Ülkemizde tiroid en yaygın hastalıklardan biri, bir çok hastalıkta olduğu gibi tiroid hastalıklarında da beslenme çok önemli. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Kamil Başköy ve Uzman Diyetisyen Şeyma Öztürk’e tiroidi ve tiroidin beslenme ile ilişkisini sorduk.
Yeşilay Dergisi’nde yayınlanmıştır. Telif hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir.
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Kamil Başköy tiroid hastalıklarının oluşmasında genetik özellik ve beslenmenin çok önemli bir yere sahip olduğunu söylüyor. Bu yüzden özellikle ailesinde tiroid hastalığı olanlar kendilerine çok daha fazla dikkat etmeli. Başköy tiroidi ve beslenme ile ilişkisini bakın nasıl anlatıyor;
Guatr, hipotiroidi ve hipertiroidi nedir?
Guatr tiroid bezinin her türlü büyümesine denilir. Bu büyüme tüm bezde olabileceği gibi, belli bir bölgede farklı büyüklüklerde nodül dediğimiz yumrular şeklinde de olabilir. Guatr olması tiroid fonksiyonları hakkında bilgi vermez. Bunu öğrenmek için tiroid hormonları olan T3 ve T4 ile bu hormonları düzenleyen TSH (Tiroid Stimülan Hormon) düzeylerine bakmak gerekir. Hipertiroidi, tiroid bezinden tiroid hormon yapımının artmasından kaynaklanan tiroid hormon fazlalığını ifade eder. Hipotiroidi ise doku düzeyinde tiroid hormonu yetersizliği veya nadiren etkisizliği sonucu ortaya çıkar.
Bunların beslenme ile ilişkisi nasıldır?
Tiroid hastalıkları en sık otoimmün nedenlerle, yani organizmanın kendi yapılarına karşı saldırıya geçmesi sonucu tiroid bezinde tahribat olmasıdır. Bağışıklık sistemindeki bu sorunu ne tetikliyor net olarak bilinmiyor. Ancak genetik ve çevresel faktörler önemli. Bir çok uzman çevresel faktörlerden beslenmeye dikkat çekiyor. Gıda alımı otoimmünite açısından önemli olduğu kadar iyot miktarı da tiroid hastalıkları için önem taşıyor.
Guatr için nasıl beslenmeli?
Daha önceleri tiroid hormonlarının çalışmasını azaltan yiyeceklerin (guatrojen); beyaz lahana, karalahana, karnabahar, brokoli, turp, brüksel lahanası, hardal, soya fasulyesi, yer fıstığı, mısırın çok miktarda ve özellikle çiğ olarak tüketilmesi önerilmezdi. Son araştırmalarda, bu besin maddelerinin yenilmesinin sanıldığı kadar tiroid fonksiyonları üzerine olumsuz etkisinin olmadığını ve guatra neden olmadığını ortaya çıktı. Kaldı ki bu gıdaların pişirilmesi guatrojen madde miktarını azaltacağından olumsuz etkilerini azaltıp daha sağlıklı kılıyor.
Hipotiroidi için nasıl beslenmeli?
Tiroid hormonlarının yapı taşı iyottur. İyot topraktan bitkilere ve suya geçen yani coğrafi yapıdan etkilenen bir mineral. Bu nedenle iyot eksik coğrafyadan elde edilen besinlerle beslenen kişilerde iyot eksikliği ortaya çıkıyor. Gerek çocukların gerekse yetişkinlerin yeterli düzeyde tiroid hormon sentezi için iyot eksikliği olmamalı. Günlük iyot ihtiyacı yetişkinlerde 150 mikrogram iken, gebelerde ve süt veren annelerde bu oran 250 mikrogramdır. Yine bazı besin maddelerinin tiroid hormonu üretiminde önemli rolü olduğu düşünülüyor. Bunlar arasında B12 vitamini, magnezyum, çinko, B2 vitamini, C vitamini, D vitamini ve selenyum bulunuyor. Bu besin maddeleri mikro (küçük) besin maddeleri olup vücutta birçok hormonun üretimi ve kana salınmasında rol alıyor. İyot için iyotlu tuz, deniz ürünlerini; selenyum, C ve B vitamini için ceviz, et, balık ve kabuklu deniz ürünleri, kepekli unlar, süt ürünleri, taze sebze, meyve ve yumurtayı; çinko için ise peynir, sığır eti, kepekli ekmek, tavuk, yumurta sarısı, süt ve süt ürünleri, balık, patates, ceviz, badem, tam tahıllar, kuru fasulye, lahana, ay çekirdeği ve kuzu eti gibi gıdaları sofradan eksik etmemeliyiz.
Hipertiroidi için nasıl beslenmeli?
Hipertiroidi, normalden fazla tiroid hormonunun kanda bulunması. Fazla tiroid hormonunun organizma üzerinde ciddi olumsuzlukları var. Hastalığın tedavisinde ilaçların yanı sıra beslenme için de önerilere dikkat edilmeli. Çünkü hipertiroidi tedavisi zorlu bir süreç. Takip ve tedavi aylarca devam eder, buna rağmen hastalık kontrol altına alınamayabiliyor ve yüzde 40-50 oranında nüks edebiliyor. Tedavide gıdalardaki iyot miktarını kısıtlamanın büyük önemi var. Bu nedenle ailede hipertiroid biri varsa yemekler tuzsuz pişirilmeli, yemekte diğer kişiler normal iyotlu tuz kullanırken, hipertiroidili kişi iyotsuz tuz kullanmalı.
Diğer önemli nokta sigara tüketimi. Sigara tedavi edici ilaçların etkisini azaltır. Ayrıca hastalığa bağlı gözlerde meydana gelen gözün dışarı fırlaması, sigara içenlerde çok daha fazla ve şiddetli olur. Bu durumlara dikkat edilmezse hastalığın kontrol altına alınması zorlaşır, cerrahi ya da duruma göre atom tedavisi diye bilinen radyoaktif iyot tedavisi uygulamak zorunda kalınabilir. Selenyum antioksidan ve immün sistemi düzenleyen mineraldir. Özellikle Graves hastalığı dediğimiz otoimmün hipertiroidi hastalığında ortaya çıkan hafif şiddetteki göz bulgularının düzelmesinde faydalı olduğuna dair bir takım araştırmalar varken, orta ve ileri düzey göz bulgularında faydalı olduğu ile ilgili henüz yeterli veri yok.
ABD’deki bazı televizyon reklamlarında beslenmeyle hipotiroidinin yenilebileceği söyleniyor. Bu tıbbi olarak mümkün mü?
Beslenme ile hipotiroidinin yenileceğini söylemek şu an için mümkün değil. Çünkü beslenme tiroid hastalıklarının önlenmesi ve tedavisinde çok önemli ancak, tek başına etkili bir faktör değil. Zaten iyot yeterli bölgede yaşayanlarda otoimmün nedenler hipotiroidinin en sık nedenidir ve sadece beslenme ile bağışıklık sistemindeki sorunların önlenmesi olası değil. Hastalığın ortaya çıkmasında birçok faktör rol alır. İyot eksikliğine bağlı T4 hormonu düşüklüğü karşımıza çıkabilir. Bu hastalarda iyot desteği ile eksiklik giderilirse, tiroid hormon düzeyleri normale gelebilir. Bununla birlikte hipotiroidisi olan bir kişide hastalığın temelinde otoimmün neden ve iyot eksikliği bulunamazsa ve ultrasonografik olarak tiroidin görüntüsü normalse sebebin tespiti için bahsettiğim vitamin ve minerallerin düzeyini görmek faydalı olabilir.
Beslenme haricinde bu hastaların kazanması gereken yaşam alışkanlıkları nelerdir?
Gerekli kontrollerini yeri geldiğinde ihmal etmemeliler. Özellikle hamileler ve çocuklar risk altında olduğu için iyot ihtiyaçlarını karşılayacak gıdaları tüketmelidirler. Çünkü anne karnındaki bebeklerin ve gelişim çağındaki çocukların zihin ve vücut gelişimleri için tiroid hormonu hayati önemdedir. İyotlu tuz, süt, yumurta ve deniz ürünleri iyottan zengin gıdalardır. Sigara ise özellikle hipertiroidi hastalarında, hastalığa bağlı göz sekellerini arttırabilir, ilaçların etkisini azaltarak tedaviyi zorlaştırır. Hastalar mutlaka sigarayı bıraktırma programlarına alınmalıdır.
Tiroid nedir
Tiroid bezi gırtlak ve köprücük kemiği arasında konumlanmış, soluk borusuna dolanmış kelebek biçiminde; metabolizma faaliyetlerini ve vücut ısısını düzenlemekten sorumlu olan, kendisi küçük görevleri oldukça büyük bir organdır. Tiroid bezinden salgılanan T3 veT4 hormonları metabolizmayı düzenlemekten, bazal metabolizma hızı denetiminden, sinir sisteminin ve yaşamsal faaliyetlerin düzenlenmesinden sorumludur. TSH ise tiroid bezine çalışma emrini veren, hipofiz bezinden salınan bir diğer tiroit sorumlusu hormondur. Bu organ aslında metabolizmanın anahtarı. Kan tetkikleri ve ultrason ile tiroit hormonunun fonksiyonu hakkında bilgi edinmek oldukça kolay! TSH hormonu sağlıklı gençlerde 4, gebelerde ve gebelik planlayanlarda 2.5, 70-73 yaş aralığındaki bireylerde 6, 80 yaş üstünde ise 7.5’ten yüksek olmaması gerekir.
Uzman Diyetisyen Şeyma ÖZTÜRK
Öztürk, “Hipotiroidi kilo artışı, kalp atım hızında düşüklük, soğuğa karşı aşırı duyarlılık, saç dökülmesi, unutkanlık, kabızlık, dirseklerde ve ayak bileklerinde kuruluk, deride döküntüler, tırnaklarda güçsüzlük, kronik yorgunluk ve uyku hali gibi semptomlarla kendini gösterir. Hipotiroidide meydana gelen bozukluklar medikal ve beslenme tedavisi ile tamamen ortadan kaldırılamıyor fakat düzenli endokrin takibi ve doğru beslenmeyle semptomlar en aza indirilirken medikal tedavi gereksinimi azalabiliyor. Doğru olan, iyi bir endokrinolog ve beslenme uzmanı işbirliği ile sahip olduğunuz bu hastalığı doğru yönetmeyi öğrenmek” diyor ve şunları öneriyor;
• Guatrojenik besinleri tanıyın ve bu besinlere karşı dikkatli olun. Çünkü guatrojenik besinler vücutta iyot emilimini azaltabilir, böylece tiroit fonksiyonlarının baskılanmasına neden olabilir. Brokoli, brüksel lahanası, lahana, karnabahar, şalgam, turp, soya ürünleri, şeftali, çilek gibi guatrojenik besinleri tüketirken ilaç saatine yakın saatler olmamasına özen gösterin.
• Selenyum deponun dolu olduğundan emin olun. Bunun için kan tetkiklerinde selenyum değerine baktırın ve düşükse somon, ton balığı, sarımsak, yumurta, ceviz gibi selenyumdan zengin besinleri beslenmenize dahil edin.
• Sebzelerin ve meyvelerin gücüne inanın. İçerdikleri vitamin, mineral sayesinde antioksidan etki göstererek metabolizmanızı canlı tutan sebzeler ve meyveler aynı zamanda lif kaynağı oldukları için hipotiroidi kaynaklı kabızlık probleminde size destek olurlar.
• Metabolizmanın anahtarı T3 ve T4 hormonlarının birbiri ile ilişkisinden sorumlu çinko sizin için oldukça önemli! Saç dökülmesi de şikayetlerin arasındaysa çinko değerinize baktırın ve hayvansal besinleri, tahılları ve kurubaklagillere hayatınızda daha sık yer verin.
• Magnezyum-kalsiyum ikilisi ile hayat boyu dost olun! İlaç takviyesi alıyorsanız kullandığınız ilaçların ve düşük kalsiyum alımının kemik sağlığını olumsuz etkilediğini unutmayın. Araştırmalar hipotiroidi olan bireylerin kalsiyum ve magnezyum değerlerinin düşük olduğunu vurguluyor. Light süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, kakao, muz gibi besinler hem beslenmenizi hem metabolizmanızı renklendirir!
• B12 ve Demir tetkiklerinize baktırın, beslenmenizi buna göre planlayın! B12 ve demir eksikliği hipotiroidili bireylerde yaygın görülür. Bu durum metabolizmanızı da ruhunuzu da depresyona sokar. Hayvansal besinleri günlük gereksiniminiz kadar tüketin ve gerekiyorsa takviye almaktan korkmayın. Çünkü bu takviyeler iştah açmıyor, kilo aldırmıyor! Aksine metabolizmanıza destek oluyor.
• İyot seviyenize baktırın ve mutlaka iyotlu tuz kullanın. Dünya Sağlık Örgütü, nüfusunun yüzde 10’unundan fazlasında tiroit rahatsızlığı olan bölgeleri ‘endemik guatr bölgeleri’ olarak kabul ediyor. Türkiye de ‘endemik guatr bölgesi’. Bu durumun ana nedenlerinden biri; iyot yetersizliği! Hipotiroidi hastaları dahil hepimiz soframızda mutlaka iyotlu tuz kullanmalıyız.
Hipertiroidiniz varsa…
Öztürk, “Bize hipertiroidi ile gelenlerde kilo kaybı, sinirlilik, sıcağa karşı aşırı duyarlılık, avuç içleri başta olmak üzere aşırı terleme, göz bebeklerinin dışa doğru çıkması, kas yorgunlukları, kalp atım hızında artış ve uyku bozuklukları gibi semptomlar oluyor” diyor. Öztürk’ün hipertiroidi olanlara beslenme tavsiyeleri ise şöyle;
• Bağışıklık sistemini güçlendirmek için multidisipliner bir beslenme programına kendinizi adapte edin. Çünkü olması gerekenden hızlı çalışan bir metabolizma güçsüz kaldığı anda hastalık riski daha yüksek, bağışıklık sistemi daha güçsüzdür. Bu sebeple beslenmenizde her şeyin gereksiniminiz olduğu kadar bulunması oldukça önemlidir.
• Antioksidan içeriği olan A, C, E vitamininden zengin turuncu ve sarı renkli sebze-meyveler başta olmak üzere sebze-meyve alımını arttırmalısınız.
• Güçlü bir metabolizma ve bağışıklık sistemi için haftada 2-3 gün omega-3 kaynağı balık tüketimine özen göstermelisiniz.
• B grubu vitaminlerden zengin tam tahıl kaynakları ve kurubaklagiller de mutlaka hayatında bulunmalı.
Öztürk ayrıca tiroit hormonuna iyi bakmak için stresi azaltmayı, egzersizi hayatınıza dahil etmeyi ve kulaktan dolma bilgiler yerine uzmanların tavsiyelerini dinlemeyi öneriyor.