Türk Kardiyoloji Derneği eski başkanı ve şu anda Avrupa Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi olan Prof. Dr. Çetin Erol hem 4. Kardiyoloji ve Kalp Damar Cerrahisi Zirvesi ile 2.Kardiyo-Bahar Kardioloji Bahar Güncellemesi’ni değerlendirdi hem de çalışmalarını anlattı!
Kardiyo Life dergisinde yayınlanmıştır.
4. Kardiyoloji ve Kalp Damar Cerrahisi Zirvesi ile 2.Kardiyo-Bahar Kardioloji Bahar Güncellemesi organizasyonları aynı yerde yapıldı. Bu iki organizasyon ile ilgili gözlemleriniz nedir?
Bu toplantıya Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin ‘Spring Summit’ toplantısı nedeniyle ancak son günü katılabildim. Son gün, son oturumlardan birinde oturum başkanıydım ki bence en güzel ve anlamlı oturumdu çünkü 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadın kalbini konuştuk. Maalesef her yerde olduğu gibi bu son oturumda da az sayıda dinleyici vardı. Konuşmacılar ise çok iyi seçilmişti. Bu konunun bir başka toplantıda herkesin bulunabileceği bir saatte yeniden tekrarlanması dileğimizi yöneticilere ilettik.
Katılımcılardan elde ettiğim bilgilere göre hem kalp cerrahları hem de kardiyologlar bu toplantıya büyük ilgi göstermişler ve 800’ün üzerinde katılım sağlanmış. Organizasyon firmasının da başarılı olduğu belirtildi.
Toplantıyı düzenleyen Türk Kardiyoloji Derneği yöneticilerine ve çalışma gruplarına tebriklerimi sunuyorum.
Zirve ve güncelleme oturumlarda sizi en çok etkileyen, şaşırtan gelişmeler ve yenilikler hangileri oldu?
Kardiyologların ve kalp cerrahlarının son zamanlarda en çok ilgilendiği konular TAVI (perkütan aort kapağı yerleştirilmesi), yeni antitrombotik ve antikoagülanlar, kalp yetmezliği tedavisindeki gelişmeler ve pulmoner hipertansiyon. Bu toplantıda da en çok dikkati çeken konular bunlardı.
Zirve ve güncelleme organizasyonu ile ilgili herhangi bir eleştiriniz, beklentiniz var mı?
Çok başarılı ve tatminkar olan bu toplantının her sene daha da geliştirilerek ve insanları çekecek yerlerde tekrarlanması gerekir. Özellikle kalp cerrahları ve kardiyologlar arasında birlikteliğin sağlanması ‘Heart Team’ anlayışı bakımından bu organizasyonları çok önemsiyorum.
Lipit, hipertansiyon ve KKH ortak oturumunda oturum başkanlarından biriydiniz. Bu oturumla ilgili neler söylemek istersiniz?
Genel olarak bahsettiğim oturumun bilimsel içeriğinde kadınlarda hipertansiyon, dislipidemi, obesite, metabolik sendrom, iskemik kalp hastalığı, primer korunma ve görüntüleme konuları tartışıldı. Kadın-erkek farklılığı ele alındı. En yeni bulgular gündeme getirildi.
2007 sonunda Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı olduğunuz dönemde TKD’nin etkili çabalarıyla öncüleri arasında yer aldığı Avrupa Kalp Sağlığı Sözleşmesi imzalanmıştı. Bu sözleşmenin ardından 2010 yılına kadar AvroKalp Projesi gündeme alındı. Bu çalışmalar kalp sağlığı konusunda ülkemize nasıl yansıdı? Sizin beklentilerinizi karşıladı mı?
Aslında biz TKD ve Türkiye, özellikle Sağlık Bakanlığı olarak EuroHeart projesindeki uygulamaları ve hedefleri zaten o sırada uygulamaya koymuştuk. Bu projeye hemen katıldık ve sonunda en başarılı ülkelerden birisi olarak ESC kongresinde bir de sözlü sunum yaptık. Gerçekten Türkiye’deki kalp sağlığı ile ilgili tüm dernekler ve Sağlık Bakanlığımız kalp sağlığı konusunda alınabilecek her önlemi birçok Avrupa ülkesinden önce uygulamaya sokarak öncü oldu. Bu tedbirlerin ilkokuldan başlayarak hayatın her dönemine uygun farkındalık yaratma çalışmaları ve bazı yasaklamalar olduğunu hepimiz görüyoruz. Bunların olumlu sonuçlarını da almaya başladık. Tabii bu uzun soluklu bir yarış ve hiç gevşeme olmamalı.
2006-2010 dönemi TKD başkanlığınızı, 2014-2016 dönemi Avrupa Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği izledi. Burada hangi çalışmalara imza atıyorsunuz?
Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) yönetim kuruluna TKD’nin desteği ile üye olarak seçildim ve iyi oy aldım. Yönetimde bir başkan yardımcısı ile birlikte ulusal dernekler ve dergilerle ilgili işlemlerde görevlendirildim. Elbette genel yönetim kurulu toplantılarında söz alarak bildiğim ve inandığım doğruları dile getiriyorum. Şimdi ESC’nin önümüzdeki beş yıllık stratejik planı üzerinde çalışılıyor. Özellikle Brüksel’de açılan Avrupa Birliği ile ilişkileri yürüten büronun çok daha etkin hale getirilmesi isteniyor. Yeni sponsorluklar, para kaynakları bulunmaya çalışılıyor.
Hekim olarak son dönemlerde yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?
Halen Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı olarak kliniğimizin en iyi olmasına çabalıyoruz. Üniversite Senatosu üyesi olarak hizmet ediyorum. Bu arada YÖK üyesi olarak doğru ve iyi kararlar alınması için çaba sarf ediyorum.
Türkiye’nin kardiyolojide geldiği nokta hakkında bir değerlendirmede bulunmak ister misiniz? Meslektaşlarınıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Türkiye tıp alanında, özellikle kardiyoloji alanında en üst düzeyde. Her şey yapılabiliyor. Ancak özellikle üniversite hastanelerinde personel, hemşire ve asistan açıkları kapatılamıyor. Bu da hasta bakımını etkiliyor. Mali problemler tam olarak çözülemiyor. Meslektaşlarıma ise söyleyebileceğim tek şey işlerini yaparken bilgi, tecrübe ve vicdanları ile hareket etmeleri… Dünyada hiçbir şey itibarımızdan daha değerli değil.