Mektebim okullarında ipad uygulaması.
Bazı ebeveynler çocuklarını teknoloji ile donatılmış okullara göndermeyi tercih ederken bazıları teknolojinin çocukları gerçeklikten kopardığını ve yetilerini azalttığını düşünerek klasik eğitimi tercih ediyor. Peki, uzmanlar bu konuda ne diyor? Teknoloji ne dozda ve ne şekilde kullanılarak eğitime dâhil edilmeli?
İskele47’nin kurucu ortağı Bager Akbay hem eğitmen hem sanatçı. İskele 47’de çocuklara teknoloji üretmeyi öğretiyor. CoderDojo ve Maker hareketini destekliyor, “Teknoloji her yerde var. Teknolojiyi reddetmek, kağıdı, kalemi ve hatta yazıyı reddetmektir. Evet, yazı da bir teknoloji. Velilerin endişesi ‘bilinmeyenden korkma’ dürtüsünün bir parçası. Günümüzde her an yeni bir şey çıktığı düşünülürse, bu korku bizi bayağı yorabilir.”
Akbay’a göre doğru çözüm ‘çocuklarımıza teknolojiyi doğru şekilde öğretmek!’ Peki, bu işin doğrusu ne? “Çocuklarımızın teknolojiyi yönlendirebilecek becerilere sahip olmaları gerekiyor, aksi takdirde teknolojik gelişmeler tarafından yönetilen bireylere dönebilirler ki, bu kabus olur.” Akbay velilere şu soruları soruyor; “Çocuğunuz bilgisayar başında ne yapıyor? Üretiyor mu? Tüketiyor mu? Bunu anlamak kolay olmayabilir, o yüzden sizin de teknolojiyi anlamanız gerek. Bir okula gittiğinizde size havalı bilgisayar laboratuvarını gösterip, çocuğunuzu teknolojiden anlayan bir birey olarak yetiştireceklerini iddia ettiklerinde korkmakta haklı olabilirsiniz. Teknolojiyi anlamak, onu elde etmek ve yeni diye kullanmak değil. Okullardan üretim alanları talep etmelisiniz, teknolojik showroomlar değil.”
Bunun da 2-3 yöntemi var Akbay’a göre;
– Çocukların özgür yazılımlar ve açık donanımlar kullanarak teknoloji firmalarına bağımlığının azaltması. Özgür yazılımlar kullanıcısına çalıştırma, kopyalama, dağıtma, inceleme, değiştirme ve geliştirme özgürlüğü sunuyor. Özgür yazılımlar çoğunlukla ücretsiz olsalar da ücretsiz olmak zorunda değil. İngilizceki ‘free’ sözlüğünün karşılığı burada bedava değil sınırlamaların olmamasına atıfta bulunuyor. Açık kaynak donanım ise teknolojik olarak tasarlanmış fiziksel eserleri kapsıyor ve herkesin kullanımına açık. Böylece herhangi biri donanım tasarımı üzerinde çalışabiliyor, değiştirebiliyor, donanımın aynısından yapıp satabiliyor.
– Çocuklarınıza oyun yerine oyuncak önerin. Örneğin Minecraft (özel bazı oyunları hariç) dijital Lego gibi, hedefleri belli değil, çocuklar istediklerini yapabilirler. Oyundan ziyade oyuncağa benzer.
-Madem oyunlar havalı şeyler, ondan oyun yapmasını isteyebilirsiniz. Çocuklarınızı tüketici konumunda üretici konumuna çekmeye çalışın.
Yeni çağın eğitimi nasıl kurgulanmalı?
Yenilikçi Öğrenme Merkezi Kurucusu Kayhan Karlı, eğitim ve teknoloji ilişkisi hakkında yapılan araştırmalara göre teknolojinin öğrencinin öğrenmesine katkısının yüzde biri geçmediğini söylüyor. Tabii bunun sebepleri var; “MIT’den Mitchel Resnick diyor ki ‘Bugün okullarda uygulanan müfredatın büyük bölümü, kağıt-kalem çağı için tasarlandı. Bu durum iki nedenle değişmeli: Öğrencileri başarılı olmaları için hazırladığımız dijital toplumsal yaşamın dönüşümü ve dijital teknolojilerin öğrencilerimizin öğrenme biçimlerini değiştirmesi… Endüstriyel çağdan bilgi toplumu çağına ve şimdi de yaratıcı toplum çağına geçiş yaşıyoruz.” Karlı, Barnet Berry ve arkadaşlarının 2011 yılında basılan ‘Teaching 2030’ adlı kitaplarında, eğitimde değişecek dört başlığı da bizimle paylaşıyor:
- Öğrenciler ve öğretmenler için dönüştürülmüş bir öğrenme ekolojisi
- Siber ağlardaki kusursuz gruplar arası ilişkiler (öğrenme ağları)
- 21. yüzyılın meslekleri, farklılaştırılmış ve kişiselleştirilmiş kariyer yolları
- Öğretmen girişimciliği (Teacherpreneurism) ve geleceğe dönük inovasyon
Karlı’ya göre bu yüzyılın öğrenme biçimleri ve araçları çok hızlı değişiyor. Öğrencileri, ‘Dijital Yerliler’, ‘Net Jenerasyonu’, ‘Screenager’ gibi kavramlarla tanımlamaya başlıyoruz. Örneğin bugün ilkokul sıralarında oturan çocuklar, 2030´lu yıllarda yönetici, karar verici olacak. Tamamıyla dijital dünyada doğup büyüyen bu çocukların bizim gibi düşünmüyor ve bizim gibi tercihler yapmıyor.
Onları böyle bir geleceğe hazırlayabilen öğretmen ve okullara sahip miyiz? Karlı bu soruya şöyle yanıt veriyor; “İnsanoğlu, bir çağın bitip yenisinin başladığını, süreç insan ömrüne sığmadığı için, geçmişte fark edemiyordu. Oysa biz, hız yüzünden bir çağın kapanıp yeni bir çağın başladığını fark edebiliyoruz. Yol ayrımında kaldığımız için tüm kaygıları yaşıyoruz fakat yeni kuşaklar, bu yaşam biçimine uyum sağlamış olacak. Bunun için de tüm dünya, bugünün öğrencilerine 21. yüzyıl becerilerini öğretmek gerekliliğinde hem fikir. Tam da bu nedenle, yeni bir öğrenme ekolojisi gerekli.”
Yararlı teknoloji için nitelik şart
Eğitim Reformu Girişimi Direktörü Batuhan Aydagül ise eğitimde teknolojinin kullanım potansiyeli yüksek bir araç olduğunun altını çiziyor, “Etkisi de o aracın eğitim ortamlarında nasıl kullanıldığına göre şekillenecek. ERG olarak yaptığımız araştırmada teknolojinin yararlı olabilmesi için bir okulda nitelikli eğitimin şartlarının oluşmuş olması gerektiğini gördük: Okulda teknolojinin nasıl kullanılacağına ve neye hizmet edeceğine dair bir ortak öngörü var mı? Bu öngörü okulun tüm paydaşları tarafından biliniyor ve sahipleniyor mu? Öğrenim, teknolojinin sunduğu fırsatlardan yararlanacak şekilde planlanmış mı? İçerik teknolojik olarak kullanılabilecek şekilde yeniden tasarlanmış mı? Öğretmenler teknolojinin sınıf içinde ve dışında kullanımına dair hazırlar mı, bu yönde gerekli destekler mevcut mu? Eğer bir okul tüm bu sorulara olumlu cevap verebiliyorsa o zaman teknoloji kullanımını içselleştirmiş ve bir araç olarak normalleştirmiş diyebiliriz. Aksi takdirde, öğrencinin elindeki teknolojiyle okul içerisindeki öğrenme ortamı arasında büyük fark oluşur ve sorunları beraberinde getirebilir.”
Aydagül’ün velilere tavsiyesi bu parametrelerle okulları değerlendirmeleri, “Teknoloji görünür ve dikkat çeken bir ağaç ancak ormanda çocuklarının gelişimine etki eden farklı faktörler var. Çocukların bütüncül gelişimine dair kapsamlı bir merak ve sorgulama onlar için çok yararlı olabilir.”