tolga arıcak

E-spor, İngiltere’de satranç ve briç gibi zekâ oyunu olarak görülüyor, ABD e-sporcuları resmi atlet olarak kabul ediyor. Türkiye’de de lisanslı spor olarak kabul ediliyor, eğitim kurumları tarafından benimsenebiliyor. E-spor’un endüstrileşmesi oyun bağımlılığını beraberinde getirirken başka birçok olumsuzluğu da vesile oluyor. Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk e-spor’a nasıl yaklaşmamız gerektiğini anlattı.

Yeşilay Dergisi’nde yayınlanmıştır. Telif hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir.

Rekabete dayalı dijital oyunları kapsayan elektronik sporun spor olup olmadığı tartışılırken, dünyada bu alanda büyük yatırımlar yapılıyor; ligler, takımlar, transferler söz konusu. Çocukları ve gençleri hızla saran e-spor hakkında Yeşilay olarak yaklaşımınız nedir?
Spor kelimesinin tarihsel gelişimine ve sürecine baktığımızda, sporun temel amacının, insanın bedensel ve zihinsel sağlığını arttırmak için gerek bireysel gerekse grup olarak yapılan bedensel aktiviteler olduğunu görüyoruz. İnsan kendini korumak için spor yapmış. Kaçmış, kovalamış, tırmanmış, daha sonra bunlar hayatının parçası olmuş. İşin içine eğlence de katılmış; rekabet duygusu, yarışmak gibi. Bireysel başlayan yarışlardan sonra takım oyunları oluşmuş. Hayatının merkezindeki eylemlerden biri. Spor dediğinizde hangi dal olursa olsun aklımıza gelen ilk şey beden sağlığıdır. Daha sonra da zihinsel sağlık ya ad ruh sağlığı gelir. Yani bedenin sağlıklı bir şekilde hareket edebilmesi.

E-spor’da klavye var, masada oturuyorsunuz ve klavyeyle sanal bir faaliyette bulunuyorsunuz. Bu faaliyet bir spor da olabilir, bir oyun da olabilir, bir strateji oyunu da olabilir. Muhtemelen kapalı, karanlık bir mekân, sandalyeden kalkmıyorsunuz, iletişiminiz sanal bir iletişim. Hepsini bir araya topladığımızda dijital oyunlara spor adının verilmesinin temel bir yanlış olduğunu düşünüyoruz. Yeşilay olarak temel duruşumuz bu.

Dijital oyun kümesinin arkasına sporu eklerseniz, erişkinlerin kafası karışmayabilir fakat yeni yetişen, bilgisayarla büyüyen, o dünyayı tanıyan ve cazibesine kapılan birçok çocuk ve genç için olumsuz bir mesaj vermiş olursunuz. Demek ki bu da bir spor diye değerlendirebilirler. Bu nedenle dijital oyunların e-spor olarak anılmasına itirazımız var.

E-sporun bilinen bilgisayar oyunlarından farklılıkları nelerdir?
Bilgisayar oyunları eğlence içeriklidir, oynayan kişiler keyif aldıkları için oynar. Rekabet duygusu vardır, birkaç kişiyle online oynarsınız fakat sistematik ve organize değildir, kazancı yoktur. E-spor federasyon haline geldiğinde, yarışlar sistematik yapılıp birinciler seçildiğinde, ödüller büyüyüp bir düzene geçildiğinde işin oyun ve eğlence kısmı biter. İşin içine kazanma hırsı, ticaret yani ekonomik taraf giriyor. Asıl tehlike de burada. Ekonomik olarak oyun endüstrisi zaten güçlüdür. Sürekli kendisini yenileyen ve insanların zihinsel süreçlerinde sürekli farklılıklar oluşturmaya çalışan, insanları bağlayan bir güçken işin içerisine rekabet de girince yani sistematik olarak yetkiler kuruldukça veya ligler uluslararası boyutlara ulaştıkça daha güçlü bir ekonomi haline geliyor. Bütün bunların karşılığı basit eğlenme amaçlı oyundan daha programlı, insanların büyük efor sarf ettikleri, yaşamlarını bağladıkları bir eyleme dönüşüyor. Yani işi profesyonelleştiriyorsunuz. Sıkıntımız da burada.

E-spor, İngiltere’de satranç ve briç gibi zekâ oyunu olarak görülüyor, ABD e-sporcuları resmi atlet olarak kabul ediyor. Türkiye’de de lisanslı spor olarak kabul ediliyor, eğitim kurumları tarafından benimsenebiliyor. Bir alışkanlıktan bağımlılığa dönüşebilecek, negatif etkiler yaratabilecek bir durumun ülkemizde ve dünya çapında böylesine legalleşmesini nasıl karşılıyorsunuz?
Burada temel bir bakış noktamız olması gerekiyor. Eğer biz dijital oyunlara spor gözüyle bakarsak o zaman sporun istifade ettiği tüm alanlardan ve mecralardan onların da istifade etmesi gerekir. Oysa dijital oyunları oyun kategorisinde ele alırsanız ya da zihinsel gelişimi açısından ele alırsanız ki -bu da tartışmalıdır- o zaman farklı bir kategori olur. Bizim ayırt etmemiz gereken nokta şu, insanların eğlence amaçlı hayatlarının merkezine koymadıkları, yaşam kalitelerini bozmayan, günlük hayat aktivitelerini engellemeyen internet oyunu oynamasına itirazımız yok. Bu noktada dijital oyunlar neden tehlikeli? Neden bir briç ya da satranç gibi değil? Burada risk doğduğu için itirazımız var. Bütün dijital oyunların bir süresi yok. Bitmiyor. Hayatınızı ona göre şekillendirmek zorunda kalıyorsunuz. İşin içerisinde ekonomik güç ve para kazanma girince hayatınızın merkezine koyuyorsunuz. Bu işi profesyonel yapanlar olabilir fakat sorun çocuklara ve gençlere verdiğiniz mesajda. Gençler ve çocuklar koşarak, terleyerek, efor sarf ederek spor yapacaklarına sürekli masada oturarak sadece parmaklarını kullanarak dijital oyun oynamayı tercih ederlerse bir nesli kaybederiz. Hareketsiz beden sağlığı yerinde olmayan, asla ve asla zihinsel süreçleri de sağlıklı gelişmeyen, sadece bir yere odaklanmış bir nesil gelişir. Burada büyük bir tehlike var.

E-spora çocuklar neden ilgi duyuyor?
Çocukların ve gençlerin bilgisayar oyunlarından hoşlanması kadar doğal bir süreç yok. Zaten oyunlar buna yönelik planlanıyor. Burada çok renkli bir dünya var. Tahmin edemeyeceğiniz kadar, neredeyse sınırsız alternatif var. Bu süreçleri yönetirken sadece klavye ve parmaklarınızı kullanıyorsunuz. Eskiden polisçilik, yakalama oyunları gibi oyunlar oynardık. Kurgusal oyunlardı. Bunun için efor sarf ederdiniz. Sadece hayalinizle alakalı bir durumdu. Dijital oyunlarda sınırsız hayal gücü ve renklendirme var. Çocuklara çok cazip geliyor. Aileler çocuklarının kitap okumadıklarından şikâyet ediyorlar. Çünkü kitap statik kalıyor, dinamik değil. Kitap okuyup hayal etmeniz gerekir. Bu da zihinsel çaba gerektirir ve insanı zorlar. Size hayal edebileceğinizin yüzlerce katı bir dünya hazır sunuluyorsa her şeyi burada yapmaya çalışırsınız. Bu yüzden çocuklar için çok cazip ve bırakılamaz hale geliyor.

E-spor çocukların psikolojisini ve gelişimini nasıl etkiliyor? Çocuklarımızı ve gençlerimizi sizce e-spordan korumamız gerekir mi?
Öncelikli olarak bizi bekleyen tehlike bütün dijital oyunlarda, buna e-spor da deseler oyun bağımlılığı riski var. Dünya Sağlık Örgütü oyun bağımlılığını hastalık olarak da tanımladı. Oyun bağımlılığı, ekranın karşısına geçtiğinde oynadığı oyunu bırakamamaktır, bilerek oyun oynama süresini arttırmaktır. Siz oynamasını engellediğinizde bundan aşırı rahatsızlık duyarlar. Bunu hayatının merkezine koyarlar. Arkadaşlarıyla oynarken, okuldayken, uyandığında bir an önce bilgisayarın başına geçip oynama düşüncesi varsa risk vardır. O zaman doğal sürecinde yapması gereken zorunlulukları, dersleri, akademik hayatı, sporu, sosyal ilişkileri yok eden bir bağımlılık süreciyle karşı karşıya kalıyoruz. Asıl risk burada. Bir süre sonra oyun bağımlılığına dönebilir. Bu gerçekten kişinin yaşam kalitesini etkileyen ve günlük fonksiyonlarını bozan bir hastalık.

E-spor çocukların derslerini nasıl etkiliyor? E-spor meslek olarak da değerlendiriliyor. E-spor mesleki midir? Çocuğun iş ve meslek hayatını nasıl şekillendirir?
Çocukların bilgisayar ve internetle tanışmalarını asla engelleyemeyiz. Bu çağımızın bir gerçeği ama kırmızı çizgilerimiz var. Bunlar basit ve uygulanamaz değil. Çocuklarımızı 2-3 yaşa kadar ekranla karşılaştırmamalıyız. Ellerine başka malzemeler vermeliyiz. Onlarla biz oynamalıyız. Ekranla tanışıklıklarında ise ebeveynler olarak bunu kontrol altında tutuyoruz. Sınır koyuyoruz. Çok basit iki kırmızı çizgiden bahsediyorum. Birincisi çocuğun oynadığı oyunu kontrol etmek. Nasıl bir oyun oynuyor? Bu oyundan zarar görür mü? Psikolojik ve davranış olarak kötü örnekler var mıdır? İkincisi süreyi doğru ayarlamak. “Canım oyun oynamak istiyor, saatlerce oyun oynayabilirim” diyemez çocuk. İçeriği ebeveynlerce belirlenir ve mesela günde yarım saat oynayabilir. Bu süre yaşa göre arttırılabilir. Asla telefonla veya bilgisayarla sınırsız oynamamalı. Bunu korumak için de devreye gerçek spor giriyor. Çünkü çocukların yetenekleri farklı olabilir. Top ile oyunları iyi değilse suda iyidir. Suda iyi değilse koşmada, tırmanmada iyidir. Spor faaliyetleri tarih içinde büyük bir yelpazeye sahip olmuş. Bunların hepsi beden aktivitesi olan şeyler.

Yaş ile ilgili süre örneği verebilir misiniz?
İlkokul sonuna kadar ilk dört yıldaki süre anne baba tarafından kontrol edilebilir bir süredir. Yarım saat veya kırk dakika olabilir. Daha sonraki süreçte süre, birçok faktöre göre değişebilir. Bunlardan biri çocuğun akademik hayatı ve buradaki performansıdır. Ödevini yapmayan, kendi sorumluluğunu yerine getirmeyen çocuğa bilgisayar vermek mümkün değildir. Ya da belki bağımlılığa aday, bilgisayardan koparamadığımız çocuk grubu var. Onlara sadece hafta sonu izin verdiğimiz zamanlarda oynayabilirsin diyebilir ebeveynler. Bir gün içerisinde kişi 3-4 saat bedensel ve zihinsel süreçlerine katkı sağlamayacak bir şeyle uğraşıp bir yere çakılı kalıyorsa buna itiraz etmemiz gerekir. Bunu iyi yönetmek de ebeveyn için çocuğa alternatif bulmakla alakalıdır. Spor önemli bir alternatif. Sanatsal faaliyetlere yönlendirilebilir çocuklar. En önemlisi de çocuğu çocukla buluşturmaktır. Siz bunu yaparsanız onlar zaten kendi dünyalarını kuruyorlar. Siz oraya bilgisayarı koyuyorsanız o dünya orada var zaten.

Çocukların derslerini nasıl etkiliyor? Meslek olarak da değerlendirildiğini duyuyoruz. Size göre iş ve meslek hayatını nasıl şekillendirir?
Bütün online oyunlar çocukların ders performansını düşürür. Ders mi oyun mu dediğinizde önemli bir kısmı oyunu tercih eder. İlk ve ortaokul dönemindeki çocuklarda ekrana aşırı bakmak dikkat ve konsantrasyonlarında problem oluşturuyor. Çünkü ekrandaki eğlenceyi derslerde ve kitaplarda göremiyorlar. O zaman keyif aldığı alanlara odaklanan, keyif almadığı alanlardan kaçan ve dikkati dağılan bir grupla karşı karşıya kalıyoruz. Bu da akademik olarak ciddi problem yaratıyor. Bu tür çocuklarda yakın bir akademik takip yapmamız, akademik hayatlarındaki desteği vermemiz çok önemli. Temelde eksiklik olursa sonra onları kapatmak zor olabiliyor.

E-spor meslek midir?
Nereden baktığınıza göre değişir. Meslek olarak yapanlar var. Bu başka bir tartışma konusu. Bizim itirazımız bunun spor olarak kamuoyuna yansıtılması. Bir diğer problem e-spordaki görüntülerin de bir izleyici kitlesi var. Futbol sevilen bir spor. Takım tutuyoruz, maçlarını destekliyoruz. Futbol en çok taraftarı ve fanı olan spor dalı olmasına rağmen 11 saat futbol maçı seyreden çocuk gördünüz mü? Dijital oyunları 11 saat seyreden çocuklar var. Sıkıntı ve tehlikenin bir diğer boyutu da bu. Sadece oynayan değil o oyunu seyretmekten keyif alan bir kesim ortaya çıktı. Oyunu seyreden kişilerin oyuncuların sözcüklerini, hareketlerini, tütün kullanımını görmesi ve örnek alması gibi tehlikeler de oluşuyor. Yeşilay olarak bilimsel kanıta dayalı tarafı önemsiyoruz. Bir de gelecek nesiller için tehlikeyi öngörmeye çalışıyoruz. O yüzden dünyada bütün bağımlılık çeşitleri ile çalışan yegâne sivil toplum kuruluşuyuz. Teknoloji, internet ve oyun bağımlılığı konusunda da örnek olmaya çalışıyor, uyarılarda bulunuyoruz.

E-spor kendi içindeki bağımlılığın yanı sıra, bahis alanı olarak da kumar bağımlılığı riski taşıyor. Bunların olası zararlarından söz eder misiniz?
Bu grubun özellikle seyretmesinin altında yatan bir diğer sebep de bahisler. Çok ciddi bahisler dönüyor. Bu da seyreden grubun daha aktif seyretmesine neden oluyor. Aslında bütün bağımlılıklarda karşımızda duran en büyük şey endüstri. Tütünde de alkolde de maddede de kumarda da bu işten para kazananlar bu işi legal hale getirmeye çalışıyor. Kampanyalar yaparak insanları kendi taraflarına çekmeye çalışıyorlar. Bağımlılıkların her türü ruhen ve bedenen insana zarar veriyor. Biz de bu yüzden onların karşısında durmaya çalışıyoruz.

E-spor konusunda ailelere önerileriniz nelerdir?
Birincisi internet bilinçli kullanılmalı. Aileler bu konuda doğru bilgiye ulaşmalılar ve çocukları sıkı takip etmeliler. Daha önce söylediğim kırmızı çizgileri uygulamalılar. Çocukların sporla tanışmaları çok önemli. Sporun beden, zihin ve ruh sağlığı açısından ciddi faydaları var. Bağımlılıklardan koruyucu yanlarını net olarak biliyoruz. Çocukların sadece okula giden ders çalışan bireyler değil, sosyal hayatlarında etkin, iyi ilişkiler kurabilen, sosyal becerileri olabilen, bir spor ya da sanatsal bir uğraşla beden ve ruh sağlığına katkı sağlayan bir birey olmaları gerekiyor.

Kasaba.works Digital Agency