Coğrafi keşifler ve ticaretin gelişmesi sayesinde zenginleşen tüccarlar, kiliseye karşı kralların yanında yer aldılar. Kilisenin katı öğretisinden bağımsız, özgür düşüncenin savunulduğu Rönesans Dönemi, 16. yüzyılda başlayan dinsel reform hareketinin gerçekleşmesi için de gerekli ön koşulları sağlamış oldu. Rönesans ile birlikte gelişen yeni düşüncelerin yayılması yeni buluş ve keşiflerle hız kazandı.  

Rönesans

Yeniden doğuş anlamına gelen Rönesans, Avrupa tarihinde 14. yüzyılın sonuyla 15. ve 16. yüzyılları kapsayan dönemi tanımlamakta kullanılıyor. Eski Yunan ve Roma kültürünün canlandığı; düşüncede, edebiyatta, resimde, heykelde, mimarlıkta büyük değişikliklerin olduğu bu dönemde, sanki her şey yeniden doğmuş gibiydi. İşte bu tarihsel değişim dönemine Rönesans denmesi bu yüzdendir. Rönesans Dönemindeki gelişmeler insanın evreni, evrendeki konumunu algılayışını ve yaşama bakışını büyük ölçüde etkiledi ve değiştirdi.

Rönesans düşüncesinin doğmasına katkıda bulunan en önemli olaylardan biri, İtalyan şair ve düşünür Francesco Petrarca öncülüğünde gelişen Hümanizm Akımı oldu. 1453’te Osmanlıların İstanbul’u alması üzerine Avrupa’ya kaçan bilginler, Eski Yunanca ve Latince önemli kitaplarla el yazmalarını birlikte götürdüler. Bu eserler bu kültürlere ilgiyi arttırdı.

Ortaçağ’ın sonlarına doğru Avrupa’nın siyasal yapısında önemli değişiklikler oluyordu. Hristiyan Avrupa’nın önderliğini ele geçirmek isteyen Kutsal Roma- Germen İmparatorluğu, papalar ile 11. yüzyılın ortalarından 13. yüzyıla kadar süren uzun bir mücadeleye girişti. Papalar ve imparatorlar arasındaki bu çatışmalar dinsel birliği zayıflattı.

15. yüzyılın ortalarında en güçlü dönemini yaşayan Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu, 16. yüzyılda dinsel uyuşmazlıklar yüzünden sarsıldı. Avrupa’da siyasal güç kralların eline geçti ve Fransa, İngiltere gibi ülkelerde halk giderek Hristiyanlık’tan çok ülkesine bağlılığı önemsemeye başladı.

Coğrafi keşifler ve ticaretin gelişmesi sayesinde zenginleşen tüccarlar, kiliseye karşı kralların yanında yer aldılar. Kilisenin katı öğretisinden bağımsız, özgür düşüncenin savunulduğu Rönesans Dönemi, 16. yüzyılda başlayan dinsel reform hareketinin gerçekleşmesi için de gerekli ön koşulları sağlamış oldu. Rönesans ile birlikte gelişen yeni düşüncelerin yayılması yeni buluş ve keşiflerle hız kazandı. Matbaa; kitapların çoğalmasını, yeni bilgi ve düşüncelerin okuyabilen herkese daha ucuz ve kolay yoldan ulaşmasını sağladı. Pusula ile uzak denizlere yelken açıldı. Portekizliler ve İspanyollar, Yeni Dünya’yı keşfettiler. Afrika’yı dolaşarak Hindistan’a ulaştılar. Yaygın olarak kullanılmaya başlanan barut ise ülkelerin kendine güvenini arttırdı. Sömürgelerden elde ettikleri kaynaklarla ve ticaretle zenginlikleri artan soylu aileler; dönemin yetenekli yazarlarının ve sanatçılarının yapıtlarını satın almaya, onları korumaya ve desteklemeye başladılar.

Rönesans çeşitli edebiyat türlerinin geliştirildiği ve denendiği bir dönem oldu. İtalyan şair ve öykü yazarı Giovanni Boccaccio, “Decameron Hikayeleri” (yaklaşık 1348-53) adlı yapıtıyla düzyazının gelişmesine öncülük etti. O dönemde düşünürler, din adamları yapıtlarını Latince yazdığından halk okuma yazma bilse bile bu kitapları okuyamazdı. “İlahi Komedya” adlı yapıtını Latince yerine Toskanca lehçesi kullanarak günlük konuşma dilinde yazan Dante, İtalyancanın gelişmesine büyük katkı sağladı. Onu izleyen öteki yazarlar edebiyatta yerel dillerin yerleşmesine, okur-yazarlığın bir ayrıcalık olmaktan çıkarak yaygınlaşmasına çalıştılar.

Hümanist dünya görüşü etkisini çok geçmeden resim ve heykelde de gösterdi. Rönesans Döneminde ressamlar, dinsel konulu resimler yapmayı sürdürmekle birlikte daha çok portrelere ve insanı konu alan yapıtlara yöneldiler. Ressamlar insanı gerçekçi bir bakış açısıyla, olduğu gibi yansıtabilmek için hareket, ışık-gölge türünden anlatım tekniklerinden yararlandılar. Perspektif kurallarının saptanması mimarlıktan başka, resim ve heykel sanatlarını da önemli ölçüde etkiledi. Perspektif sayesinde mimarlar tasarladıkları yapıtların bitmiş halini önceden çizerek gösterebiliyorlardı.

İtalya’da Rönesans’ın en önemli merkezi olan Floransa, zengin ve soylu Medici ailesinin yönetimindeydi. Mediciler sanatçılara parasal destek sağladılar. Bu dönemde yetişen ünlü sanatçılar arasında Michelangelo, Donatello, Sandro Botticelli ve Leonardo da Vinci vardı.

Rönesans düşüncesinin yaygınlaşması

Bazı düşünür ve sanatçıların Eski Yunan ve Roma uygarlıklarına duydukları hayranlık, Hristiyanlıktan kopmalarına neden oldu. Hollandalı düşünür Desiderus Erasmus; dinsel inançları güçlü olmasına karşın, çağının en açık fikirli düşünürlerinden biriydi. “Deliliğe Övgü” adlı yapıtında, din adamlarının dar görüşlülüğünü alaya alarak insanların olaylara eleştirel gözle bakmalarını öğütledi.

Almanya’da Rönesans ilkelerini ilk uygulayan sanatçı Albercht Dürer oldu. Fransa’da ise, edebiyat alanındaki ilk temsilcisi François Rabelais idi. Rabelais güldürücü olduğu kadar düşündürücü ve eleştirel yazılarıyla, Fransız ulusal edebiyatının öncüsü oldu. Michel de Montaigne deneme türündeki yazılarıyla bu geleneği sürdürdü. İspanya’da romancı, oyun yazarı ve şair Miguel de Cervantes; 1605’te yayımlanan Don Kişot ile çağdaş romanın ilk örneğini verdi.

William Shakespeare (1564-1616) İngiltere’de I. Elizabeth’in son yıllarıyla I. James dönemini kapsayan yeni zenginliklerin ülkeye aktığı; İngilizcenin ulusal dil olarak saygınlık kazandığı, Niccolo Machiavelli’nin “Hükümdar”ının Montaigne’in “Denemeler”inin İngilizceye çevrildiği bir dönemde yaşadı. Dünyanın en büyük oyun yazarlarından biri olan Shakespeare, kendinden sonra gelen pek çok sanatçıya esin kaynağı oldu.

Rönesans aynı zamanda modern bilimin gelişmeye başladığı bir dönemdi. Ortaçağ’da Roger Bacon gibi çağının ötesine geçmiş kuram ve düşünceleriyle tanınan bilginler ve düşünürler, kilisenin bağnazlığı ve teknolojik olanaksızlıklar yüzünden düşünce ve bilgilerini yaygınlaştırma olanağı buldular. Kopernik, Batlamyus’un dünyanın evrenin merkezinde hareketsiz durduğu kuramını çürüttü. Astronomi kökten değişti. Modern Anatomi biliminin babası Andreas Vesalius, kadavralar üzerinde yaptığı incelemelere dayanarak gerçekçi bir anatomi kitabı yazdı. Bu bilgilerden hekimlerin yanı sıra heykelciler ve ressamlar da yararlandı. Aynı dönemde İngiliz bilim adamı ve düşünür Francis Bacon “Bilginin Gelişimi” adlı kitabında bilimsel gerçeklere ancak gözlem ve deney yoluyla ulaşılabileceğini savunarak modern bilimin temellerini atmış oldu.

Tüm bu gelişmeler göz önüne alınarak Rönesans, insanlık tarihinin en önemli adımlarından biri olarak kabul edildi.

Reform

Reform, 16. yüzyıl boyunca tüm Avrupa’yı etkileyen dinsel bir hareketti. Katolik Kilisesi’nin aşırı zenginleşmesi ve yozlaşmasına karşı gelişen bu hareket; Hristiyanlığın en büyük üç mezhebinden biri olan Protestanlığın kurulmasına yol açtı. Bu hareketin en önemli öncüleri ise Martin Luther ve Jean Calvin oldu. 

Ortaçağ’da kilise, siyaset ve dünyasal işlerde ağırlığını gitgide arttırmıştı. Bu din adamlarının tepkisini çekti. Matbaanın yaygınlaşmasıyla kutsal kitabı okuma fırsatını bulan insanlar, kilisenin uygulama farklılığını gördüler. Rönesans’ın sanatı ve düşünceyi özgürleştirici tutumu da Reform’un doğmasına katkıda bulundu.

Alman din adamı Luther, Katolik Kilisesi’nin insanların günahlarından arınmaları için önerdiği öğreti ve uygulamaların yanlış olduğunu düşünüyordu. Luther, insanın zayıf olduğuna; ancak Tanrı’nın onu kurtarabileceğine inanıyordu. İnsanın günahlarından arınması için yapabileceği tek şey; Tanrı’nın ona bağışladığı inanca sarılmasıydı. Katolik Kilisesi’nin endüljans satarak insanların günahlarından arındırılması uygulamasına karşı çıktı. Endüljans; insanların cennetle cehennem arasında, günahlarından arınmak için bekledikleri arafta çekecekleri cezaların belirli bir sevap işlemeleri karşılığında Katolik Kilisesi’nce bağışlanması idi.

Luther bu karşı çıkışından dolayı, din sapkını olmakla suçlanarak afaroz edidi. Ancak Almanya’da yozlaşmış kiliseye karşı çıkan pek çok kişi Luther’i destekledi. Luther bu destekten cesaret alarak öteki Katolik öğretilerine de karşı çıktı. Bütün insanların papanın ya da piskoposların yol göstermelerine gerek duymadan, Hristiyan inancını Kutsal Kitap’ta bulabileceğini söyledi.

Bu bölünme başka ülkelere de sıçradı. İsviçre’de, Zürich’de Huldrych Zwingli ve Cenevre’de Jean Calvin ayrıntılarda farklılaşmakla birlikte, ana konularda aynı düşünceden yola çıkarak Katolik Kilisesi’nde reform istediler. Bu üç büyük reformcunun düşüncelerindeki farklılıklar yüzünden Protestanlığın gelişimi yavaşladı.

Ayrıca Karşı Reformu başlatan Katolik Kilisesi, 1545-63 arasında toplanan Trento Konsili ile kendini yenileme çabasına girişti. Böylece Protestanlık yüzyılın başlarındaki hızlı gelişimini sürdüremedi. Almanya’nın yarısı Lutercilik’i benimserken Calvin’in izleyicileri olan Kalvinciler; Fransa, Hollanda ve İskoçya’da yayıldılar. Ama özellikle Güney Avrupa ve kuzeyin önemli bir bölümü Katolik olarak kaldı.

Reform’un İngiltere’deki biçimi ise daha ilginçti. 1509-47 arasında hükümdar olan Kral VIII. Henry’nin evliliği yüzünden papayla arası açıldı. Papanın otoritesini tanımayarak kendisini İngiltere Kilisesi’nin başı ilan etti. Kilisede küçük bazı değişikliklerle yetindi. VI. Edward döneminde (1547-53) Protestanlık yerleşti. Kız kardeşi I. Mary döneminde ise Katolik ve papalık otoritesi geri getirildi. Gene bu dönemde pek çok protestan yakılarak öldürüldü. Mary’nin kız kardeşi Elizabeth (1558-1603) ise papaya karşı geldi. İngiltere Kilisesi’nin, Reform’dan önce olduğu gibi; piskoposlarca yönetilen ve Katolikler ile Protestanlar’ı birlikte barındıran bir kilise olması için çalıştı.Ancak bunda tümüyle başarılı olamadı. Böylece İngiltere Kilisesi’nin öbür Protestan kiliselerinden daha farklı olan yapısı 16. yüzyılda oluştu.

Din Savaşları

Reform Dönemi Avrupasında, hemen hiç kimse bir ülkede birden fazla dinin var olabileceğine inanmadığı için kendi gibi düşünmeyen öteki Hristiyanlar’ı cezalandırmayı görev edindi. Avrupa’nın her yerinde insanlar dinleri nedeniyle; öldürüldü, hapsedildi ya da malları ve hakları ellerinden alındı. 30 Yıl Savaşları da bu çatışmanın sonucuydu.

Bugünkü Avrupa devletlerinde, din özgürlüğü olmasına rağmen Reform’un neden olduğu bölünme hala geçerliliğini koruyor.

Kasaba.works Digital Agency