İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en kanlı “sivil katliam” Pekin’in Tiananmen Meydanı’nda meydana geldi. Ülkede yabancı basının çalışmasına getirilen kısıtlamalar yüzünden olaylar dünya basınına dört gün gecikmeyle yansıyor ve dünya Sarı Dev Çin’in vahşetine sahne oluyordu.
Çin Halk Cumhuriyeti’nde ekonomik reformlar zamanla olumsuz sonuçlar doğurmaya başlamış ve bu da politik gelişmelere yansımıştı. Ekonomideki liberalleşmenin ya da yapılan reformların doğurduğu olumsuzlukların başında serbest piyasa ekonomisinin sebep olduğu fiyat yükselmeleri, enflasyon ve bunun halk üzerindeki etkileri geliyordu. 1985 yılından itibaren tarımsal üretim düşmüş, kredi yetersizlikleri, elektrik enerjisi sıkıntısı, ham madde sağlanmasındaki aksaklıklar artmış bu da enflasyonu körüklemişti.
Bu durum Komünist Parti içinde ayrılıklara neden oldu. Parti içindeki değişimlerden cesaret alan bazı üniversite profesörleri ve öğrencileri, daha fazla hürriyet için 1986 Ocak ayında gösterilere başladılar. Göstericiler Proleter Kültür İhtilali’nin Kızıl Muhafızlarını hatırlatıyorlardı. Fark sadece “Batı demokrasi”sinden söz edilmesiydi.
Bu gelişmelerden Çin lideri Reng Şaoping endişelenmeye başladı. Çünkü Deng ekonomik reformlara girişirken gene reformcularla, muhafazakarlar arasında bir denge kurmaya önem vermişti. 1989 yılı başında ise, Parti’nin üst kademesinde hem ‘‘ideolojik ayrılık” ve hem de “kuşak farklılığı” şeklinde bir bölünme meydana geldi. 85 yaşındaki Deng reformların “motoru” iken, 60 yaşındaki Başbakan Li Peng muhafazakarları temsil ediyordu. 1989 Nisan’ında 100-150 bin öğrencinin, hükümetin gösterileri yasaklamasına rağmen Beijing’in Tiananmen meydanında gösterilere başlaması Deng’i güç duruma soktu ve tutumunu sertleştirdi.
Hükümetin bütün önleme ve polis tedbirlerine rağmen, Tiananmen meydanındaki öğrenci gösterileri Mayıs ayında da devam etti. Bir yandan işçiler, bir yandan da halk kiteleri, gösterilerde demokrasi isteyen öğrencilerin yanında yer aldı. Bu ise gene partiyi ikiye böldü. Deng bir süre direndiyse de sertlik taraftarı muhafazakarlara katılmadan edemedi. Yumuşak ve siyasi reformlar taraflısı Başbakan Zhao Ziyang görevinden alındı. Zhao, 19 Mayıs 1989 günü evine giderken Tiananmen meydanındaki öğrencileri ziyaret etti ve hemen ev hapsine alındı.
Zhao’nun azli, Tiananmen meydanındaki binlerce öğrenci için büyük bir ümit kapısının kapanması demekti. Meydanakilerin sayısı 200 binden 10 bine düştü. Mayıs sonunda ordu Pekin’e girmeye hazırlanıyordu. 3-4 Haziran 1989 gecesi, Çin Halk Ordusu kuvvetleri Beijing’in bütün sokaklarını işgale başladı. Bu işgal sırasında sivillerden bir kaç yüz kişi öldürüldü. Temmuz’da yapılan açıklamada 2500 kişinin tutuklandığı bildirilmekle birlikte gerçek sayının 10 bin kadar olduğu ileri sürüldü. 27 kişiye idam cezası verildi.
Zhao Ziyag’dan sonra Başbakanlığa Li Peng getirildi. Fakat Deng Çin’in dizginlerini elinde tutmaya devam ediyordu. Tiananmen olaylarının kanlı bir şekilde bastırılması Batı dünyasında sert tepkilere yol açtı. Çin’deki liberalleşme Amerika acısından, Çin’deki komünizmin sonuna doğru gidişin habercisiydi ve şimdi ümit sönüyordu. Amerikan Kongresi Temsilciler Meclisi Çin’e ekonomik yaptırımlar uygulanması kararı aldı ve bunu uygulamaya soktu. Avrupa Topluluğu da hemen hemen Amerikan Kongresi’nin kabul ettiği yaptırımları benimsedi ve Çin, Tiananmen olayları yüzünden bozulan Batı ile ilişkilerini ancak Körfez Savaşı sebebivle düzeltebildi.