Ortaçağlarda özellikle kentler çok pisti; su kaynakları kirliydi, salgın hastalıklar bu yüzden hızla yayılıyordu. Bunun en önemli kanıtı Avrupa’daki veba salgınında, Avrupa’nın üçte ikisinin ölmesiydi. Bu salgının adı Kara Ölüm’dü.
Ortaçağ’da insanlar sadece savaşlarla mücadele etmiyorlardı. Çevre kirliliği, su kaynaklarının pis olması yüzünden artan bulaşıcı hastalıklar birçok insanın ölümüne neden olmuştu. Avrupa acı üstüne acı yaşadı.
Kara vebaya ilk olarak 6. yüzyılda I. Jüstinyen yönetimindeki Bizans İmparatorluğu’nda rastlandı. Akdeniz kıyılarında yayılan veba Mısır’a Afrika’nın kuzeyine, Filistin’e, Suriye’ye, İstanbul’a İtalya’ya, Galya’ya ve Germania’ya yayıldı.
Ondan sonra iki büyük salgın daha yaşandı. 14. yüzyılda 460 bin kişinin yaşadığı Londra’da, 70 bin kişinin ölümüne yol açan veba Ortaçağın korkulu rüyası haline geldi. 1346 ile 1353 arasına ortaya çıkan salgın Anadolu’dan geçerek Akdeniz’e ulaştı. Fransa’nın güneyinde pek çok ölüme neden oldu. Oradan yukarı çıkarak; İngiltere’ye, Almanya’ya ve Polonya’ya yayıldı. 1466’da Tesalya’da başlayan veba Makedonya ve Trakya’yı kasıp kavurdu. Aynı dönemde batıda da bazı veba olayları görüldü.
17. ve 18. yüzyıllar arasında veba, Avrupa’nın birçok bölgesinde patlak verdi. 1664 -1665 yılları arasında Londra’da oluşan veba salgını, tarihe Büyük Veba olarak yazıldı. 1894 yılında Hindistan’dan başlayan salgın daha sonra Büyük Okyanusu aşarak Amerika kıtasına yayıldı. Kuzey Afrika ve Çin’e kadar yayılan veba hastalığı, 10 milyon insanın ölümüne yol açtı. 1908 yılında vebanın fareler yoluyla geçtiği keşfedildi. Fransız Aleksandre Yersin ile Japon Kitasoto Shibasaburo, 1894 yılında Hong Kong salgınında yürüttükleri çalışmalarında veba aşısını buldular. Böylece insanlar Anakara’yı kasıp kavuran vebadan kurtuldu.
Veba hayatı felç ediyordu
1590’lı yılların I. Elizabeth’in hükümranlığı altındaki İngiltere; tarihe Altın Çağ olarak geçecek, ekonomik patlama dönemini yaşadı. Aynı zamanda bu dönem, tiyatronun popülarite kazanarak kitlelerin başlıca eğlence kaynağına dönüştüğü yıllardı.
Ancak “kara ölüm” veba; Londra sokaklarında hüküm sürdüğü ve özellikle kış aylarında yayıldığı için, kış boyunca toplu eğlence yerleri kapatılıyordu. Dolayısıyla tiyatro sahipleri kısa yaz mevsiminde, mümkün olan en çok kârı elde etmek için kıyasıya bir rekabet içindeydi.
Vebanın başladığı dönemlerde birçok insan şehirden uzak evlere çekiliyor ve salgının bitmesini bekliyordu.