1975-76 yılları arasında Lübnan’da meydana gelen iç savaş son otuz yıllık tarihinde beşinci iç savaş oldu. Bunun sebebi Lübnan halkının farklı dinlere ve bu dinler içinde farklı mezheplere bölünmüş olması, üstelik bu yapının siyasi düşünce gruplaşmalarına dönüşmüş olmasıdır.
Bu dini ve siyasi bölünmüşlüğe bir de 1970’de Ürdün’de bir vatan ele geçirmek isteyip de başarı sağlayamayan, gözlerini Lübnan’a çeviren ve kendi içinde de birçok siyasi gruplaşmalara ayrılmış olan Filistinliler eklendi. 1975 yılında Lübnan’da çatışmalar başladığında ülkede 300 bin Filistinli mülteci ve 5-7 bin Filistinli gerilla bulunmaktaydı. Lübnan ordusu ise 15 bin kişiden oluşuyordu ve iç güvenlik amacıyla eğitilmişti.
Fransız sömürgeciliğinden kalan siyasi sistem itibarıyla halkın çoğunluğunu oluşturan Hristiyanlar, Milli Meclis ve hükümette çoğunluğu ellerinde tutuyorlardı. Cumhurbaşkanlığı, Hristiyanların en geniş bölümünü teşkil eden Katolik Marunilere veriliyordu. Başbakanlık daima Sünni Müslümanların ve Meclis Başkanlığı da Şiilerindi. Hristiyanların bu siyasi yapı içindeki imtiyazlı durumları onlara toplumda ekonomik ve sosyal üstünlük ve güç kazandırmıştı. MÜslümanlar zamanla çoğunluk olmuştu ama siyasi sistem değişmemişti.
Savaş Şubat ve Mart 1975’te Hristiyan-Müslüman çatışması ile başladı. Hükümetin balık avı imtiyazını bir Hristiyan şirkete vermesi üzerine, Sidon şehrinde halkın çoğunluğunu oluşturan Müslümanlar hükümet ve Hristiyanlar aleyhine gösterilere başladı. Bir süre sonra Hristiyanlarla Müslümanlar arasında çatışmalar başladı. Bir hafta sonra ateskes imzalandıYsa da Nisan ortalarında çatışmalar gene şiddetlendi ve bu kez Beyrut’a sıçradı. 13 Nisan günü Beyrut’un kenar mahallerinde bir otobüs dolusu Filistinli, Cemayel’in Falanjistlerinin saldırısına uğradı ve bütün Filistinliler öldürüldü. Bunun üzerine Beyrut’ta bir hafta süren kanlı çarpışmalar oldu. Nisan-Temmuz dönemindeki çatışmalarda 2300 kişi öldü ve 16 bin kişi yaralandı.
Temmuz’dan itibaren ise stratejik üstünlük sağlamak amacıyla Beyrut’un kenar mahalleleri işgal edilmeye başlandı. Beyrut’taki bu bölünme ülkenin diğer yerlerine de yansıdı. Yabancı işadamları ve zengin Lübnanlılar ülkeden kaçıyor, yerli halk ise çarpışmalardan canını kurtarmaya çalışıyordu.
Mayıs ayının ortalarında Cumhurbaşkanı Süleyman Franjiye, bir milli birlik kabinesi kurması için Raşit Kerami’yi başbakanlığa getirdi. Kerimi, bütün din gruplarını içine alan bir kabine oluşturdu ama başarılı olamadı. Suriye’nin müdahalesi ile Hristiyanlar Müslümanların isteklerini kabul etti ve 1976’da bir uzlaşma ve anlaşma yapıldı.
Fakat bu anlaşmaya rağmen Lübnan iç savaşı durmadı. Bu kez Hristiyanlarla Filistinliler arasında anlaşmazlık çıktı. Arap baskısı yüzünden Filistin gerillalarına iki anlaşma ile bazı haklar tanınmış ve bu haklar Hristiyanları huzursuz etmişti.
Suriye tüm bu çatışmalar sırasında tarafların arasına girmeye ve ateşkes sağlamaya çalıştı. Suriye’nin amacı Filistin gerillaları ve Filistin Kurtuluş Örgütünü kontrol altına almaktı. Bu yüzden Mısır ve Arap ülkeleri buna tepki gösterdi. Suudi Arabistan ve Kuveyt aracılığı ile 1976 yılında Riyad’da yapılan Arap zirvesinde, Lübnan’da sayıları 30 bine çıkmış Suriye kuvvetleri Arap Barış Gücü adı ile görev yapması kararlaştırıldı.
Ülkeler Arap Barış Gücü’nün masraflarını üstleniyor ve Lübnan’ın kalkınması için bir fon kurmayı da kabul ediyorlardı. Böylelikle savaş sona erdi ama ülkenin birlik ve bütünlüğünü sağlamak mümkün olmadı. Çünkü bu tarihten itibaren Filistin Kurtuluş Örgütü ülkenin tek hakimi oldu. Arap Barış Gücü ise FKÖ’ye destek olarak İsrail topraklarına karşı saldırısını arttırdı. İsrail ise bu saldırılara misillemelerle karşılık verdi.
Filistin gerillaları ile İsrail arasındaki mücadele altı yıl sürdü. 6 Haziran 1982 günü İsrail Güney Lübnan’ı işgal ederek Beyrut’a girdi. İsrail’in Lübnan operasyonu, Lübnan’ın Filistin gerillalarından temizlenmesini sağladı ancak bu sefer de Lübnan’ın güney yarısı ve başkenti İsrail’in işgali altına girdi.