Köle; bütünüyle başka bir insanın malı olan, herhangi bir eşya gibi alınıp satılabilen kişi. İnsanlık 21. yüzyılda hala bu utancı taşıyor. 19. yüzyılda İngiltere ve ABD’de köle ticaretine karşı dernekler kuruldu. 1804’te Maryland’ın kuzeyindeki eyaletlerde köleliğin kaldırılmasına karar verildi. 1807-08 yıllarında İngiltere ile Amerika’da köle ticareti yasaklandı. 1865’te Abraham Lincoln’ün imzaladığı “Özgürlük Bildirgesi” ile kölelik kalktı ama Tayland, Hindistan, Pakistan gibi ülkelerde hala varlığını sürdürüyor.
Steven Spielberg’in yönetmenliğini yaptığı Amistad’ta kölelik gerçeği tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi. Zira biz bu konunun artık çok uzağındaydık. Oysa Spielberg’in bize gösterdiği sırta saplanan balta(lar), sonuna kadar vücuda sokulan kılıç(lar), kesilen boğaz(lar) ya da bir ağın içine kayaları doldurup onca siyahı denizin dibine canlı canlı gömen beyazların yaptıkları aşağı yukarı yaşanmış şeylerdi.
İnsanlar tarih boyunca çeşitli yollardan köleleştirildiler. Savaşta tutsak edilmek, bir suç nedeniyle cezalandırılmak, borcunu ödeyememek ya da köle ana babadan doğmak köle olmanın biçimleriydi. Ancak kendi yaşamlarını sürdürebilecekleri kadar üretebildikleri eski çağlarda kölelik yoktu. Zamanla üretimde kullandıkları araçlar geliştikçe, tüketebileceklerinden daha fazla üretmeye başladılar. Bundan sonra savaş tutsaklarını öldürmek yerine kendileri için çalıştırmaya başladılar ve onların ürettikleri fazla ürüne el koydular.
Eski Yunan’da köleler toplumun temel sınıflarından biri oldu ve ekonomi ağırlıkla köle emeğine dayandı.
Tarihin en önemli köle ayaklanması
Roma İmparatorluğu’nda köle sayısı çok fazlaydı; taş ocaklarından madenlere, ev hizmetinden halkı eğlendirmek için yırtıcı hayvanlarla ya da birbirleriyle ölümüne dövüşmeye kadar pek çok alanda köleler kullanılıyordu. Bu dönemde çıkan köle ayaklanmalarından en önemlisi “Spartaküs Ayaklanması”dır. İÖ 73 yılında İtalya Capua’da gladyatör olarak satılan Spartaküs bazı kölelerle birlikte ayaklanarak Vezüv Dağı’na çıktı. Kaçan kölelerin katılımıyla sayıları 100 bini buldu. Ancak iki yıl sonra Spartaküs bir çatışmada ölünce ayaklanma sona erdi.
Roma’nın yıkılışından sonra kölelik geriledi ama; Almanya’da tarım işçilerine olan ihtiyaç köleliği tekrar canlandı. 13. yüzyıl sonlarında Avrupa’nın birçok yerinde kölelerin yerini serfler aldı. Bunlar toprağa ve beylere bağlı üreticilerdi. Topraklar üzerinde yaşayan serflerle birlikte alınıp satılırdı.
Hristiyanlık ve Müslümanlık karşı çıkmadı
Hristiyan Kilisesi ve İslam dini modern çağa gelinceye kadar köleliğe karşı çıkmadı. Müslümanlar ve Hristiyan Avrupa arasındaki uzun savaşlarda her iki taraf da savaş tutsaklarını köleleştirdi. Müslümanlıkta köle azat etmek sevap olduğu için kölelerin bir bölümü azat edildi.
Osmanlılarda savaşlarda korsanlık yoluyla tutsak edilen kişileri, köle olarak kullanma ve alıp satma geleneği vardı. Osmanlıda köleler çoğunca ev hizmetinde kullanılır ve tarımsal üretimde kullanımına az rastlanırdı. Ayrıca Hristiyan tutsakların beşte birine devletin el koyması ve onları Türkleştirerek devlet hizmetinde kullanmasıyla başlayan devşirme sistemi de Osmanlılara özgü bir tür kölelik sayılabilirdi. Devşirme yöntemi 18. yüzyılda tümüyle ortadan kalktı.
Afrika’nın makus talihi
1442’de bir grup Portekizli kaşif, Afrika’nın batı kıyısından getirdikleri köleleri Portekiz’de sattı. Bu Avrupa uluslarınca 400 yıldan fazla sürdürülen acımasız bir ticaretin başlangıcı oldu.
Güney Amerika’nın gümüş madenlerinde çalıştırılan kölelerin birçoğu; kötü koşullara dayanamayarak hayatını kaybetti. 18. yüzyılda İngiltere, Afrikalı kölelerin alım satımında en önde gelen ülke oldu. 1680-1786 arasında iki milyondan fazla Afrikalı köle olarak Kuzey Amerika’daki İngiliz kolonilerine ve Batı Hint Adaları’na götürülerek satıldı. Köle ticaretinin devam ettiği 400 yıl boyunca Afrika; 75 ile 90 milyon arasında genç erkeğini yitirdi. Kölelerin çoğu Afrika’dan Amerika’ya götürülürken yolda ölüyordu. Şeker, pamuk ve tütün karşılığında satın alınıp İngiltere’ye getiriliyorlardı.
Kölelik kaldırıldı ama..
18.yüzyılda Avrupa ve ABD’de köle ticaretine karşı tepkiler yoğunlaştı. 19. yüzyılda İngiltere ve ABD’de köle ticaretine karşı dernekler kuruldu. 1807-08 yıllarında İngiltere ile Amerika’da köle ticareti yasaklandı. 1833’te İngiliz sömürgelerinde kölelik kaldırıldı. 1865’te Abraham Lincoln’ün imzaladığı “Özgürlük Bildirgesi” ile kölelik kalktı. Batı Hint Adaları’nda 1848’de kaldırıldıktan sonra Portekiz, Hollanda ve İspanya’ya bağlı topraklarda da yasaklandı.
Tüm bu gelişmelere rağmen Birleşmiş Milletler’in raporu; 21. yüzyılın eşiğinde köleliğin hala hem az gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde var olduğunu ortaya koydu. Hartum’dan Kalküta’ya, Brezilya’dan Bangladeş’e dünyanın birçok ülkesinde kadınlar, erkekler ve çocuklar köle olarak pazarlanıyor ve 40 yaşına gelmeden ölüyor.
Uluslararası Kölelikle Mücadele Derneği günümüzde 200 milyonun üzerinde insanın köle olarak alınıp satıldığını ve zorla çalıştırıldığını bildiriyor. Asya’daki genelevlerde, Dominik’teki şeker kamışı tarlalarında ya da Pakistan’daki halı dokuma tezgahlarında çoğu çocuk, milyonlarca insan köle olarak çalışıyor. Ne yazık ki hala…