oykugunu

Aşkın ve sevginin günü olarak tüm dünyada kutlanan 14 Şubat, 2003’den beri aynı zamanda Dünya Öykü Günü olarak da kutlanıyor. Bugünün fikir babası Özcan Karabulut’u ve Dünya Öykü Günü’nün hikayesini merak ediyorsanız, doğru yerdesiniz.

Yazar Özcan Karabulut, öykünün edebiyatımız için üzeri beyaz çarşaflarla örtülü eşyalarla dolu boş bir ev olmaktan kurtarılması için 1996 yılında çıkardığı Düşler Öyküler dergisiyle birçok edebiyat çevresine sesini duyurdu.

Karabulut, 1997 yılında Ankara Öykü Günleri’ni başlattı, bu girişim Kasım 2003’te 69. Uluslararası P.E.N. Dünya Kongresi’ne sunulan önerinin kabul görmesiyle, 14 Şubat’ın Uluslararası Dünya Öykü Günü olarak kutlanmasına öncülük etti.

Dünya Öykü Günü kutlamaları her yıl bir öykü yazarımızın hazırladığı bildirinin okunduğu etkinliklerle başlıyor. 2019 Dünya Öykü Günü Bildirisi’ni yazan Özcan Karabulut: “2003 yılında arkadaşlarımızla yazdığımız ilk Dünya Öykü Günü Bildirisi’nde, “İnsan öyküsüyle var… İnsan, öyküleriyle uzanıyor geleceğe. Tıpkı geçmişi öyküleriyle saklayabildiği gibi. Dünyanın dört bir yanındaki insanları birbirine-sınırlara ve ulusal kimliklere aldırmaksızın- yaşanan öykülerin benzeşmezliği kadar benzerliği de bağlıyor…” diyor ve ekliyor, “Öyküye tutkuyla bağlı olanlar, edebiyatın ele avuca sığmaz, en atak türünün, yani şu ‘bizim öykü’nün elinden tuttu, onu alanlara çıkardı, öykücüyü hiçbir zaman olmadığı kadar eylemli kıldı, eline 14 Şubat Dünya Öykü Günü’nü, kentleri dolaşan Öykü Günleri’ni, Öykü Dergileri’ni verdi, bir yazınsal tür olarak öyküyü yüceltti ve bugüne getirdi. 14 Şubat’lar öykünün en büyük buluşmalarına sahne oldu. Dünya Öykü Günü, öyküye çok yakıştı.

Şimdi, şu anda size söyleyebileceğim tek şey, bugün burada, bu salonda, bu akşam, elbette yarın da hatta öbür gün, daha sonraki günler, bir öğleden sonra, sabah da olabilir, evde, odanızda, yazı masanızda, bir uçak yolculuğunda, bir futbol maçının hemen öncesinde ya da devre arasında, dünyanın dört bir tarafında, çayınızı veya kahvenizi yudumlarken, artık her nerede kiminleyseniz ve ne yapıyorsanız, sizi dünyanın bütün dillerinde kısa bir öykü okumaya davet ediyorum. Arkadaşınıza bir öykü okuyabilirsiniz. Dostunuzun veya sevgilinizin size okuduğu öyküyü dinleyebilirsiniz. Bu mümkün. Öykü’yle on dakika, mümkün.

Bir öykü, niçin bir uyarı, kanınızı donduran şeylere ve ölümlere karşı bir çığlık olmasın, tepeden tırnağa bir dalgalanma yaratmasın? Durmadan bir şeyleri bekleyen bir hareketsizlik halindeyken; bir öykü, bir hayat belirtisi, hatta niçin bir mucize olmasın? Kötülüklere ve çirkinliklere karşı iyi gelebilir, bir öykü. Bir öyküyle, suya sabuna dokunabilirsiniz. Eğer yanınızdakinin, karşınızdakinin veya hiç tanımadığınız birinin hüznüne, acısına dokunmak için kendinizi hazır hissediyorsanız, bir öykü okumanız yeter. İstemezseniz, koca bir dünya bile yetmeyebilir.”

Öyküye nereden başlamalı?
Buz tutan yaşamı eritebilmek, insana dokunmak, bir öyküyle çıkabileceğiniz bu yolculukta size cam kenarı bilet tadında, birkaç öykü kitabı tavsiyemiz var:
• Tomris Uyar – Gezegen Kızlar
• Sait Faik Abasıyanık – Birtakım İnsanlar
• Guy de Maupussant – Le Horla
• Yaşar Kemal – Sarı Sıcak
• Jorge Luis Borges – Kum Kitabı
• Jorge Luis Borges- Babil Kitaplığı Serisi
• Julio Cortazar-Mırıldandığım Öyküler
• Sabahattin Ali-Sırça Köşk
• Saki- Lady Anne Susuyor
• O. Henry-Öyküler

Kasaba.works Digital Agency