220 yıl önce Alman hekim Samuel Hahnemann tarafından geliştirilmiş alternatif tedavi yöntemi olan homeopati benzeri benzerle tedavi etme prensibine dayanıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilen, David Beckham’dan Tina Turner’a Monica Bellucci’den Mahatma Gandhi’ye kadar pek çok kişi tarafından kullanılan homeopati, semptom tedavisinin ötesine geçmek isteyenler için yeni umut ışığı…
Pozitif dergisinde yayınlanmıştır. Telif hakları DBR’ye aittir.
Dünyada yaygın olarak kullanılan, gelişmiş ülkelerde üniversitelerde dersleri olan homeopati Türkiye’de henüz az tanınan bir alternatif tıp yöntemi. 6225 sayılı kanunla Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp ile ilgili düzenlemeyle sadece hekimler, eczacılar, veterinerler ve diş hekimleri kendi alanlarında homeopatiyi uygulayabiliyor.
Klasik Homeopati Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Homeopati-İntegratif Tıp Uzmanı Dr. Levent Buda, “Avrupa’da bazı ülkelerde yüzde 58 kullanım oranlarına sahip. İngiltere’de Kraliyet Ailesi tarafından ilk tercih edilen yöntem. Günümüzde doğala ilginin artmasıyla homeopati kullanımı da yükselişe geçti” diyor. Homeopatik tedavi gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde sağlık sisteminin önemli bir kolu, birçok ülkede sağlık sigortaları tarafından karşılanıyor. Özellikle Hindistan gibi nüfusun çok, gelir düzeyinin düşük olduğu bölgelerde, ucuz ve etkili tedavi olması nedeniyle yaygın. WHO tarafından onaylanan üç alternatif tıp yönteminden biri.
Diş Hekimi ve Periodontolog Berna Ayar bir arkadaşı aracılığıyla homeopati ile tanışmış; “Periodontolojide her hastaya aynı tedaviyi uygulasak da farklı doku cevapları alabiliyoruz, bu da bizi kişiye özel tedaviye yöneltiyor. Homeopati eğitiminde ilgimi çeken benim dışımda eğitime katılan herkesin hayatının bir döneminde ciddi bir rahatsızlık geçirmiş ve tedavi sırasında homeopatiyle tanışmış olmasıydı. Bu onların hayatlarını değiştirdiği için eğitimini almaya karar vermişlerdi” diyor.
Homeopati nerelerde ve nasıl kullanılıyor?
Alman hekim Samuel Hahnemann (1755-1843) homeopatiyi 220 yıl önce geliştirilmiş. Tümüyle doğal, bütünsel ve yan etkisiz. Hastalık belirtilerini bastırmayı değil tedavi etmeyi amaçlıyor. Çıkış noktası da benzeri benzerle tedavi etmek. Hem akut hem kronik tüm hastalıklarda kullanılabiliyor. Radyasyon Onkolojisi Uzmanı ve Homeopat Yrd. Doç. Dr. Öznur Aksakal, “Akut hastalıklarda, hastanın durumu gözlenerek uygun ilaç veriliyor. Kronik rahatsızlıklarda ise homeopatın kapsamlı görüşme yapması gerek. Bu görüşmede hastanın kişilik özellikleri, fiziksel özellikleri, iştahı, sevdiği ve sevmedikleri, vücut fonksiyonlarının düzeni, çevresel etkiler, ailede hastalık geçmişi dikkate alınıyor. Hastanın mesleği, boş zamanlarını değerlendirme biçimi, eğlence, dinlenmeyle ilgili faaliyetleri, duygusal durumu irdeleniyor. Zira homeopati; kişiye özel ve bütüncül bir tedavi şekli. Bu nedenle fiziksel, duygusal ve zihinsel tüm verilerden yararlanılır, ailesel yatkınlıkları da araştırılır. Homeopatik tedavi her yaşta cerrahi tedavi ve doğumsal anomaliler dışındaki her hastalıkta kullanılabilir” diyor.
Aksakal’a göre akut hastalıklarda etki hemen görülebiliyorken kronik hastalıklarda iyileşme aylara yayılabiliyor. Hastalık belirtileri olduğu gibi ele alınıyor, vücudun savunma sistemine dair işaretler olarak görülüyor ve bastırılmıyor. Doğru ilaç verildiğinde kısa süreliğine ve geçici olarak semptomlarda hafif bir kötüleşme bekleniyor, buna da ‘agrevasyon’ deniyor.
İlaçlar nasıl hazırlanıyor?
Buda, “İlaçların yüzde 80’inin ana kaynağı bitkiler. Ancak kullanım şekli, uygulama alanları gibi konularda bitkisel materyal tıptan ayrılır. Geri kalan yüzde 20’nin büyük kısmını da doğal mineraller oluşturur. İlaçlar hazırlanırken ileri sulandırma ve çalkalama süreçlerini hala eczanesinde majistral olarak hazırlayan eczaneler mevcut. Ancak günümüzde bir endüstri olmuş. En büyük üreticiler Almanya, Avusturya, İsviçre, İngiltere ve Fransa. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı homeopatik ilaçların hazırlanması, üretilmesi ve satışı ile ilgili yönetmeliği hazırlıyor. Süreç tamamlandığında biz de ilaçlara rahatça ulaşabileceğiz” bilgisini veriyor.
Homeopatinin en çok eleştirilen konularından biri ilaçlar. Ayar ise, “Homeopati hiçbir şey yapmıyor gibi yazılar çıkıyor basında. Alınan ilacın kan tahlilinde çıkması bekleniyor. İlaç sadece bilgiyi taşıdığından normal testlerde çıkması mümkün değil. Remedide herhangi bir madde kullanıldığında kanda bu madde çıkmalı gibi düşünülmemeli. Çünkü kullanılan madde çok seyreltik. Bunu kişiler ancak yaşadığı zaman anlar, anlayanlar da eğitimini almaya yöneliyor” diyor.
Diş hekimliğinde homeopati kullanımı
Berna Ayar homeopatiyi öğrendikten sonra önce kendi implantında kullanmış, sonra ailesinde de denemiş. “Vücudumuzda cerrahi işlem ya da başka sebeplerle bir yaralanma oluştuğunda bölgede tamir prosesiyle beraber gelişen bir tepki oluşur. Bu süreçte antibiyotikleri orda bir iltihapsal durum gelişmemesi için, ağrı kesicileri de bu sürecin bize hissettirdiği rahatsızlık ve yine süreci baskılamak için kullanırız. Süreci baskılamak ve ilaçlar kullanmak yerine homeopati ile benzeri benzerle tedavi edecek çok seyreltilmiş hiçbir zararı olmayan doğal maddeleri ikame ediyoruz. Bunu aldığınız zaman oradaki doğal tamir mekanizmasına müdahale etmeyip sadece rahatsızlıkları giderebiliyoruz. Ben antibiyotik ve ağrı kesici kullanmadan kendi implant cerrahisi sürecimi homeopati ile gayet rahat geçirince bu uygulamaya uygun olduğunu düşündüğüm hastalardaki periodontoloji uygulamalarında, ameliyatlarda, küretaj sonrasında (derin temizlik) homeopatik ilaçlar kullanmaya başladım. Böylece gereksiz antibiyotik, ağrı kesici gibi ilaçların kullanımını önlemiş veya azaltmış oldum. Gereksiz yere ilaç kullanmak karaciğer, böbrekte yüklenmeye ayrıca dirençli mikroorganizmalar oluşmasına ve etki eşiğinin giderek yükselmesine sebep oluyor. Dolayısıyla kişilerin zamanla daha kuvvetli antibiyotik ve/veya ağrı kesici kullanımına ihtiyaç duymasına sebep oluyor. Homeopati sayesinde aşırı ve gereksiz ilaç kullanmamaya başlıyoruz.”
Homeopati eğitimi
Dünyanın pek çok ülkesinde homeopati eğitimi veren okullar var. Bazı ülkelerde tıp fakültelerinin uzmanlık dallarından biri olarak kabul görüyor. Avrupa ülkelerinin çoğunda homeopat olmak için doktor olma şartı aranıyor, doktor olma şartı aranmayan ülkelerde ise eğitim süreleri 4-5 yıl ve yoğun bir tıp eğitimi içeriyor. Türkiye’deki eğitimler ise konuyla ilgili dernekler üzerinden yürüyor.
Klasik Homeopati Derneği üyelerinden Dr.Buda, “Klasik Homeopati Derneği sadece sağlık profesyonellerine eğitim vermede ısrarlı. Kanuna göre de eğitimleri alma ve verme işi hekimlerin, diş hekimlerinin, veteriner hekimlerin ve eczacıların sorumluluğunda… Her sağlık mesleği homeopatiyi kendi mesleki sorumluluk alnında kullanabilir” diyor.
Homeopati nerelerde kullanılır?
Dr. Buda, “Homeopati bütünsel bir tıp yöntemi, o yüzden şu hastalıkta ya da bu hastalıkta kullanılır demek sınırlayıcı olur. Bir kişinin hem migreni hem mide şikayetleri hem de egzeması olabilir. Homeopati uygulayan hekim bütün bunları hastanın zihni ile birlikte çevre koşullarını da göz önüne alarak değerlendirir. Bu yüzden aklınıza gelen her hastalıkta kullanılabilir. Biz hasta geldiğinde hastanın, kabaca şikayetler olarak adlandırabileceğimiz hastalık dışa vurumlarını değerlendirip, içerdeki merkezi hastalığı iyileştirmeyi amaçlarız. Bu bakışla homeopati teorikte yüzde 100 tedavi eder pratikte ise yüzde 70-80’i yakalayan hekim başarılı kabul edilir” diyor.
Homeopati patolojik rahatsızlıkların psikolojik olduğunu mu iddia ediyor sorusuna ise Ayar şöyle yanıt veriyor; “Mesela çevrenizdeki kimse hasta değilken siz grip oluyorsunuz. Bunun sebebi masada otururken sevgilinizin, arkadaşınızın birinin size ağır konuşması olabilir. Ona cevap veremeyip içinize attıysanız dışarı çıktığınızda, ani bir soğuk hava yanınızdakini etkilemezken ortamdaki mevcut virüs sadece sizi etkileyebiliyor. O virüsün sizde etkinlik gösterebilmesinin asıl sebebi ise hayal kırıklığı, öfke ya da bastırılmışlık. Homeopatinin kitleri içinde grip olunca bunu alın yazmıyor. Ani hava değişimi, sinirlilik, huzursuzluk, üşüme gibi sebepler için ilaçlar var. Bütün bedensel rahatsızlıklar psikolojik rahatsızlıklardan çıkıyor demek alanımı aşar. Homeopati psikolojik ani travma ve cerrahi travma sonrası da kullanılır. Daha temiz bir sağlık geçmişi oluşturmak için kullanılır diyebiliriz. Aldığımız ilaçların, aşıların vücudumuzda etkileri var ve bunları katman katman temizlemek gerekiyor. Akut rahatsızlıklarda da, örneğin grip oluyorsanız, kafanızı çarpıyorsanız, elinizi kesiyorsanız bu ve benzeri durumlarda uygulama yapılabiliyor. Yüzünüzde dönem dönem kızarıklık çıkıyorsa, kepek sorununuz varsa gece yattığımda kabus görüyorsanız, alerjileriniz varsa bunlara da kronik tedavi mantığıyla yaklaşılıyor, bu durumlar sağlık özgeçmişinizde temizlenmesi gereken katmanlardan…
T.C. Sağlık Bakanlığı’nın izin verdiği uygulama alanları ise şöyle sıralanıyor; fibromyali, baş ağrısı, migren, adet öncesi sendromu, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, besin alerjisi, uykusuzluk, bel ağrısı, anksiyete, depresyon, parkinson, Alzheimer’da ilerlemenin durdurulması, osteoartrit, plantar fasciitis, saman nezlesi, stomatit, sedef hastalığı, siğiller, varisler, venöz yetmezlik, vertigo, seboroid dermatit, romatizmal hastalıklar, nezle, grip, solunum yolları enfeksiyonu, sinüzit, akut, kronik bronşit, alerjik astım, menopozal şikayetler, kemoterapi ve radyoterapi yan etkileri, dikkat eksikliği ve hiperaktivite, kronik yorgunluk sendromu, spor yaralanmaları, irritabl barsak sendromu, horlama, 1. ve 2. derece yanıklar, egzema, hemoroid, fissür, gastroenterit, reflü ve gastrit, tenisçi dirseği, karpal tünel sendromu, zona zoster, polikistik over, yatak ıslatma, akut/kronik böbrek yetmezliği, ülseratif kolit, postoperatif yara iyileşmesi, kanser decübit yaraları, maküler dejenerasyon.
Türkiye’de Homeopati Süreci ve Konferansları
Türkiye’de homeopati uzun yıllardır bilinmesine karşın yasal zeminde uygulanma olanağını Ekim 2014’te yürürlüğe giren yönetmelikle oldu. Klasik Homeopati Derneği ise bundan çok önce sağlık profesyonelleri tarafından 2003 yılında İzmir’de kuruldu. Etik temeller üzerinde bu disiplinin tanınması için çalışan dernek bir çok eğitim çalışması, sempozyum ve kongre yaptı. Avrupa Homeopati Komitesi (ECH) ve Uluslararası Homeopatik Hekimler Birliği (LMHI) üyesi oldu. İstanbul’da kurulan Homeopati Derneği ise daha yeni ve konferanslarla disiplini duyurmaya çalışıyorlar. Derneğin organizasyonunu üstlendiği Ruh Sağlığı ve Homeopati Eczane ve Klinikte Homeopati Uygulamaları Konferansı 8-10 Nisan 2016 tarihinde Üsküdar Üniversitesi, Merkez Yerleşke, Nermin Tarhan Konferans Salonu, İstanbul’da yapılacak. Beden, Zihin ve Ruh Sağlığı Festivali Festiva’da da 8 Nisan 2016 günü Serdar Büyüközer’in bir saatlik homeopati sunumu olacak.
Yol gösteren kitaplar
Homeopati ile ilgili Türkiye’de en kapsamlı kitapları Serdar Büyüközer çıkartmış. ‘Yeni Başlayanlar için Homeopati ve Homepotik İlk Yardım’ kendi kendine basit tedavileri yapmak isteyenler için hazırlanmış. Kitapta hastalık nedir, homepotik ilaç nedir, nasıl kullanılır ve etki eder, iyileşme süreci ve krizi, sağlıklı beslenmede homeopatik prensipler gibi konulara yer verilmiş.
‘Homeopatinin Bakış Açısıyla Tıbbın Özü, Felsefesi ve Hastalıkların Tedavisi’ kitabı ise konuyu daha derinlemesine irdelemek isteyen, hatta bu konuda eğitim almak isteyenlere yönelik bir içeriğe sahip. Kitapta tanı koyma, anemnez alma, ilaç doğrulama, ilaç rehberi, akut ve kronik hastalıklar gibi başlıklarına yer veriliyor.
Dr. Levent Buda’nın ‘Homeopatik Ev Eczanesi’ kitabı ise basit akut durumlarda homeopatinin kullanımına yönelik ipuçları içeriyor. Kitapta hangi durumda nasıl sınırlar var, ne zamana kadar kendimiz uygulayabiliriz ve ne zaman doktora başvurmalıyız gibi soruların cevapları var.