Dokuz yüzyıl önce 3 Haziran 1098’de Haçlılar, Büyük Selçuklu egemenliği altında bulunan Antakya’yı ele geçidi. Yüz yetmiş yıl sürecek olan Haçlı egemenliğinin ve Antakya prensliğinin temellerini atmışlardı. Amaçları Türklerden “kutsal toprakları kurtarmak”tı.
Papa II. Urbanus, 27 Kasım 1095’te Clermont Konsili’nde bir çağrı yaptı. Anadolu’nun ve “Kutsal topraklar”ın Türkler’den geri alınmasını, bu ülkelerde Hristiyan egemenliğinin kurulmasını istedi.
İlk hedef de Hristiyanlık için çok önemli bir dinsel merkez olan, Antakya’nın alınmasıydı. Oysa gerçek amaçları Türklerin Doğu’da Bizans’a kadar yayılması karşısında Hristiyanlığı korumaktı. Papanın Doğu ve Batı kiliselerini yeniden birleştirme umudu ve kıtlık dönemi içindeki Avrupa’da feodal beylerin, halk ayaklanmalarıyla karşı karşıya kalma tehlikesini önleme isteği de vardı.
Birinci Haçlı Seferi
Fransa, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu ve İtalya’dan katılımlarla üç koldan ilerleyerek İstanbul’da birleşen Haçlı ordusu; 1096 yazı ile 1097 sonbaharında büyük kayıplar vererek Anadolu’yu geçti ve 1097 Ekimi’nde Antakya surları önüne geldi.
Antakya, İncil’de birçok kez adı geçen, St. Paul ve Barnabas’ın vaazlar verdiği ve Hz. İsa’ya inananlara ilk kez “Hristiyan” adının verildiği yerdi. Kentin kuzeydoğusundaki düzlüklere yerleşen Haçlılar, Büyük Selçuklu egemenliğindeki kenti kuşattılar. Kentin egemeni Yağı-Siyan, bir yandan surları korurken öte yandan başta Büyük Selçuklu Sultanı Berkyarûk olmak üzere, yöredeki emir ve Türkmen beylerine Antakya’ya yardım çağrısında bulundu.
Bu çağrıya Musul Emiri Kerboğa’dan yanıt geldi; ancak Kerboğa geç kalmıştı. Kenti kuşatan haçlılar açlıktan kırılmaya başlayınca çareyi hile ile şehri ele geçirmekte buldular. Para karşılığı satın aldıkları Firuz adlı asker, Haçlılara kapıları açtı. Haçlılar, kadın ve çocuk ayrımı yapmadan bütün Türkleri öldürdüler.
Kerboğa, kente ancak dört gün sonra ulaştı. Haçlılar onun kuşatmasını da yarmayı başardı. Kasım 1098’de Antakya’dan hareketle, yaklaşık olarak bir yıl sonra 14 Temmuz 1099’da, mukaddes şehir Kudüs’ü de alarak hedeflerine ulaştılar.
Doğu Akdeniz’de Haçlılar tarafından kurulan başka Latin devletleri (Urfa Kontluğu, Kudüs Krallığı ve Trablusşam Kontluğu) arasında Antakya Prensliği, yüz yetmiş yıllık ömrü içinde; İskenderun Körfezi’nin doğusu, Asi Nehrinin iki tarafındaki geniş bir şeridi ve bu şeridin Akdeniz’e açılan kıyılarını denetimi altında tuttu. Antakya ancak 170 yıl aradan sonra tekrar Türklerin oldu.
İkinci Haçlı Seferi
Tabii ki İslam dünyası boş duracak değildi. Türklerin önderliğinde başlatılan Kudüs’ü geri alma çabaları sırasına Musul Atabeyi İmam Zengi’nin Urfa’yı Haçlılardan alması (1144) üstüne, İkinci Haçlı Seferi Kudüs Krallığı’na yardım amacıyla 1147-1149 yılları arasında yapıldı.
Fransa Kralı VII. Louis ile Almanya İmparatoru III. Konrad komutasındaki Haçlı ordusu, İstanbul yoluyla Anadolu’ya girdiyse de III. Konrad Konya Ovasında Sultan I. Mesut’a yenildi. VII. Louis Şam’ı kuşattı; ama hiçbir sonuç alamadan ülkesine dönmek zorunda kaldı.
Üçüncü Haçlı Seferi
Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü geri alması üstüne 1188-1192 yılları arasında yapıldı. Fransa Kralı Philippe Auguste, İngiltere Kralı Arslan Yürekli Richard ve Almanya İmparatoru Kızılsakal II. Fredrich, Silifke suyunda boğularak öldü. Phillippe Auguste ve Richard uzun süren kuşatmadan sonra Akka’yı aldılar. Phillippe Auguste’ün ülkesine dönmesinden sonra Kudüs’ü almayı başaramayan Richard, Selahattin Eyyubi’yle barış yaparak geri dönmek zorunda kaldı.
Dördüncü ve Beşinci Haçlı Seferleri
1202-1204 yılları arasında gene Kudüs’ü geri almak savıyla yapıldı. Ama Haçlılar, İstanbul’u işgal edip İstanbul Latin İmparatorluğu’nu kurdular.
Beşinci Haçlı Seferi
Dördüncü Haçlı seferinin amacıyla ilgisiz bir biçimde sonuçlanması üstüne, 1217-1221 yılları arasında Beşinci Haçlı Seferi düzenlendi. Macar Kralı Andraş II’nin 1217’de Akka önlerine ulaşıp hiçbir başarı elde edemeden geri dönmesinden sonra Haçlılar, Kahire önlerinde büyük bir yenilgiye uğradılar.
Altıncı Haçlı Seferi
1228-1229 arasında İmparator Fredrich II’nin yönetiminde yapıldı. Fredrich II, Sultan Melik Kamil’le anlaşarak Kudüs’ün büyük bölümünü elde ettiyse de, papanın anlaşmayı onaylamaması üzerine ülkesine döndü. Sultan Baybars da kenti geri aldı.
Yedinci ve Sekizinci Haçlı Seferleri
Bu seferler de başarısızlıkla sonuçlanınca Hristiyanların Doğu’da ellerinde tutabildikleri son kentler de düştü ve XIII. yüzyıl sonlarında Haçlı Seferleri sona erdi. Ama o tarihten sonra, XIV. yüzyılda Hristiyanların 1344’te İzmir’i almalarıyla, 1365’te İskenderiye’yi yağmalamalarıyla sonuçlanan savaşlar da birer Haçlı Seferi niteliği taşıyordu.
Ayrıca Türkleri Avrupa’dan çıkarmak için Osmanlılara karşı düzenlenen ve tüm Hristiyan kuvvetlerinin bozgunuyla sonuçlanan Sırpsındığı, Birinci ve İkinci Kosova Savaşları gibi savaşlar da birçok tarihçiye göre birer Haçlı Seferiydi.