nazan2

Beslenme sonrasında cildinde oluşan kızarıklık, döküntü, kaşıntı, hapşırma, bulantı, kusma, aşırı gaz, nefes darlığı, hırıltı gibi şikayetler bebeğinizde besin alerjisinin habercisi olabilir. Gerek emzirme gerekse ek besin döneminde kapıyı çalabilen besin alerjilerinde bir an önce teşhis koyup bebeğinizi bu gıdalardan uzak tutmak elinizde… Konuyu uzmanlarına sorduk!

Bebeğimle Elele Nisan/Mayıs 2015 sayısında yayınlanmıştır. Telif hakları DBR’ye aittir.

Besin alerjisi, bebeklik çağından itibaren her yaşta ortaya çıkabiliyor. Hatta emzirme döneminde bile… Memorial Ankara Hastanesi Çocuk Alerjisi Bölümü’nden Prof. Dr. Nazan Tomaç, “Son 10-15 yılda yüzde 18-20 artarak, yaklaşık 10 çocuktan birinde besin alerjisi şikayeti olduğu çeşitli kaynaklarda bildiriliyor. Besin alerjisinde vücut, gıdaların bazı parçalarını ‘yabancı’ olarak algılanıyor ve bağışıklık sistemi savunmaya geçiyor. Bu gıdaya karşı IgE dediğimiz antikorlar üreterek reaksiyon veriyor. Bazı besinlere karşı IgE antikoru üretmiyor ancak bağışıklık hücrelerinde duyarlanma oluyor ve alerjik şikayetler başlıyor” diyor.
Acıbadem International Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şebnem Ersoy da modern çağın getirdiği imkanların; yani her meyve sebzeye yılın her mevsiminde ulaşılabilmesinin, çeşit çeşit ambalajlı ürünlerin alerjiyi tetiklediğini söylüyor. Ersoy öncelikle, emzirme döneminde annenin de yediklerine dikkat etmesi gerektiğini hatırlatarak, “Anne sütüyle beslenen bebeklerde de besin alerjisi görülebilir. Annenin yedikleri arasında bulunan alerjen besinler anne sütü yoluyla bebeğe geçer. İnek sütü dışında daha az sıklıkta yumurta, yer fıstığı, fındık gibi kuruyemişler de anne sütünden bebeğe geçerek alerji yapabilir” diyor. Anne sütüyle beslenen bebekte annenin yediği besinlerden herhangi birine karşı alerjiden şüphelenilirse, bu besinin annenin diyetinden çıkarılması gerekiyor. Dr. Ersoy, “Bebeğinde  besin alerjisi olan anneler anne sütü verirken bu alerjen besinden sakınmalı. Bunun için içeriğini bilmedikleri gıdaları tüketmemeli ve yedikleri her besinin içeriğini sorgulamalılar. Ayrıca ambalajlı gıdaların mutlaka etiketlerini okuyarak içindeki maddeleri öğrenmeli ve bunu bir alışkanlık haline getirmeliler” sözleriyle önemli bir noktanın altını çiziyor.
Tomaç, “Alerjik hastalıklarda genetik yatkınlık da önemli. Ailede alerjik hastalıklar varsa bebekte besin alerjisi riski artıyor” diyor. Tomaç’a göre besin alerjilerinin yüzde 90’ı sekiz besinle ortaya çıkıyor; inek sütü, yumurta, soya, buğday, yer fıstığı, ceviz, balık ve kabuklu deniz ürünleri… Ancak bu besinler beslenme alışkanlıklarına göre değişiklik gösterebiliyor, “Toplumumuzda en sık alerji yapan besinler inek sütü, yumurta akı, fındık, fıstık, ceviz, mercimek, buğday ve et. Susam, soya, nohut ve balık da daha seyrek alerji yapıyor. Bir yaşından küçük bebeklerde yumurta akı, inek sütü, soya, buğday ve mercimek alerjileri görülür. Daha büyüklerde ise et ve kuruyemiş alerjileri sıklaşır.”

Besin alerjisinin belirtileri neler?
Prof. Dr. Nazan Tomaç belirtiler şu şekilde sıralıyor, “Beslenme sonrası birkaç saat içinde cildinde kızarıklık, döküntü, kaşıntı oluşması, burunda akıntı, hapşırık, karın ağrısı, bulantı ve kusma, bazen kanlı olabilen ishal, aşırı gaz, nefes darlığı, hırıltı ve öksürük… Bu belirtilerin besin zehirlenmesi veya besinin tolere edilememesi gibi durumlarda da olabileceği bilinmeli, şüpheli durumlarda doktora danışılmalı. Besin yendikten hemen sonra belirti vermeyen egzama, kabızlık gibi durumlar daha seyrek olur ve tanıyı geciktirebilir. Besin alerjisi belirtileri genellikle hafif şiddettedir; ancak çok nadiren solunum güçlüğü, çarpıntı, tansiyon düşüklüğü ve bayılma gibi ciddi boyutlarda olabilir ve hastaneye başvurmak gerekebilir.”
Dr. Ersoy ise belirtilerle ilgili olarak, “Bebeğinizin burnu akmaya başlayıp gözlerinden yaşlar damlayabiliyor, hapşırık ve öksürük baş gösterip cildinde kırmızı döküntüler çıkabiliyor. Hatta nefes darlığından kusma ve karın ağrısına, göz ve dudaklarında şişmeye dek çok sayıda rahatsızlık meydana gelebiliyor. Bu durumda paniğe kapılmadan gerek kendi yediklerinizi gerekse bebeğinize yedirdiklerinizi gözden geçirmeniz ve 3-4 ay o besinden uzak durmanız gerekiyor. 3-4 ay sonra yeniden besin denenebilir ve alerji devam etmiyorsa yemeye başlayabilir” uyarısında bulunuyor.

Hazır gıdaların içeriklerine dikkat
Tomaç’ın bir uyarısı da alerjisi olan bebeklerde besin, içerikleri ve onunla yapılan gıdalar ve soslara da dikkat edilmesi gerektiği; “Bu gıdalar yerine başka gıdalarla destek yapmak gerek. Annenin de emzirdiği sürece bunları almaması gerekir. Hazır gıda verilecekse etiketler dikkatle okunarak içinde alerjen besin olup olmadığı kontrol edilmeli. Yumurta proteini içeren grip aşısı gibi aşıların yapılabilmesi için doktora danışılmalı. Acil durumlarda ilaç tedavileri hayat kurtarır. Besinin yenmemesi ile alerjik reaksiyon zamanla kaybolabilir. Alerjinin geçip geçmediği belirli aralıklarla doktor tarafından kontrol edilmeli. Alerjen gıdanın cinsine göre besin alerjileri uzun süre devam edebilir. İnek sütü alerjisi yüzde 85 çocukta beş yaşında düzelir. Yumurta alerjisi yedi yaş civarında kaybolur. Fıstık alerjisinin ise yüzde 20’si ilerleyen yaşlarda sonlanabiliyor.”

sebnemersoy

Ek gıdalar kontrolü verilmeli
Dr. Şebnem Ersoy, Bebeğinizin besin alerjisi olup olmadığını, hangi besinlere karşı duyarlılığı olduğunu anlamanın yolu son derece basit” diyor. Ersoy’a göre ilk altı aydan sonra ek besinlere geçişte önemli bir kurala dikkat etmeniz yeterli. “Bebeğinize vereceğiniz her bir yeni ek gıdayı mutlaka üç gün arka arkaya verin ve üç gün bir tek o besini verin ki, üç gün içinde bu belirtiler ortaya çıkıyorsa besin alerjisi olduğunu anlayabilin. Besin alerjileri yeni doğan döneminden  itibaren  her yaşta ortaya çıkabiliyor. Görülme yaşı ise besine göre değişiyor. Örneğin yumurta akı, inek sütü, soya ve buğday  alerjileri bir yaşından önce belirti verirken, kuruyemiş alerjileri daha büyük yaştaki çocuklarda görülüyor. Balık 7-8. aydan sonra verilmeli, karides ve kalamar gibi deniz ürünleri bir yaşından önce verilmemeli. Balık alerjisi olan çocuklara balık yağı içeren ilaçların da verilmemesi gerek. Mandalina, portakal gibi turunçgillerle çilek, kivi ve domates de en çok alerji riski olan besinler. Bu nedenle bu besinlerin de dokuzuncu aydan önce verilmemesi şart. Dr. Ersoy, balın hiçbir şekilde bir yaş öncesi bebek beslenmesinde yerinin olmadığını vurguluyor. Tomaç da “Kronik egzaması olan bebeklerde bir yaşına kadar proteinleri parçalanmış ‘hidrolize’ hazır mamalar denenebilir” diyor.

Beslenme ilkeleri ve yöntemleri
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gökhan Nesim Mamur anne ve babaların bebeklerini binlerce yıldır, kendi yaşamlarına dahil ederek büyüttüklerini ve bu şekilde güzel sonuçlar elde ettiklerini söylüyor, “Yoksa 400 bin yıldır nesillerimiz devam etmezdi.  Ancak son yıllarda size ‘uygun’ gelen bazı fikirler, zorlaşan yaşantınız içinde bebek yetiştirirken kolaylaştırma çabalarıyla yeni beslenme yöntemleri oluşturduğunuzdan, çocuklar yemek konusunda daha seçici, daha mız mız.” Mamur’a göre önce beslenme ilkelerimizi ve yöntemlerimizi oluşturmalıyız, Bebeğiniz büyüklerine Tanrı gözüyle bakar. Çünkü tabiat ana onlarına kulaklarına ‘Bak evladım, dünyadaki en önemli şey senin hayatta kalman. Bunun için yaşamakta olduğun dünya hakkında bilgili olman gerek. Bu bilgi büyüklerinde var. Bu yüzden onlar nasıl yapıyorlarsa sorgulamadan onu öğren ve yap’ diye fısıldar.” Mamur’a göre bebekler bu bilgelikle ebeveynlerini taklit ediyor, “Eğer bebeğiniz tamamen anne sütü alıyorsa, başını dik tutabiliyorsa ve sizle sofraya oturduğunda yediklerinize karşı hevesi varsa tamamlayıcı gıda deneme zamanı gelmiştir. Ancak hedefimiz bol bol yesin de büyüsün değil. Hedefimiz mümkün olduğu kadar çok tatla tanışması.” Mamur ebeveynlerine bebeği kucaklarına alıp sofrada hep birlikte oturmalarını tavsiye ediyor. “Yediklerinize ilgi duyacağından ona değil kendinize bir tabak hazırlayın ancak onun yiyecekleri tabağınızda olsun. Yemekleri ağızda dağılabilir kıvamda, mevsime sebze ve meyvelerinin tanınır büyüklükte parçalara ayırıp suda veya buharda haşlanmasıyla hazırlanmalı. İleride bu sebzeleri “türlü” gibi yemeklerde gördüklerinde tanımaları ve korkmamalarını sağlamak, seçici oldukları 1-6 yaş arası dönemini böylece bir nebze rahat atlatabilmek.”
Mamur çocukların neden bazı besinlerden uzak durması gerektiğini şöyle açıklıyor, “Bebeğiniz 12-15 aylık olduğunda tabiat ana yine kulağına fısıldar ve der ki, ‘Şu ana kadar annen ve baban seni güvenli şekilde besledi. Artık yürümeye başladın, bu süreçte karşına çıkan her şeyi ağzına atmanı istemiyorum çünkü zehirlenebilirsin. Aklın başına gelene kadar, yani altı yaşına kadar annen ve baban seni yürümeden önce nasıl beslediyse, sen de onun gibi beslen.  Yediğinin tadı, kokusu, kıvamı, görüntüsü alışık olduğundan farklı olursa bu lokmadan korkmana neden olacağım çünkü seni korumalıyım.’ Unutmayın binlerce yıl evvel ormanda, dağda yaşıyorduk ve çocuğumuz yürümeye başlayınca doğrudan doğanın tehlikeleriyle karşı karşıya kalıyordu.”

ipekagacaozer

İnek sütüne dikkat!
Bebekler inek sütü proteinine alerjik reaksiyon gösterebiliyor. Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger, “İnek sütü proteinleri deride, sindirim ve solunum sisteminde immün kaynaklı hassasiyet reaksiyonlarına neden olabiliyor. Bu durum inek sütü intoleransı veya aşırı duyarlılık olarak tanımlanıyor. Çocukların beslenmesinde birincil besin olduğu halde en yaygın alerjik besin türü” diyor.
İnek sütü proteini alerjisinin çoğunlukla bebeklerde ve çocuklarda görüldüğünü hatırlatan Özger, “İnek sütü proteinlerine bağlı alerjik reaksiyonlar bebeğin ilk haftaları ile ortalama üçüncü ayda başlar, bağırsağın fonksiyonel ve morfolojik yapısının gelişmesi sonucu 2-3 yaşlarında ortadan kalkar veya şikayetler azalır.”
Özger
inek sütü proteini alerjisi ile laktoz intoleransının karıştırılmaması gerektiğine dikkat çekiyor, “Laktoz intoleransı laktaz enziminin eksikliğinden veya yokluğundan ileri gelir, süt proteini intoleransı gibi immünolojik mekanizma tarafından oluşturulan süt duyarlılığıdır. Laktoz intoleransında karın bölgesinde ağrı, şişkinlik, bulantı ve ishal gibi semptomlar görülür.”
Sağlıklı bebekte inek sütü verildiğinde ishal ve kusma gözlenirse, bazen dışkısında kan varsa, çocukta huzursuzluk ve ağlama başlıyorsa inek sütü alerjisinin akla gelmesi gerektiğini vurgulayan Özger bu tür bebeklerin beslenirken az yağlı, yarım yağlı, süt tozu, süt proteinleri, diğer hayvan sütlerini de tüketmemesi gerektiğini söylüyor. “İnek sütüne alerjisi olan çocuk çapraz duyarlılık söz konusu olduğu için koyun ve keçi sütlerine de duyarlıdır. Ayrıca tereyağı, tereyağı aromalı diğer yağlar, margarin, peynir çeşitleri, yoğurt, krema, muhallebi, laktalbumin, laktoglobulin, laktoz, laktuloz içeren ürünler, doğal veya yapay aroma katıcı maddeler ve süt bazlı mamalardan uzak durulmalı. Çocuğun beslenme programında süt ve süt ürünleri yerine mümkünse anne sütü verilmeli. Soya bazlı mamalar, sebze çorbaları, meyve suları, yumurta ve etle klinik tablonun düzeltilmesi sağlanmalı.”
İnek sütü proteinine duyarlılık gösteren bebeklerde çoğunlukla soyaya, buğdaya ve yumurta proteinlerine de duyarlılık görülüyor.

Bir yanıt yazın

Kasaba.works Digital Agency