Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Nasır, 26 Temmuz 1956’da Süveyş Kanalı’nın millileştirerek büyük bir uluslararası bunalım yarattı. Küba’nın füze krizi ile Süveyş Krizi dönemin en önemli iki krizi olarak nitelendirdi.
Bunalım, Mısır’ın Çekoslovakya ve Sovyetler Birliği’yle giderek yakınlaşmasına tepki olarak ABD ve İngiltere’nin Assuan Barajı’nın finansmanından vazgeçmesi üzerine başladı.
Nasır, bu karara kanal bölgesinde sıkıyönetim ilan ederek ve Süveyş Kanalı Kumpanyası’nın yönetimine el koyarak karşılık verdi. Kanalı kullanan gemilerden alınacak geçiş ücretleriyle beş yıl içinde barajın bütün yapım giderlerini karşılamayı planlayan Nasır’ın bu girişimi, kanalın kapatılmasından ve Basra Körfezi’yle Batı Avrupa arasındaki petrol taşımacılığının durmasından çekinen İngiltere ve Fransa’yı harekete geçirdi. Bunalımı çözmeye yönelik diplomatik girişimler sonuçsuz kalınca, İngiltere ve Fransa kanalın denetimini yeniden ele geçirmek ve Nasır’ı devirmek üzere askeri harekat hazırlıklarına başladı. Hasır’ın Akabe Körfezi’nin asızındaki Tiran Boğazı’nı abluka altına alma kararı ve 1955-56 yıllarında İsrail’e çok sayıda saldırı düzenleyen komandolara verdiği destek nedeniyle Mısır’a düşmanlığı gittikçe artan İsrail de harekata katılmayı kabul etti.
29 Ekim 1956’da Mısır sınırını geçen 10 İsrail tugayı Mısır birliklerini bozguna uğratarak kanala doğru ilerlemeye başladı. İngiltere ve Fransa ise belirlenen plan doğrultusunda İsrail ve Mısır birliklerinin kanaldan çekilmesini istediler ve Birleşmiş Milletler’in ateşkes kararını uygulamaya koymak için bölgeye müdahale edeceklerini ilan ettiler.
5-6 Kasım’da Port Said ve Port Fuad’a çıkarma yapan İngiliz ve Fransız kuvvetleri kanal bölgesini işgal etmeye başladılar. Ama kamuoyundan ve BM’den gelen tepkiler ve Sovyetler Birliği’nin müdahale tehditleri karşısında harekatı durdurmak zorunda kaldılar. Mısır’daki İngiliz ve Fransız askerlerinin 22 Aralık’ta BM gözetiminde Mısır’dan ayrılmasından kısa bir süre sonra da, İsrail birlikleri bölgeden çekildi. (Mart 1957)
Süveyş Bunalımı, Nasır’ın ülke içindeki saygınlığını büyük ölçüde artırdı. İsrail kanaldan yararlanma hakkını elde edemediyse de Tiran Boğazı’nı kullanma hakkını geri aldı. İngiltere ve Fransa ise Ortadoğu’daki etkili konumlarını büyük ölçüde yitirdiler.