woman-girl-young-beauty

Kabul etsek de, etmesek de, imajımız büyük oranda kişisel bakımımıza bağlı. Biz de, Türk Psikologlar Derneği ve CETAD (Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği) Üyesi olan, yetişkin psikologu Ayşe Kayhan’a kişisel bakımın hayatımızdaki yerini sorduk.

Centaur Dergisi 2. sayısında yayınlanmıştır.

Akın Öngör (Garanti Bankası Eski Genel Müdürü) bir röportajında, çalıştığı bankada kişisel bakımla ilgili çalışanlara bir video izlettiklerini söyledi. Çalışanların kişisel bakımı öğrendikleri bu eğitimden sonra, bankanın imajı olumlu yönde değişmiş. Günümüzde kişisel bakımın hayatımızdaki rolü ne sizce?

Kişisel bakım insan gelişiminde 0-7 yaş arasında öğretilmesi gereken yaşam gereklerinden biridir. Öncelikle kişisel bakım dendiğinde, ilk anlamamız gereken beden temizliği ve bakımıdır. Bu konuda da en büyük etken sosyo-kültürel yapı ve o yapının alışkanlıklarıdır.

Beden temizliğinin kültürler arası değişkenlik gösterdiğini biliriz. Dine bağlı ritüeller, coğrafi konum, ekonomik düzey de diğer etkenlerdir. Bu noktadan bakıldığında bu etkenler kadın-erkek ilişkilerinin de belirleyicisidir. Ama bunların dışında, hemen hemen tüm coğrafya ve kültürlerde cinsiyetçi yaklaşımla kadının daha bakımlı, temiz ve süslü olması beklenir.

Modern toplumlarda bunun değiştiğini gözlüyoruz. Bu değişimde de kozmetik sanayinin piyasada kendi payını artırma çabası görülür. Medya ve diğer iletişim araçları ile yine öncelik kadın olmak üzere, reklamı yapılan ve dayatılan bir güzellik anlayışı etkili oluyor. Bir model kadın üzerinde daha beğenilen, daha çok sevilen, daha çok kazanan vb. özendirmelerle pazarlama stratejileri uygulanır. Son 10 yılda aynı yöntem erkek bedeni üzerinde de uygulanıyor, daha başarılı, yakışıklı, daha çok talep edilen vb. olma vaadi ile pazarlama yapılıyor.

Tüm bu pazarlama yöntemleri, kolay ulaşabilirliğin artması, her türlü ekonomik koşula uygun ürün skalasının üretilmesi kişisel bakımı temizlik ve hijyenden daha farklı bir yöne götürmüş,

kusurları örtme, görsel yanılma veya değiştirme yöntemlerini kullanmaya itmiştir. Hatta tercih edilen ürün, hizmet veya yöntemler toplumsal statü belirleyicisi haline geldi diyebiliriz.

Kişisel bakım, kadın-erkek ilişkilerini nasıl etkiliyor?

Bu dönüşüm kadın ve erkeğin birbirinden beklentilerini de değiştirmektedir. Özellikle bu değişimi kentlerde görmek mümkün. Çiftler arasında erkeğin eşinden istediği saç ve makyaj modelleri, beğendiği bir ünlüye benzemesini istemek gibi talepleri getirdi.

Erkeğin kendine öz bakımdaki farklılaşması kadınların da isteği ile oluştu. Benzeme ve değişme talebi erkek özelinde kadından da geliyor. Çiftler açısında birbirlerine beğendirmelerden çok sosyal onay almak daha ön plana çıktı. Bu anlamda da, sosyal ortamda rekabet çoğaldı, kadın ve erkeğin tanışma, ilişki geçişin temellerinde akli uyum, kültürel uyum, sosyal uyum, insani erdem arayışları ikinci planlara itildi. Bu değişimlere rağmen cinsiyetçi bakış açısı hala geçerliliğini koruyor.

Bakımın “eklektik durmaması” için nelere dikkat etmek gerekiyor?

İnsanın doğanın en gelişmiş canlısı olduğu gerçeği ile bakacak olursak, seksi de yalnızca üremek amaçlı değil, doyum ve zevk amaçlı yaptığını da göz önüne alarak; insan her an beğenilme arzusu taşır. Sosyal anlamda ve karşı cins tarafından onay almak ve beğenilmek ister. Bir başkasından farklı, güzel/yakışıklı bulunmak için çaba sarf eder.

Ama hemen hemen her toplum katmanında onay alan ve takdir gören bir gerçek vardır ki o da temiz ve düzenli bir insan olmaktır. Kendine yakışan tanımı içinde, bedensel olarak temiz, temiz kokan, el ve ayak bakımı yapılmış, sade, yine temiz giyimli, makyajı kusur örtme çabası ile değil yüzünü renkli, sağlıklı göstermek için kullanan insan daha caziptir.

aysekayhan

İnsanları en çok neler etkiliyor? (Koku, makyaj, temizlik vs.)

İnsanları ilk bakışta etkileyen şey temizliktir. Saç, el, ayak, kulak, ağız ve diş temizliğidir.

Ardından ikinci etkileyen şeyse kokudur. Nasıl koktuğu, kötü mü, temiz mi olduğunun yanı sıra, seçtiği sabun veya parfümün kokusu, o kişinin kişiliği ve kendisini sunmak istediği imaj için fikir verir.

Koku insan psikolojisinde çok önemli bir faktördür. İçinde anıları, mekanları ve kişileri çağrıştırma özelliğine de sahiptir. Zaman zaman görselliğin önüne bile geçecek kadar baskın bir faktördür. Bizim toplumuzda erkeğin kokuya yaklaşımı hala geriden gelmektedir.

Kokunun kadınsılık kattığı gibi (sanki aşağılık bir şeycesine) bir düşünce yaygındır. Bununla birlikte koku kullanan erkekler de tutucu tüketicilerdir. Yeni bir koku denemekte hayli çekinik davranırlar. Kadın kokusu üzerinde de yargılar geliştirerek kokunun kişisel bir seçim olduğu konusunu göz ardı ederek müdahaleci olabilirler. Bu müdahalecilik makyaj konusunda da görülür. Makyaj, kadının günlük yaşantısına hayli girmiş bir durumdur.

Öne çıkmak, dikkat çekmek, modayı takip etmek için vb. nedenlerle uygulama yapılır.Bu uygulamanın çekicilik üstündeki etkisi sınırlıdır. Dikkat çeker ama cazibe artırıcı etkisi karşı cinsin kadından beklentilerine ve beğeni seçimine göre değişir.

Bakımın yapay durmaması için nelere dikkat etmek gerekiyor?

Kişisel bakımda, özellikle görselliğe ilişkin kısımda, basın ve sektör yönlendirmeleri, insanların her şeyden biraz uygulamalarına neden oluyor. Gelenekçi temeli yok saymadan, üzerine modern toplum gereçleri ile süs ve bakım oluşturmayı, estetikten uzak, onu da bir kenara koyarsak kişinin toplumdaki yerine, yaşına, mesleğine hatta vermek istediği imajın tersine imajlara ters düşecek durumlar yaratılabiliyor. Temizlik ve hijyeni vazgeçilmez bir durum olarak koymalıyız. Bunun dışındaki her bakım adımı seçilerek atılmalı, bu adımlarda öykünme ve benzeme çabasından çok kendi olmak, yaşına, aklına en önemlisi yaşam ideolojisine uygun olan uygulamalar yapılmalıdır. Bunun aksi ise iticilik, karikatürize olmak gibi sonuçlar doğurur.

İlave etmek istediğiniz bir şey var mı?

Kadın ve erkek empoze edileni veya her sunulanı uygulamaya geçmemeli, özentilerini kendi bilinci ile yönlendirmeyi öğrenmelidir. İhtiyaç duyulan bilinçli tüketici kavramı bence bu tanıma denk düşüyor.

Ayşe Kayhan kimdir?
1985 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klinik Psikoloji bölümünü bitirdi ve İstanbul Belediye Konservatuarı Tiyatro bölümüne devam etti. Çapa Tıp Fakültesi’nde başladığı profesyonel yaşamına, Unesco bünyesinde Halk Sağlığı eğitimi alarak devam etti. AID France & World AIDS Foundation Projesi’nde eğitimci programına katıldı.

– 1991 yılından itibaren Elis Danışmanlık’ta serbest Klinik Psikolog-Terapist ve eğitimci olarak çalışma yaşamına devam etti.
– 1998 Marmara Üniversitesi Çağdaş Yönetim Teknikleri İhtisas Programı’nı tamamladı.
– Eğitim Teknikleri uzmanı olarak, “İletişim, Satış ve Pazarlama Teknikleri, Yönetsel Eğitim Teknikleri ve Sistem Analizi” konularında eğitimler vermeyi sürdürdü.
– Halen Türk Psikologlar Derneği ve CETAD üyesi olan Ayşe Kayhan, Mor Çatı altında “Cinsel Ayrımcılık, Şiddet ve Cinsel Yaşam” konuları ile ilgili seminerler düzenledi ve AIDS Savaşım Derneği ile birlikte gençlik eğitimi projelerinde görev aldı. Sağlıklı Cinsel yaşam ve CYBH’lar konusunda davranış geliştirme üzerine yazı ve makaleleri bulunuyor.
– Halen eğitimciliğe devam eden Ayşe Kayhan, 2003 yılından bu yana Terapi İstanbul Kliniği’nde Psikolog-Terapist olarak profesyonel yaşamına devam ediyor.

Bir cevap yazın

Kasaba.works Digital Agency