı.
* Okulun eğitim anlayışı, akademik programın yoğunluğu, sosyal ve sanatsal aktivite seçenekleri, yabancı dil eğitimi, okulun aileyle iletişimi, veli profili, sınıf mevcutları, psikolojik danışmanlık hizmetleri, sağlık ve temizliğe verilen önem, güvenlik önlemleri, ilkokuldan sona devam edebileceğiniz ortaokul ve lisesinin olması kriterini aile kendi önem sırasına göre sıralamalı. Kendi kriterlerine uyduğunu düşündüğü okulları ziyaret ederek, detaylı bilgi alarak karar vermeli.
* Okulun yakınlığı, iki ebeveynin çalışması durumunda çocuğun kim tarafından nasıl karşılanacağı ya da alınacağı, çocuğun yolda ne kadar zaman geçireceği göz ardı edilmemeli.
Bunlara dikkat!
* Ailenin okulla ilgili kaygısı varsa çocuk söze dökülmese bile bunu hisseder. Aile çocuktan ne kadar kolay ayrılır, çocuğa ‘güvenle bu okula gidebilirsin’ duygusunu verirse çocuk da o kadar rahat o okula yönelir. Ailenin kuruma güveninin tam olması önemli.
* Veliler kendilerinin değil çocukların ihtiyaç ve ilgilerine göre seçim yapmalı. Anne babanın arzuladığı eğitim sistemi çocuğun ilgi, yetenek ve bilişsel becerileriyle örtüşmediğinde bir süre sonra hem çocuk hem de ebeveyn mutsuz olur.
* Erken kayıt döneminde yapılacak okul ziyaretleri çocuğun okula ruhsal ve duygusal olarak hazırlanabilmesi açısından bir fırsat olarak değerlendirilebilir.
* Okul öncesi dönem okul çağının provası niteliğinde… Çocuğu bu dönemde yaşayabileceği hayal kırıklıklarına hazırlamak, bu dönemi daha sağlıklı geçirebilmesi açısından önemli. Her isteği anne baba tarafından anında karşılanan çocuğun okulda bazı isteklerini erteyebilmesi zorlaşır. Her çocuk ailesi için biricik, sınıf ortamında onun gibi ailesinin biriciği olan sınıf arkadaşları ile bir arada olacak. İsteklerini fark edebilmesi, dile getirebilmesi ve uygun zamanda gerçekleştirebilmek için eyleme geçebilmesi anne babaların bir adım geriye çekilerek çocuğun bunu yapabilmesine alan açmasıyla gerçekleşir.