Üç günlüğüne Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye gittik. Tek din, tek millet, iki devletin nasıl olduğunu görmek için… Rus etkisi ile hem biraz yabancılık hissedebileceğiniz hem de ‘özünüzden’ birçok emareler bulabileceğiniz orijinal bir kent Bakü!
İki Türk cumhuriyeti arasındaki para birimi
Birlikte seyahat ettiğim arkadaşım havaalanında, “Yanında Dolar götür, Türk parası geçmeyebilir” diyor. İkna olmasam da döviz bürosuna uğruyorum ve tahmin edin Azerbaycan pasaport girişinde hangi para birimi geçerli? Dolar. Neyse ki tüm ülkelerin vize ücretleri 20 ile 35 dolar arasında değişirken Türkiye’den gelenlerden talep edilen vize ücreti sadece 10 dolar!
Manat liradan değerli mi? Nasıl yani?
Nisan 2018’de Bakü’ye geldiğimiz an itibariye Manat, Türk lirasından neredeyse dört kat daha değerli.
1 Manat 3.80 Türk lirası
1 Dolar 1.65 Manat ediyor.
Türkiye’den çıkarken internete bakarsanız Amerikan Dolar’ı 4.02 lira ama havalimanında almaya kalkınca 4.22’den sizin oluyor.
Azerbaycan mutfağı
Bakü’nün Sultanahmet’i İçəri Şəhər (İçeri Şehir). Burada üç yıldızlı bir otelde kalıyoruz. Kahvaltı oldukça sade. Domates-salatalık, tek çeşit beyaz peynir, yağsız, kuru zeytinler var. Akhisar’daki zeytin üreticileri iyi zeytin gönderdikleri halde Azerbaycan halkının bu zeytini tercih ettiğini söylemişti. Damak zevkleri böyle gelişmiş. Şeker oranı düşük bir marmelat ve tavuk salamı gibi bir de salamları var. İki çeşit de bisküvi. Instant kahve, çay ve portakal suyuna benzer aromalı bir içecek servis ediyorlar kahvaltıda…
* Çaylarına kekikotu denen bir ot ilave ediyorlar. Bu hafif bir rayiha veriyor çaya. “Türkiye’deki kekikle denemeyin çünkü acılaştırır” dediler. Çay genellikle bildiğimiz çay bardağında servis edilmiyor, çay dediğinizde bir koca demlik çay geliyor. Yemekten sonra çay verin derseniz, hazırlıklı olun.
* Türk kahvesine en çok Ruslar rağbet ediyormuş. Espresso, Americano gibi kahveler 3-5 Manat arasında değişirken, Türk kahvesi birçok yerde 5-7 Manat. İşin ilginç yanı Daiquiri veya Cuba Libre kokteyli içmeye kalksanız onlar da 8 Manat. Bazı yerlerde Türk kahvesi satılmıyor hatta…
* En favori yemekleri pilavları… Tabii bizimkinden farklı bir pilav çıkıyor karşınıza, etli, sebzeli, safranlı çeşit çeşit… Kebap yemek isterseniz kebap demeyin, zira kızarmış et geliyor. Lüle derseniz kebap geliyor. Yaprak dolmaları, Şumalinski börekleri nefis. Et olarak kuzu, dana (mal eti), tavuk (toynuq) ve balık bol bulunuyor.
* İçəri Şəhər yüzde 50 oranında daha pahalı imiş yemek konusunda. Ekmeği bile hesaba yazıyorlar.
* Bakülü bir şef arkadaşım bana üç yer tavsiye etti: Salam Baku, Tandır ve bir Rus restoranı olan Marivanna. Biz sadece Salam Baku’ye gidebildik. Sahibi Türkiye’den 13 yıl önce buraya gelip yerleşen bir Türkiyeli. Fransa’da aşçılık eğitimi almış Osman Uçar. Bizi çok iyi anladı ve ağırladı.
* Bakü’de yemek ucuz demişlerdi ama İçəri Şəhər’de ne yaparsak yapalım ortalama kişi başı 20-25 manat ödedik.
* İçecek olarak genellikle komposto onların deyimiyle kompot tüketiyorlar. Nisan ayında feyhoa ve ayva kompostosu içtik bol bol.
* Haydar Aliyev Sarayı’nın hemen aşağısındaki sokakta bir AVM’de yer alan Cafe Anderson’da Borş çorbası içtik. Azerbaycan’a çocuklarınızla birlikte geldiyseniz bu restoran onların vakit geçirmesi için ideal. Kendinizi evinizde hissediyorsunuz.
Azerbaycan müziği ve geceleri
Bakü’de sadece iki gece kaldık. Bir gecesini Haydar Aliyev Kültür Sarayı’ndaki caz konserine ayırdık. Büyük bir şans eseri sahneye yedi farklı grup çıktı ve bütün Azerbaycan caz tarihine tanıklık etme fırsatı bulduk. Şahriyar İmanov ve Etibar Asadli iki yeni keşfim oldu, muhteşemdiler.
Müzik konusunda Azerbaycanlıların iyi olduklarını duymuştum, herkesin bir enstrüman çaldığı söyleniyordu. Gerçekten herkes müzikle ilgili gibi…
İkinci gece Mugam Club’ta yer ayırtmıştık. Yerel müzikleri dinlemediğim için sıkılacağımı düşünmüştüm. Aksine! Klasik müziğe çok yakın olan ezgileri hiç bizimkilere benzemiyor. Bunda sonra ‘easy listening’ albümüme Azeri müziklerini de ekleyebilirim.
Ulaşım
* Bakü İstanbul’dan gelenlere göre küçük bir şehir. Neredeyse her yer yürüme mesafesinde. Çok uzak dedikleri yerlere bile 10-15 dakikada yürünebiliyor. Havaalanı ile 28 May arası sadece 30 dakika. Oradan da İçəri Şəhər metro ile tek durak. Fakat yol tarifi konusunda çok başarılı değiller, nereyi sorsanız “Bilmiyorum” diyorlar. Bu yüzden harita ile ilerlemekte fayda var.
* Taksilerde taksimetre yok. Binerken pazarlık ediyorsunuz. Arayarak çağırdığınız taksiler daha da ucuz. Uber kullanımı da yaygın.
* Havaalanında ilk işiniz Bakikart almak olmalı. Otobüs ve metro için Bakikart alıyorsunuz. Havaalanından şehir merkezine 1.5 Manat, kısa mesafeler 0.20 Manat.
Alışveriş
* Biz epeyce halıcı gezdik. Eğer halı almayı düşünüyorsanız mutlaka pazarlık etmelisiniz. Fiyatı yarı yarıya düşse bile kar ettiklerini söyledi orada yaşayan Türkiyeliler… Zaten pazarlık payı yoksa son fiyat diyorlar. Halı alınca yurt dışına çıkarabilmek için sertifikasını almayı unutmayın. Yoksa havalimanında gümrüğe takılabilirsiniz.
* Genelde metal çaydanlıklar, bakır kaplar, Bakü baskılı t-shirt, yastık kılıfı gibi hediyelikler var. Bir de Rus döneminden savaş madalyaları revaçta…
* Markete uğrarsanız çoğu markanın Rus markası olduğunu göreceksiniz. Peynirler genelde Hollanda peynirleri. Sarımsak turşusu, domates turşusu, üzüm sirkesinde biber turşusu çok ilgimi çekti. Envai çeşit lakerda yapmışlar. Balıkların hem tazesi hem lakerdası revaçta.
Etimolojik seyahat
Azerbaycan Türkçesi eskiden kullanıp unuttuğumuz pek çok kelimeyi bize hatırlatması açısından harika bir fırsat. Mesela yayaya “Piyade (yaya) mı gideceksiniz?” diyorlar yada “İki nefer (kişi) gelecek” gibi… “Otobüsten inin” yerine “düşün” diyorlar, “kaçıncı kat” yerine “kaçıncı mertebe…” Başka bir ülkede aynı dille anlaşmak insana çok iyi geliyor.
Kitapçıya da uğradık. Sinemalarda Türk filmleri var, televizyonda Türk dizileri oynuyor ama kitapçılarda Türkiye Türkçesinden kitaplar yok. Keşke olsa… Kitapların büyük oranı hala Rusça.
Halkın yaşayışı
Büyük binalar her ne kadar insana kendisini bir Rus şehrinde yada bir Batı ülkesinde gibi hissettirse de bu Bakü’nün görünen yüzü. Görünmeyen yüzü ise hayli fakir. Orta direğin olmadığını söylüyor herkes. Ya çok zenginler var yada dar gelirliler. Ortalama 400 manat kazanıyorlarmış. Bu fikirlik yüzünden insanların çoğu evlenemiyor ve evlenenler bile hızlıca boşanıyormuş. Benim gözlemim çok dürüst ve iyi niyetli oldukları yönünde… Esnafı kendi zararına olsa bile rakibini tavsiye edebiliyor yada size farklı bir şey önerebiliyor.
İlginç olan politikacılardan beklentilerinin çok düşük olması. Ne yaşadılarsa, “Güvende olalım, evimize sağ salim dönebilelim yeter” diyorlar. Rüşvetin halk arasında çok yaygın olduğunu duymuştum. Gerçekten öyleymiş ve bunu çok kanıksamışlar. Mesela bir öğretmene rüşvet vermek, ona olan borçlarını ödemek gibi bir şey onlar için… “Biz severek veriyoruz” diyorlar. Hatta, “Her devlette var, bizde de var” diyebiliyorlar. Azerbaycan Türkçesinde, Rusça, İngilizce gibi değişik dillerde eğitim imkanları var ama iyi eğitim alıyorlar mı bilemedim çünkü diploma almak için bile ciddi oranda rüşvet vermek gerekiyormuş.
Türk dizilerini seyrettikleri için Türkiye algıları dizilerle sınırlı… Siyasetinizin Kurtlar Vadisi üzerinden değerlendirildiğini düşünün. Erdoğan başka ülkelere karşı çıkabildiği çok güçlü görülen bir figür.
Sadece Azerbaycan Türkçesi’ni duymak ve kardeşlik duygusunu yaşamak için bile Azerbaycan’a gidilebilir. 3-5 günlük bir tatiliniz varsa burada değerlendirebilirsiniz.