İsrail Devleti’nin kuruluşundan sonra görev yapan bütün İsrail hükümetleri, komşu Arap devletlerinin BM’nin 1947’de belirlediği sınırlara dönülmesi ve sayıları milyonu bulan Filistinli mültecilerin topraklarına geri dönmeleri için yaptıkları her türlü öneriyi geri çevirdiler ve işgal altındaki topraklarda yaşayan Arap azınlığa karşı baskıcı bir politika izlediler.

İsrail 1956’da Mısır’la çıkan Süveyş Bunalımı’nın ardından, ABD’nin İsrail gemilerine Tiran Boğazı’ndan geçiş güvencesi vermesi üzerine, savaş sırasında işgal etttiği Gazze Şeridi’nden ve Sina Yarımadasından çekildi. Ama bu düzenleme gergin Arap-İsrail ilişkilerini yatıştırmaya yetmedi.

Görünüşte Mısır’ın Tiran Boğazı’nı kapatması yüzünden patlak veren 1967’deki Arap-İsrail Savaşı, İsrail’in bölgedeki varlığını yıldırma politikasıyla kabul ettirme yönündeki çabalarının bir uzantısıydı. Savaş, İsrail’in meşruluğunu tanımlayan Arap devletleri açısından ise amacına ulaşmayan 1948-49 Savaşı’nın bir devamı niteliğini taşıyordu. Gazze Şeridi, Golan Tepeleri, Batı Şeria, Sine Yarımadası ve Doğu Kudüs’ün İsrail işgali altına girmesiyle sonuçlanan savaşın ardından Filistin Kurtuluş Örgütü’nün İsrail’e yönelik gerilla saldırıları yoğunlaşmaya başladı. Ürdün’le FKÖ yönetimi arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle örgüt etkinliklerinin ağırlığını Lübnan’a karşı birçok kez saldırılarla girişti.

1973’teki Arap-İsrail Savaşı, Mısır ve Suriye’nin iki cepheden İsrail’e saldırmasıyla 6 Ekim 1973’te başladı. Mısır’la savaş iki buçuk hafta sürdü. Suriye’yle ateşkes ise Mayıs 1974’te sağlandı. Savaştan sonra İsrail ile tek başına barış görüşmelerine oturan Mısır, ABD başkanı Jimmy Carter’ın doğrudan müdahalesiyle gerçekleşen Camp David görüşmelerinin ardından Mart 1979’da İsrail’le barış imzaladı. Anlaşmayla Mısır İsrail’i resmen tanımayı ve bu ülkeyle ticari ilişkiler kurmayı, İsrail ise Sina’dan çekilmeyi kabul etti. (Nisan 1982)

Batı Şeria ve Gazze’de yaşayan Filistinlilere özerklik verilmesi konusunda kesin olmayan güvenceler de içeren antlaşmaya, başta Suriye ve Ürdün olmak üzere Arap ülkelerinin çoğu ve FKÖ sert bir biçimde karşı çıktı. Antlaşmaya karşın işgal altındaki topraklarda yeni yerleşmeler kurmayı sürdüren İsrail. Batı Şeria’da görev yapan Arap belediye başkanlarını görevden alma, Doğu Kudüs dahil bütün Kudüs’ü İsrail başkenti ilan etme, Irak’taki bir nükleer santralı bombalama ve Golan Tepeleri’ni ilhak etme gibi uygulamalarıyla barışçı bir gelişmeyi sürekli engelledi.

Kasaba.works Digital Agency