Mayıs 1968’de Paris Üniversiteleri’nde başlayarak hızla yayılan öğrenci gösterileri, polisin sert müdahalesiyle birlikte sokak çatışmalarına ve işgal eylemlerinde dönüştü. Bu sırada fabrikalarda milyonlarca işçiyi kapsayan grev dalgasıyla bütün ülkede yaşam felce uğradı. Mayıs sonlarında radikal grupların devrim hedefine yöneldi. De Gaulle inisiyatifi yitirmek üzereyken Komünist Partisi ve sendika önderleri ayaklanma girişimine karşı tavır aldı.

Başlangıçta harekete sempatiyle bakan orta sınıf, kurulu düzenin yıkılması tehlikesi karşısında hemen desteğini çekti. Değişen bu koşullar altında de Gaulle’ün kısa bir radyo konuşmasıyla Ulusal Meclis’i dağıtarak seçim kararını açıklaması, direnişin sona ermesini sağladı. Seçim sonunda Cumhuriyet İçin Demokratların Birliği (UDR) milletvekillerinin dörtte üçünü kazandı.

1968 olayları gene de önemli sonuçlar doğurdu. Hükümet işçilerle ödünler vererek kapsamlı bir üniversite reformu başlattı. De Gaulle kendisine rakip olarak görmeye başladığı Pompidou’yu görevden aldı. De Gaulle, anayasa değişikliklerinin yüzde 53’le reddedilmesi üzerine cumhurbaşkanlığından çekildi.

Haziran 1969’da cumhurbaşkanlığına seçilen ve J. Chaban-Delmas’yı başbakanlığa atayan Pompidou, dış politikada ABD ile ilişkileri yumuşatarak ekonomide iş çevrelerinin çıkarlarını yansıtan bir liberalleştirme hareketi başlattı. 1972’de Chaban-delmas ile görüş ayrılıkları ortaya çıkınca, başbakanlığa Pierre Messmer’yi getirdi. Bu arada çeşitli grupların birleşmesiyle Sosyalist Parti’nin (FNIR) adayı Valery Giscard d’Estaing ikinci turda yüzde 50,8’lik bir oy oranıyla Mitterand’ı saf dışı bıraktı.

Giscard tutucu iş çevreleriyle yakın bağlarına karşın başbakanlığa atadığı Jacques Chirac’la birlikte liberal bir reform programı uygulamaya başladı. Ama petrol bunalımının da etkisiyle sanayi üretiminin duraklaması ve işsizlik ile enflasyonun yeniden hızlanması konumunu sarstı.

1975’da Giscard ile anlaşmazlığa düşen Chirac bölünmüş olan de Gaulle’cüleri Cumhuriyet İçin Birlik (RPR) altında toplayarak sağın adaylarından biri durumuna geldi. Ertesi yıl Komünist Parti’nin oy tabanının kaymasından duyduğu kaygılar Sol İttifak’ın da bozulmasına yol açtı. Bu ortamda yapılan 1978 seçimlerinde RPR birinci parti olurken, Giscard ile Mitterrand ikinci turda karşı karşıya geldiler. Solun oy bütünlüğünü koruması sonucunda, Mitterand cumhurbaşkanı seçildi. Bunu izleyen Ulusal Meclis seçimlerinde Sosyalist Parti yeterli bir çoğunluk elde etti. Pierre Mauroy başkanlığında kurulan ve dört komünistin de yer aldığı hükümet, özel bankalarla önde gelen bazı sanayi kuruluşlarını devletleştirdi. İşçilerin lehine ücret düzenlemeleri yaptı. Yeni bir iş ve konut programı başlattı, yerel yönetimin yetkilerini genişletti. İdam cezasını kaldırarak yargı sisteminde reforma girişti. Dış politikada da Üçüncü Dünya’ya yakın bir çizgi benimsedi.

Kasaba.works Digital Agency