Onu herkes bu sözleri ile tanıdı: “Ekmek yoksa pasta yesinler.” Bu Fransız Devrimi öncesinde yöneticilerin, halka karşı ne kadar duyarsız olduklarını gösteriyordu. Tabii bu duyarsızlıkları yanlarına kar kalmadı. Marie Antoinette, Devrim Mahkemesi’nce iç savaşa yol açmak ve ülkesine ihanet etmek suçlarından hüküm giydi. 1793’te halkın alaylı sözleri arasında giyotinle idam edildi.
Marie-Antoinette Kutsal Roma-Germen İmparatoru I. Franz ile İmparatoriçe Maria Theresia’nın 15. çocuğuydu. 15 yaşındayken, sonradan XVI. Louis adıyla tahta çıkacak olan Fransa Veliahtı Louis ile evlendi. Silik bir kişiliği olan kralın üzerinde büyük etkisi vardı. Sorumsuz ve açgözlü davranışlarıyla kısa sürede saraydaki soyluların ve halkın gözünde saygınlığını yitirdi.
Çok lüks ve gösterişli bir yaşam sürüyor; halkın içinde bulunduğu kötü koşullara aldırmıyordu. İnsanların yoksulluktan yiyecek ekmek bulamadığını duyunca o meşhur cümlesini sarf etti; “Ekmek yoksa pasta yesinler.” Maria Antoinette’in bu sözleri acımasızlığına ve duyarsızlığına örnekti.
Fransız Devrimi’yle giyotine uzanan yol
1789’da Paris’te devrim patlak verdiğinde, halk ünlü Bastille Hapishanesi’ndeki mahkumları serbest bıraktığı sırada Paris’in güneybatısındaki Versailles Sarayı’nda bulunuyordu. Ayaklanan halk saraya yürüyerek onları Paris’e dönmeye zorladı. 1791’de kral, Fransa’nın doğu sınırından kaçmak amacıyla ailesiyle birlikte gizlice Paris’ten ayrıldı. Sınıra varmalarına çok az kala kralı tanıyan bir köy postacısı, dörtnala at sürerek sınır bekçilerine haber verdi.
Kral ve ailesi Varennes’de, çoğunluğunu yoksul kadınların oluşturduğu bir kalabalık tarafından yakalanarak Paris’e götürüldü. Olayları anlamakta güçlük çeken kral, içinde bulundukları durum karşısında kayıtsızdı. Oysa Marie- Antoinette, Devrim Mahkemesi’nce iç savaşa yol açmak ve ülkesine ihanet etmek suçlarından hüküm giydi.
1793’te bir at arabasıyla, halkın alaylı sözleri arasında caddelerden geçirilerek giyotinle idam edildi.