Rüyalar binlerce yıl insanların bilinçaltını anlamak, sorunları çözmek, öğrenmek, geleceği görmek, rehberlik etmek için okundu, çözümlendi. Bilimdeki ilerlemelerle birlikte biraz geri plana itildi. Oysa rüyalar bize hala bilinçaltımızın mesajlarını iletmeye ve bize kendimizi anlatmaya devam ediyor ve anlaşılmayı bekliyorlar.
Hiç bir sabah uyanıp, “Öyle yaratıcı şeyler gördüm ki! Beynim bunu nasıl yapıyor?” diye düşündüğünüz oldu mu? Mutlaka olmuştur. Bu gördüklerinizin bilinçaltımızın bize mesajları olduğunu, geçmişten haberler taşıdığını hatta geleceğe dair ipuçları verdiğini söylesek? Dikkate almaya değer! Nimet Erenler Gülkökü, ‘Bilinçteki Sıçramalar Ezoterizmde Rüyalar ve Boyutlar’ kitabında rüyaların bizim için ne anlam taşıdığını anlatıyor;
‘Bilinçteki Sıçramalar’ kitabınızda rüyaların insanların kendisini tanıması için önemli bir araç olduğunu vurgulamışsınız. insan hayatında neden önemli?
Biz duygularımızı, gün içerisinde yaşadığımız olaylar üzerinden kaydediyoruz. Farkında olsak da olmasak da bu duygular bilinçaltımıza yer ediyor. Gündüz yaşadığımız olayların bilinçaltımızdaki etkilerine ve bu yaşantıların izlerine gece uyurken rastlıyoruz. Bunlar sembollere bürünerek açığa çıkıyor. Rüyalarımızın fotoğrafik bir dili var ve bu dil üzerinden bize durumu anlatmaya gayret ediyorlar. Bu semboller bazen su, kapı, masa, gökyüzü, uçak gibi semboller oluyor.
Mesela kapı herkeste aynı anlama mı gelir? Benim kapı ile ilgili geçmişte öğrendiklerim herkesten farklı olmaz mı?
Farklılık olabilir tabii. Kavramların kolektif anlamları olmakla birlikte bir de spesifik halleri var. Genel kavramlar ve spesifik kavramları birbirinden ayırt edebilmemiz için kişinin özel duygu dünyasını iyi bilmek lazım. Oradaki kapı gerçekten kapıyı kastedebilir, kişinin bir çıkış noktasında olduğunu işaret edebilir ya da herhangi bir olayın, dileğin kapısını da olabilir.
Rüyaları ciddiye almalı mıyız?
Kesinlikle almalıyız çünkü rüyalar yalan söylemez. İç dünyamızda olup biteni, biz farkında değilken bilinçaltımız süzgeçten geçirir ve uyarı mesajı olarak rüya yoluyla açığa çıkartır. Bize der ki, “Senin şurada takıntın var, aşman gereken, çözmen gereken olayın var, bunu gör, bunu anla.” Rüyalar iç dünyamızın çığlıkları gibidir. Hem geçmişi hem şimdiyi hem de geleceği anlatır. Bazen sürekli aynı rüyaları görüp dururuz ya… İşte bunlar çözüm arayan rüyalardandır ve onları muhakkak çözmeliyiz.
Rüyalar arcılığıyla hem dünyasal boyut hem de mistik âlemlerle bağ kurarız. Bu bağı delta
frekansı üzerinden gerçekleştiririz. Uyku modunda beynin doğal bir frekansı olan delta frekansı üzerinden DNA’larımızda kodlu olan atasal birikimlere ulaşabilir ve evrenin zihni ile bağlantıyı mümkün kılabiliriz ki, işte ‘mucize’ de bu noktada gerçeğe dönüşür. Yani hiçbirimiz yaratıcı düşünceye çok uzakta değiliz. Uyku doğal bir yaratıcı kaynakla bağ kurmamızı sağlar. Birçok müzisyenin rüyalarında beste yapmasının, bazı yazarların rüyalarında yazmalarının nedeni de bu. Rüyalar gerçeği görmemize, olanın kendisine gitmemize yardımcı olur. Bu bazen bilimsel bir buluş bazen dünyasal hayatımızda ilerlememiz gereken bir çözüm olabilir.
Rüyayı nasıl okuyacağız?
Rüyanın halk arsında yorumu çok sağlıklı olmayabilir. Davranış bilimini, insan psikolojisini iyi bilen, bu konuda kendisini iyi yetiştirmiş bir rüya analistinin yanında rüyalarınızı yorumlata yorumlata bu işi öğrenebilirsiniz. Eğer bu imkânınız yoksa, kendi kendinize ufak denemeler yaparak başlayabilirsiniz. Mesela bir rüya gördünüz. Bu rüyayı yorumlarken o gün ne yaşadığınıza bakın. Gördüğünüz rüyanın duygusunu hatırlayın. Bu duyguya benzerlik gösteren yaşadığınız anı hatırlamaya çalışın. Öncelikle onun ipuçlarını arayın. O gün içerisinde yaşadığınız olaylarda, çok kızdığınız, sevindiğiniz ya da takıldığınız anları yakalayıp o rüya ile olan bağlantısını kurmayı deneyin. Size ne anlattığını okumaya çalışın. Sağlıklı bağlantıları kurduğumuzda iç sesimiz bize ‘evet’ der. Bütün mesele sembolleri doğru okumaktır. Bunu bir kere öğrenmeye başladığınızda giderek kendi rüyalarınızı sağlıklı yorumlar hale gelirsiniz. Yine de bu işin püf noktası insan davranış bilimini, insan ruhunu, insanın iç dünyasını iyi bilmekte yatar.
Fal baktırmanın olasılıkları kapatmak olduğunu söyleyenler var. Olasılıklara tek perspektiften bakmaya başlayınca diğer olasılıkları elemiş oluyoruz. Doğru yönlendirmenin olacağından insan nasıl emin olabilir? Başkası bizim hayatımızı nasıl yorumlayabilir? Bir de rüyaları okutmak vizyonu kapatıyor olabilir mi?
Eğer sizin rüyalarınız, doğru yorumlanamazsa bu yanlış kararlar almanıza sebep olabilir elbette. O yüzden eskiler, “Kötü rüya gördüğünde git suya anlat, su kötülüğü alır, götürür” demişler. İyi rüya gördüğünde de, “Kimseye anlatma, sende kalsın çünkü anlattığınızda karşınızdaki insan o rüyaya farklı yorumlar ve niyetler ekleyerek sizin yarattığınız güzel etkiyi paralize edebilir” derler. O yüzden kötü rüyaları suya anlatalım ki arındırsın. İyi rüyaları ise anlatmayalım. Çünkü siz o bütünlük duygusunu sürekli içinizde taşıyarak olumlu etkiyi koruyor ve gerçekleşmesini de o kadar güçlü kılıyorsunuz. Bu olumlu rüyayı zaman zaman hatırlamayı da ihmal etmemeli. Çünkü siz rüyayı her hatırladığınızda beyin dalgalarınız bu olumlu etkiyi manyetik bir alanda yayacak, böylece eşleşmesi ve gerçekleşmesi mümkün olabilecek.
Rüyalarımızda hiç tanışmadığımız insanları, hiç gitmediğimiz yerleri, hiç olmayacak şeyleri neden görürüz?
Gün içerisinde birini görüp o kişiyi birine benzeterek, onun o olmadığı duygusunu yaşamışsanız, hiç tanımadığınız biri olarak onu rüyanızda görebilirsiniz. Ya da kolektif alt bellekten gelen eski yaşamlara ait bir takım görüntüler de olabilir. Alt bellekte atasal kodlarımıza ait sıçramalar oluyor, biz onu rüya kanalı ile görüyoruz. Düşünüyoruz, böyle birisi yok. Ama görmüşsek vardır. Olmayan hiçbir şeyi bilemeyiz. Delta frekansının desteğiyle rüya üzerinden zaman boyutunda sıçramalar yapıyoruz. Çocukluk yıllarımıza da gidiyor, gerçekleşmemiş geleceği de görebiliyoruz. Ama geçmişi anlatmak, geleceği görmekten daha kolay olduğu için geleceğe dair rüyaları daha az görürüz.
Gördüğümüz rüyayı bire bir gündelik hayatımızda yaşamamız neye delalet?
İnsan olağanüstü yeteneklere sahiptir. Yani mucize kendimizde, yeter ki ona ulaşmanın kapılarını kapamayalım. Çağımız insanı maddeye hükmetme ihtiyacını o kadar öne aldı ki, bu tür soyut yetenekleri arka plana attı. Yani unuttu, unutturuldu. Beynimiz gün içerisinde birçok sinyaller alıyor. Ancak şartlanmamız beş duyuya odaklandırıldığı için bu ayrımı yapamıyoruz. Bazı insanlar sistemin çabalarına rağmen bu yeteneklerini kaybetmedikleri için bu sıçramaları yaşayabiliyor. Günlük hayatımızda beş duyuya bağlı düşünce üretmeye şartlandırılan beynimizi diğer sekiz duyumuzu da bir araya getirip özellikle sezgi kanalını açtığımızda, hissettiğiniz şeylerde anlam arayarak bakarsak, beynin kullanılmayan merkezlerini kullanmaya başlarsak emin olun mucizeleri gerçekleştirebiliriz. “İsteyin sizin olsun!” der bir Zen Ustası. Neden? Çünkü düşünce maddeyi harekete geçiren en önemli enerjidir.
İsteyin sizin olsun demek kolay ama nasıl olacak?
Kesinlikle kendinize inanmalısınız. Siz hayatı ne kadar anlıyor ve kavrıyorsanız o ölçüde düşünce üretiyor, o ölçüde çevre oluşturuyorsunuz. İnsanın bilinci insanın kalitesini tayin eder. Düşünceleri, aklını kullanma biçimi, yanlışlardan arındırarak bunları rafine etmesi hayatın kalitesini arttıran en önemli unsurlardır. Bilgi güçtür. Bilgi, akıl, irade, sezgi… Bunları bir araya getirdiğiniz zaman yapamayacağınız, karşısında duramayacağınız hiçbir şey olmaz.
Mesela bir yerde bir işe girmek niyetindesiniz ama karar verici başka birisi. Böyle başka iradeler devreye girdiğinde nasıl olacak?
Hacı Bektaşı Veli’nin güzel bir sözü var, “Her ne ararsan kendinde ara” diyor. Mevki istemenin nedeni ne? İnsan kendi yeteneklerinin farkına vardığı zaman mevki zaten oluşur. Mevkiye gitmek isteyen birini hırsları yönetir, o hırslar onu zayıf düşürür. Hırsını kontrol edecek akıl ve donanıma sahip değilse ona ulaşamaz. Beyin dalga boylarını gamada değil de delta frekansında kullanabilmeyi başaran zihin her şeyi gerçekleştirebilir. Mucizeyi dahi! “Terfi edeceğim” diye bakarsanız bu yanlış bakış açısı olur. Yeteneklerim ne? Donanımımı nasıl daha sağlıklı hale getirebilirim diye kendi aklınızı, yeteneklerinizi, sezginizi, iradenizi sağlıklı kullandığınız zaman birikiminiz ve senteziniz sayesinde o terfi zaten size gelir. Birini besleyen duygu bir yerlere gelme hırsı, diğerini besleyen duygu sadece kendisi olma, kendi potansiyelini açığa çıkartabilmeyi başarma.
Duygusal boyutlarda ebeveynlerle ya da çocuğunuzla, eşinizle sorun yaşadığınızda rüyalar ne şekilde kullanılabilir? Rüyalar bir sorun çözme aracı olarak nasıl kullanılabilir?
Eşiyle problemi olan bir kadın, eşiyle ilgili problemiyle alakalı gördüğü rüyayı acaba sağlıklı değerlendirebilecek mi? Hepimiz birbirimizle sorun yaşayabiliriz. Bu gayet normal. Normal olmayan duyguları ve düşünceleri sağlıklı yönetememek. Biz hep kabahati karşımızdaki insanda aramaya eğilimliyiz. Ancak rüyalardan beklentimiz, “Neden bu tartışmayı yaşıyorum? Bana dair eksik bıraktığım ne var?” sorularının cevaplarını istemektir. İlişkinin sağlıklı olabilmesi için önce bunu çözmeliyim ki isteme hakkım doğsun. Bunu yapabilirsem, karşımdaki insanın bana bir adım atmasına fırsat verebilir, çözüm odaklı düşündürebilirim. Yeter ki, ilişkide karşılıklı olarak ayrışma değil de birliktelik amaçlansın.
İstiare rüyaları nedir?
İstiharede niyet ederek, dileyerek ya da “Şu durumun sonucu nasıl olacak?” bunu görmek istiyorum diyerek yatarsınız. Bilinçaltımız olup biten her şeyi tıpkı bir film makinesi gibi kaydeder. Gün içinde fark etmediğimiz bütün ayrıntılar bilinçaltımızdadır. Hani bir söz vardır ya “Şeytan ayrıntıda gizlidir” diye. İşte istihareye yatmak demek bu bilinçaltı detaylarına ulaşmak demektir. Rüyada açığa çıkarılması istenen bilgi, bilinçaltını tarayarak birçok detayı bir araya getirir ve o konu hakkındaki en uygun cevabı bize getirme olasılığı yüksektir.
Lüsid rüya nedir, siz hiç uyguladınız mı?
Lüsid rüyalar, farkındalığın ve iradenin bilinçli şekilde uygulandığı rüyalardır. Araştırmacılar Malezya’nın dağlık bölgelerinde yaşayan Senoi halkının mutlu ve huzurlu olduğunu görmüş ve onları araştırmışlar, görmüşler ki Lüsid rüyalara çok önem veriyorlar. Mesela çocuk rüyasında korkunç bir canavar gördü, ağlayarak uyandı, çocuğa, “Rüyanda gördüğün o canavardan kaçmak yerine mücadele et. Sen güçlüsün, onu yenebilirsin” diye telkin edip tekrar yatırıyorlar. Çocuk bu telkinle bilinçli bir şekilde korkuyu yenmeyi öğreniyor. Lüsid rüyaların önemi iradeyi, bilinci kontrol etmektir. Öğrenme rüyalarda gerçekleşir. Biz, gündüz hayata nasıl bakıyorsak, ne kadar anlayabiliyorsak, o kadar öğreniyoruz. Uyuduğumuzda beynimiz bir takım kimyasallar üretiyor. Bu kimyasallar beyin hücrelerini yeniliyor, bizi sağlıklı bir güne hazırlarken, bir taraftan da hafızamızı güçlendiriyorlar. Günlük hayatımızda öğrendiklerimizi gece kodluyoruz. O kodlar ne kadar bilinçli ve farkındalıklı ise o denli sağlıklı bir bilinçaltı oluşturuyoruz. Bu düzenlenmiş bilinçaltı ile isabetli kararlar verebilir, on ikiden vurabiliriz. Bir şeyleri öğrenmek istediğimde gündüz düşünüyorum, yatağa girerken de onu hatırlıyorum. Yatarken, “Ben bunu çözmek istiyorum” dediğimde zaten lüsidi harekete geçiriyorum. Lüsid rüyaya irade koymaktır.
İnisiyatik rüyalar nedir?
Rüyaların bir özelliği de mistik alemlere yaptığımız yolculuk olması. Rüya boyutu ile farklı alemlere yolculuk yapabiliyoruz. Bu boyutlar her kişinin farkındalık seviyesine göre değişir. Mistik alemlerden gelen bir takım bilgiler şuurun açılmasına neden olur. Bu rüyalarda evrensel olan ama gözle göremediğimiz bilgilere ait mesajlar vardır. Mesela insan ölmeden ölmeyi deneyleyebilir mi? Evet, inisiyatik rüyalarda bu mümkün. Ölüm sonrasını anlayabilir. Hatta ölüm diye bir şeyin olmadığını, sadece boyutlar arası geçiş olduğunu öğrenebilir.
Bunlar haricinde rüyalarda ne yapılabilir?
Rüyalarda çok şey yapılabilir. Bazen ruh dünyam yorulduğunda bu boyut üzerinden kaynağa gider ve oradan tarifi güç bir enerjiyle dönerim. Bu öyle bir enerji ki, dünyada bir karşılığı yok. Gideceğiniz en güzel tatil, yiyeceğiniz en güzel yemek ya da aldığınız ev, araba size bu duyguyu vermez. Yani dünyasal bir karşılığı yok. Rüya bilincini oluşturmak hem ruh sağlığınız hem iç dengeleriniz açısından hem geleceği hem bugünü daha iyi değerlendirmemiz açısından önemli. Bu tarihin farklı evrelerinde oldukça üzerinde durulan bir konu. Yaklaşık beş yüz yıldan beridir hafifseniyor. Bilim dünyası rüyaların öneminin bilincinde. Ruha ulaşabilmek için psikanalitik yöntem olarak hala tıp doktorları, psikologlar ve psikiyatrlar rüyaları kullanıyor.
Rüyamda önümdeki iki denizi beyaz çakıl taşlarından bir yol ayırıyor. İki denizin dalgaları da gelip yola çarpıp geri çekiliyor ve çok güzel bir yerde olduğumu hissediyorum. Orada sadece duygu var. Rüyalardaki bu tür duygular bize ne söylüyor?
Rüyanın duygusu bize çok şey anlatır ve onları yorumlamalıyız. Önünüzde denizi ikiye ayıran çakıl taşlarının üzerinde olmanız, dualiteyi işaret ediyor. Orta yerde olmak önemli bir mesajdır. Zihinde de bu böyledir, beynin sağ ve sol yarım küresini kullanmak için zihinde olmak lazım, zihin aklı ve sezgiyi buluşturan merkezdir. Zihin bütünleşik gören bir yapıya sahiptir, daha harmoniktir, daha derinlikli düşünürüz. Bu rüyanızla siz, bakış açısı olarak dualiteyi görüp tirinite dediğimiz farklı bir nokta bilgisi oluşturuyorsunuz. Yani rüyanız, zıtlıkların ardındaki uyumu yakalama bilincinde olduğunuzu işaret ediyor. İşte bu tür rüyalar tam bir sembol rüyasıdır. Burada denizin yorumu ne kadar farklı bir sembole bürünmüş gördünüz mü? Çakılların beyaz olması, enerjinizi vermeye değil, o enerjiyi temiz tutabilmek için korumanız gerektiğine işaret ediyor.
İnternetteki rüya yorumları doğru mu?
Genel yorumlar oldukları için çok itibar etmemeli. Kişiye özel yorumlanması daha doğru. ‘Bilinçteki Sıçramalar’ kitabımın bir bölümünde on dokuz gerçek rüya öyküsüne yer verdim. Rüyaları gören kişilerle tek tek görüşerek analitik bir çalışma yaptım. Okurlar kendi rüyalarını nasıl yorumlayabileceklerine dair burada referanslar bulabilir.
RÜYALAR PSİKİYATRİDE NASIL VE NEDEN KULLANILIYOR?
Psikiyatrist Doç. Dr. Nusret Kaya, 1978’de ABD’de uyku bozuklukları ve rüya analizleri üzerine iki yıl master yaptıktan sonra danışanlarına rüya analizi ağırlıklı tedaviler uyguluyor. Kaya neden rüyaları kullandığını şöyle açıklıyor; Düşünen beyin bölümü korteks adını alır ve yüzde 28 hücre kullanır, alt beyin ve kuyruğu omurilik ise yüzde 72 hücre kullanır. Arada matematiksel bir orantısızlık var. Biz alt beyin ve kuyruğunun farkında değiliz. En temel inşaat bozukluklarının birincisi ana rahmi, ikincisi doğum travması, üçüncüsü 0-2 yaş bebeklik. Bu dönemlerde hatırlayan beyin bölümü yani korteks kurulmamıştır. Bu temel inşaat bozukluklarını insanlara anlatamazsak hayatları depreme döner. Rüyalar hatırlanmayan bu bölgeleri anlatan tek olgu. Amerika’da, Avrupa’da, Doğu’da ve Çin’de ‘dream analiser’ olarak danışanlarına yardımcı olan çok sayıda psikiyatr var.
Kaya rüya analizi için danışanlarına öncelikle kitaplarını ve internet sitesini tavsiye ediyor, “Uykuya dalmadan önce başınıza kağıt kalem koyun, kahvaltıdan önce rüyalarınızı yazın, rüyalarınızın sayısı beş olduğu zaman beni arayın. Danışanlarım rüyalarıyla geldikleri zaman hiç akıllarına gelmeyen veya kimseye anlatamadıkları problemleri masaya dökülür. Rüya analizi yorum ve tasvirden farklı bilimsel bir birleştirme yoludur. Bu konuda da eğitim şart. Alt beyin ve kuyruğu simge ve çağrışım dili kullanarak üst beyne durumu anlatmaya çalışır. Bu simge ve çağrışım dillerini bilmiyorsak, yorum, tabir gibi yerlere sapar ve hurafeye düşeriz.”
Rüya Koçluğu nasıl yapılıyor?
Işık Elçi rüya koçu olarak çalışıyor. Rüya Koçluğu, kişilerin rüya analizleri yapıldıktan sonra, rüyaların da iyileştirmeleri gereken durumların bilinçaltı çalışmaları ile iyileştirmesini içerir diyor, “Örneğin, kişinin rüyası hayata karşı güvensizliğine işaret ediyorsa, bu güvensizliğe sebep olan durumlar tespit edilir ve iyileşme sağlanır. Bu iyileşme sonrası kişilerin yaşamında pozitif gelişmeler olur.”
Rüya düzleminde yapılan bireysel çalışmaların yanında grup çalışmaları da var, “Grup çalışmalarında rüya yorumlarıyla birlikte rüya yorumunun nasıl yapılacağı, rüyalardan nasıl faydalanacakları, rüya çeşitleri, rüya sembolleri, psikanaliz düzlemde rüyaların nasıl ele alındığı, rüyaları hatırlama, rahat uyku için yöntemler, geçmiş yaşam rüyaları, rüyaların içine tekrardan girme gibi konular teorik ve uygulamalı olarak anlatılır.”
Elçi’ye göre rüya düzleminde şifalanma, kişinin uyku öncesi yaptığı bazı çalışmalar ve niyetlerle gerçekleşiyor, “Diyelim ki ilişkiler düzleminde sorun yaşayan, aynı sıkıntılı durumları hayatına çeken biri var. O kişinin uyku sürecine başlamadan önce, zihinsel, ruhsal ve fiziksel olarak kendisini dinlendirmesi lazım. Meditasyon yapmak, duş almak, sakin bir kaç saat geçirmek gibi. Film izlememek, ağır yemek yememek, alkol almamak gerek. Kişi yatağa uzandığında iki kaşının ortasındaki üçüncü göz dediğimiz, enerji noktaları olan çakralardan altıncısına odaklanıyor. Burası kişinin kendi sezgileri ve yüksek benliği (özü) ile iletişime geçeceği yer. Aynı zamanda tamamen niyete odaklanmalı. Ardından, “Bu gece rüyalarımda ilişkiler düzleminde yaşadığım sorunlara sebep olan deneyimleri görmeyi seçiyorum” ya da
“Uyku süresince bilinçaltımda sevgi düzleminde çatışmalara sebep olan tüm olumsuz duygu ve düşüncelerimin şifalanmasına, arınmasına, çözümlenmesine niyet ediyorum” diyerek uyku sürecine başlayabilir. Birkaç akşam aynı niyete odaklanarak çalışma yapılabilir.”
Elçi her rüyanın, her sembolün kişiye özel ele alınması gerektiğini söylüyor, “Rüyanın içindeki semboller, rüyanın içindeki duygu-düşünce, rüya öncesi ve rüya sonrası yaşananlar analiz sırasında bütüncül bir şekilde ele alınır. Kişinin geçmişi, istekleri, duaları, deneyimleri, sosyal ve aile çevresi, yaşadığı kültür, rüya sembollerini ve yorumu etkiler.”
Elçi daha çok rehber rüyalar üzerine çalışıyor, “Kişisel gelişim yolculuğunun en önemli basamaklarından biri olan ‘Rehber Rüyalar’ size öz benliğinizin seçimlerini hatırlatan en etkin araç. Geldiği boyut nedeniyle çok önem taşıyan bu rüyaların -bilinçaltı rüyalarından- farkı size ‘neden’ değil ‘ne’ ve ‘nasıl’ sorularını sordurarak, hayat amacınıza katkı sağlamak. Yüksek benliğinizle ve onun da ötesinde tüm evrenle işbirliği kurmanızı, yaratıcılığınızı geliştirmenizden, kısır döngülerinizi kırmaya, özgüveninizi artırmaya kadar pek çok konuda yükselmenize, kendinizi doğru şeklide ifade etmenize vesile olur. Rüyalarınız, doğru yorumlandığında uyanık yaşamınızda pek çok mucizeyle karşılaşırsınız. Rehber Rüyalar, kamil insan olma yolunda kişisel gelişiminizi destekleyen, tekamülünüze hizmet eden, nefsinizin arınmasına ve şifalanmasına vesile olan, yaratılışın başlangıcından itibaren var olan en temel kadim bilgilerden biridir.”
Rüyayı yazmak, hatırlamak ve yorumlamak
Rüya ve Hayal Günlüğü’nün yazarı Figen Midilli rüyaları yazabilmemiz için hazırladığı bu kitapla adeta bize rehberlik ediyor.
Siz rüyaları yazmayı teşvik ediyorsunuz. Rüyaları yazmak neden işe yarar?
Yazmak, rüyalarımızı fark etmektir. Rüyalarımızı yazmak çocukluğumuzdan, atalarımızdan aldığımız yüklerden arınmak için çıkacağımız yollardan biridir. Düzenli yazmaya başlayarak ve ‘Rüya Çizelgesi’ kullanarak rüyalarınızın sembol diliyle alt beyninizin verdiği mesajları çözümlemeye ve üst beyin ile alt beyin arasında bağlantı kurmaya başlarsınız. Yazmak o dönemki ruh halimizi anlamamızda yol göstericidir. Yazdıklarımızı okuduğumuzda kendimizi gözlemliyoruz, bu bir anlamda kendimizi düzeltmektir.
Rüyalardaki sembolleri nasıl yorumlayabiliriz?
‘Rüya Çizelgesi’ni uyguladığınızda, rüyalarınızdaki ortak mekânlar, sayılar ve diğer sembollerle kendi rüya dilinizi anlamaya başlarsınız. Sembollere tek tek değil, rüyanın bütününe bakarak anlamaya çalışın. Rüyayı gördüğünüz dönemde içinde bulunduğunuz ruhsal durum, yaşadığınız deneyimler sembolleri anlamanızı kolaylaştırır.
Rüyaları hatırlamak için ne yapmalıyız?
Her uyandığınızda rahatça ulaşabilmek için Rüya ve Hayal Günlüğü’nüzü yatağınızın baş ucuna koyun. Yatmadan önce günlüğe her baktığınızda, rüyalarınızı hatırlayacağınızı düşünürseniz bu duyguyu bilinçaltına ekmiş olursunuz. Başlangıçta rüyalarınızı net hatırlamayabilirsiniz, yazdıkça hatırlamanız kolaylaşır. Her insan her gece rüya görür, hatırlamayı seçin. Uyanır uyanmaz üst beyin devreye girmeden rüyanızı yazmanız çok önemli. Rüya yazmayı kahvaltı ya da banyo sonrasına bıraktığınızda detayları unutabileceğiniz gibi, yazarken yorum katmaya başlarsınız.
Rüyalar en çok hangi durumlarda işlevsel?
Günlük yaşamdaki deneyimlerimiz sembol diliyle rüyalarımıza yansır. Semboller alışılmışın dışındaysa, gerçeküstü olaylar, yerler varsa bunları farklı bir kalemle işaretleyin. Dikkat etmeniz gereken bu tarz sahnelerdir. Örneğin, bir asansördesiniz asansör yukarı/aşağı değil yana hareket ediyor gibi.
Sizin konuyla ilgili ilave etmek istedikleriniz neler?
Yazmaya devam ettikçe fark edeceksiniz, önce kendinizle olan ilişkinizde değişim başlar, sonra çevrenizdeki insanlarla, özellikle sevdiğiniz kişilerle ilişkiniz derinden değişir. İlk zamanlarda bir cümle de olsa ne hatırlıyorsanız yazın. Hatırlamaya özen gösterirseniz, hatırlarsınız. Her insan rüya görüyor. Başlangıçta sondan başa doğru da olsa hatırladığınız şekilde rüyalarınızı yazmaya başlayın. Yazarken sembol dilinizi anlayamasanız bile alt beyin ile üst beyin arasında bağlantı kurmaya başlayacaksınız.