zihinsel

Zihni dinlendirerek içsel yolculuğumuza kapı açan ve bizi aydınlanmaya kadar götüren bir pratik olan meditasyon farklı kültürlerde farklı yöntemlerle uygulansa da insanlara katkısı aynı; stresten ve yorgunluktan arınmak, dinginlik, sşefkat, huzur, anda kalma becerisi, yüksek konsantrasyon, daha sağlıklı bir beden, ruh ve zihin…

Pozitif Dergisi 2017/01 sayısında yayınlanmıştır. Telif hakları Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.’ye aittir.

KAÇIŞ DEĞİL, FARKLI BAKIŞ
Nurettin Can Soylu, meditasyonun bir insana ne kadar katı sağlayabileceğinin canlı kanıtı olarak karşımda duruyor. Yedi yıl önce bipolar bozukluk teşhisi konmuş ve o zaman nefesle ilgili çalışmalara başlamış: “İlk olarak hipnoz ve self hipnozla başladı yolculuğum. İki yıldır mindfulness’la ilgileniyorum, hatta iki yıldır ana uğraşım bu. Türkçe’ye bilinçli farkındalık olarak çeviriyorlar ama ben bilinçli mevcudiyet kavramını yakıştırıyorum. Mindfulness yapılan bir şey değil, olunan, olunmak için gayret ve çaba gösterilen bir hal. Mindful meditasyon ise günlük hayatımızda bu hali yakalamamıza yardımcı olan antrenman. Meditasyon esnasında edindiğimiz beceriyi gerçek hayatta uygulamayı amaçlıyoruz. Sabır, özgözlem, dinginlik, şefkat, yargısızlık bunlardan bazıları… Benim mindfulness’ı tercih etmemin nedeni gerçek hayatla ciddi bir bağı olması. Yaşamın realitesinden kaçış değil, o realiteye farklı, daha dingin, daha az otomatik bir perspektiften bakabilme öğretisi olması. Neyi, neden yaptığını bilme sanatı. Şartlandırmalardan arınma ve özüne doğru yol alma çalışması. Kendi kendimi eğittim, kitaplar okudum, online kurslar aldım, videolar izledim. En önemlisi de her gün egzersiz yapıyorum.”

Soylu, rahatsızlığını yönetirken meditasyondan çok yarar sağlamış, “Bipolaritemi yönetmem konusunda meditasyon ve mindfulness’ın çok faydası oldu. Hem manik hem depresif fazları yönetmekte, zararlarını minimize etmekte ve kendimi fonksiyonel kılmakta… Bu elbette zaman içerisinde oluyor.”

Zaten bu yüzden meditasyon için önce niyet önemli diyor: “Neden meditasyon yaptığınıza dair vizyonunuz yoksa devam ettirecek motivasyonu kendinizde bulamazsınız. İlk önce meditasyon nedir, neden yapılır diye bir araştırmak gerek. İkincisi realiteden kaçış için meditasyona bağımlılık geliştirmemek. Buradaki amacımız realiteden kaçmak değil, esas gerçeklikle buluşmak. Realite insanın kendi içinde olan şeydir. Meditasyon da insanların kendini bulmak için çıktığı içsel bir yolculuk. Bu yolculuk boyunca her anın tadını çıkarmak gerekiyor, yani yolculuğu yaparken varacağımız noktaya odaklanmamalıyız. Yolculuğumuz esnasında olduğumuz halle, olduğumuz anla ilgilenmeliyiz. Aslında o andaki o oluştan başka hiçbir şeyimiz yok. Ne geçmiş var ne gelecek. Anda kalmak, meditasyonda yakalamak istediğimiz şeylerden biri. Bunun için de ilk adım nefesimize odaklanmak. Nefese odaklanırken nefesi düşünmek de yanlış Soylu’ya göre: “Nefes zaten otomatik alıp verdiğimiz bir şey. Düşünmeye değil hissetmeye çalışmalısınız. Şimdi oturuyoruz ve birden odağımızı nefesimize getirip nefes aldığımızın farkına varırız. Bu hissedebilme yeteneği de gelişen bir şey. Çok sığ ya da yoğun şekilde hissedebilirsiniz. Düşünüyor muyum, hissediyor muyum, yapabiliyor muyum gibi şeylere de kafayı takmamak lazım. Nefes farkındalığı, özel nefes alıp vermek değildir. Havayı diyaframıma göndereyim, oradan ciğerime çıkarayım, şu kadar sayayım sonra vereyim de değil. Sadece alıp verdiğimizin farkına varıyoruz. Sabah kalktığınızda odanızın belli bir yerinde ortam yaratmalı ve alışkanlık edinmelisiniz. Ritüel yaratmak beyinde bazı değişiklikler yaratarak kolaylaştırıcı etki sağlıyor. Bunun için bir koltuk seçtiyseniz, o koltuğa yöneldiğinizde beyin ‘evet yine meditasyon zamanı’ diyor. Devamlı olması çok önemli çünkü beynimize yeni bir şey öğretiyoruz. Enstrüman çalmayı öğrenirken 15 gün ara verirseniz 15 gün geriye gidersiniz, aynı mantık burada da geçerli.” Soylu, son olarak beklentisiz olmanın altını çiziyor, “Beklenti olduğu takdirde, zihin beklentiye odaklanıyor ve anı kaçırıyoruz. Orada meditatif hale geçemiyoruz. Çünkü ‘Şimdi transa geçeceğim, şimdi bir şey olacak veya beş gün yaptım, beş gün daha yaparsam netice alacağım’ gibi şeyler odağı dağıtıyor. Tabii bir yandan pozitif fayda alınacağına dair inancı korumak da gerekiyor. Bunun için ise meditasyon hakkında bilgilenmek şart.”

ASLINDA NEDİR?
Can Soylu ile röportajımızdan sonra Yogi Adnan Çabuk’a meditasyonun ne olduğunu sordum:
“Meditation kelimesi Latince’de ‘meditation’-‘meditari’, düşünmek, odaklanmak anlamına gelir. Meditasyonun yogada Sanskritçe adı ‘dhyana’dır. Tasavvuftaki karşılığı ‘murakebe’dir. Toplumda sosyal yaşamımızda örgü örmek, tespih çekmek, tavla oynamak, balık tutmak gibi aktivitelerde kişinin zihni başka konulara kolayca kaçmadığı ve belli bir işlemde konsantrasyon halinde olduğu için hafif meditasyon hali oluşur” diyor.

Peki amaç ne? Çabuk’a göre yogada ve diğer mistik öğretilerde bilinçli olarak zihnin devreden çıkartılması hedefleniyor çünkü zihin susturulduğu zaman kişinin sessizlik içinde kendisini keşfetmesi, şuursal bilinçle varlığının farkında olması, içindeki ilahi gücü meydana çıkarıyor. Çabuk, “Zihin devreden çıktığında görme, duyma, koklama, tat alma, dokunma hisleri dünyevi maddesel olan iletişim enstrümanları olduğu için kişinin üzerindeki hakimiyetlerini kaybeder, böylece kişinin içindeki Yaradan’ın özü tezahür eder. İnsan üstü metafizik güçler ortaya çıkmaya başlar. Kişi kendisinin sadece beden olmadığını, enerji ve ruhsal alemde bir ışık varlığı olduğunun bilincine varır. İşte o kişi aydınlanma, vahdeti vücut dediğimiz hale ulaşır ki artık o sadece bir insan değil, ilahi insan üstü gerçek varlığına kavuşmuştur. Burada meditasyon hedefine ulaşmış, işlevini tamamlamıştır. Bu hal yoganın tezahürü demektir çünkü yoga kişinin ilahi varlığı ile buluşması anlamındadır. Meditasyon tam da yogadır. Yogada fiziksel egzersizler, nefes çalışmaları, içe dönme, konsantrasyon, doğru beslenme ve pozitif düşünceyle kişiyi meditasyona hazırlamak için yapılan çalışmalardır. Yoga ve meditasyon ayrı şeyler değil, birbirinin devamıdır” diyor.

Çabuk, pek çok web sitesinde belirtildiği gibi meditasyonun bir inanç sistemi olmadığı görüşüne katılmıyor: “Tabii ki yoga ve meditasyon aynı zamanda bir inanç sistemidir de. Bu yolda ilerleyen kişi, yaratılışın ve kutsal varlığın farkında olur. Dolayısıyla dua ile başlama içgüdüseldir, bütün evrene, doğaya ve insanlığa hayır için dua ederiz. Bu dua sözcüklerle olmazsa bile o bilinçle yapılır.”

NEDEN ÇEŞİT ÇEŞİT?
Yogi Adnan Çabuk, bilinen meditasyon türleri içinde en öne çıkanların Hindu sistemi, Budist sistemi ve diğer mistik sistemler olduğunu söylüyor. Dünyada en çok kullanılan üç sistemi ise şöyle özetliyor;
– Nefesin seyri-nefesi izlemek. Nefes alış verişin farkında olmak.
– Bir mantra, yani sözcük kelimesini tekrarlamak. “Om” gibi.
– İçerden kaşların arasında, alnın ortasında üçüncü göze odaklanmak.

Ayrıca, göz açık meditasyon yapanlar da var. Çabuk’a göre nefese konsantre olmak Buda’nın eskiden beri tavsiye ettiği “Vipassana” ismi altında yapılan meditasyon: “Japonlar buna ‘Zen’ der. Budistler en çok ‘Vipassana’, Hindular üçüncü göze bakma ve ‘Om’ mantrasını tekrarlayarak meditasyon yaparlar. Zaman içinde gurularımın bana verdiği mantraları meditasyonda kullandım. Zaman zaman üçüncü göz meditasyonu yaparım. En çok kullandığım metot üçüncü göz ve nefes seyridir.”

AYDINLANMAK NE DEMEK?
Çabuk, “Meditasyonu daha çok stresli işlerde çalışan, yoğun aktivitelerle yorgun düşen ve zihni çok yoran mesleklerde çalışanlar tercih ediyor. Avukatlar, iş adamları, doktorlar, bankacılar gibi. Bu mesleki nedenlerden dolayı meditasyon yapanlar zihin karmaşası ve yorgunluğunu hafifletmek, rahatlamak ve stresten kurtulmayı amaçlıyor. Yogiler ise aydınlanmak için meditasyon yapıyor. Aslında dünyayı yönetenlerin hepsi meditasyon yapsa hiç savaş görmeyiz. Arzu ve hayalim yoga ve meditasyonun bütün dünya okullarında öğretilmesidir” diyor.

Çabuk, nefes çalışmalarıyla başlanan meditasyonun en başarılı meditasyon hali olduğunun da altını çiziyor: “Yoganın egzersizleri ve nefes tekniklerini kullandıktan sonra yapılan meditasyon daha başarılı ve kolayca meditasyona ulaşma yoludur. Bu, başlangıç devreleri için daha çok geçerlidir. Meditasyon yapan kişinin başka bir çalışma yapma ihtiyacı kalmaz ve oturup gözlerini kapattığı zaman bir nefes alışıyla o hale ulaşır. Bu derin meditasyona ulaşmış kişinin halidir, yani aydınlanma başlangıcı. Her meditasyon yapan kişinin aydınlanma garantisi yoktur. Eğer kişi korku, ego, kıskançlık, kızgınlık ve nefret gibi kendisini dünyevi bağımlılıktan kurtaran nefis terbiyesine ulaşamazsa aydınlanma şansı yoktur. Ayrıca daha önce bahsettim; kişinin ilahi gücünü keşfedip insan üstü güçlere ulaşmış olma hali geçerli olmakla birlikte bazı ezoterik formüller ve tantrik çalışmalar sayesinde yine metafizik güçlere ulaşmak mümkündür. Ancak bu durumda aydınlanma söz konusu olmaz. Nefis terbiyesi olmadan erişilen insan üstü güçler kişiyi aydınlatmaz ancak bir sihirbaz veya büyücü olarak bu güçleri kullanarak insanlara kendisinin bir ermiş olduğu inancını sağlayarak kişileri etkileyen bir şahsiyet olur. Gerçekten aydınlanmış kişi, vahdeti vücut bilincinden dolayı hiç kimseye, hiçbir hayvana, bitkiye ve varlığa zarar veremez ve kullanmaz. Bu farkın anlaşılması gerekir, her insanüstü güç aydınlanma işareti değildir.”

Yogi Adnan Çabuk, meditasyonda, lotus oturuşunun işlevini de şu şekilde açıklıyor: “Lotus pozisyonunda omurga diktir, vücudun simetrik oluşu ile enerji bedendeki hareketlenmelerin enerji kanallarında rahat ve sağlıklı hareket etmesine imkan verir.”

MEDİTASYON SIRASINDA…
Peki Yogi Adnan Çabuk meditasyon yapanlara neler öneriyor?
• Meditasyonda kişi ihtiraslı, aceleci, sabırsız ise meditasyona giremez. Genelde, her oturup gözünü kapatanın meditasyon yaptığını zannetmesi aldanmadır. Kişinin tamamen teslimiyetle oturması ve hiçbir
şey istemeden kalması doğrudur. Meditasyon otururken kişinin kendi kendine, “Ben şu anda hiçbir şey istemiyorum” düşüncesi ile zihni terbiye etmesi en doğru davranış olacaktır.
• Tok veya çok aç, gürültülü, tozlu, çok sıcak, çok soğuk mekanlarda, rutubetli ortamlarda olmamalısınız, vücudu sıkan kıyafetlerle meditasyon yapmamalısınız.
• Mümkünse aynı yerde, aynı saatte oturmaya gayret etmelisiniz. Yüzü doğuya veya sırtı kuzeye dönük oturmalı. Oturduğunuz noktada yüzünüze ışık vurmamalı.
• Yeni meditasyona başlayan kişilerde “Meditasyona giremiyorum” kızgınlığıyla terk etme durumuna sık rastlanır. En az altı ay, günde en az bir veya iki defa sabah erken ve gece yapması yararlı olur. Başlangıçtaki nefes çalışmasının ardından, derin 10 nefes alıp vermeli, sonra kaç dakika rahatsız olmadan kalabiliyorsa kalabilmeli ve zaman dilimi uzadıkça 10 dakika, 20 dakika, 45 dakika ve bir saat gibi yavaş yavaş ilerlemeli.

KISA BİR MEDİTASYON
Nurettin Can Soylu, kendi uyguladığı meditasyonu adım adım anlatıyor:
1) Şu anda yapmakta olduğunuz hiçbir şeyi değiştirmeyin, sadece biraz daha dik oturun. Gözlerinizi kapatın.
2) Dikkatinizi nefes alış verişinize getirin, nefes alış veriş biçiminizi değiştirmeyin. Normal nefes alıp vermeye devam edin. Burnunuzdan alın ve yine burnunuzdan verin, zaten öyle yapıyordunuz.
3) Nefesinizi takip edin, tam bir nefes alma ve verme boyunca nefesinizi takip edin. Havanın genzinizden aşağı gidişini, göğüs kafesinizin genişlemesini, karnınızın şişmesini sonra da havanın çıkışını hissedin. Bir sonraki nefes alma verme halkasından hemen önceki nefes alıp vermediğiniz o boşluğu hissedin. Bir sonraki nefes alışınızda da aynı şeyi baştan uygulayın.
4) Her bir nefes alış verişini bir halka gibi düşünerek halkaları birbirine ekleyin ve halkalardan bir zincir oluşturun.
5) Dikkatinizi nefesinizde odaklamanın ne kadar zor olduğunu fark edeceksiniz; düşünceler, duygular, fiziksel duyumlar dikkatinizi dağıtacak ve bırakın zincir yapmayı, birkaç halka birleştirmek bile güç olacak.
6) Olanı kabul edin, olanın önüne geçmeye çalışmayın. Zihninizle mücadeleye girmeyin. Bırakın o düşünsün.
7) Sizin göreviniz gözlemlemek, zihninize ve kendinize karşı şefkatli ve anlayışlı bir tavır içerisinde olmak.
8) Bir süre bunu yapmaya devam edin. İlk meditasyon denemenizde zihninizin boş olduğu anların da var olduğunu fark etmeniz umulur. Sadece siz bunu daha önce belki hiç gözlemlemediniz. Meditasyonun bir tanımı da o boşlukların fark edildiği anlardır.

OSHO MEDİTASYONLARI
1960’larda kendi meditasyon tekniklerini geliştirmeye başlayan, 1975’lerde ise Doğulu meditasyon teknikleri ile Batılı terapi yöntemlerini birleştiren Osho, beden ve zihnin stresten arındırılması üzerine odaklanıyor. Değişik insan tiplerine uygun çeşitlilikte tasarlanan aktif meditasyonlarda, gevşeme, farkındalık ve sessizliğe zemin oluşturmak için nefes, ses, hareket, dans veya bazı katarsis (dışa vurarak arınma) ve merkezlenme teknikleri kullanılıyor. Hemera Danışmanlık’ta Osho Meditasyonu yapan Nihal Aydın, “Osho Kundalini Meditasyonu, Osho Dinamik Meditasyonu, Osho Çakra Meditasyonu, Osho Vipassana Sessizlik Meditasyonu en sık uyguladıklarımız” diyor ve Osho meditasyonlarını şöyle özetliyor;

Dinamik Meditasyon: Sabah enerji açma meditasyonudur ve beş aşamadan oluşur. İlk aşama, içini derinlemesine temizlemektir. İkinci aşama, içindeki tüm enerjiyi uyandırmak ve üçüncü aşama da yükselen enerjilerle çelişki içindeki her şeyi dışarı atmaktır. Dördüncü aşama, aşağıda cansız yatan kundaliniyi uyandırır. Bu yüzden, on dakika boyunca, tüm yoğunluğunla “Huu” sesi çıkarırız. Beşinci aşamada ise tam sessizliği deneyimleriz. O içsel bekleyişte çok şey olur.

Kundalini Meditasyonu: Eril dinamik meditasyonun devamı olan Kundalini Meditasyonu güneş batarken yapılır. Gün boyunca birikmiş stresi boşaltmak için kullanılan bu teknik beden/zihinde bastırılıp, bloke olmuş yaşam enerjisinin akışkan hale gelmesini sağlar. Akmaya başlayan enerji artık içeriye, sessizlik ve meditasyona yönelir.

Çakra Meditasyonu: Yedi çakra bölgesini üç kere çıkış-iniş-çıkış olarak N çizerek, müzik ve gong sesleri eşliğinde, çakralara hızlı ve derin nefes alarak, vücut hareketlerinin kullanıldığı çalışmadır.
Dikey olarak çakralar arasında bağlantı sağlar, enerjiniz omurga boyunca aşağı ve yukarıya doğru akarken vücudunuzun içsel bütünlüğünü yeniden hissedersiniz. Çakra nefesi meditasyonu hayatınıza daha yüksek bir farkındalık, sessizlik ve canlılık getirir. Vücuttaki oksijen ve yaşam enerjisini arttırır, toksin atılmasını sağlar.

Vipassana Sessizlik Meditasyonu: Vipassana, kendi kendini gözlemle gelen bir kişisel dönüşüm yoludur. Bedenle zihin arasındaki derin bağlantı üzerinde odaklanır. Bu bağlantı, bedenin yaşamını şekillendiren ve zihnin yaşamına da sürekli bağlı olan ve onu koşullayan bedensel hisler üzerine disiplinli bir şekilde dikkatin yoğunlaştırılmasıyla deneyimlenebilir. Bu gözlem temelli, kendini keşif yolculuğu zihin ve bedenin ortak kökenine gider ve zihinsel kirliliği eriterek dengeli, sevgi ve şefkat dolu bir zihnin ortaya çıkmasını sağlar. İnsanın düşüncelerini, duygularını, yargılarını ve duyumlarını işleten bilimsel yasalar anlaşılır hale gelir. Doğrudan deneyimle, kişinin ilerleyişinin ya da gerileyişinin, ıstırabı nasıl ürettiğinin ya da ondan nasıl özgürleştiğinin doğası anlaşılır. Yaşam, artan farkındalıkla, aldanmadan uzak, öz-denetim ve huzurla nitelik kazanır.

BİLİNÇLİ UYKU HALİ
Kalp hastaları için Prof. Dr. Bingür Sönmez ile birlikte hazırladıkları Kalp Yogası programı ile tanınan Yoga Eğitmeni Dr. Neslihan İskit rehberli gevşeme çalışmalarının meditasyona geçmekte zorlanan kişilere yardımcı olduğunu söylüyor: “Bu tekniklerden biri Yoga Nidra’dır. Grupla yaparsınız adı i-Rest Yoga Nidra olur. Yoga nidra (yogik uyku) ile uyanık haldeyken uyumayı yani bilinçli uykuyu öğreniyorsunuz. ‘Hareketsiz Egzersiz’ uygulamasını gevşeme teknikleri ile birleştiren Yoga Nidra, içimize yolculuk yapmamıza yardım ediyor. Amaç bedenimize, bilinçlilik durumlarımıza ve zihnin bedeni nasıl yönettiğine dair içsel farkındalığımızı artırmak. Yoga Nidra kalp, iskelet kasları ve sinir sistemini rahatlatıyor, stres ve strese bağlı hastalıkları, uyku ihtiyacını azaltıyor ve derin, bilinçli dinlenme sağlıyor. Yoga Nidra teknikleri her yaşta kullanılabiliyor ve nefes kullanılarak yapılıyor.” Türkçe’ye “Yoga Uykusu ile Bütünleyici Yenileme” olarak çevrilen i-Rest Yoga Nidra, kadim Yoga Nidra tekniği baz alınarak klinik psikiyatrist Richard Miller tarafından 10 basamaklı bir protokole uyarlanmış. Bu teknik herkes tarafından ve her yerde uygulanabiliyor, katılanların derin bir bütünlük ve huzur bulmalarını sağlıyor, uygulama anda kalmanıza yardım ediyor. İskit özellikle kronik ağrısı, uyku bozuklukları, anksiyete ve depresyonu olanlar için tekniğin şifa içerdiğini belirtiyor.

MANTRA MEDİTASYONU
Ayurvedik Yaşam ve Wellbeing Danışmanı Ebru Şinik, “Binlerce yıldır insanların dingin bir zihne sahip olup, farkındalık seviyelerini yükseltmek için kullandıkları, bilimsel bir zihni dinlendirme tekniği olan meditasyon, etrafımızdaki binlerce uyarıcı içerisinde yaşamaya çalışanlar için daha elzem hale geldi” diyor. Şinik, Dr. Deepak Chopra tarafından kurulan Chopra Center’ın eğitmenlerinden olarak öncelikle mantra tekniklerini uyguladıklarını ve önerdiklerini söylüyor: “Dünyanın en saygın bilim kurumlarınca yapılan klinik araştırma sonuçlarına göre beyin nöroplastisite (Sinir sisteminin çevresel değişikliklere ve hasarlanmaya karşı nörofiziksel ve nörokimyasal uyum geliştirme yetisi) yaptığı kanıtlanan yegane meditasyon tekniği mantra teknikleri. Yani meditasyonu sadece rahatlamak ve stresle baş etmek için yapmıyoruz. Aynı zamanda daha yüksek bir şuur ve idrak haline erişerek, hayatı daha mutlu, huzurlu, tatminkar ve yaşam amacımızı gerçekleştirme yönünde yaşamak için de yapıyoruz.” Şinik, mantra meditasyonunu düşünebilen herkesin yapabildiğini, ekstra odaklanma veya konsantre olma gibi zihinsel faaliyetlere ihtiyaç duymadığını da vurguluyor: “Uygulaması son derece basit ve bir o kadar da etkili. Mantra meditasyonlarında kullanılan sesler merkezi sinir sistemini sakinleştirir ve çok daha kolaylıkla meditatif hale geçilmesini sağlar. Doğru bir mantra tekniği ile meditasyona başlamanız en basit yol olacaktır.” Şinik’in kurucusu olduğu Yükselen Çağ Wellbeing Merkezi’nde düzenlenen mantra bazlı meditasyon eğitimlerinde meditasyon yapacak kişilere evrensel bir mantra veriliyor. Bu mantra belli bir titreşim ihtiva ediyor ve sessizce zihinden tekrarlandığında bilincin derin seviyelerine ulaşmanıza yardım
ediyor. Şinik, mantra meditasyonunun zihni sessizliğe zorlamadığının, zaten orada var olan sessizliği deneyimlemenizi sağladığının da altını çiziyor: “Zihniniz telaşlı, tedirgin düşüncelerle dolu olsa bile, düşünce ve duyguların çırpıntılı yüzeyinin altındaki durağan ve içsel sakinlik alanına bu teknikle ulaşabilirsiniz.”

ÇOCUKLAR YAPABİLİR Mİ?
Semin Yalman Yılmaz, 1999 yılında yogayla ve sonra da meditasyonla tanışmış ve bu tanışma onun içindeki çocukla buluşmasını sağlamış. Daha önceki işi çocuklarla ilgili olduğu için meditasyonun onlara da iyi geleceğini düşünmüş: “Rahatlamanın yollarını ararken meditasyonun o müthiş gücünü fark ettim. İçimdeki çocukla iletişime geçmiştim ve çocuklarla bir araya geldiğimde karşımdaki çocuğu daha iyi anlıyor, hissedebiliyordum. Özellikle hisler, duygular ilgimi çekmeye başlamıştı. O dönem hem kızıma hem de kendi duygusal dünyama yardımcı olmaya çalışıyordum. Meditasyonun faydasını biliyordum ve farklı meditasyon tekniklerini öğrenmeye ve deneyimlemeye başladım. Ardından farklı yaşlardaki çocuklarla meditasyona başladım. Onlara duygusal dünyalarını fark edecekleri yöntemler öğretiyor, deneyimlemelerine izin veriyordum. Bir yandan da çocuklardan çok şey öğreniyordum. Ben tekniği öğretiyorum, deneyimleyen ise çocuk oluyor. Her çocuğun deneyimi de farklı. Meditasyon yaparak fark ettiğim en önemli konu korku, öfke ve üzüntü gibi duygularımı sevmiyor, hatta kendime “Bu duygular kötü, bunları hissetmemem lazım” diyordum, duyguların üstünü örtüyor, kendimi hissizleştiriyordum. Meditasyon bu duyguların içinden geçmeme yardımcı oldu” diyor ve ekliyor: “Hayat toz pembe olmuyor, bu çocukların hayatında da böyle. Arkadaşlarıyla yaşadıkları problemler, ders stresi, ailelerinde yaşanan sıkıntılar… Bizim için önemsiz konular çocuklar için çok önemli olabiliyor. Çocuklar ne kadar erken yaşta bedenlerinin, zihinlerinin ve duygularının farkına varırlarsa onları çok daha sağlıklı bir gelecek bekliyor.”

TRANSANDANTAL MEDİTASYON
Mantra bazlı bir meditasyon tekniği olan, kısa adıyla TM diye anılan Transandantal Meditasyonu dünyaya ilk olarak 1957 yılında Maharishi Mahesh Yogi tanıttı. Zihnin ve bedenin derin dinlenmesini sağlayan basit bir zihin tekniği olarak tarif ediliyor. TM’de uygulama sırasında zihin hem sessiz hem de uyanık oluyor. Derin dinlenme sayesinde stres ve yorgunluk atılıyor. TM için günde iki kez oturarak gözler kapalı 20’şer dakika ayırmak yeterli ve her yerde yapılabiliyor. Maharishi Birleşik Alan Teknolojisi Derneği’nin izniyle Türkiye’de sadece Kibele Eğitim Danışmanlık Ltd. Şti. tarafından öğretilen TM hakkında son 50 yılda 600’den fazla bilimsel araştırma yayınlanmış. Bu araştırmalarda zihin potansiyelini geliştirdiği, öğrenme ve odaklanma yeteneğini arttırdığı, dalgınlığı ve unutkanlığı azalttığı, endişe, evham ve korkuların kaybolduğu ispatlanmış. Sağlık alanında özellikle stres kökenli psikosomatik hastalıklarda (yüksek tansiyon, astım, ülser, kolesterol, kalp-damar hastalıkları, uykusuzluk, kolit hatta kanser) hem önlem hem de tedavi için yararlı olduğu gözlenmiş. EEG çalışmaları ile TM sırasında beynin ön tarafında ALFA dalgalarının arttığı ve beynin bütüncül çalıştığı tespit edilmiş. Şirket temsilcileri Vesile ve Albert Baruh, “1970’li yıllarda yapılan araştırmalar nüfusun yüzde birinin TM uyguladığı kentlerde trafik kazalarının, suç oranının ve hastalıkların yüzde 10 kadar azaldığını göstermiş. Bu alan etkisi sayesinde uluslararası çatışmalar ve terörizm önlenebilir, topluma barış ve huzur hakim olabilir. Türkiye’de 1000 kişilik bir grup, sabah-akşam aynı yerde bu bilinç teknolojilerini uygulasa ortak bilinçte uyum artacağı için ülkemiz her alanda çok yükselir ve barışa kavuşur” diyor.

TM’nin diğer yöntemlerden farkı ne? Vesile ve Albert Baruh bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Diğer zihin teknikleri belli başlı iki grupta toplanır; konsantrasyon ve kontamplasyon. Konsantrasyon yöntemleri odaklanmaya dayanır ve çaba gerektirir; suyun üzerinde hareketsiz durmaya çalışmak gibidir. Kontamplasyon yani eski Türkçe’deki karşılığı ile tefekkür teknikleri sevgi, mutluluk, farkındalık gibi bir konuda düşünmeye dayanır, düşünceleri kontrol etmeye yönelik olduğu için bunlarda da zorlama vardır; suyun üzerinde yüzmeye benzetilebilir. Transandantal meditasyon ise düşünceyi aşma yöntemidir, çaba gerektirmez, herkes kolayca öğrenebilir ve suyun derinliklerine dalmaya benzetilebilir. TM yaşamın kaynağına bizi ulaştırdığı için sonuçları köklüdür ve hayatı temelden dengeler.”

TM’yi 60 yıldır tüm ülkelerde her dinden, ırktan, yaştan ve meslekten altı milyonu aşkın kişi uyguluyor. Türkiye’de 50 yıldır var olan TM, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Denizli, Antalya, Bursa, Eskişehir ve Bodrum’da öğretiliyor.

MEDİTASYON ÇEŞİTLERİ
Ayurvedik Yaşam Eğitmeni Ebru Şinik dünyadaki pek çok meditasyon uygulamasını ana başlıklar altında topladı.
A. Görsel Meditasyon
– Drishti Meditasyonu
– Sri Yantra Meditasyonu
B. Ses Meditasyonu
– Rehberli Meditasyon
– Tibet Kaseleri
– Dalga Sesi Meditasyonu
C. Enerji Meditasyonu
– Çakra Meditasyonu
– Sutra Meditasyonu
D. Duyu Meditasyonu
– Aroma Meditasyonu
– Tat Alma Meditasyonu
– Masaj Meditasyonu
– Yoga
– Tantra

E. Buddhist Meditasyonu
– Metta Bhavanas
– Samatha Bhavanas
– Vipassana Bhvanas
F. Mantra Meditasyonu
– Bija Sesleri
– Primordiyal Sesler Meditasyonu
– Transandantal Meditasyon
– Sutra Meditasyonu
G İlahilerle Meditasyon

– Japa
– Bhajan
– Kirtan
– Namavali
H. Bodymind Meditasyonu
– Biofeedback

Kasaba.works Digital Agency