İngiliz romancıları içinde en genç yaşta ünlenen ve en geniş okuyucu kitlesine ulaşan yazar Charles Dickens’tır. Tam bir fabrika gibi çalışıyor; hayal gücü ve süratine herkes şaşıyordu. Chesterton; “Dickens’ın etkisi 19. yüzyıl boyunca sürecek ve bir tek o gündemde kalacak” diyordu, yanılmadı. Dickens’ın etkisi hala sürüyor.

David Copperfield, Oliver Twist gibi herkesin çocukluğundan aşina olduğu romanların yazarı Charles Dickens 1812 yılında Hampshire’da, Portmounth’da doğdu. Savurganlığı yüzünden sürekli borç içinde olan babası yüzünden, ailesi birçok sıkıntıya katlanmak zorunda kaldı. Dickens da küçük yaşta, bir ayakkabı atölyesinde sabahın yedisinden akşamın sekizine dek çalışıyordu.

Ailenin ikinci çocuğu olan Dickens 12 yaşındayken, babasının borçları yüzünden tutuklandı. Bu olayın izlerini ömür boyu taşıdı. Beklenmedik bir mirasla ailenin yazgısı değişti; babası hapisten kurtuldu, kendisi de ticaret lisesine gitti. Ancak bu uzun sürmedi ve okulu tekrar bırakmak zorunda kaldı. Bir noterin yanında işe girdi ve arada tiyatrolarda küçük rollere çıktı.

Bir dükkanda gördüğü stenografi kitabı ise yaşamını tümden değiştirdi. Bir çatı katında geceler boyu uğraşlarının sonucunda stenografiyi öğrendi ve 17 yaşında basın dünyasına adım attı.

Gerisi hızlı geldi; 18 yaşında redaktör, 19 yaşında True Sun’ın röportajcısı, 22 yaşında ise Monthly Magazine’de yayımlanan fıkraların yazarı oldu. “Boz’un Skeçleri”nin 1835’te iki cilt halinde yayınlanmasıyla İngiltere’nin en aranan yazarı oldu.

En büyük özelliği herkesçe anlaşılabilir olmasıydı. Kraliçeden sokaktaki yoksul insana kadar her kesimden insanın ilgisini çekmeyi başarmıştı. Londra’da kimi zaman 20 tiyatroda birden romanlarından uyarlamalar sahneleniyor, okuma-yazması olmayanlar bile onun yarattığı kahramanları tanıyordu. 24 yaşında Londra’nın en tanınmış ve en iyi telif ücretini alan yazarıydı ve lakabı ‘altın el’di.

İngiliz dergilerinin en ünlülerinden Bentley’in direktörü, George Hoggarth’ın verdiği bir davette Katherine Hoggarth’a aşık oldu ve bir ay sonra onunla evlendi. Bu evlilikten 10 çocukları olmasına rağmen her ikisi de mutlu olamadı; çünkü Dickens bir süre sonra Mary Katty’e aşık olduğunu fark etmişti.

Mary, karısı ve Charles bir gün tiyatroya giderler. Mary dönüşte fenalaştı ve sabaha karşı da öldü. Dickens’ın ömür boyu bu ölümün etkisinde kaldı. Bir süre bunalıma girerek hiçbir şey yazamaz oldu. Ama bir gece evin içinde dolaşırken Mary’nin eşyaları ile karşılaşınca yazmaya geri döndü.

Charles Dickens Amerika’da

Charles Dickens’in ünü, sadece İngiltere’de değil Amerika’da da duyulmuştu. 1840-41 yıllarında Amerika’da davetten davete koştu; Bir Noel Şarkısı ve Martin Chuzzlewit’i bu gezinin etkisiyle yazdı. Bunu 1848’de Dombey ve Oğlu, 1849’da kendi öz yaşam öyküsü David Copperfield, 1852’de Kasvetli Ev, 1854’te Zor Yıllar, 1855’te Küçük Dorrit adlı romanları izledi.

Dickens, aktris Ellen Ternan’a aşık oldu ve 22 yıllık evlilikten sonra karısından boşandı. Ellen Ternan aşkı ise mutluluk getirmedi; çünkü Mary’yi aklından çıkaramamıştı.

ABD’nin ve İngiltere’nin çeşitli bölgelerine geziler yaptı ve halka romanlarını kendi ağızından okudu. Her yıl bir noel masalı yazan Dickens, 1869 sonbaharında masal isteyen yayıncısına “bu yıl masal yok” diye yanıt verdi.  Ertesi yıl beyin kanamasından öldü. Vasiyetnamesinde Mary’nin yanına gömülmek istediğini yazdı; ancak halka mal olmuş ünlü bir romancı olduğu için vasiyeti yerine getirilmedi. Shakespeare’in yakınlarına Westminster’e gömüldü.

Kasaba.works Digital Agency