Eğitim ve çalışma hayatı yüzünden gebelik planlarımızı erteliyoruz. 35 yaşını aşan gebelikler daha çok risk içerse de gelişen teknoloji burada da yardımımıza koşuyor. Peki riskler ne? İleri yaşta nasıl gebe kalırız Hangi yöntemi kullanmak daha mantıklı?
Bebeğimle Elele dergisinde yayınlanmıştır. Telif hakları DBR’ye aittir.
Eğitim ve çalışma hayatını yüzünden ertelediğimiz gebelik planları gündeme geldiğinde bir çok kadın zorlu bir süreçten geçiyor. Yaşın ilerlemesi gebelik oluşmasında sorun yaratabiliyor yada oluşan gebeliklerin devamında, genç yaştaki gebeliklerle kıyasla daha fazla sorun görülebiliyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Hüsnü Görgen kadın anatomisini ve gebelik sürecini şöyle anlatıyor; “Gebeliğin oluşması için kadından yumurta hücresi, erkekten sperm hücresine ihtiyaç var. Erkekten gelen hücre olan ‘sperm’ devamlı yapılıyor. Oysa kadından gelen yumurta rezervden tüketiliyor. Bu rezerv kullanımı menopoza kadar devam ediyor. Kadın üreme organları içerisinde bulunan yumurtalıklarda yaklaşık 300-400 bin adet olgunlaşmamış yumurta hücresi var. Adet kanamalarının başlaması ile menopoza kadar geçen sürede bu olgunlaşmamış yumurta hücreleri her adet döneminde bir tanesi tam olgunluğa ulaşarak adet döneminin ortasında yani yaklaşık 14-15. günlerde çatlayarak tüplerin girişine atılıyor. Doğumdan ergenlik dönemine kadar geçen sürede yumurta üretimi olmaz ve yumurtaların bir kısmı kendiliğinden yok olur. Ergenlik ile birlikte her ay bir grup yumurta olgunlaşmak üzere gelişmeye başlar, bir veya iki tanesi olgunlaşırken grubun diğer bölümü zamanlı hücre ölümü ile yok edilir. Bu işlem vücudun fizyolojik çalışma programı. Yumurtalıklardaki yumurtaların erkenden kaybını genetik faktörler, sigara, ilaç, radyasyon ve çevresel faktörler arttırabilir. Kız bebeğin annesinden doğduğu gün mevcut yumurtaları onun yumurta rezervini gösterir.”
Yumurta kalitesi düşüyor
Görgen, “Yirmili yaşlarda en kaliteli yumurtalar kullanılır ve büyük kısmı yok olur. Otuzlu yaşlarda kullanılan daha orta kalitedekiler. Kırklı yaşlarda daha az kaliteli yumurta kalır. Bunun nedeni hem kadının genetik yapısı hem de yıllar içerisinde yumurtalıkların maruz kaldığı dış etkenler. 37 yaşından sonra tüketim hem çok hızlı oluyor hem de yumurtaların kalitesi bozuluyor” diyor. Görgen’e göre yumurtanın kalitesinin bozulması iki şekilde yansıyor, gebe kalamama ve oluşan gebeliklerde yaşanan sorunlar. “Gebelik elde etmek için yaptığımız tüm tedavi işlemlerinin başarısı özellikle 37 yaşından sonra hızla azalır. 35 yaşından sonra altı ay içerisinde gebelik oluşmuyorsa mutlaka doktor kontrolüne gitmeniz, testler yaptırmanız gerekir” diyor.
Yumurta rezervi nasıl tespit edilir?
Görgen süreci şöyle özetliyor; “Adetin üçüncü gününde yapılan ultrasonografi ile yumurtalıkların ve aynı gün yapılan kanda bazı hormon düzeylerinin değerlendirilmesi ile over rezervi anlaşılır. Yumurtalık rezervini belirlemede kullanılan kan testleri ve ultrasonografik incelemeler tedavi sonucunu belirlemede kesin karar verdiremez. Adetin üçüncü günü FSH ve Estradiol (E2) hormonları ile herhangi bir günde bakılan AMH (AntiMüllerian Hormon) ile yumurtalık rezervi değerlendirilir. Ultrasonografi ile de adetin başında antral foliküller sayılır. Kadınların dikkat etmesi gereken çocuk sahibi olma konusundaki tercih zamanını belirlerken yumurtalıkların gerçek yaşının biyolojik yaştan farklı olabileceği. Hekime erken başvuru iyi sonuçlar için önemli.”
İleri gebelikte hangi riskler var?
Medicana Çamlıca Hastanesi Tüp Bebek ve Endoskopik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ömer Faruk Vanlıoğlu 35 yaş ve üzerinde gebeliğin erken doğum, erken gebelik kanaması, gebeliğe bağlı hipertansiyon, diabet oranlarında artış, kromozom alanomalili bebek doğurma oranlarındaki artış gibi risklerin olduğunu söylüyor, “35 yaş ve üzerinde gebe kalma olasılığı azalır. Vücudumuzdaki her hücre zamanla yaşlanır, yumurtalıklarda buna dahil, yaşlanan yumurta hücrelerinden sperm hücresiyle birleşmesiyle elde edilen embriyolarda hücre bölünmesinde bozukluklar oluşur. Down sendromu denilen 21. kromozom fazlalığı buna en güzel örnek. Down sendromu zeka ve kalp anomalileri ile seyreder. 35 yaş ve üzerinde yumurtalık rezervi azalmışsa yardımcı üreme yöntemlerinden yararlanmak gereklidir” diyor. Memorial Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Nesrin Fener ise daha iyimser, “Günümüzde tıp hızla ilerliyor ve çığır açan gelişmeler var. Anne adaylarının eğitimli ve bilinçli olması, düzenli doktor kontrollerini ihmal etmemesi ile sağlıklı bir bebek sahibi olmaları mümkün. Ayrıca; gebeliklerin planlı olması, gebelik öncesi dönemde gerekli kontrollerin, testlerin ve ilaç takviyelerinin yapılması, zararlı alışkanlıkların bırakılması, beslenme ve egzersiz programlarının yapılması ile mutlu ve sağlıklı bir gebelik yaşanabilir” diyor.
Hangi yol izlenmeli?
Vanlıoğlu “35 yaşından sonra gebeliği planlamak düşünülüyorsa gebelik açısından geç kalmamak için mutlaka yumurtalık rezervinin belirlenmesi gereklidir. Rezerv az ise tüp bebek gibi yardımcı üreme yöntemlerine başvurmak gereklidir. İleri yaşta gebe kalmadan önce anne adayları kilosuna dikkat etmesi gereklidir. Çünkü gebeliğe kilolu başlanılırsa gebeliğe bağlı hipertansiyon ve diyabet olasılığı artar. Gebelik hipertansiyonu sonucu erken doğum ihtimali artar.
Kronik hastalıklara ve çoğul gebeliklere dikkat!
Op. Dr. Nesrin Fener “35 yaş ve sonrası hamileliklerde doğru değerlendirme ve düzenli takipler, anne bebek sağlığı açısından büyük önem taşıyor” diyor. Fener kronik hastalıklara da dikkat çekiyor, “Gebelik sürecinde vücuttaki tüm sistemler etkilenir ve pek çok değişiklik meydana gelir. Sağlıklı birinde bu değişiklikler kolayca tolere edilebilir ancak anne adayında gebelikten önce hipertansiyon, kalp hastalığı, şeker hastalığı gibi hastalıklar varsa risk artar. Anne yaşı yükseldikçe hem anne hem bebek açısından riskler büyür. Ancak süreç doktor kontrolünde ve bilinçli yönetilirse hamileliği rahat geçirebilir ve sağlıklı bebekler dünyaya getirebilirsiniz. Üreme sağlığı alanındaki yeni gelişmeler bazı durumlarda çoğul gebelik oranını artırır. Buna bağlı olarak da erken bebek doğumları, bebeğin yenidoğana yatma ihtimali, bebek kayıpları ve hastalıkları artıyor. Ayrıca doğum ve gebelik sürecinin ekonomik yükü de fazla.”
35 üstü kadınlar için yardımcı üreme teknikleri
1- YUMURTA DONDURMA YÖNTEMİ
Memorial Ankara Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Başkanı Prof. Dr. Aygül Demirol, “Daha önceki yıllarda kanser tedavisi gibi yumurtalar üzerine ciddi yan etki yapacak tedaviler öncesi Sağlık Bakanlığı izni ile yumurta dondurma işlemi yapılabiliyordu. Son yasal düzenlemeyle yaş nedeniyle yumurtalık kapasitesi azalan kadınların da yumurta dondurulma işlemi yapılabiliyor. Tam donanımlı bir merkezde ve uzman hekimler tarafından yapılması gereken yumurta dondurma uygulamasında vitrifikasyon yöntemi kullanılıyor. Bu yöntemde öncelikle anne adayının yumurtalarını artırıcı tedavi uygulanıyor. Daha sonrasında ise bu yumurtalar ağrısız bir şekilde alınarak donduruluyor. Bu süreçte anne adayının gündelik yaşantısı hiçbir şekilde olumsuz etkilenmiyor” diyor. Demirol, “ Dondurulmak üzere saklama işlemi özel tekniklerle yapılır. Dondurma işleminde embriyonun zarar görmemesi gerek. Embriyonun sıvı olan kısımları dondurma işleminde kristalleşebilir, bunu önleyici solusyonlar ve teknikler mevcut. Dondurulma aşamasından geçirilen embriyolar sıvı azot içerinde -196 santigrad derecede saklanır. Çözüldükten sonrada taze embriyo gibi transfer işlemi yapılabilir. Dondurulmuş embriyo transferi ile elde edilen gebelikler taze embriyolarla aynıdır” diyor ve ekliyor; “Embriyo dondurma teknikleri geliştikçe yumurta hücresi dondurabilir miyiz sorusu gündeme geldi. Teknik olarak yumurta hücresi de dondurulabilir ancak yumurta hücresi vücudun en büyük hücrelerinden biri ve hücrenin stoplazması denilen sıvı alanı fazla, dolayısıyla dondurma esnasında kristalleşme denilen hasar oluşabilir. Bu yüzden dondurma tekniği ve kullanılan sıvılar değişkenlik gösterir.”
2- İLAÇSIZ TÜP BEBEK YÖNTEMİ (IVM)
Demirol IVM’nin tüp bebek teknolojilerinde çığır açan bir yöntem olduğunu söylüyor, “IVM, dünyada az sayıda merkezde uygulanıyor. Diğer rutin tüp bebek yöntemlerine göre daha üst düzey bir teknoloji, profesyonellik, yoğun uğraş ve sabır gerektiriyor. Herhangi bir yumurtlama tedavisi için uygulanan enjeksiyonlar verilmeksizin, yumurtalıklardan olgunlaşmamış yumurtaların alınıp laboratuar koşullarında olgunlaştırılması, (24-48 saat) olgunlaşan yumurtalara mikroenjeksiyon yöntemi ile spermin enjekte edilmesi sonucu, embriyoların elde edilerek transferi anlamına geliyor. IVM tekniği ile elde edilen embriyolar, aynen normal tüp bebek tekniklerinde olduğu gibi, genetik tanı yani PGD ile analiz edilebiliyor, ileri evre transfer yani blastosist transferi yapılabiliyor. Ayrıca tedaviden artan embriyolar daha sonra kullanılmak üzere dondurularak saklanabilir. Bu yöntemle dünyaya gelmiş 1000’in üzerinde bebek var. Bu bebeklerde herhangi bir sağlık sorunu ve genetik probleme rastlanmadı.”
3-KO-KÜLTÜR YÖNTEMİ
Demirol Ko-kültürün embriyo gelişimini destekleyen ek bir besi ortamı olduğunu söylüyor, “Bu yöntemde, yumurta ve spermin döllenmesinden embriyonun gelişimine ve anne rahmine yerleştirilmesine kadar embriyo, laboratuarda özel sıvılar içerisinde geliştirilir. Bu sıvılar anne rahmi ve tüplerdeki sıvıları taklit eder. Ko-kültür vasatı ek bir besi ortamı olarak embriyonun gelişimine salgıladığı büyüme faktörleri ile katkıda bulunur. Böylece daha kaliteli embriyolar elde edilerek gebelik şansı yükseltilir.”
4- GEBELİK AŞISI
Gebelik aşısı, anne rahminin gebeliği kabul edecek şekilde bağışıklık sistemiyle hazırlandığı yöntem. Anne adayından alınan kandan ‘lenfosit’ denilen kan hücreleri ayrıştırılıyor. Bu hücreler özel kültür sıvılarında CRH hormonunun desteği ile özel işlemlere tabi tutuluyor. Elde edilen sıvı, embriyo rahme yerleştirilmeden 1-2 gün önce yada bazı vakalarda aynı gün rahim içine veriliyor. Bu yöntemle rahim içi bağışıklık sistemi üzerinden embriyoyu daha kolay kabul eder duruma geliyor ve böylece embriyo daha kolay gebelik oluşturacak şekilde tutunuyor.
5- EMBRİYOYA GENETİK ANALİZ YAPILMASI
Bu yöntemde, embriyolar rahme yerleştirilmeden önce genetik açıdan değerlendiriliyor. Böylelikle sağlıklı embriyolar seçilerek transfere götürülüyor. Demirol’a göre genetik analiz her vaka için uygun ve gerekli değil. Bu nedenle çiftlerih iyi bilgilendirmesi şart.
6- ERA TESTİ
Rahim içinin embriyoyu kabul etme potansiyelinin saptanarak tedavi planlanması yapılıyor.
7- TRANSFER İÇİN İDEAL EMBRİYONUN SEÇİLMESİ YÖNTEMİ
Embriyonun gelişimi video kayıt sistemi ile sürekli izlenerek, bölünme hızı ve hücre yapısına göre değerlendiriliyor ve gebelik şansı en yüksek embriyo seçiliyor. Bu sistem embriyonun genetiği hakkında da bilgi verdiği için oldukça önemli.