1.Dünya Savaşı sonrası, zor günlerin beklediği ülkelerden biri de Çekoslovakya’ydı. Zor ekonomik koşullar ülkeyi dış dünyaya kapanarak iç sorunlara yöneltti. Çekoslovakya Komünist Partisi ülkenin tek örgütlü kuruluşu olarak halkın büyük çoğunluğunu arkasına almayı başardı.
9 Mayıs’ta Sovyet sistemini örnek alan yeni bir anayasa kabul edildi. Cumhurbaşkanı Benes, anayasayı onaylamayarak istifa etti ve üç ay sonra da öldü. Yeni seçim yasasına göre tek listeyle yapılan genel seçimlerin ardından Ulusal Meclis Gottwald’ı cumhurbaşkanı seçti. Meclis’in 1948 sonbaharında çıkardığı reform yasaları ve hazırladığı beş yıllık plan uygulamada pek başarılı olmadı.
Gotwald’ın kiliseye karşı açtığı kampanya, 1949 sonbaharında Sovyet danışmanların gelmesinden sonra daha da yoğunlaştı. Manastırlar ve tarikatlar kapatılarak, kilise işleri devlet denetimi altına alındı. Ertesi yıl komünist olmayan yönetici ve siyaset adamlarına karşı başlatılan temizlik hareketinin ardından parti içinde de “milliyetçi sapma” ya da “Titoculuk”la suçlanan birçok üye tasfiye edildi. Yüz seksen kadar siyaset adamının öldürüldüğü, binlerce kişinin hapsedildiği ve toplama kamplarına gönderildiği bu dönemde siyasal ve ekonomik yaşam tam bir durgunluk içine girdi.
1953’te Stalin’in ardından Gottwald’ın ölmesi üzerine Zapotocky cumhurbaşkanı, Viliam Sirokzy de başbakan seçildi. Bu ikilinin, baskıları yumuşatma girişimi boşa çıktı. 1957 yılında Zapotocky’nin ölümü ile Novotny cumhurbaşkanı oldu. Novotny’nin şiddete ve yönetsel baskılara dayanan uygulamaları ekonomik sorunları gidermedi. Yüksek üretim maliyeti ve yetersiz kaynaklar nedeniyle yoksulluk arttı. Temmuz 1960’ta toplanan parti konferansı ülkenin resmi adını Çekoslovakya Sosyalist Cumhuriyeti olarak değiştiren bir anayasayı kabul etti.
Tarım sektöründe durumun iyice bozulması yüzünden planlamadan ve merkeziyetçilikten uzaklaşarak karma ekonomiye geçilmesini öneren yeni bir kalkınma planının kabul edilmesi sonucunu doğurdu. Sanayi işlerinde yöneticilere daha geniş yetkiler tanınıyor, verimliliğin işgücü ve sermayenin “karlılığı” temelinde ölçülendirilmesi öngörülüyordu.
Bu arada 1960’tan beri öğrenciler arasında süregelen huzursuzluk, 1966’da eğitim yılının açılışında yapılan geleneksel törende düzene karşı bir gösteriye dönüştü. Ertesi yıl öğrenciler okullardaki koşulları protesto ederek sokaklarda polisle çatıştılar. İç işleri bakanının polisin sert davranışları yüzünden öğrencilerden özür dilemesi Novoty’nin sallantıda olduğunu açıkça gösterdi.
Kurumlara yönelik eleştirinin ve resmi muhalefetin yasaklanmasına karşı çıkan aydınlar da seslerini yükseltmeye başladı. 1967’deki IV. Yazarlar Birliği Kongresindeki konuşmalar nedeniyle yazarlara karşı girişilen baskılar, Merkez Komitesinin Kasım ayında yaptığı toplantıda açık bir çatışmaya zemin hazırladı. Karşıtlarına örtülü suçlamalar yönelten Novoty, SSCB’den umuduğu desteği göremeyince baskılar karşısında birinci sekreterlikten ayrılarak bu görevi Dubcek’e bıraktı.