Türkiye’de çocuk kitabı yazmak epey popülerleşti. Bu yıl 42 milyona yakın çocuk kitabı basıldı. Peki çocuk kitabı yazarlığı ve editörlüğü Türkiye’de nasıl işliyor? Hayy Kitap Çocuk Kitapları Koordinatörü Elif Ayla yazarlık ve editörlük süreçlerini değerlendirdi.
Türkiye Yayıncılar Birliği 2017 Türkiye Kitap Pazarı Raporuna göre çocuk ve gençlik kitaplarında başlık sayısı 8.618 iken 10.043’e yükseldi, artış yüzde 16.54 olarak gerçekleşti. Çocuk ve gençlik kitaplarının adedi 32.459.781 iken 41.867.509’a yükseldi, yani yüzde 28.98’lik bir artış yaşadık. Çocuk ve gençlik kitapları 2017 yıl sonu Türkiye kitap perakende pazar payı ise yüzde 6,49 oldu. Hal böyleyken işin editörlük boyutu pek parlak sayılmaz. 12 yıldır Hayy Kitap’ta çalışan ve Çocuk Kitapları Koordinatörü olan Elif Ayla ile çocuk kitapları editörlüğünü ve çocuk kitabı yazarlığını konuştuk.
Çocuk kitaplarında editörlük nasıl işliyor? Yazarla mı çalışıyorsunuz? Bu çalışmada yazardan neler bekliyorsunuz?
Bu sorunun cevabını yazar adaylarıyla yaptığım seminer-derslerde anlatıyorum. Çünkü her yazar, öncelikle kendi metninin editörü.
Çocuk kitaplarına editörlük yapmak yazarla bir kat daha birlikte, senkronize hareket etmeyi gerektiriyor. Çünkü her satırın orada oluşunun bir nedeni oluyor, olabiliyor ya da bir kelimenin varlığı çocuk için kırmızı çizgide durabiliyor. Dolayısıyla bütün bunlar, yazar ve editörü partner kılıyor.
Yazardan ne beklediğim sorusu, öyle kıymetli ki. Öncelikle editöre çöpçü muamelesi yapmamasını bekliyorum. Kişisel olarak söylüyorum bunu. Öyle metinler geliyor ki, kitap olması için çok uzun bir zamana ihtiyacı var ama yazan için bitmiş, “Kalanını da siz hallediverin” diyor. Bu kitabı ben yazacaksam, yazarı sen olamazsın ki…
Bana gelen dosyanın sahiden bitmiş olmasını arzu ediyorum. Çocuksu değil, çocukçu bir bakışa sahip olmasını, bir okur gibi konum alabilmesini… Tabii burada bahsettiğim yazarla birlikte yol aldığımız proje kitaplar değil. Proje kitaplarda her aşamanın içinde yer almak süreci çok daha sağlıklı kılıyor.
Çocuk kitaplarında kelime seçimi önemlidir değil mi? Nasıl sınırlandırıyorsunuz çerçeveyi?
Çocuk kitaplarında hem çocuğu hem ebeveyni düşünerek ilerliyoruz. Bazen bir ifade pedagojik olarak çocukta olumsuz bir durum oluşturmazken, aile için aynısı olmayabiliyor. Bir kelimenin, cümlenin çocuktaki karşılığı ne olabilir sorusu hep masada duruyor. Cevapla ilgili tereddüt yaşadığımız anda, ifadeyi, kelimeyi, hatta bölümü çıkarma yoluna gidiyoruz. Yazarın kendi düşünsel kamerasını çocuğun göz hizasına indirip, oradan okuması gerekiyor kendi yazdığını…
Çocuk kitaplarında pedagojik okuma da var. Kitabın çocuğa yararlı olması için hangi aşamalardan geçmesi gerekiyor?
Biz kitaplarımızı editörden sonra, birkaç okumaya daha gönderiyoruz. Bunlardan biri pedagojik okuma. Bir diğeri çocukta kitapları okuma, inceleme konusunda gurmeleşmiş okur. Ben yazarı olduğum kitapları, çocuk yazar ve editörü olan yakın üç dostuma da okutuyorum.
Çiçeği burnunda çocuk kitabı yazanlara tavsiyeleriniz neler? Yayınevine kitaplarını sunmadan önce nasıl çalışmalılar?
Çocuk kitabı yazmak isteyenlerle yazarlık atölyeleri yapıyorum. Orada katılımcılarla tanışırken, “Neden çocuk kitabı yazmak istiyorsunuz” diye soruyorum. Bu soruyu hakikaten düşünmelerini isterim. Çocuğa yazmanın popüler olduğu, sosyal medyayla da yükselen ve yüklenen bir algısal durum var. Manken olamıyorsa, yazar olmanın makbul hale geldiği bir dönem yaşanıyor. İyi fotoğraf veriyor olmak, sosyal medyada tanınmak, çocukları sevmek, dünya için güzel şeyler yapmak arzusu yazma sebebi olabiliyor. Tanınmak, çocuğa öğretmek, terbiye etmek, hayat tecrübesini aktarmak gibi sebepleri olanlar; bir kere daha düşünmeliler.
Gelelim gerçekten çocuklar için yazan çiçeği burnunda yazarlara; onlar bu işi en iyi sahadaki yazarlardan öğrenirler. İyi kalemlerden. Çocuğu önemseyen, çok ciddiye alan insanlardan. Harika kitaplar var. Adem’in kayıp çocukluğunu arar gibi baksınlar gördükleri şeylere, çocuk bu gördüğümün neresinde diye…
Yetişkin gibi değil, çocuk gibi yazsınlar, öyle baksınlar. Bir yetişkin kalem, çocuğu anlamaya çalışır. Çocuk, bir anlama çabasından fazlasını ister.
Sosyal medya ünlülerinin kitap -satış- başarısına bakarak, söyleyecek sözüm var, o halde önce kitlemi oluşturayım, sonra yazarım diye düşünmek, geçici (bilmiyorum belki kalıcı) satış ve şöhret başarısını getirebilir ama doğru yol ve yöntem kesinlikle bu değil. Burada yazar adayının ne beklediği, neyi talep ettiği sorusu geliyor yine önümüze. Sahiden yazmak mı, ünlü, çok satan olmak mı?
Yayınevine verilmeye hazır hale gelen çalışma, hangi yayıncıya uygundur sorusuna cevap bulmalı. Birbirinden güzel çocuk kitapları var ve onları elimize alınca, bu şu yayınevinde ne güzel olur diyoruz. Çünkü herkesin bir arayışı var, sevdiği bir duruş. Kitap ve yayıncı arasındaki doku uyumu önemli. Yazar, mümkün olan en temiz haliyle kitabını yayıncıya teslim etmeli. Temiz dosya her zaman ciddiye alınır. Üzülerek söylüyorum; yayıncıya teslim aşamasında da bir ‘tanıdık’ önemli.
Çocuk kitapları yazarları bağımsız editörlerle mi çalışmalı? Bu yayıncının elini rahatlatır mı? Onlara öğrenme deneyimi yaşatır mı?
Hem evet hem hayır. Evet, yazara öğrenme deneyimi yaşatır. Özellikle çocuk kitapları alanında uzmanlaşmış bir editör bulabilirlerse, şahane olur. Lakin burada yazarın karşısına, iyi editör bulmanın yayınevleri için bile çok zor olduğu gerçeği çıkar.
İyi bir editör bulur da onunla çalışırsa, yayınevleri genellikle kendi editörleriyle yeniden çalışılmasını ister. Yayınevi editörünün hiç müdahalesi olmayan bir dosyada bile yayınevi künyede kendi editörünün adını ister. Bu da dışarıdan çalışmış olan yazar ve editörü için bir sıkıntı doğurabilir. Belki en başından bütün bunları konuşup, yola öyle girmek iki taraf için de en sağlıklısı olur.