En eski sanatlardan biri dans… İlk insanlar isteklerini içgüdüsel bazı ritmik hareketlerle anlatırlardı. Dansın içgüdüsel oluşumu çocuklarda gözlemlenebilir. Çocuklar, hatta bebekler işittikleri ritimlere uyan doğal hareketler yaparlar.

Dans gizemli bir güç

Ritmik hareketlerin doğaüstü duygular çağrıştırdığını fark eden insanlar, dansın büyüsüne kapıldılar. Her dans ettiklerinde bu gizemli gücü yeniden yarattıklarına inandılar. Ardından çember, yarı çember, karşılıklı iki sıra ya da dalgalı sıra gibi değişik dizilerle yapılan toplu danslar gelişti. Bazı ilkel kabileler hayvanları taklit ederek totem dansları ya da iyi ürün alabilmek için büyü dansları yapıyorlardı. Sri Lanka’da maske takarak yapılan büyü danslarının hastalıkları iyileştirdiğine inanılırdı.

Uygarlıklar geliştikçe ilkel büyü danslarından dinsel törenler ve ayinler doğdu. Dansta kurallar ortaya çıktı ve dans çok tanrılı dinlerde tapınmanın önemli biçimlerinden biri oldu. Tapınaklarda rahipler, zengin evlerde ise köleler doğum, evlilik, cenaze ya da sarayla ilgili tüm törenlerde dans ederlerdi. Eğlence için ilk dans ise Mısır’da yapıldı.

Eski Yunan’da dans daha da gelişti. Bütün dinsel törenlerin önemli bir ögesi ayrıca bir eğlence kaynağı olan dans, tiyatro oyunlarının da başlıca temelini oluşturdu. Köylülerin harman döverken yaptıkları ritmik hareketlerden Yunan tiyatrosu doğdu. Yunancada “dans ederim” anlamına gelen “koro” sözcüğü; sahnede dans eden, söyledikleri şarkılarla oyunu açıklayan ve yorumlayan bir grup oyuncuyu tanımlamak için kullanılırdı. Dansları tasarlamak ve düzenlemek anlamına gelen koreografi sözcüğü de Yunan kökenlidir.

Askerleri dansla yetiştirdiler

Eski Yunanlılar askerlerin eğitiminde temel öge olarak dansı kullandılar. Günümüze ulaşan kayıtlara göre, askerlere bireysel ve toplu saldırı hareketlerini ritmik bir biçimde öğretiyorlardı. Dans o kadar yaygın ve önemliydi ki generaller, şair ve oyun yazarları gibi önemli kişiler şenliklerde ve zaferlerini kutlarken dans ederlerdi.

Romalılar ise Yunanlıları taklit ederken yalnızca biçimleri aldılar. Dinsel törenlerinde dansa yer vermelerine karşın dans, Roma döneminde yozlaştı. İlk Hristiyanlar da dansı tapınma amacıyla kullandılar. Ancak 7. yüzyılda Hristiyanlar; Roma döneminde saygınlığını yitiren dans biçimlerinden dolayı, dansı kilise etkinliklerinden uzak tutmaya çalıştılar. 19. yüzyıla gelindiğinde ise Avrupa ve ABD’de dans hemen hemen tümüyle kilise etkinliklerinin dışına çıkmıştı.

Doğuda dans…

Doğuda da eski zamanlardan beri dans yaygın olarak dinsel amaçlarla kullanıldı. Doğuda dansın en eski ve en gelişmiş biçimine Hindistan’da rastlanır. Bazı tapınaklarda hala “tanrının hizmetçileri” anlamına gelen devadasi’ler bulunur. Yıllarca tanrılara hizmet etmek için eğitilen bu kadınlar; yaşamlarını dinsel törenlerde şarkı söyleyerek ve dans ederek sürdürdüler. Hindistan’ın 1947’de bağımsızlığını kazanmasından sonra, dansın bir sanat dalı olarak yeniden canlanması sonucunda kadın-erkek birçok ünlü dansçı yetişti.

İslam dini kendinden önceki dinlerle bağlantılı olduğunu düşündüğü dansı yasaklama yoluna gitti ama dansı tümüyle kaldıramadı. Tasavvufun müzik ve dans anlayışından doğan Semalar ortaya çıktı. Birçok İslam tarikatında dinsel törenlerde dansa yer verilir. Bunlardan en bilineni Mevlevi Semaları’dır. Semalar’da ilahiler söylenir ve özel giysili dervişler dönerek dans eder.

Bale nasıl başladı?

MS 300 ile 1300 arasında Avrupa’da dansın izi kayboldu. Kilisede yasaklandı. Rönesans’la birlikte tekrar ortaya çıktı. Kiliseden kovulan dans İtalyan soylularının düzenledikleri görkemli balolarla saraylara girdi. Balo İtalyancada dans anlamına gelir ve bale de bu sözcükten türemiştir. 1661’de Kral XIV. Louis, dans etmenin kurallarını ve ölçütlerini belirleyen ilk Kraliyet Dans Akademisi’ni kurdu. Baleyle ilgili hemen her şey bu kurumda geliştirildi.

 

Salon Dansları ve Halk Oyunları

Günümüzde danslar iki kaynaktan geliyor. Halk oyunları ve Avrupa saraylarında doğan salon dansları. Halk oyunları belli bir yörenin insanlarının geliştirdiği danslardır. Köy kökenli oldukları için hareketler sürekli değildir; oyun çevik adımlar, sert vuruşlar ve zıplamalarla sürer.

Solan dansları ise tabanı cilalı salonlarda yapıldığı için genellikle kayar adımlarla yapılıyor ve yumuşak geçişli hareketlere dayanıyor. 19. yüzyılda en gözde dans vals oldu. Vals gelişiminin en yüksek aşamasına Viyana’da Johann Strauss zamanında ulaştı. 1911’de Güney Amerika’dan gelen Arjantin tangosu ve Brezilya sambası ABD’yi sardı ve tüm Avrupa’ya yayıldı.

Vals ve Kuzey Avrupa kökenli diğer  dansların ritimleri, Siyah Amerikalıların cazı ve Latin Amerika dansları ile karıştı. İnsanlar büyük dans orkestralarının müziği ile jitterbug yaptılar. Ardından rock and roll ve twist akımları geldi. 20. yüzyılın sonlarında bunlar disko dansı ile birleşti. Jitterbug ve twist gibi disko da enerjik ve serbest hareketlere dayandı.

Kasaba.works Digital Agency