İran-Irak savaşının sona ermesinden sonra, Irak’ın Kuveyt’e saldırması ile ortaya çıkan Körfez Savaşı dünyanın yeniden yapılanması için yeni bir dönemin de başlangıcı oldu. Çünkü bu savaş ve sonuçları ile Ortadoğu’nun tüm yapısı değişmeye başladı ve bu savaşın sona ermesinden yaklaşık altı ay sonra, Sovyetler Birliği’nin dağılması ile dünya tümüyle yeni bir yapılanma sürecine girdi. Yani milletlerarası politikanın hem kuvvet merkezlerinde ve hem de unsurlarında bir değişme süreci başladı.
İran-Irak Savaşı’nın etkileri
İran-Irak Savaşı’nda Batı’nın neredeyse tamamı, Araplar ve Rusya Irak’ı destekledi. Bunun sebebi İran’ın Humeyni yönetiminde etraf ülkelere “devrim ihracı” çabasına girmesiydi. Bir diğer sebep İran’ın Basra Körfezi’nde bir “İran hegemonyası” kurmak istemesidir. Bu yüzden Batılı Devletler Irak’a silah yardımı yapıyordu. Savaştan sonra bile Irak silahlanıyor ve bütün bu hazırlıklarını belli ki “Kuveyt’in işgali” için yapıyordu.
Irak-Kuveyt anlaşmazlığı savaş öncesinde 30 yıldır sürüyordu. Kuveyt 1961 yılında İngiltere’nin kontrolünden çıktıktan sonra bağımsız oldu. Irak’sa Kuveyt’in Osmanlı döneminde Basra Vilayeti’ne dahil olduğunu dolayısıyla Kuveyt’in Irak topraklarının bir parçası olduğunu ileri sürüyordu. 1963’te Irak Kuveyt’in bağımsızlığını tanımışsa da sınır anlaşmazlıkları devam etti.
Öte yandan Iran, Iran-ırak savaşı sırasında 80 milyar borçlanmıştı. Bu borcun 30-40 milyarı da Kuveyt ve Suudi Arabistan’a aitti. Saddam’a göre bu iki devlet bu parayı “yardım” olarak verdiği halde sonradan borç haline getirmişti. Irak Kuveyt’e olan borcunun silinmesini istedi fakat Kuveyt bu isteği reddetti. Bunun üzerine Irak 1 Ağustos 1990 sabahından itibaren Kuveyt topraklarını işgale başladı.
Kuveyt’in kurtarılması neden gecikti?
ABD’nin Irak’a karşı askeri harekata başlaması içinse aradan dört ay geçmesi gerekti. Bu gecikmenin sebepleri arasında Amerika’nın yaşadığı Vietnam sendromu ve Amerika’nın Birleşmiş Milletler desteğini yanında istemesi vardı. Dönemin başkanı George Bush Amerikan kamuoyunun desteği için barışçı yolların kullanılmasına önem verdi fakat bu teşebbüslerden de sonuç alamadı.
Askeri bir harekatın Suudi çöllerinden Kuveyt’e yönelmesi gerekecekti. Bu da iyi bir hazırlık gerektiriyordu. Başkan Bush, 7 Ağustos’ta Suudi Arabistan’da, Irak’a karşı “Çok Uluslu” bir kuvvetin kurulmasına karar verdiğini açıkladı. Bu tarihten itibaren bu kuvvete katılan ülkeler askerlerini Suudi Arabistan’a göndermeye başladılar. Bu ülkeler arasında Amerika. Mısır, Suudi Arabistan, İngiltere, Suriye, Fransa, Kuveyt ve diğer İslam ülkeleri bulunuyordu. Bu güç 700 bine yaklaşmaktaydı.
Başkan Bush’un savaşa başvurmadan önce karşılaştığı sorunlardan biri de Sovvetlerin tutumu oldu. Bush “Sovyetlere rağmen” harekete geçmekte tereddüt etti ve bunun için Sovyetleri iknaya çalıştı ve başarılı oldu. 1991 yılı zaten Sovyetler Birliğimin bir devlet olarak son yılıydı ve iç durumu parlak değildi. Gene de iki konuda ısrarcı oldu: Saddam rejiminin devrilmemesi ve Amerikan kuvvetlerinin Körfez’den geri çekileceğine dair garanti vermesi.
Savaşın Başlaması
Güvenlik Konseyi, 30 Kasım 1990 günü aldığı kararla. Kuveyt ile işbirliği yapan bütün devletlere, Irak’ın 15 Ocak 1991’e kadar Kuveyt’ten çekilmediği takdirde, bundan önce Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanması konusunda bütün gerekli vasıtaları kullanmaları yetkisini verdi. Bunun anlamı, Irak’a karşı askeri harekata geçmek için, Güvenlik Konseyi’nin yeşil ışık yakmasıydı. Fakat Güvenlik Konseyi bu derece radikal bir karar alırken bile. Kuveyt’ten çekilmesi için Irak’a bir buçuk aylık bir süre tanımaktaydı.
Buna rağmen Irak, Kuveyt’ten çekilmeyi reddettiği gibi yayınladığı bir bildiride Güvenlik Konseyi’ni, Amerika’nın şeytani hedeflerini gerçekleştirmeye çalışan bir organ olarak itham etti.
Amerika bütün gelişmelere rağmen bir uzlaşma teşebbüsünde daha bulundu. Dışişleri Bakanı Baker. 9 Ocak 1991 günü Cenevre’de Irak Dışişleri Bakanı Tarık Aziz ile görüştü ve yine olumlu bir yanıt alamadı.
17 Ocak 1991 sabahı Bağdat saati ile 02.30’dan itibaren, Suudi Arabistan’dan kalkan yüzlerce Amerikan ve İngiliz uçağı, Ira’taki askeri hedefleri bombalamaya başladılar. Birici plandaki hedefler, radar tesisleri, erken uyarı sistemleri, hava alanları, füze üsleri ve Kuveyt’te toplanmış bulunan 42 tümenlik Irak kuvvetlerinin ikmal (lojistik) yollarının kesilmesi idi.
Çöl Fırtınası Harekatı
Çöl Fırtınası Harekatı denen Irak’a karşı girişilen bu savaşın birinci aşamasını oluşturan hava bombardımanları, çağın en üstün silah teknolojisini kullanarak, 24 Şubat’a kadar devam etti. Irak’m ne havada, ne de karda bir saldırı yapacak gücü kalmamıştı. Bu durumda, kara harekatı başlayabilirdi.
Fakat Başkan Bush, yine de 22 Şubat’ta, Irak’a 24 saatlik bir ültimatom yönelterek, kayıtsız-şartsız teslim olmasını ve Kuveyt’ten çekilmesini istedi. Irak’ın buna cevabı ise, 22 Şubat’tan itibaren Kuveyt’in petrol kuyularını ateşe vermek oldu.
Bunun üzerine 24 Şubat sabahı 04.00’dan itibaren, Kuveyt istikametinde kara harekatı başladı. Irak kuvvetleri herhangi bir direnme gösteremedi ve 25 Şubat akşamından itibaren Kuveyt’ten çekilmeye başladılar. Bu arada 25 bin Irak askeri teslim oldu. Başkan Bush 28 Şubat sabahı, Kuveyt’in tamamen “kurtarılmış” olduğunu açıkladı ve harekatın tek taraflı olarak durdurulduğunu bildirdi. Kara harekatı sadece 100 saat sürmüştü.
Bu gelişmeler üzerine Sovyet Rusya müdahale ederek. Güvenlik Konseyimden bir ateşkes kararı alınmasını istedi. Güvenlik Konseyi Mart 1991 de kararı kabul etti. Ateşkes ilkesinin dışında, bu karar Irak’ın, bundan önceki 12 Güvenlik Konseyi kararını kabul etmesini, Kuveyt’in ilhakı ile ilgili bütün işlem ve kararlarını geri almasını, tamirat borcu ödemesini ve bütün esirleri serbest bırakmasını öngörmekteydi. Irak bütün bu şartları kabul ettiğini bildirince Körfez Savası sona erdi. Bu savasta Irak’ın 50-60 bin ve müttefiklerin ise 8-16 bin kaybı olduğu söylendi.
Savaş sonunda Irak’ın tümden silahsızlandırılması için Güvenlik Konseyi bir komisyon oluşturulmasına karar verdi. Savaşın bir diğer sonucu da bölgede sivrilmek isteyen diğer devletler için örnek olmasıdır. Böylece Amerika bölgede ağırlığını hissettiriyordu.