1947’de İngilizlerin yarımadadan çekilmesiyle bağımsız Hindistan ve Pakistan devletleri kurulmuştu. Ancak ikisi arasında Keşmir bölgesi yüzünden iki savaş yaşandı. Üçüncü Hindistan-Pakistan savaşının sonucu ise Bangladeş’in kurulması oldu.
Farklı bir dil ve kültürü olan Doğu Bengal, Doğu Pakistan eyaleti olarak binlerce kilometre uzaktaki Pakistan’a bağlandı. Süt ve çay ihracatıyla ekonomiye önemli katkıda bulunan Doğu Pakistan, yönetimin izlediği ayrımcı politika nedeniyle ekonomik bakımdan Batı Pakistan’ın çok gerisinde kaldı. 1960’larda Avami Birliği başkanı Şeyh Mucibü’r Rahman’ın önderlik ettiği özerklik hareketi giderek yükselmeye başladı.
1970’te artan gerginlikler General Yahya Han’ın sıkıyönetim ilan ederek devlet başkanlığını üstlenmesine yol açtı. Aralıkta yapılan genel seçimlerde Avami Birliği mecliste çoğunluğu sağladı. Batı Pakistan’a ayrılan sandalyelerin büyük bölümü de Zülfikar Ali Bhutto’nun başkanlık ettiği Halk Partisi kazandı. Mucibü’r Rahman’ın Doğu Pakistan’a dış politika dışında tam bağımsızlık vermesi yönündeki ısrarlı tutumu karşısında Bhutto meclisi topladı. Anayasanın hazırlanması için 100 günlük süre vermiş olan Yahya Han, 1 Mart 1971’de meclisi süresiz olarak kapattı.
Mucibü’r-Rahman, bu gelişmeye Doğu Pakistan’da genel boykot ve grevle karşılık verdi. Eylem halkın tam desteğini kazandı. Mart ortalarındaki uzlaşma çabaları sonuçsuz kalan Yahya Han, Batı Pakistan askerleriye Doğu Pakistan’ı işgale girişti. Mucibü’r-Rahman ve pek çok arkadaşı tutuklandı. Hindistan’a sığınan bazı Avami Birliği önderleri orada Bangladeş adı altında bağımsız bir devlet kurduklarını açıkladılar. Doğu Pakistan’da iç savaş sürerken milyonlarca insan Hindistan’a sığındı. Sonunda Hindistan birlikleri Doğu Pakistan’a girerek Batı Pakistan ordusunu çekilmeye zorladı ve yeni Bangladeş devleti 16 Aralık 1971’de Mucibü’r-Rahman’ın başkanlığında resmen kuruldu.
Bağımsızlık… Ya sonrası?
İç savaş Bangladeş’te olağanüstü bir yıkıma neden olduğu gibi siyasal istikrarı da büyük ölçüde bozdu. Yeni yönetim ekonomik kalkınma için Birleşmiş Milletler’den SSCB’den ve başka bazı ülkelerden ekonomik yardım alma yoluna gitti. Ama devlet yönetimindeki deneyimsizlikler nedeniyle sorunların üstesinden gelemedi. 1974’te pek çok yetkiyi kendisinde toplayan Mucibü’r Rahman, giderek baskıcı bir tutuma yöneldi. Ülkede huzursuzluk artarken, Mucibü’r Rahman ve ailesiyle ilgili yolsuzluk iddiaları da yaygınlaştı. 15 Ağustos 1975‘te hükümetteki bakanlardan Kondakar Müştak Ahmed’in önderlik ettiği bir darbe sonunda Mucibü’r Rahman ailesiyle birlikte öldürüldü. Bunu subaylar arasında süren bir iktidar mücadelesi izledi.
Kasım 1975’te ikinci bir darbe gerçekleştiren General Ziyaü’r-Rahman Bangladeş’in “güçlü adamı” haline geldi. Mucibü’r Rahman’ın birçok politikasını değiştiren Ziya, Hindistan’dan uzaklaşarak bağımsızlık öncesindeki görevleri yeniden yönetime geçirdi. Mayıs 1977’de yapılan göstermelik bir referandumda halkın yüzde 99‘unun oyunu aldı. Ordu içindeki radikal subayların 2 Ekim I977’de giriştiği darbeyi kısa sürede bastırdı.