Sizi ‘sihirli’ okur yaşı kavramıyla tanıştırarak bundan sonraki hayatınızda daha anlaşılır olmanızı sağlayacağım ama önce bir kaç istatistikten bahsetmeme izin edin.
TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) 2015 yılına ait Ulusal Eğitim İstatistiklerine göre 18–65 yaş aralığında 2,5 milyon kişi okuma yazma bilmiyor. 2015’te 78 milyon olduğumuza göre, çarşıda pazarda karşılaştığımız her 31 kişiden biri okuma yazma bilmiyor.
Yaklaşık 3,5 milyon kişi okuma yazma biliyor ama okulda eğitim almamış. 15 milyon kişi (yüzde 27,5) ilkokul, 8 milyon kişi (yüzde 15) ortaokul veya dengi mezunu. Yani 78 milyon kişinin küsuratları da eklersek 30 milyonu (yüzde 60’ı) temel eğitimi bile tamamlamamış.
Yüzde 21’imiz (11.3 milyon) lise veya dengi okul mezunu. Sadece yüzde 15’imiz (8.3 milyon) üniversite mezunu.
Okumuyoruz ama neden?
Bu eğitim düzeyine sahip ülkemizde gelir seviyesi de malum. Bu koşullarda halkımızın çoğu okuduğunu anlamıyor. Her üç yılda bir yapılan Uluslararası PISA testi sonuçlarına göre, Türkiye 72 ülke arasında 50. sırada. Okumada ise Meksika ile birlikte sonuncuyuz.
Teselli olacaksa ‘okuduğunu anlamama’ tüm ülkelerde sorun. ABD Eğitim Bakanlığı tarafından 2006 yılında yayınlanan Ulusal Erişkin Okuryazarlığı Değerlendirmesine göre 30 milyon erişkin basit metinleri okumada zorluk çekiyor.
İnsanların kendi yaşı ile okuryazarlık yaşı birbirinden farklı. NATO’da metin yazarı olarak çalışan ve İngilizce eğitimleri veren Mark Morris, “10 yaşında bir çocuk okulda beklenen okuma ve yazma standartlarına uygun gelişme gösterdiyse okur yaşı 10’dur. Eğer babası onun kadar okuyabiliyorsa onun okuma yaşı da 10’dur. Belli bir konuda uzmanlaşmış olsanız bile, okur yaşınızı yükseltmek için çaba göstermediyseniz, okuldaki düzeyinizle aynı kalmıştır” diyor.
Morris pek çok kişinin Birleşik Krallıktaki okur yaşını yüksek tahmin ettiğini söylüyor. Oysa okur yaşı ortalamaları dokuz. Rakamla 9.
Okur yaşı bu kadar düşükse bu durumu nasıl çözmüşler? Morris, “The Sun gazetesi sekiz okur yaşına göre hazırlanır. The Gurdian’ınki ise 14. Birleşik Krallıkta her altı kişiden biri okuma yazma güçlüğü çekiyor” diyor.
Çözüm ne?
Birbirimizi daha iyi anlamak istiyorsak, Türkiye’nin okur yaşının düşük olduğu hep aklımızda olmalı.
1- Basit kelimeleri kullanın: Konuşuyorsak, yazıyorsak karşımızdaki anlasın diye. Seçtiğiniz sözcükler mesajınızı karşınızdakine iletmek için bir köprü görevi mi görecek? Yoksa onun önüne set mi çekecek?
Bu yazıyı hazırlarken “müsaade” kelimesini silip yerine “izin” yazdım. “Biyolojik yaşı” yerine “kendi yaşı”. İstatistikleri yuvarladım. Uzun kelimeler yerine kısa olanları seçtim. “Özellikle, genellikle, aslında, bir de, varsayalım ki…” gibi dolgu kelimeleri metinden çıkardım.
2- Net, sade, anlaşılır yazın: Cümlelerinizi kısa tutun. Bazen tek kelime bile bir cümledir. Bol bol paragraf başı yapın, ara başlıklar koyun, kutular açın. Bunlar kolay okunmayı sağlar.
3- Az bile fazladır: Yazabileceğiniz en kısa metni yazın. Fazladan yazdığınız her sözcük karşınızdakinin zamanını çalar. Metin uzunsa okumaktan vazgeçiveririz.
Okur yaşı yüksek olanlar ne yapacak?
Türkiye’deki eğitim düzeyinin düşüklüğünü göz önüne alarak yazmak, okur yaşı yüksek olanları nasıl etkiler? 2012’de Western Michigan Üniversitesi Cooley Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Christopher Trudeau yasal mektup ve belgelerin dilleri üzerine bir araştırma yapmış.
Bu araştırmaya göre seçim şansı tanındığında insanların yüzde 80’i daha basit dille yazılmış metinleri tercih etmiş. Mark Morris araştırmayla ilgili olarak, “Daha ilginç yanı basit metinleri tercih edenlerin eğitim seviyelerinin daha yüksek olması” diyor. “Yani yüksek eğitimli insanlar mesleki kelimeleri ve kısaltmaları bilseler bile bunları okumaktan hoşlanmıyor.”
Son notum yayıncılara
Acaba okur yaşı bu kadar düşük bir toplumda basit, anlaşılır ve kolay okunur kitapları çoğaltsak okuma oranını arttırabilir miyiz?
NTV Yayınları’ndan çıkan Stephen Emmott’in 10 Milyar kitabı buna çok iyi bir örnek. Kitap cep boy ve 200 sayfa. Anlatım dili çok sade, sayfaların yarısında 1–2 paragraf var, aralara fotoğraflar serpiştirilmiş. İstatistikler tablolarda gösterilmiş. Hem bir buçuk saatte kitabı bitirmenin hazzını yaşadım hem de normalde hiç ilgimi çekmeyen bir konuda bilgi sahibi oldum.
Sosyal medya ünlülerinin yazdığı kitapların çok satması yine sosyal medyada alay konusu oluyor ya… Olaya bir de okur yaşı gözüyle bakalım.
Acaba önemsediğimiz konuları bu formatta sunsak daha çok okuyan bir ülkeye kavuşur muyuz?
Kaynakça
https://www.academia.edu