Cezeri Orta Çağ’ın dâhilerinden biri. 800 yıl önce geliştirdiği düzenekler hala insanları şaşırtıyor. İstanbul Cezeri Müzesi mekanik tarihinin merkezinde yer alan, birikimiyle modern dünyanın yaratılmasına katkı sağlayan Cezeri’ye vefa borcunu ödüyor ve yeni nesillere ilham veriyor.
Yeşilay Dergisi’nde yayınlanmıştır. Telif hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir.
İstanbul Cezeri Müzesi’nin Yönetimin Kurulu Başkanı A. Selami Çalışkan ve Küratörü Mehmed Ali Çalışkan tıpkı Cezeri gibi makine mühendisi. Üniversite yıllarında bu dâhi mühendise hayran olmuşlar. Bizden bir dâhinin hikayesinin herkese ilham vereceğini düşünmüşler. Çalışkan, “Rahmetli babam Durmuş Çalışkan Cezeri hayranıydı, uzun yıllar onun mühendisliğini çalışarak makinelerini gün yüzüne çıkardı. Bu ülkeye hizmetimiz olacaksa bunu hem Cezeri’ye hem rahmetli babamıza vefa borcumuzu ödeyecek şekilde müze fikriyle hayata geçirdik” diyor.
Kitaptan müzeye dönüşüm
Cezeri’nin makineleri kısa adı Kitab’ül Hiyel olan mühendislik şaheserinde çıkıyor karşımıza. Bu kitap Cezeri tarafından 1206 yılında Diyarbakır’daki Artuklu Sarayı’nda, sarayın başmühendisi Sultan Nasüriddîn Mahmud’un isteği üzerine kaleme alınmış. Eser altı kategoriye ayrılmış ve içinde 50 adet düzenek var.
Kitab’ül Hiyel’in müellif nüshası günümüze ulaşmamış ama en eskisi 1200’lü yılların ilk yarısına tarihlenmiş 15 el yazma nüshası ve iki adet çeviri nüshası dünyanın çeşitli kütüphanelerinde mevcut. Bunlardan beşi İstanbul’da, diğerleri Oxford’dan Leiden’a kadar dünyanın çeşitli şehirlerinde bulunuyor.
Çalışkan kitabın hikayesini şöyle özetliyor: “Kitapla serüvenimiz 25 sene önce İTÜ’de, ağabeyim Selami Çalışkan ile sergi yapma isteğimizle başladı. Serginin amacı kendi coğrafyamızda bilimin izini sürüp kilometre taşlarını ve kahramanlarımızı sergilemekti. Cezeri’nin kitabını Türkçeye kazandırmak istedik. İhsan Fazlıoğlu ve eşi Şükran Hanım sıkı bir çalışmayla kitabı çevirdi. Donald Hill’in İngilizce çeviride kullandığı teknik notlarını yetersiz buluyorduk. Türkçe neşirde detaylı teknik analiz eklemek istedik. Abi kardeş, makineleri analiz ettik, modern çizimleri ve daha iyi açıklamalarını kitaba eklemeye çalıştık. Metin zorluydu, kitaptaki şekiller günümüz çizimlerine yakın olmadığı için anlaşılır değildi, altından kalkamayacağımızı anlayınca babama başvurduk. Babam 2000’lerin başından 2015 yılına kadar kitap üzerine çalıştı. Babamın teknik notlarını ilave ettiğimiz Cezeri’nin Olağanüstü Makineleri kitabı böylece Cezeri’nin Kitab’ül Hiyel eserinin hem tam tercümesini hem de makinelerin eksiksiz açıklamasını içeren ilk kitap oldu. 2019 yılında Cezeri’nin Olağanüstü Makineleri Sergisi açılmadan önce babamızın yazdığı notları bir araya getirerek Cezeri’yi ve aletlerini daha anlaşılır ve kolay okunabilir formatta Herkes İçin Cezeri başlığıyla yayımladık. Bu son kitap oldukça popüler oldu, şu an her kitapçıda ve internet sitesinde satılıyor.”
Müzede neler sergileniyor?
İstanbul Cezeri Müzesi Çalışkan’ın deyimiyle, “yeryüzünün dünyalaşması sürecine” mekanik üzerinden bakıyor. Mekanda ilk bölüm insanoğlu için en zorlu koşulların yer aldığı tarih öncesi dönemi ve antik çağı ele alıyor. Yaşam-Kalım bölümünde tekerleğin hikayesiyle birlikte Çin, Mısır, Yunan/Roma ve erken İslam döneminde mekanik tarihinin kilometre taşları yer alıyor.
Cezeri, Artuklu sultanlarının vizyonerliği çerçevesinde devletin sanat ve bilime verdiği desteğin sonucu 25 yıl sarayda himaye ediliyor, bu sayede hem muhteşem makineler yapıyor hem de günümüze kadar ulaşan kitaba imza atıyor. Artuklu’nun sıra dışı hikayesinin Kitab’ül Hiyel ile bağını anlamak için Kaos ve Düzen bölümü var.
Cezeri, mekaniğe kazandırdığı sayısız yenilikle beraber, makineyi bir hikâye anlatma aracı olarak sanatlaştırdığı için bölümlerden biri Sanat ve Teknik adıyla sergileniyor. Çalışkan Cezeri’nin sanat yaklaşımını şöyle yorumluyor, “Sanat, Cezeri için mekaniğin hayat bulduğu vazgeçilmez bir mecraymış. Cezeri’nin kurduğu dünyada, makinenin fonksiyonunu önemsiz kılmayacak şekilde sanat, makinenin uzayıydı. Sanatsal çaba dahiyane fikirleri ortaya çıkardı. Bilhassa makinelerle hikâye anlatma arzusu, Cezeri’nin insan imgesini makine bağlamında düşünmesine kaynaklık etmiş. Örneğin bizi şaşırtmak ve güldürmek için bize benzeyen, bizim suretimizde makineleri, bizim fonksiyonlarımızı kısıtlı olsa da yerine getirecek şekilde aramıza sokmuş. Bu çabası kendi ayakları üzerinde duran, insan biçimli, mekanizmasının tüm aksamı beden içinde gizlenmiş formlarda makineler yani android robotların ilk atalarını üretebilmiş.” Müzenin mekanik tarihi eşliğinde ele aldığı bir diğer hikâye zamanın ölçülmesi. Cezeri’nin zaman konusunda ortaya koyduğu makinelerinin tamamına yakını onun sanat duygusu kadar felsefi arayışını da gösteriyor. Çalışkan, “Cezeri’nin saat mekaniği zamanın içinden dışına doğru çıkarak ışıklı bir güne teslim olmak yerine 24 saatlik tam bir günü fethetme amacını güdüyor. Nitekim hikâyenin bu veçhesi sarkacın keşfiyle birlikte mekanik saatlerin ortaya çıktığı Avrupa’da daha fazla netlik kazandı. İnsanoğlu zamanın içindeki yerini terk edip onun dışına çıktı” diyor ve ekliyor, “Bu açıdan Cezeri sonrası dönemde mekanik bilimi, Cezeri’deki birikimden istifade ederek onun sanatsal çabasının ötesine geçmiş ve yeryüzüne yönelik direnmeyi bir saldırıya döndürmüş.”
Son bölüm “Saldırı” adı altında hem Cezeri’de başlayan zamanı hassas şekilde ölçmenin Osmanlı ve Rönesans Avrupa’sında süren hikayesine yer veriyor hem bu dönemin mekaniğinin diğer karakteristik noktalarına dikkat çekiyor. Çalışkan, “Mekaniğin endüstriyel teknolojiye dönüşmeden önceki son unsuru bizce buhar makinesidir. Bu yüzden serginin son nesnesi buhar makinesi. Buhar makinesinin asıl önemi, devrim yaratacak ölçüde onu geliştiren merkez kaç vanası “governor” ile Cezeri’nin astronomik saatinde geliştirdiği su regülatörünün tıkaçlı vanası arasında geri besleme mantıkları çerçevesindeki analojidir. Bu analoji küçük fikirlerin ne kadar önemli olabileceğini göstermesi açısından hikâyemize katkı yapıyor” diyor.
Çocuklara ve gençlere ilham veriyor
Müze her yaştan ziyaretçiye ilham vermek üzere tasarlanmış. Çalışkan çocuklarla etkileşimi şu sözleriyle anlatıyor: “Rahmetli babamın en çok önem verdiği husus Cezeri’yi çocukların eğitimine katkıda bulunacak şekilde konumlandırmaktı. Bu hususa önem verdik, çocukların etkileneceği alanlar tasarladık. Cezeri’nin dünyasında, mekaniğin ve bilimin temel prensiplerini eğlenceli şekilde öğretiyoruz. İlk amacımız ilham vermek, her şey çocukların Cezeri’yi benimsemelerini sağlamak içindi. Cezeri’yi görsel olarak da tasarladık ve çocuklar âşık oldu. Makineler, figürler, resimler, filmler her şey bir bütün. Su akış düzenleyicilerinden büyük çarklara varıncaya dek çocuklar pek çok aleti bizzat kendileri deneyimliyor. Sergiden ayrıldıktan sonra Cezeri’nin makinelerini çizip gönderiyorlar bize.”
İstanbul Cezeri Müzesi’ni şu ana kadar yaklaşık 80 bin kişi ziyaret etti. Yetişkinler 34 lira, öğrenciler 16 lira vererek mekanı gezebiliyor. Ayrıca aile bileti var. Anne-baba ve ailenin bütün çocukları toplam 68 liraya müzeyi ziyaret edebiliyor.