Okullar açılırken, okulların önünde gençleri bekleyen tehlikeler yine gündemde. Gerek devlet kurumları gerekse Yeşilay madde kullanımının önlenmesi konusunda önlemler alıyor ve bunları uyguluyor. Yeşilay’ın Madde Bağımlılığı Formatörleri önlemleri ve yapması gerekenleri anlattı.
Yeşilay Dergisi’nde yayınlanmıştır. Telif hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir.
Abdullah Ensar Uzun
Başakşehir TOKİ Aliya İzzetbegovic Anadolu İmamhatip Lisesi
“Değişen ihtiyaçlara göre çalışmalar revize edilmeli”
Madde kullanımı riskini önleme çalışmaları çeşitli boyutları olan ve kapsamlı alanlardan biri. Günümüzün sosyal, kültürel koşullarında bu kapsam gittikçe genişliyor. Böylesine önemli bir konuda günümüz değişen koşullarına göre sürekli kendini çağın ihtiyaçlarına göre yenileyen dinamik yapısını ve sürekliliğini koruyan çalışmaların araştırılması ve uygulanması önemli. Yeni ortaya çıkan problemleri, problemlere neden olan etkenleri ortadan kaldırarak sonlandırılabiliriz.
Önleme çalışması yapılırken bireylerin kişisel-sosyal, eğitsel ve mesleki ihtiyaçları dikkate alınmalı. Hedef kitlenin ihtiyaçları belirlenerek önleme çalışmaları bireylerin ihtiyaçlarına, beklentilerine ve yaş gruplarına göre planlanmalı. Çalışmaların içeriği belirlendikten sonra konu ile ilgili kişilerin ve kurumların işbirliğinin ve koordinasyonunun sağlanması öncelikli hedef olmalı.
Hedef kitlenin bağımlılıklara karşı bilgi düzeylerinin artırılması için Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı içeriklerinin hedef kitleye aktarılması önemlidir. Bilgilendirme faaliyetleri sonrasında, sosyal yaşamlarında sağlıklı iletişim kurmaları ve uyum sağlamaları için yaşam becerileri kazandırılması amacıyla sınıf rehberliği ve grup rehberliği etkinlikleri, bilgilendirme çalışmalarının pekiştirilmesi ve desteklenmesi için gereklidir. Aynı zamanda bireylerin boş zamanlarının değerlendirilmesi amacıyla sosyal, kültürel, spor faaliyetlerine yönlendirilmesi ile önleyici çalışmalar sürdürülmeli.
Sarıyer Rehberlik Araştırma Merkezi Betül Tanacıoğlu;
“Medya, rol modeller, önleyici tedbirler ve aile sevgisi…”
Türkiye’de özellikle Yeşilay’ın öğrenciye, veliye ve öğretmenlere yönelik yaptığı çalışmaların neticesinde son yıllarda hem madde kullanan birey sayısının azaltılması, bu kişilerin rehabilite edilmesi hem de önleyici çalışmalarla hiç madde kullanmamış kişi sayısının arttırılması anlamında önemli gelişmeler yaşanıyor.
Okullarda öğrencilerin madde kullanımını engellemek ve daha bilinçli tercihler yapabilmesine yardımcı olabilmek için temelde iki yaklaşım uygulanıyor. İlki okuldaki rehberlik faaliyetlerini de kapsayan gelişimsel yaklaşım. Bu yaklaşımda öğrencilerin gelişim aşamalarına uygun olarak hem sınıf öğretmenleri ve branş öğretmenleri hem de okul psikolojik danışmanları, okuldaki müfredata yerleştirilmiş kazanımlarla, örneğin eleştirel düşünme, etkili dinleme, problem çözme, benlik saygısını geliştirmeye yönelik çalışmalar yapıyor.
Bir diğeri ise, doğrudan madde kullanımına yönelik yapılan önleme ve müdahale hizmetleri. Öğretmen ya da psikolojik danışmanların, madde kullanan öğrencinin tedavisi için yönlendirme, tedavi sırasında öğrencinin diğer sorunlarını çözmeye yardımcı olmak (aile, arkadaş ilişkilerini geliştirmek, yeteneklerini fark etmesine yardımcı olmak v.s.) gibi sorumlulukları olmakla birlikte, bu öğrencilerin hastane desteği de alması gerekiyor. Yeşilay’ın YEDAM merkezleri öğrenci ve velilere bu konuda destek olabilir. Önleme çalışmaları okullarda amaçladığımız şey, aynı zamanda en etkili yöntem. Bunun için yazılı ve görsel materyaller kullanarak düzenlenen seminerler ve drama çalışmaları şu anki eğitim sistemimizde en çok kullandığımız araçlar.
Her ne kadar okulda çocukların gelişim aşamalarına uygun kazanımlar verilse de, öğrenciler madde bağımlılığı konusunda bilgilendirilse de çocuğun sevildiği, değer gördüğü bir aileye sahip olması çok önemli. Bireylere yetenekleri doğrultusunda kendisini yeterli ve başarılı gördüğü bir alanda kendisini geliştirecek ortamlar yaratılmalı. Çocuğun okulda ve evde gördüğü yetişkinlerin çocuğa rol model olması da gerekiyor. En çok yol kat etmesi gereken de medya. Gençlerin kendilerine rol model aldıkları kişilerin olumsuz davranışları, madde kullanım oranını azaltmaya engeldir. Madde kullanan öğrenci ve bu öğrencilerin velileri bu sorundan destek alarak kurtulabilirler. Bu öğrencilerin topluma kazandırılabilmesi, uygun tedaviyi tamamlamaları ve madde kullanılan ortamlara girmemeleriyle mümkün olur.
Güngören Atatürk İlkokulu Seda Akkaya Özgün;
“Bilmedikleri şeyden korunamazlar”
Özellikle günümüzde teknolojinin gelişmesi aynı zamanda olumsuz davranışların da hızla yayılmasına neden oluyor. Gençler birbirleriyle sürekli iletişim halindeler. Herkes bir diğerinin ne yaptığını merak ediyor, birbirlerini örnek alıyorlar. Aldığımız tedbirler ise sosyal medya hızının gerisinde kalıyor.
Bağımlılıkla mücadelede en etkili yaklaşım önleme modeli. Madde kullanan gençleri rehabilite etmenin yanı sıra bağımlılık risk grubundaki gençleri madde kullanımını ‘denemeden’ önce korumak önceliğimiz olmalı.
Ergenlik döneminde gençler akran baskısına karşı koymakta zorlanır, maddeyle tanışmaları genellikle arkadaşları aracılığıyla olur. Kendilerini ispat etmek için çoğu zaman madde teklifini reddetmezler. Bu nedenle öğrencilerimize gerektiğinde hayır deme becerisi kazandırmaya çalışıyoruz.
Aldığımız önlemlerden biri de gençleri bilinçlendirmek. ‘Bilmediğimiz şeyden kendimizi koruyamayız’ düşüncesinden yola çıkarak önce bağımlılık yapan maddelerin neler olduğunu bilme, ardından bu maddelerin vereceği zararın farkında olma ve madde bağımlılığından kendini koruma şeklinde ilerleyen bir eylem planı uyguluyoruz. Aile eğitimleri bu planın zorunlu bir parçası. Aileler çocuklarını korumak için bağımlılıklar hakkında bilgi sahibi olmalı. Bağımlılık yapıcı maddeleri tanımalı, kullanınca ortaya çıkan davranışların farkında olmalı ve gerekli olduğunda yardım alacakları yerleri bilmeliler. Ayrıca Emniyet Müdürlüğü, Sağlık Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler Müdürlüğü gibi diğer kamu kurumlarla iş birliği içinde çalışmak da önemli. Böylece bağımlılıkla mücadelemizi birçok koldan desteklemiş oluyoruz.
Risk grubundaki öğrencilerin kendilerini ifade edecekleri platformlar oluşturmak, bağımlılıkları önlemede önemli bir adım. Gençleri dinlemek, anlamak ve kabul etmek, bir problemle karşılaştıklarında madde kullanımına sığınmalarının önüne geçer. Daha önce madde kullanmış veya kullanmakta olan öğrencilerimiz için de gerekli sağlık kuruluşlarına yönlendirme yapıldıktan sonra mutlaka takip etmek ve sosyal açıdan desteklemek gerekiyor. Bu öğrencileri rehabilite etmek için tıbbi destekle birlikte psikolojik danışma, çeşitli sosyal aktiviteler ve gerekirse ortam değişikliği sunulmalı. Bağımlılığın karşıtı insan bağıdır. Sosyal yönden güçlü ve bilinçli bireyler yetiştirdiğimizde, gençlerin sorunlardan kaçmak için sigara, alkol yada madde kullanımına yönelme davranışlarında da ciddi azalmalar meydana gelir.
Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Ercan Akkan;
“Toplumsal farkındalık kazandırılması önemli”
Madde kullanımının önlenmesi ve azaltılması çalışmalarında ülkemiz hızlı bir gelişme kaydetti. Yasadışı maddelerin satışı, bireylerin kullanıma nasıl ikna edildiği, madde kullanımının kısa ve uzun süreli etkileri, tedavi seçenekleri, kurum ve kuruluşlardan ne şekilde yardım istenebileceğiyle ilgili eskiye nazaran çok daha fazla bilgi ve doküman sahibiyiz. Tedbir yöntemlerinin yerinde ve uygun önlemler olduğunu, uygulamada ortaya çıkan aksamaların İstanbul gibi büyük şehirlerde nüfusun kalabalık olması nedeniyle oluştuğunu düşünüyorum.
Konuyla ilgili bilgilendirme çalışmaları çok önemli. Ergenlik döneminde bulunan gençlerin merak duygusunu kamçılamadan, riski görmelerini ve hayır deme becerilerini kuvvetlendirmelerini sağlayacak çalışmalar yapmalıyız. Türkiye Yeşilay Cemiyeti’nin hazırladığı dokümanların, ülke genelinde ortak bir dille bağımlılıklarla mücadele etmede katkılar sağladığını, bilgi kirliliği olmadan, aşırı korku ve aşırı merak uyandırmadan, gerektiği yerde, gerektiği kadar bilgi sunarak gençlere hitap ettiğini belirtmeliyim. Bu çalışmaların sistematik yapılması, mücadelede çok fayda sağlıyor.
Şahsen bu tür çalışmalarda çalıştığım grubun ortamını, riskli davranışlara bakış açısını, yaşam stilini ve aile yapısını inceleyerek, bireysel ve okul olarak alabileceğimiz önlemleri saptıyorum. Risk ve çözüm yöntemlerinin, ortama göre değişebileceğini aklımdan çıkarmıyorum.
Gençlerin ve anne babaların farkındalığı benim için ilk adım. Farkındalığın oluşması için yaşa ve gelişim düzeyine uygun bilgilendirici, dikkat çekici broşür ve afişleri kullanıyorum. Riske dikkat çekmenin yanı sıra çözüm yolları göstermek de önemli. Sorun yaşayan kişilerle yardım isteyebileceği kamu kurumlarının iletişim bilgilerini paylaşırım.
Gençleri bilgilendirmek kadar onların olayları analiz etme, problem çözme ve hayır deme becerilerinin desteklenmesi de önemli. Madde kullanım teklifi çoğunlukla yakın çevreden geldiği için, gencin hayır deme becerisi risk altında. Bu nedenle rehberlik etkinliklerinde hayır deme yöntemlerine, kriz durumlarında karar verme, problem çözme konularına yer veriyorum.
Toplumsal farkındalık da önemli. Halkın tüm kesimlerinin problemin varlığından haberdar olması, neler yapılabileceğiyle ilgili kısa, öz ve net bilgilerle aydınlatılması gerekiyor. Son yıllarda bu tür çalışmalar da arttı.
Okulda, ailede ve toplumda aynı ortak ve doğru söylemle bağımlılıklarla ilgili dürüstçe konuşulduğunu gören bireylerin, bağımlılıklar problemini çok daha sağlıklı biçimde algılayacağını, hayır demek için uygun stratejiler üretebileceğini düşünüyorum.
Kullanan bireylerin ve ailelerinin toplumdan dışlanması ve yalnızlaştırılması, sorun yumağını büyütüyor. Yalnızlaşan bireyler, zamanla sadece maddeyle olan iletişimiyle baş başa kalıyor, çevresine ve topluma zarar verici başka davranışların içine sürükleniyor. Kullanan kişilerin ve ailelerin psikososyal olarak desteklenmesi, tedavi ve tedavi sonrası uyum sürecinde desteğin devamı gerekiyor. Hatta tedavi sonrası iş bulma, eğitimini sürdürme, sosyal beceri edinme, problem çözme, yeni uğraşlar edinme konusunda da bireyler desteklenmeli.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Psikolojik Danışman İlkay Uysal;
“Madde kullanımında en büyük etken kabul edilme kaygısı”
Gençlik; değişim ve kendine toplumda yer edinme dönemidir. Genç, bu dönemde yavaş yavaş ailesinden bağımsız hale gelirken referans grubu olan akranlarına bağlanır. Onları gizli otorite haline getirir. Bu süreçte gencin kimlik gelişimi devam ederken toplumsal rolleri daha belirgin olmaya ve sorumlulukları artmaya başlar. Bu dönemde karşılaşılan zorluklara karşı öfke, güçsüzlük, isyan duygularını yoğun biçimde hissederler. Kabul görme kaygısı arkadaş grubu için yaşanır. Arkadaş grubu zararlı madde kullanımını sıradan bir alışkanlık olarak görüyorsa, gruba yeni katılanlar kabul görmek için madde kullanma konusunda üzerlerinde baskı hissederler. Böylece genç riskli davranışlardan kaçınmayı göz ardı eder ve kendisini daha büyük bir tehlike içine atar. Genci bağımlılığa iten kalıtsal, sosyal nedenler de olabilir ancak en büyük etken ‘kabul edilme’ kaygısıdır.
Ortaokul ve lise döneminde gençler zamanlarının büyük kısmını okulda akranlarıyla geçirir. Olumlu davranışlarla birlikte olumsuz bazı davranışları da bu ortamında edinebilmekteler. Madde kullanımını engellemekle ilgili eğitim öğretim kurumlarında; Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin öğrenci davranışları ödül ve disipline ilişkin hükümlerine göre, öğrencilerden sağlığı olumsuz etkileyen ve sağlığa zarar veren alkollü ya da bağımlılık yapan maddeleri kullanmamaları, bulundurmamaları ve bu tür maddelerin kullanıldığı yerlerde bulunmamaları beklenir. Bu beklentiye uymayan öğrenciler suç teşkil eden olayın niteliğine göre kınama, okuldan 1-5 gün arasında kısa süreli uzaklaştırma, okul değiştirme, örgün eğitim dışına çıkarma cezası alır. Aynı yönetmeliğin öğrencilerin korunması ile ilgili maddesinde yönetici ve öğretmenlere sorun alanıyla ilgili yetki ve görevler verilir. Sonuç olarak okullarda madde kullanımını önleme çalışmalarından çok, olumsuz davranışın cezalandırılması odaklı bir sistem dikkat çeker. Oysa daha çok önleme ve farkındalık yaratma çalışmalarına ihtiyaç vardır.
Duygusal ve sosyal yönden gelişimin en hızlı olduğu ergenlik döneminde gençlerin doğru rol model bulmaları, sağlıkla ilgili kabul gören davranışları edinmeleri için önemli bir etkendir. Eğitim alanında çalışan herkesin, gençlere örnek olmaları madde kullanımını önlemede önemli. Aile bireyleri tarafından duygusal olarak desteklenen, değer verilen, sevilen gençler arasında madde kullanımı daha az. Sevildiğini bilen, dengeli oranda sorumluluk verilen herkes aidiyet duygusuna sahip olur. Bu noktada aileler iletişim becerilerinde güçlendirilmeli.
Grup etkinlikleri ve takım çalışmaları, gençlerin kişilik ve sosyal gelişimlerini olumlu yönde etkiler, kendilerini ifade edebildikleri yapıcı ortamlar yaratır. Eğitim öğretim ortamında bütün olmanın, grupça başarmanın keyfi öğrencilere fark ettirilmelidir. Okulda akademik başarısı yüksek öğrencilerin kendilerini yaşıtlarına göre daha kolay ifade ettiklerini görüyoruz. Başarılı olma duygusu özgüveni besler. Gençlerin akademik başarı çabası onları bağımlılıktan uzak tutar, olumlu davranışları doğurur.
Hedeflerimiz bizi yarına bağlar. Gençlerin hayatındaki en büyük eksiklikleri hedeflerinin olmamasıdır. Hedefi olan genç odaklanır. Yol haritasına uygun davranır, hedefine ulaşmak için problem çözme becerilerini kullanır. İletişim becerisinin iyi olması sorunların çözümünde önemli bir etkendir. Gençlerin sorunlarını konuşmaları ve çözmeleri konusunda okul idareleri, psikolojik danışmanlar ve branş öğretmenlerinin işbirliği içinde çalışması, öğrencilere sosyal ve kültürel aktivite ortamları açarak destek olmaları bağımlılıkla mücadeleye büyük katkı sağlar.