Ekim 1929’daki borsanın çöküşü, bir dünya felaketine dönüşen ve “Büyük Ekonomik Bunalım” adı verilen uzun bir ekonomik gerilemeyi başlattı. 1933’te 14 milyon ABD’li işsizdi, sanayi üretimi 1929 düzeyinin üçte birine inmişti, ulusal gelir yarıdan fazla düşmüştü.

Bu derin ulusal umutsuzluğun ortasında, demokrat aday Franklin D. Roosevelt 1932 başkanlık seçimlerinde, Hoover’i kolaylıkla yenilgiye uğrattı. And içip görevine başladıktan sonra, New Deal (Yeni Düzen) bir yasa fırtınası gibi patladı.

Böylece Amerika tarihinde, Batı Avrupa ülkelerindeki sosyal demokrat düzene benzeyen yeni bir dönem başladı. Federal yönetim, Roosevelt’in önderliğinde yetkilerinin özellikle ekonomi üzerinde, büyük ölçüde genişletilmesine tanık oldu. Roosevelt’in güçlü bir toplum duygusu vardı. Denetimsiz bireyselliğe güvenmez ve acı çeken insanlara sempati duyardı. Ancak ABD’nin sisteme karşı bir kini yoktu. Kapitalizmi kurtarmak istiyordu, batırmak değil.

Roosevelt, Birinci New Deal’de (1933-1935) olağanüstü durum ruhunu aşılamaya girişti ve ortak çabayla herkese bir şeyler sağlanması için ilgi toplamaya çalıştı. Ekonomik çöküşün nedenleri olarak aşırı rekabet ve üretim gösterildi. Böylece iş sahiplerinin ve çiftçilerin kendilerini zarar ettirmeyecek yeni fiyatların saptanması konusunda hükümetle işbirliği yapmalarına izin verildi. Ancak 1935’te hala 10 milyon işsiz vardı.

İkinci New Deal daha çok patron karşıtı ve daha çok tüketici yanlısıydı. Roosevelt Çalışma Projeleri İdaresi’ni (WPA) kurarak tüketicinin alım gücünü harekete geçirmeye, 1933’te ülkeyi altın standartından çekmeye karar vermişti. Ne var ki, uluslararası ticaret altınla yapılabiliyordu. Hükümet onsu 35 dolardan altın satın alacağını açıklayarak, ülkeye büyük bir altın akımının başlamasına yol açtı. Böylece bu değerli metalin temel stoku 1940’ta eskisinin üçte biri kadar arttı. Bu para siyaseti ve işsizlere yardım harcamaları, 1940’a varmadan ekonomiyi iyileştirmeye doğru götürdü.

New Deal’in etkisi bir reform önlemi olarak Amerikan sistemini temelden değiştirdi. Tarım ürünlerinin fiyatları desteklenerek, tarım ekimleri merkezden planlandı. Güçlenen Federal Rezerv Kurulu’nun denetiminde, para dağılımı özel değil, federal bir sorumluluk oldu. Borsa, Güvenlik ve Kambiyo Komisyonunun düzenlemesi altına girdi. Federal Depozito Sigorta Şirketi, banka mevduatlarını sigortaladı ve bankacılık etkinlikleri Bankacılık Yasası’yla(1933) sıkı denetim altına alındı. Ulusal işçi ilişkileri, işverenlerle çalışanlar arasındaki ilişkileri kamuoyuna mal etti. Özel tekeller kırılarak kamu düzeni altına sokuldu; anti-tröst çabaları yeniden canlandı. Ekonomik etkinlikler federal yönetim tarafından denetlenmeye başlandı. Halkın çoğunluğu için New Deal yasası, minimum bir geçim standardı belirliyordu. İşçi Sandartı Yasası, asgari ücret ve en çok çalışma saati sınırlamaları getirdiği gibi, çocuk yaştakilerin çalıştırılmasını da yasaklıyordu. Sosyal Güvenlik Yasası, yaşlılara ve özürlülere emeklilik maaşı, işsizlik sigortası, bağımlı çocuklarıyla yalnız yaşayan annelere aylık ve körlerle sakatlara doğrudan yardım bağlanmasını güvence altına alıyordu.

New Deal, örgütlenmiş sendikaların daha yüksek ücret kazanmalarını da olanaklı kıldı. 1938’de Sanayi Örgütleri Kongresi (CİO) kuruldu. New Deal ayrıca felaket zamanlarında federal yönetimin olumlu önlemler alacağı konusunda da bir tür güven duygusu sağladı.

Bu arada, dış ülkelerdeki totaliter akımlar bir dünya krizine yöneliyordu. Kamuoyunu yansıtan Kongre, ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesinden sonra, son derece tedirgin olmuştu. Bu soyutlanma ruhu, bir dizi tarafsızlık yasasının çıkmasına yol açtı. (1935-1937) Kongre böylece 1914-1918’de olduğu gibi savaşa katılmanın engelleneceğini umuyordu.

Kasaba.works Digital Agency