İrlanda 11. yüzyılın sonlarından itibaren İngiliz ve İskoç işgaline uğradı. Sömürüden dolayı sanayileşememiş bir tarım ülkesi olan İrlanda; IRB’den (İrlanda Cumhuriyetçi Kardeşliği) Fenian Derneği’ne, IRA’dan Sinn Fein’e kadar tüm legal ve illegal güçleriyle İngiliz sömürgesine karşı ulusal bağımsızlık mücadelesi verdi.
İngilizlerin İrlanda’daki sömürgeciliği ilk başlarda ganimet elde etmek yerine eğlence ağırlıklıydı. İngilizlerin deyimiyle “İrlandalılardan çok İrlandalı” olmuşlardı. Fakat bir süre sonra İngilizler daha kapsamlı sömürü politikaları izlemeye başladılar. İlk olarak zorla göç ettirmeler başladı. Nüfus olarak Katolik mezhebine bağlı insanların yoğun olduğu Ulster; 17. yüzyılın başlarında, İrlandalıların sürülüp, yerine Protestan mezhebine bağlı İngilizlerin yerleştirildiği bir yerleşim merkezi oldu. İrlanda’nın çeşitli bölgelerine yerleştirilen yabancılar, kısa bir süre sonra birbirlerine düşmanlık besleyen, sınıf farkına önem veren topluluklara bölündüler.
Ulster’in dışında, İrlanda birbirine benzeyen insanların yaşadığı bir ülkeden çok istila edilmiş bir bölge özelliği taşıyordu. 1800 yılında kabul edilen “Birlik Yasası” ile İrlanda’nın kendi parlamentosu feshedildiğinden ülke, İngiliz asıllı Protestan sınıfından çok, Londra’dan yönetilir olmuştu.
Bu dönemde Liberal Parti lideri W. E. Gladstone, İrlandalılara içişlerinde bağımsızlık tanınması için İngiliz Avam Kamarası’na (1881) iç yönetim tasarısını sundu. İç yönetimi destekleyen 86 İrlandalı milletvekilinin, o dönemde İngiliz parlamentosunda 103 milletvekili vardı. Önderi Charles Stewart Parnell, Gladstone’un liberallerini destekliyordu; fakat oylama sonucu tasarı aleyhine oy kullanarak hükümetin düşmesine neden oldu. 1893’te Avam Kamarası’nda kabul edilen ikinci iç yönetim tasarısı ise Lordlar Kamarası’nda kabul görmedi.
1911 yılında kabul edilen “Parlamento Yasası” ile yetkileri kısıtlanan Lordlar Kamarası, iç yönetim tasarısını iki yıl geciktirdi. Ancak 1. Dünya Savaşı’nın patlamasıyla Asquith’in liberal hükümeti, kralın da onayladığı yasanın savaş sonuna kadar yürürlüğe girmemesi için karar aldı. Bu tür politik baskı ve kısıtlamalar özgürlüğüne düşkün İrlanda insanını illegal mücadeleye itti.
Modern Çağda İrlanda Milliyetçiliği
İrlanda milliyetçiliği modern çağda her zaman anayasal ve devrimci olmak üzere iki kanada ayrılma eğilimi göstermiş; bazen biri, bazen de her ikisi birden varlıklarını ortaya koymuşlardı. Wolfe Tone ve Emmet gibi devrimciler anayasal ve devrimci olmak üzere iki koldan mücadele verirken, Daniel O. Connel ise anayasal yolları deniyordu. Liberal devrimci hareketin bir uzantısı olan Genç İrlanda Hareketi 1848’de kuruldu, İrlanda Cumhuriyetçi Kardeşliği IRA ise 1858’de faaliyetlerine başladı. Aynı yıl Genç İrlanda Hareketi’nin devamı olarak kabul edilen Fenian, IRB öncülüğünde 1867’den itibaren şiddet eylemleri ve ayaklanma girişimlerine başlamıştı. Bu şiddet eylemleri 1916 yılında elde edilecek bağımsızlığın başlangıcı oldu.
Parnell’in ölümü ve İç Yönetim Tasarısı’nın reddedilmesi İrlanda bağımsızlık mücadelesini yavaşlatmıştı. IRB gücünü kaybederken, Fenian’cılar mücadeleden uzaklaştı. Ancak 20. yüzyılın ilk yıllarına gelindiğinde gerilimin arttığı Ulster ve Güney’den çok fazla genç IRB’ye katılmış ve Fenianizm geleneği tekrar canlanmıştı.
Paskalya Ayaklanması
Connolly, kapitalist nedenlerle İngilizlerin Dublin’i top ateşine tutarak kendi mallarına zarar vermekten kaçınacaklarını umuyordu. Bu nedenle, kentlerdeki ana noktaları ele geçirmek, kara ve demiryolu ulaşımını kontrol altına almak ve çarpışmalara dağlarda devam etmek yerine MacDonogh’un tugayı ile Vatandaş Ordusu’ndan oluşan 1500 kişilik bir güçle ayaklanmayı Dublin’de başlatmayı yeğledi.
Hareket öğlen 12.00’de başladı. Liffey Nehri’nin kuzeyinde beş, güneyinde ise dokuz ana yapı ile bazı tren istasyonları ele geçirilmiş, karargah olarak da büyük postane seçilmişti. Padriac Pearse, postanenin her yanında İrlanda bayrağı çekmiş, İrlanda Cumhuriyeti’nin geçici hükümetinin kurulduğunu açıklayarak, duvarlara ilanlar asmıştı. Pearse’nin yanı sıra komutan olarak Connolly ile Tom Clarke, Joseph Plunkett, O-Rahilly, Sean MacDermontt gibi önderler bulunuyordu. Yoğun çatışmalar sonucu isyancılar Dublin’in en önemli noktalarını; Güney Dublin Sendikasını, adliyeyi, St. Stephan Parkı’nı ele geçirdiler. Dublin şatosuna, içinde tahminlerinden fazla İngiliz asker olduğu için saldırı düzenlenmemiş; bu sırada Phoenix Parkı’nda bulunan İngiliz ordu cephaneliğinden çok sayıda silah ve patlayıcı ele geçirilmişti.
İngilizlerin hazırlıksız yakalandığı Paskalya Ayaklanması, İrlanda Bağımsızlık Savaşı’nın dönüm noktası oldu. Buna karşılık İngilizler acil olarak 100 bin kişilik takviye gücünü İngiliz hükümetinden istediler. 1916’da İngilizler, Paskalya Ayaklanması’nı bastırdı. Ayaklanma askeri açıdan başarısızlıkla sonuçlanmasına karşılık, kamuoyunun dikkatini yeni kuşaktan siyasal önder adayları üzerinde topladı.