Kuzey Amerika’daki on üç İngiliz kolonisinin, İngiltere’den bağımsızlıklarını kazanmaları Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulmasıyla sonuçlandı. Bu modern tarihte görülen ilk sömürgecilik karşıtı hareketti.

Modern tarihte görülen ilk sömürgecilik karşıtı hareket olması, Bağımsızlık Savaşı’na ayrı bir önem kattı. Daha önce ülkeler; gelenek, tarih, coğrafya koşullarının sonucu olarak çoğunlukla evrim süreci yoluyla ortaya çıkarlarken 1776’da kurulan ABD, devrim ve savaş içinde kurulan “ilk yeni ulus” oldu. Bu Üçüncü Dünya Ülkelerinin daha sonra uyguladıkları bir yol oldu.

Amerika’da koloniler dönemi

Amerika’daki kolonilerde yaşayanlar, İngiltere’deki kültürden çok farklı bir kültüre sahip değillerdi. Çoğu İngiliz kökenli, İngilizce konuşan, Protestan, köylü ve temel gelir kaynakları tarım olan insanlardı. Bir parçası oldukları imparatorlukla övünüyorlardı. İngiltere ile ekonomik ilişkiler geliştirmişlerdi. İngiliz hükümeti, Batı Hint Adaları ve Güney Avrupa’ya mal satmalarına izin vermişti.

Bu arada 1763’te kolonilerin nüfusu 1,5 milyonu buluyordu ve her 25 yılda ikiye katlanıyordu. Boston, New York, Newport gibi kentler Avrupa’daki Aydınlanma Çağı’nın yeni düşüncelerinin ülkeye girmesini sağlıyordu. Afrika’dan getirilen köleler dışında en özgür ülke Amerika’ydı. İç siyaset halk tarafından seçilen halk meclisi ile denetleniyordu.

Savaş yaklaşıyor

Kolonilerde yaşayanlar 1763’ten sonra, imparatorluk içinde kendilerini tehlikede hissetmeye başladılar. Özellikle siyasal ve ekonomik özgürlükler Londra’da, Büyük Britanya’nın Atlas Okyanusu ötesindeki kolonilerde denetimi yitirmesinin işaretleri olarak görüldü. Kolonilerde yaşayanlar tam özerkliğe ya da bağımsızlığa doğru yol almaya başladılar. 18. yüzyılda hızla yayılan bu duygular, Fransız-Kızılderili Savaşı’nda iyice ortaya çıktı. Amerikalılar hiçbir şeye aldırmadan düşmanla yasadışı olarak ticaret yapıyor ve batıdaki Kızılderililerle toprak ve ticaret anlaşmazlıkları doğmasına neden oluyorlardı. İngiltere bu arada kolonilerin kendisine daha çok katkı yapmasını istemeye başladı.

Boston Çay Partisi’nin ardından…

1773’te Boston Çay Partisi olarak adlandırılan olayda; Bostonlu fedailerin üç İngiliz gemisindeki çayları denize dökmeleri İngiliz bakanı North’un, Westminster Parlamentosu’na bir dizi yasa oylatmasına yol açtı. Bu yasalara göre Massachusetts Anayasası değiştiriliyor, denize atılan çayların parası ödenmedikçe Boston Limanı’nda her türlü ticaret yasaklanıyordu. Söz konusu yasaları “kabul edilmez” sayan Amerika sömürgeleri ayaklandılar.

1774’te Philadelphia’da toplanan sömürge temsilcileri, bir “Haklar Bildirisi” hazırladılar ve bildiride: “Özgürlüğün ve her türlü yönetimin temeli halkın yasama gücüne katılmasıdır” dediler. Sonra kongre üyeleri ülkenin çeşitli noktalarında cephanelikler kurdular. İngiliz valisi Gage’in gönderdiği birlik, 19 Nisan 1775’te Amerikalı milislerle Lexington’da çatıştı. Bağımsızlık Savaşı başlıyordu.

Bağımsızlık Savaşı başlıyor

Önce Virginia bağımsızlığını ilan etti ve 27 Haziran 1776’da cumhuriyet yönetiminin kurulduğunu açıkladı. 4 Temmuz 1776’da Philadelphia Kongresi “Amerika Birleşik Devletleri’nin Bağımsızlık Bildirisi”ni oyladı. Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan bu bildiride; bütün insanların eşit olduğu ve tanrının onlara bağışladığı yaşama, özgürlük ve mutlu olmaya çalışma haklarından vazgeçilmeyeceği savunulmaktaydı.

Silahlı çatışma uzun sürdü. Ayaklanan Amerikalıların silahları, cephaneleri ve gerçek subayları yoktu. Yalnızca Virginialı eski bir çiftçi olan ve Kanada’da Fransızlara karşı çarpışmalar sırasında, askeri stratejinin bütün inceliklerini öğrenmiş bulunan başkomutan George Washington vardı. Gönüllüler arasında subay sıkıntısı çekiliyordu, milisler disiplinsizdi. Düzenli İngiliz ordusu karşısında ayaklanmacılar, özerk hükümetler kendi egemenliği kaygısına düştüğü için bölünmüşlerdi.

Ayaklanmacıların savaşı kazanmalarının en büyük sebebi; İngiliz ordusunun tanımadıkları bir coğrafyada savaşması, karayolu az olduğu için ikmal imkanı olmaması ve Fransızların ayaklanmacılara yardımıydı. Benjamin Franklin’in Fransa Sarayını ziyaretinde, Fransa ile Amerika arasında bir ticaret ve ittifak anlaşması imzalaması savaşa uluslararası bir boyut kattı. Fransız bakanı Vergennes, Hollanda ve İspanya’nın ittifaka katılmasını sağladı. İspanya, İsveç, Rusya ve Danimarka’yı içine alan bir silahlı tarafsızlık birliği kuruldu.

Tek başına kalan Büyük Britanya, hem denizde hem Amerika kıtasında dört yıldan uzun süre çarpıştı. 1781’de Fransa’dan yola çıkan Rochambeau komutasındaki ordunun ve Grasse yönetimindeki filonun, Amerika’ya varması İngiliz ordusunun büyük bölümünün Yorktown’da (Virginia) teslim olmasına yol açtı. İngiltere, 3 Eylül 1783’te Versailles anlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. Bu anlaşmayla ABD’nin bağımsızlığını tanıyor ve Senegal ile Tobago’daki ticaret acentelerini Fransa’ya bırakıyordu.

Kasaba.works Digital Agency